Gündem
  • 23.9.2014 19:55

Başbakan Davutoğlu'ndan önemli açıklama

Davutoğlu, Türkiye'nin IŞİD'e yönelik tavrı konusunda "Türkiye'nin IŞİD'e yönelik tavrı açıktır, bellidir. Geçen sene daha hiçbir ülke bu konuda açık ve net tavır sergilememişken IŞİD konusunda Bakanlar Kurulu kararımız vardı. Türkiye kararlı bir tutum sergilemiştir. Bundan sonra da sergileyecektir" dedi.

Başbakan Davutoğlu, konsolosluk görevlilerinin kurtarılma süreci ile ilgili olarak ise "Biz ilk defa rehine kurtarma operasyonu yapmıyoruz. Eğer burada kullandığımız yöntemleri her seferinde bütün şeyiyle paylaşmış olsaydık bir sonraki operasyon imkansız hale gelebilirdi. Önemli olan şudur vatandaşlarımızın hiçbirinin burnu kanamadan ülkemize gelmişlerdir" diye konuştu.

"SAĞLIKTA İKİNCİ BİR SIÇRAMA DÖNEMİ YAŞAMAMIZ LAZIM"

Başbakan Ahmet Davutoğlu, Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu'ndan Sağlık Bakanlığı'nda brifing almasının ardından açıklamada bulundu. Sağlıklı nesillerin geliştirilmesinin bir ülkenin sermayesinin geliştirilmesi anlamına geldiğini belirten Davutoğlu, ebeveynler ile çocuklar arasındaki, öğretmen, öğrenci, hoca-talebe ilişkisinin, doktor-hasta ilişkisinin hiçbir başka kaygının nüfuz etmemesi gereken bir ilişki olduğunu söyledi. Hastanelerde sağlanan hizmetlerin gerçekten gurur verici hizmetlerden olduğunu söyleyen Davutoğlu, "Sağlık bakımı açısından ciddi tecrübeler yaşadık. Ele aldığımız hususları dinledikten sonra bütün envanteri tekrar gözden geçirerek ikinci bir sıçrama dönemimizi ekonomide olduğu gibi sağlıkta da yaşamamız lazım. Örnek bir ülke olma niteliği kazandık ancak bu yeterli değil. Şu anda çok dinamik bir nüfus, çok kapsamlı bir sağlık politikalarına ihtiyaç var. Hastalarımızın da verilen hizmetlerden mutlu olmaları önemli bunun yanında mekan şartlarının iyileştirilmesi, hastanelerimizin görünür anlamda değil teknik anlamada iyi olması için en üst adımları attık. Artık milli aşılarımızı üretebilmemiz lazım. Milli kan üretimini de temin edecek altyapıya kavuşmamız lazım. Mümkün olduğu kadar sağlık alınında her türlü atılımın milli kapasiteyle yapılması. Şehir hastaneleri, üniversite hastaneleri ile bir irtibat kurma zorunluluğu var" ifadelerini kullandı.
Davutoğlu, "Şehir hastanelerimiz -ki Sayın Cumhurbaşkanımızın da Başbakanlık döneminde takip ettiği büyük yatırım projesidir.- Şehir hastanelerimizin bir an önce tamamlanması lazım. Bu bakımdan yeni yapısal bir reform süreci önümüzde var" dedi.
Koruyucu sağlık konusunda birçok kampanyayı başlatma niyetleri olduğunu anlatan Davutoğlu, "3 Ekim Dünya Yürüyüş Günü, o gün Kurban Bayramı denk olduğu için başlatamayacağız. 13 Ekim'de sabah uzun bir yürüyüşten sonra Bakanlar Kurulu'na gireceğiz. Sağlıklı beslenme, bisikletle ulaşımı teşvik belli sağlıklı beslenme anlamında önem taşıdığına inandığımız kampanyaları başlatacağız. Basın da arkamızdan yürüyecek" diye konuştu.

