Gündem
  • 17.8.2017 00:08

İşte FETÖ darbesinin ekonomiye maliyeti

İşte darbe girişiminin ekonomiye zararı

AK Parti Ekonomi İşlerinden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Cevdet Yılmaz, "Geçen yılın ilk altı ayında yüzde 5'e yakın bir büyüme görüyoruz. Darbe girişimi olmasaydı bu büyüme ikinci altı ayda da devam edecekti ve yüzden 5'e yakın büyümeyle Türkiye ekonomisi 2016'yı kapatabilecekti. Yani darbe girişimi nedeniyle büyümemizde yüzde 2 civarında kayıp hesaplayabiliriz. Bunun karşılığı yaklaşık 17 milyar dolar veya 60 milyar lira gibi bir rakam." dedi.

Yılmaz, AK Parti Genel Merkezi'nde düzenlediği basın toplantısında, açıklamalarda bulundu ve soruları yanıtladı.

Küresel krizin etkilerinin tüm dünyada hissedilmeye devam ettiğini vurgulayan Yılmaz, dünya ekonomisinin hala kriz öncesi seviyelere dönemediğini söyledi.

ABD'deki istihdam rakamlarının Borsa İstanbul'a etki ettiği örneğini veren Yılmaz, dünya ekonomisinde yaşanan gelişmelerin Türkiye ekonomisine yansımalarının olduğuna dikkati çekti.

Dünya ekonomisindeki olumsuzların yanında FETÖ'nün 15 Temmuz'daki hain darbe girişiminin de Türkiye ekonomisini etkilediğini vurgulayan Yılmaz, "15 Temmuz sadece millete, ülkeye ve demokrasiye yönelik bir darbe girişimi değil, ekonomimize yönelik de bir darbe girişimidir. Darbe girişimi başarılı olsaydı ekonomimizi çökertecekti. Ülkeyi dış müdahaleye açmayı amaçlayan bu girişim, ekonomiye de darbe vuracaktı." ifadelerini kullandı.

Yılmaz, Türkiye ekonomisinin darbe girişiminden olumsuz etkilendiğini belirterek, Kredi Garanti Fonu, İstihdam Seferberliği, KOBİ'lere sağlanan krediler ile bazı ödemelerin ötelenmesinin de aralarında olduğu doğru ve zamanında alınan bazı tedbirler sayesinde söz konusu olumsuz etkinin hızlı bir şekilde ortadan kaldırılmaya başlandığını dile getirdi.

"ÜÇÜNCÜ ÇEYREKTE YILIN EN YÜKSEK BÜYÜME ORANINI GÖRECEĞİZ"
Avrupa Birliği ekonomisinde yaşanan canlılığın Türkiye ekonomisini olumlu etkilediğinin altını çizen Yılmaz, özellikle AB ülkelerine yapılan ihracatın ekonomiyi güçlendirdiğini söyledi.

Yılmaz, Türkiye'nin bu yılın ilk çeyreğinde önemli bir büyüme seviyesine ulaştığını ifade ederek şu değerlendirmede bulundu:

"İkinci çeyrek büyümesine ilişkin veriler yayınlanmadı. İhracat, sanayi ve istihdam, elektrik tüketimi gibi öncü göstergeler baktığımızda ikinci çeyrekte de büyümenin yüksek seyredeceğini görüyoruz. Bu yılın üçüncü çeyreğinde ise muhtemelen yılın en yüksek büyüme oranını göreceğiz. Çünkü baz etkisi de devreye girecek. Dolayısıyla hem öncü göstergeler hem de baz etkisi dikkate alındığında 2017'nin üçüncü çeyreği muhtemelen en yüksek büyümeyi elde ettiğimiz dönem olacak. Dördüncü çeyrekte de yine yüksek büyümeyle Orta Vadeli Planda ortaya koyduğumuz 4,4'lük büyümenin üzerinde bir büyüme gerçekleştireceğimizi şimdiden söyleyebiliriz. Tabi dünyadaki ve Türkiye'deki mevcut koşullar altında."

"YENİ SİSTEM, ÜLKEMİZİN YÜKSEK GELİR LİGİNE ÇIKMA HEDEFİNE KATKI SAĞLAYACAK"
Türkiye'nin ekonomik göstergelerin olumlu yönde olduğunu dile getiren Yılmaz, yıl sonunda hem işsizlik hem de enflasyon oranın tek haneli rakamlarda olacağını ifade etti.

Enflasyon oranın düşürülmesini hem ekonomik hem de sosyal açıdan önemli gördüklerini vurgulayan Yılmaz, AK Parti'nin fiyat istikrarını sağlamada başarılı olduğunu belirtti.

