Dünya
  • 16.1.2020 18:03

İslam alemindeki yeni fitnebaşı Muhammed bin Zayed

Libya'yı bu ajan mahvediyor

Suriye, Irak ve Yemen’i kan gölüne çeviren BAE Veliaht Prensi Muhammed bin Zayed, Libya’yı da mahvediyor. Moskova’da ateşkese imza atması beklenen darbeci Hafter, BAE’nin telkiniyle son anda masadan kalkarak “savaşa devam edeceğiz” dedi. Uzmanlar Hafter’in kukla olduğunu ve kararları BAE ile Mısır’ın verdiğini belirtiyorlar.

Mısır'ın darbeci lideri Sisi, Kızıldeniz kenarındaki Barnis Askeri Üssü'nün açılışını BAE Veliaht Prensi Zayed'le birlikte yaptı. Libya'da kaosun devamından sorumlu gösterilen ikilinin buluştuğu gün, Kahire'deki Anadolu Ajansı ofisinin baskına uğraması dikkat çekti.

Moskova’yı ansızın terk ettikten sonra ateşkes kararı için iki gün daha süre isteyen darbeci Hafter, Libya’da savaşın devam edeceğini, ateşkesin de bittiğini açıkladı. Kararı bildiren Tobruk Merkezli Temsilciler Meclisi Başkanı Akile Salih, Türkiye ve Rusya’nın 12 Ocak’ta yerel saatle 00.00’da hayata geçmek üzere yaptığı ateşkes çağrısına “Rusya Devlet Başkası Vladimir Putin’e saygılarından” dolayı olumlu yanıt verdiklerini iddia ederek, ‘ateşkesin kendileri için sona erdiğini ve savaşın devam edeceğini’ kaydetti. Salih, tüm saldırılarına rağmen Ulusal Mutabakat Hükümeti (UMH) güçlerini neden geriletemedikleri yönündeki bir soruyu ise “Türkiye’nin müdahalesi Trablus’un geri alınması savaşında sonuç elde etmemizi geciktirdi” şeklinde cevapladı.

Müzakereler öncesi ‘ateşkese olumlu baktığını’ savunan Hafter tarafının Rusya’yı yarı yolda bırakması sonrası gözler, Moskova’daki görüşmeleri kimlerin kesintiye uğrattığına çevrildi. İddiaların odağında Hafter’in baş destekçisi Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) var. Libya Devlet Yüksek Konseyi Başkanı Halid el-Mişri, sürece BAE’nin engel olduğunu söyledi. Trablus’taki basın toplantısında Mişri, “Ateşkes görüşmelerinde Hafter tarafında Körfez ülkelerinden temsilciler de vardı. Bu temsilcilerden biri olan BAE’nin Moskova Maslahatgüzarı, Libya’da ateşkes anlaşmasının yapılamamasının nedenlerinden biridir. Rusya’nın ateşkes önerisi, saldırgan tarafın (Hafter güçleri) kabul edeceği şekilde hazırlanmıştı” dedi.

Türkiye destekli UMH askerleri Hafter saldırılarına karşı Trablus çevresinde güvenlik önlemlerini artırdı. UMH saflarında çok sayıda keskin nişancı da görev yapıyor.

HAFTER MİLİSLERE SÖZ GEÇİREMEDİ

Muhtelif UMH kaynakları da Hafter’in Moskova’dan ayrılmasını, ‘müttefiklerinin baskısına’ bağlıyor. UMH Dışişleri Bakanı Muhammed et-Tahir Seyyale, “Şüphesiz müttefiklerinin baskısı var. Ama şimdi kimin barış, kimin savaş istediği açıkça belli oldu” yorumunda bulunurken, Al Jazeera TV’ye konuşan Libyalı siyasi analist Velid Ertime ise Hafter’in kararında BAE etkisine dikkat çekti. Ertime, BAE Moskova Maslahatgüzarı’nın görüşmeler sırasında Hafter’in yanından hiç ayrılmadığını hatırlattı. Hafter’in görüşmeleri terk etmesine ‘sahadaki milisleri kontrol edemeyişinin’ neden olduğu yorumları yapanlar da var. Libyalı bazı yerel kaynaklara göre Hafter, başta Trablus’un güneydoğusundaki Terhune kentinde bulunan 9. Tugay (El-Kaniyat) olmak üzere, sahadaki kuvvetlerine söz geçiremedi. Trablus’a saldırıların devamını savunan 9. Tugay, anlaşmaya karşı olduklarını sosyal medyadan duyurmuştu. Sözkonusu grup, Hafter milislerinin ülkenin doğusundaki mevzilerine çekilmesinin, askeri ve siyasi konumunu zayıflatacağı endişesini taşıyor. Terhune’nin, UMH yanlısı kentlerle çevrili olması da bu korkuyu besliyor.