"ECZACILARIMIZIN DURUMLARINI DA GÖZDEN GEÇİRECEĞİZ"
"Rehabilitasyon anlamında uygun şartlarda başka ülkede tedavi görmek isteyenler var, 'Şifa Türkiye'dedir' sloganını geliştireceğiz" diyen Davutoğlu, "Doktorlarımızın sıkıntılarının arttığının da farkındayız. Tıp sektörünün ekonomik bakımdan da. Eczacılarımızın durumlarını da gözden geçireceğiz, Türkiye'nin imkanları çerçevesinde en iyi şekilde karşılamakta kararlıyız. Hiçbir maddi imkan bir doktorun hastasına verdiği şifadan daha kutsi değildir" ifadelerine yer verdi.

"MİLLİ AŞILARIMIZI ÜRETEBİLİR HALE GELMEMİZ LAZIM"

Hastanelerde mekan şartlarının iyileştirilmesi gerektiğini söyleyen Davutoğlu, "Hastanelerimizin sadece görünür anlamda değil, teknik donanım anlamında da en üst düzeyde olması yönünde büyük adımlar attık. Aşılar konusunda da yurt dışı bağımlılıktan kurtulmamız ve milli aşılarımızı kendimiz üretebilir hale gelmemiz lazım" diye konuştu.

"TÜRKİYE'Yİ YÜRÜYÜŞ KAMPANYASINA DAVET EDECEĞİZ"

3 Ekim Dünya Yürüyüş Günü olduğunu hatırlatan Başbakan Davutoğlu, "Biz o gün Kurban Bayramı'nın da ilk günü olduğu için başlatamayacağız ama 13 Ekim'de Bakanlar Kurulu olarak o gün Bakanlar Kurulu toplantısı olduğu için sabah uzun bir yürüyüşten sonra Bakanlar Kurulu'na gideceğiz. Bütün Türkiye'yi de yürüyüş kampanyasına davet edeceğiz" dedi.

"BU YÖNDE CİDDİ ÇALIŞMA YAPMAYA KARARLIYIZ"

Obeziteye karşı mücadele edilmesi gerektiğini söyleyen Davutoğlu, şu ifadeleri kullandı: "Obezite başta olmak üzere diyabet ve diğer hastalıkların çoğunun sağlıksız beslenme ve hareketsiz hayattan kaynaklandığı malum. Bunun da çözümü hayatımızı yeniden tanzim edecek bir yol benimsememiz. Bu yönde ciddi şekilde çalışma yapmaya kararlıyız"

"NARKOTİMLER KURUYORUZ"
Uyuşturucu ile mücadele konusunun Bakanlıktaki toplantıda öğleden sonra ele alındığına işaret eden Davutoğlu, "Eğitim yılı başlıyor. Yasama yılı ile birlikte yasal düzenlemelerin yapılması ihtiyacı var. Her Bakanlar Kurulu'nda odaklı konu seçtik. Uyuşturucu ile mücadeleyi masaya yatırarak bu konuya verdiğimiz önemi gösteriyoruz. Bu çerçevede 7 Bakanlığımızın ve ilgili komisyonumuzla bir çalışma yapıldı ve bu bize sunuldu. Süreç yönetimi ile karşı karşıyayız. Uyuşturucu ile mücadele bir süreç yönetimidir. Uyuşturucuyu topluma yaymak isteyenler de bir süreç içinde hareket ediyorlar, bizim de buna karşıt hareket etmemiz lazım. Bütün Türkiye'nin uyuşturucu bağımlılığında bir haritasının çıkarılmasını istedim. Kavramsal çerçevenin doğru oturtulması lazım. Okulun çevresine dahi bu bela tacirleri yaklaşamayacak. Ailelerimizle yakın temasa önem veriyoruz. Bu aşama geçilir önleyici ve engelleyici aşamada, üretici ya da kaçakçı anlamında arz edici, arıcı ve tüketici arasındaki network bağları koparılacak, karşı alan oluşturulacak. Koruyucu ağlar güçlendirilecek. Bu anlamda yapılması gereken yasal düzenlemeler neyse yapılacak. Bundan sonra aşama ise rehabilitasyon, AMATEM'ler vardı, bunların yeniden yapılandırılmasını ele aldık. Narkotimler kuruyoruz, okul çevresinde. Bu çerçevede ilk adım merkezleri gibi rehabilite edici çalışmalara ağırlık vereceğiz" şeklinde konuştu.