Türkiye ekonomisinin uygulanan başarılı ekonomi politikaları sayesinde artık başka bir aşamaya geçtiğini bildiren Yılmaz, "15 yılda ekonomide büyük adımlar atıldı ama bunları yeterli görmüyoruz. Türkiye'nin yeni bir atılıma ihtiyacı var. Amacımız Türkiye'yi yükse gelire sahip ülkeler ligine çıkartmak. Bunun için her alanda daha nitelikli politikalar yürütmeliyiz. Artık makro politikaların yanında mikro politikaları hayat geçirmeliyiz." dedi.

Yılmaz, Cumhurbaşkanlığı hükümeti sisteminin Türkiye'nin ekonomik hedeflerine ulaşmasına katkı sağlayacağını vurgulayarak, şöyle konuştu:

"Yeni yönetim sitemiyle birlikte güven ve istikrarın kurumsal bir güvenceye kavuştuğunu göreceğiz. Cumhurbaşkanımızdan ve AK Parti'den kaynaklanan bir güven ve istikrar yaşıyor Türkiye. Önümüzdeki dönem ise yeni yönetim sistemiyle birlikte artık sistemden kaynaklanan bir güven ve istikrar olacak. Yani sistemin kendisi güçlü ve istikrarlı yönetimleri garanti edecek. Bu durumda ekonomimize güç verecek. Ülkemizin yüksek gelir ligine çıkma hedefine katkı sağlayacak."

"ÇALIŞAN KESİM HİÇ BİR ZAMAN ENFLASYONA EZDİRİLMEDİ"
Bir basın mensubunun, FETÖ'nün 15 Temmuz'daki hain darbe girişiminin Türkiye ekonomisine faturasının ne olduğu yönündeki soruya Cevdet Yılmaz, şu yanıtı verdi:

"Darbe girişiminin ekonomiye doğrudan ve dolaylı birçok etkisi olduğu için bu işin faturasının net olarak çıkartılması çok kolay değil. Bütün etkilerin özetlendiği alanın büyüme olduğunu düşünüyorum. Büyüme oranımıza yaptığı etkinin diğer bütün alt etkilerin aslına bir toplamı gibi düşünebiliriz. Geçen yıla baktığımızda 860 milyar dolarlık bir ekonomimiz var. Yüzde 2,9 büyüme sağladık. Darbe girişimi olmasaydı, ekonomi ne kadar büyürdü diye düşündüğümüzde; geçen yılın ilk altı ayında yüzde 5'e yakın bir büyüme görüyoruz. Darbe girişimi olmasaydı bu büyüme ikinci altı ayda da devam edecekti ve yüzden 5'e yakın büyümeyle Türkiye ekonomisi 2016'yı kapatabilecekti. Yani darbe girişimi nedeniyle büyümemizde yüzde 2 civarında kayıp hesaplayabiliriz. Bunun karşılığı yaklaşık 17 milyar dolar veya 60 milyar lira gibi bir rakam. Bu kısa vadeli bir etki. Türkiye, darbenin olumsuz etkisini alınan tedbirlerle çok hızlı bir şekilde atlattı. Türkiye'nin bu yapıdan kurtulması, kurumlarımızın çok daha sağlıklı bir büyümeye kavuşmasına sağlayacağı için orta ve uzun vadede ekonomimizi güçlendirecektir. Kısa vadeli bir takım maliyetler olsa da orta ve uzun vadede çok daha güçlü bir ekonomiyi inşa edeceğiz. Kırk yıllık geçmişi olan bu yükten Türkiye'nin kurtulmuş olması büyüme kabiliyetini artıracaktır."

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Yılmaz, bir başka basın mensubunun, kamu görevlileri ve memur emeklilerin 2018-2019 yıllarında mali ve sosyal haklarının belirleneceği 4. Dönem Toplu Sözleşme görüşmelerinde hükümet ile sendikalar arasındaki pazarlığa dair sorusu üzerine, şunları kaydetti:

"AK Parti hükümetleri döneminde çalışan kesim hiç bir zaman enflasyona ezdirilmedi. Bizim genel prensibimiz en az enflasyon kadar artışları sağlamak. Birçok yılda da bunun üzerinde paylar verildi. Ücretin yanında sosyal haklarla birlikte çalışanlarımızın refahtan daha fazla pay alması için elimizden gelen gayreti sarfediyoruz. Kamunun da bir bütçesi var. Bu bütçe içerisinde çeşitli harcamaları ve dengeler var. Görüşmeler devam ediyor. Birinci önceliğimiz çalışanlar ile hükümetin anlaşması. Anlaşma olmaması halinde de Hakem Heyetinde karar ortaya çıkacak. Hepimizin tercihi tarafların anlaşması."

.

 

 

Güncellenme Tarihi : 17.8.2017 01:25

İLGİLİ HABERLER