Gündem
  • 5.5.2015 23:05

Paralel mahkumlara bir şok daha

Yetkisiz mahkemenin Fetullahçı Terör Örgütü üyelerine verdiği korsan "tahliye kararı"na bir red kararı daha verildi...

''Paralel yapı"ya yönelik soruşturmada tutuklanan ve yetkisi olmadığı halde dönemin İstanbul 32. Asliye Ceza Mahkemesi Hakimi Mustafa Başer'in tahliyesine karar verdiği Hidayet Karaca, avukatı aracılığıyla, tahliye müzekkeresinin iade kararının kaldırılarak tahliye işleminin yapılmasını istedi.

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nca, ''paralele yapının", ''Tahşiye grubuna yönelik kumpas'' soruşturmasında tutuklanan ve yetkisi olmadığı 25 Nisan'da dönemin İstanbul 32. Asliye Ceza Mahkemesi Hakimi Mustafa Başer'in tahliyesine karar verdiği Samanyolu Yayın Grubu Başkanı Hidayet Karaca, avukatı aracılığıyla Silivri 2. İnfaz Hakimliği'ne başvurdu.

Karaca, dilekçesinde, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı İnfaz ve İlamat Bürosu'nun, tahliye müzekkerelerinin infaz edilmeden iadesine ilişkin verdiği kararın kaldırılarak tahliyesini talep etti.

Silivri 2. İnfaz Hakimliği de talebi kabul ederek esas numarası ile kaydetti, Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı'na görüşünü sordu.

Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı mütalaasında, İnfaz Hakimliği Kanunu"nun İnfaz Hakimliğine Şikayet ve Usulü" başlığını taşıyan 5/1 maddesinde, "Ceza infaz kurumları ve tutukevlerinde hükümlü ve tutuklular hakkında yapılan işlemler veya bunlarla ilgili faaliyetlerin kanun, tüzük ve yönetmelik hükümleri ile genelgelere aykırı olduğu gerekçesiyle bu işlem veya faaliyetlerin öğrenildiği tarihten itibaren 15 gün, her halde yapıldığı tarihten itibaren 30 gün içinde şikayet yoluyla infaz hakimliğine başvurulabilir" şeklinde düzenlemeye yer verildiğini anımsatıldı.

Mütalaada, aynı kanunun 6. maddesinde ise "Şikayet başvurusu, 5. maddede yazılı süresinin geçmesinden sonra veya infaz hakimliğinin görev ve yetki alanı dışında kalan bir işlem veya faaliyete karşı ya da başvuru hakkı olmayan kimselerce yapılmışsa infaz hakimi, başvuruyu esasa girmeden reddeder, şikayet başvurusu başka bir yargı mercinin görevi içerisinde ise o merciye gönderilir" hükmünü içerdiği kaydedildi.

- ''Yetkisi ve görevi yok''

Mevcut yasal düzenlemeler karşısında, infaz hakimliklerinin, cezaevi idaresinin mahpuslara yönelik olan "işlem ve faaliyetlerine" karşı yapılan şikayet başvuruları yönünden inceleme yapmaya ve karar vermeye yetkili olduğu anımsatılan mütalaada, 5275 Sayılı Yasanın 16/3 maddesindeki istisnai durum hariç cumhuriyet başsavcılıklarının mahpusları ilgilendiren işlemleri ile ilgili şikayetin yargı merci olmaması nedeniyle yapılan başvuruda, yetki ve görevinin mevcut olmadığının açık olduğu vurgulandı.

Ayrıca tutuklu Hidayet Karaca'nın barındırıldığı infaz kurumuna tahliyesi yönünde herhangi bir kararın, UYAP sistemi üzerinden e-imzalı olarak veya ıslak imzalı olarak yahut faks yoluyla intikalinin söz konusu olmadığı dile getirilen mütalaada, bu nedenlerle anılan cezaevi idaresi tarafından adı geçen tutuklu ile ilgili şikayet başvurusuna konu oluşturabilecek herhangi bir işlemin de söz konusu olmadığı belirtildi.

Karaca'nın avukatının başvuru dilekçesinde belirttiği tahliye kararının "yok hükmünde" olduğuna ve Karaca'nın tutukluluğunun devam ettiğine dair kararın İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nca Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı'na gönderildiği hatırlatılan mütalaada şu görüşe yer verildi:

''İcrası mümkün bir tahliye kararı mevcut olmaması, infaz hakimliğinin talep konusu hakkında karar verme yetki ve görevinin bulunmaması, İnfaz Hakimliği Yasası'nın 6/1 maddesi gereğince esasa dahi kaydedilmeden talebin reddine karar verilmesi gerekirken esasa kaydedilerek cumhuriyet başsavcılığımızdan görüş sorulması" nedenleriyle başvurunun görev yönünden reddine karar verilmesi talep edilmiştir.''