"UYUŞTURUCU İLE MÜCADELE BİR SÜREÇ YÖNETİMİDİR"

Kasım ayında bir şura toplayacaklarına dikkat çeken Davutoğlu, "Gönüllülük esasına dayalı bir çalışma yürütülmesi ve alana, sokağa inmek lazım. Bütün paydaşların katılacağı şuraya çalışmalar sunulacak. Belki 3 yılda bir toplanacak. Burada alınan kararları stratejik eylem planını takip komitesi gibi bir komite oluşturulacak. Terörle mücadele nasıl stratejik bir meseleyle uyuşturucu ile mücadeleyi de ele alacağız. Her vilayetten bir vali yardımcısı bu konuyla görevlendirilecek vilayet üzerinde aylık toplantılar yapılacak. Mahalleye semtlere inen kadar süreçte, narkotimler, gençlik timleri, anne timleri oluşturulacak. Bu çetelere bu çocukları bırakmayacağız. Bu konuda tereddüt gösteren olursa idari anlamda, o konuda da idari tedbir oluşturulacak. Burada devlet bu kararlılığı gösterirken ailelerimizin de çocuklarına sahip çıkması lazım. Bir çocuğu annesinden koparmak mümkün değildir, annelerin evlatlarına böylesine sarılmasını istiyoruz. Bu utanılacak bir şey değildir, bildirsinler gerekli planları alalım. Kısa dönemde gerekli yasal düzenlemeler, belli ilaçlarla ilgili erişim imkanı kalmayacak. Bu dönemde yapısal çerçeve oluşturulacak 2014 sonuna kadar. Orta vadede 2014-2018'de. 2.7 olan oranın yüzde birlere kadar düşürülmesini sağlayacağız" ifadelerini kullandı.
Viranelerin tümüyle tasfiye edileceğini belirten Davutoğlu, "Virane dediğimiz metruk alanların Çevre Bakanlığımız ile çetelerin kullandığı barınak haline gelmesini önleyeceğiz" dedi.
Açıklaması sonrası gazetecilerin sorularını cevaplayan Davutoğlu, "Daha önce oluşturulmuş yapılar yok sayılmayacak. AMATEM gibi. Revize edilmesi gereken hususlar varsa revize edilecek" diye konuştu.
Aile hekimlerinin acillerde hasta bakabileceği yönündeki "Toplum sağlık merkezleri kurulacak. Orada sadece aile hekimleri olacak. Her bir aile hekimine 2 bin 500 hastanın olacağı bir düzenleme yapılacak. Aile hekimlerimizin bu sağlık reformunun temel taşlarından biri olduğunu düşünerek davranıyoruz. Daha çok üzerinde durulan konu, aile hekimlerimizin mesailerinin bu toplum sağlığı merkezlerindeki mesailerinin uzatılması. Aile hekimlerini zaten alanda istiyoruz. Özlük hakları korunacak, Cumartesi-Pazar ek mesai ücretleri takviye edilecek" dedi.

"BELLİ HUSUSLAR O SÜRECİN İÇİNDE OLANLARIN MAHREMİYETİNDE KALIR"

Konuşmasının ardından gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını yanıtlayan Davutoğlu, rehin tutulan konsolosluk görevlilerinin kurtarılması ile ilgili olarak "Biz ilk defa rehine kurtarma operasyonu yapmıyoruz. Daha önce pilotlarımızı, gazetecilerimizi, mühendislerimizi, işçilerimizi kurtardık. Eğer burada kullandığımız yöntemleri her seferinde bütün şeyiyle paylaşmış olsaydık bir sonraki operasyon imkansız hale gelebilirdi. Önemli olan şudur vatandaşlarımızın hiçbirinin burnu kanamadan ülkemize gelmişlerdir. Milletimiz bir bayram havası içinde bunu kutlamaktadır. Türkiye'nin hükümetimizin gücü dünyaya gösterilmiştir. Belli hususlar vardır ki sadece o sürecin içinde olanların mahremiyeti çerçevesinde kalır. Devlet arşivinde olur. Kamuda bunların sürekli tartışma haline getirilmesi ileri ki aşamalarda başka vatandaşlarımızı riske edecek sonuçlar doğurur. Spekülatif haberlerden kaçınılmasını rica ediyorum" değerlendirmesinde bulundu.

"IŞİD KONUSUNDA BAKANLAR KURULU'NDA KARARIMIZ VARDI"

Süregelen Amerikan operasyonların Irak'ta Suriye'de de yapıldığını kaydeden Başbakan Davutoğlu, "Gece boyu hepimiz takip ettik. Bazı bölge ülkeler de katıldı. Türkiye'nin IŞİD'e yönelik tavrı açıktır, bellidir. Geçen sene daha hiçbir ülke bu konuda açık ve net tavır sergilememişken IŞİD konusunda Bakanlar Kurulu kararımız vardı. 13 Ekim 2013'te terör örgütü bağlamında ve her türlü teröre karşı Türkiye kararlı bir tutum sergilemiştir. Bundan sonra da sergileyecektir. Ancak bölgedeki gelişmelerden gördüğümüz bir husus var ki kalıcı barışı ve istikrarı temin etmeyecek şekilde yürütülen operasyonlar, bir müddet sonra daha büyük sıkıntılara yol açabiliyor. Türkiye kendi ulusal çıkarlarını korumak, güvenliğini korumak, insani olarak Suriye ve Irak'tan gelen bütün mültecilerin ihtiyaçlarını karşılamak konusunda zaten büyük bir sorumluluk altındadır. Bu bölgede terörün etkisiz kılınması Suriye rejimi gibi insanları kimyasal silahlarla yok eden rejimlerin de yol açtığı karanlık tablonun yok edilmesi, mültecilerin ülkelerine dönmesi yönündeki her türlü çabaya destek verdik, veriyoruz, vereceğiz" dedi.

"MECLİS'İN AÇILMASINA MÜTEAKİP 2 AYRI TESKERE MECLİS'E SUNULACAK"

Teskere ile ilgili sorulan bir soruyu Davutoğlu, "Teskere yeni bir husus değil. Irak'la teskere 2007'den bu yana tekrar eden bir teskere mahiyetindeydi. Irak'taki tablo değiştiği için şimdi hem oradan Türkiye'ye yönelik terör tehdidi anlamında muhteva korunacak ama bir taraftan da Irak'taki tehdit yapılanmasındaki değişikliğe bağlantılı olarak silahlı kuvvetlerimizin ihtiyaç hissettiği değişiklikler yapılacak. Suriye içinde yine 2012'de çıkan teskere yenileniyor. Bu bağlamda da tehdit ve risk faktörü değiştiği için silahlı kuvvetlerimizin ihtiyaç hissettiği güvenlik düzenlemeleri anlamında bir muhtevayı oluşturacak. Teskere 2 Ekim'de Meclis'in açılmasına müteakip büyük ihtimalle 2 ayrı teskere halinde olabilir Meclis'e sunulacak. Eğer Türkiye'nin ulusal güvenliği ile ilgili tedbir almak gerekirse bu konuda da hiçbir tereddüt göstermeyeceğimizin herkes tarafından bilinmesi gerekir" diye yanıtladı.

Güncellenme Tarihi : 19.3.2016 01:35

İLGİLİ HABERLER