Söz konusu mütalaa, Silivri 2. İnfaz Hakimliği'ne gönderildi.

- Süreç

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nca 22 Temmuz 2014'ten beri sürdürülen "casusluk, yasa dışı dinleme, 25 Aralık kumpası, Selam Tevhid'de kumpas, Tahşiye grubuna yönelik kumpas ve emniyetteki paralel yapı'' soruşturmaları kapsamında tutuklu bulunan, aralarında eski emniyet müdürleri Tufan Ergüder, Ali Fuat Yılmazer, Yurt Atayün, Yakup Saygılı, Ömer Köse, Ertan Erçıktı, Erol Demirhan, Serdar Bayraktutan ve Samanyolu Yayın Grubu Başkanı Hidayet Karaca'nın da bulunduğu şüphelilerin avukatları ile Hrant Dink cinayeti soruşturması kapsamında tutuklanan eski Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanı Ramazan Akyürek'in avukatı, İstanbul Adliyesi'nde görevli 10 sulh ceza hakiminin reddi ile tutuklu şüphelilerin tahliyesini içeren dilekçeleri, 20 Nisan'da yetkisi olmadığı halde İstanbul 29. Asliye Ceza Mahkemesi'ne sunmuştu.

Bu itirazlara bakma yetkisi olmamasına rağmen talepleri kabul ederek harekete geçen İstanbul 29. Asliye Ceza Mahkemesi Hakimi Metin Özçelik, 21 Nisan'da soruşturmaları yürüten savcılardan soruşturma dosyalarını istemiş, sulh ceza hakimlerinden de ret taleplerine ilişkin savunma istemişti.

- Savcılar ve hakimlerden ret

"Paralel yapı"ya ilişkin soruşturmaları yürüten savcılar ise İstanbul 29. Asliye Ceza Mahkemesi'nin bu konuda yetkili olmadığını ifade ederek, soruşturma dosyalarını göndermemiş ve konuyla ilgili Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü'nün yazısını hakim Özçelik'e göndermişti.

Reddi istenen sulh ceza hakimleri de İstanbul 29. Asliye Ceza Mahkemesi Hakimi Metin Özçelik'e cevaben, yetkisinin olmadığınını belirterek reddi hakim taleplerini içeren dilekçeleri istemiş ancak Özçelik, bu dilekçeleri göndermemişti.

Bunun üzerine hakim Özçelik, İstanbul Adliyesi'nde görevli bulunan tüm sulh ceza hakimlerin reddine karar vermiş, tahliye dilekçelerini ise İstanbul 32. Asliye Ceza Mahkemesi'ne göndermişti. Dönemin İstanbul 32. Asliye Ceza Mahkemesi Hakimi Mustafa Başer de ''paralel yapı'' soruşturmalarında tutuklu şüphelilerin yetkisi olmadığı halde tahliyesine karar vermişti. Bu kararların ardından, İstanbul 10. Sulh Ceza Hakimliği de İstanbul 29. ve 32. asliye ceza mahkemelerinin aldığı kararlarının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararların "yok hükmünde" olduğuna karar vermişti. Hakimlik ayrıca tutuklu şüphelilerin, tahliye taleplerini reddetmiş ve bu hallerinin devamına hükmetmişti.

Tutukluların avukatları, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı İnfaz ve İlamat Bürosu Nöbetçi Savcısı Orhan Güldiker'e, İstanbul 32. Asliye Ceza Mahkemesi'nin "yetkisi olmadığı halde" tahliye kararı vermesinin ardından hazırlanan müzekkereleri işleme koyması için başvurmuştu. Savcı Güldiker de İstanbul 32. Asliye Ceza Mahkemesi'nce verilen tahliye müzekkerelerini mahkemesine iade etmişti.

HSYK da İstanbul 29. Asliye Ceza Mahkemesi Hakimi Metin Özçelik ile İstanbul 32. Asliye Ceza Mahkemesi Hakimi Mustafa Başer hakkında inceleme başlatarak hakimleri açığa almıştı. Eski hakimler Bakırköy Ağır Ceza Mahkemesi'nce "Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti'ni ortadan kaldırmaya veya hükümetin görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs etmek'' ve ''silahlı örgüt üyesi olmak'' suçundan tutuklanmıştı.

Güncellenme Tarihi : 18.3.2016 20:37

İLGİLİ HABERLER