TRABLUS'U TESLİM ALMAK İSTEMİŞ

Hafter’e yakın medya organları da gayrimeşru silahlı güçlerin liderinin tavrını, anlaşmanın istediği şartları karşılamamasına bağladı. Hafter, Türkiye’nin Libya’da ateşkese öncülük etmemesi, Türk askerlerinin ülkeden çekilmesi, UMH’nin Türkiye ile imzaladığı anlaşmanın yürürlüğünün durdurulması ve yine meşru hükümetin imzalayacağı anlaşmalarda kendisine müracaat etmesini istiyordu. Hafter yanlısı bazı gazeteler bunun da ötesine giderek, onun, UMH Başkanlık Konseyi’nin feshedilmesi, tüm UMH güçlerinin dağıtılması, milislerinin çatışmadan Trablus’a girmesi ve kendisinin başkanlık edeceği bir ordu kurulması şartlarını koştuğunu ileri sürdü. Türk ve Rus heyetler ile Libya’daki taraflar arasında 13 Ocak’ta Moskova’da görüşmeler yapılmış; Türk heyeti, UMH’ye eşlik ederken, Rus heyeti ise Hafter ve Tobruk merkezli Temsilciler Meclisinin Başkanı Akile Salih’i ikna etmeye çalışmıştı. Ancak Hafter, uzun uğraşlar neticesinde oluşturulan anlaşma metnini imzalamamış ve 14 Ocak sabahı Moskova’yı terk ederek Kahire’ye gitmişti.

Eski Libya Genelkurmay Başkanı Yusuf el-Manguş, Moskova görüşmelerinin bitişini şöyle yorumladı: “Hafter kendi kararının başka taraflara bağlı olduğunu göstermiştir. Aslında Hafter anlaşmayı imzalamak için başlarda biraz zaman istemiş fakat imzalamadan Moskova’yı terk etmiştir. Benim kanaatimce oradaki en yetkili taraf Hafter’in kendisi değil, Birleşik Arap Emirlikleri ve Mısır’ın oluşturduğu bloktur. Hafter, özellikle bu ülkeler ateşkese varılmasına karşı oldukları için masayı terk etmiştir. Maalesef yakın zamanda çatışmalar daha şiddetli şekilde devam edecek. Bu da tabii Türkiye’nin ne kadar etkili olup olmayacağına bağlı olacaktır.” Türkiye’nin ciddi bir askeri destek vermesi halinde çatışmaların uzamadan bir an önce durdurulabileceğini söyleyen el-Manguş, UMH’nin kara gücünün yeterli olduğunu ancak hava savunma konusunda sıkıntı yaşadıklarını belirterek şöyle dedi: “Karşı tarafı (Hafter) BAE ve Mısır destekliyor. Hava kuvvetlerini kullanarak sivilleri hedef alıyorlar. Son yaşananlardan sonra artık kim savaşmak istiyor kim savaşın bir an önce bitmesini istiyor her şey ortaya çıkmıştır. Aslında Türkiye’nin müdahil olması savaş için değil, savaşın bitirilmesi içindir.”

Atina dışarıda kaldı

Libya’da terör örgütü Hafter’e destek vererek hem Türkiye ile imzalanan Doğu Akdeniz anlaşmasını boşa çıkarma hem de müzakere masasına oturma planları yapan Yunanistan tam bir hüsran yaşıyor. Moskova’daki ateşkes görüşmelerine katılamayan Atina, 19 Ocak’ta Berlin’de yapılacak Libya Konferansı’na da davet edilmedi. Konferansa ABD, Rusya, İngiltere, Türkiye, Mısır, Fransa, Çin, İtalya, Kongo, Arap Birliği, Avrupa Birliği, Birleşik Arap Emirlikleri ve Birleşmiş Milletler temsilcileri katılacak. Atina’da muhalefet bu durumu ‘büyük bir yenilgi’ olarak yorumladı. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın toplantıya bizzat katılacak olması, Türkiye’nin Yunanistan karşısında aldığı diplomatik zaferi olarak görüldü. Yunanistan Hükümet Sözcüsü Steliyos Peças, bu yöndeki bir soruya “Libya için Berlin sürecine dahil olmayı istedik” cevabını vermekle yetindi. Yunanistan Dışişleri Bakanı Nikos Dendias’ın da ABD’nin Atina Büyükelçisi Geoffrey Pyatt ile bir görüşme yaparak, Yunanistan’ın Berlin’e davet edilmesi için arabuluculuk istediği ileri sürüldü. Başbakan Miçotakis’in bizzat Almanya Başbakanı Merkel’i aradığı da iddialar arasında.

 Saldırı hazırlığı

Trablus çevresindeki diğer çatışma noktalarında olduğu gibi sivillerin kaçması üzerine bölge adeta hayalet kasabayı andırıyor. İsabet eden havan, top mermileri ve füzeler nedeniyle, çevredeki evlerde göçükler ve yollarda çukurlar dikkati çekiyor. Tarafların birbirinin iletişimini kesmek için kullandıkları sinyal kesiciler nedeniyle bölgede cep telefonları çalışmıyor. Cephe hattının ön kesimlerinde sık sık silah sesleri duyuluyor. Ramle ve Salahaddin bölgelerine roketli saldırılar düzenleniyor. Hafter milislerinin zaman zaman havan topu da attığı bilgisini paylaşan UMH güçleri, özellikle gece saatlerinde Hafter güçlerinin bölgelerine sızmaya çalıştığını anlatıyor. Karşı taraftan bir hamle gelmesi durumunda geri çekilmeyeceklerini ve püskürtme için hazır olduklarını belirten UMH Güçleri Komutanlarından Abdulkadir Muhammed Ebu Şaala, “Sürekli teyakkuz halindeyiz. Son söz hükümettedir. (Hafter milisleri) Yoğun bir hazırlık içindeler, bir sürü teçhizat topluyorlar sanki ortada bir ateşkes yokmuş gibi” diye konuştu. UMH Sözcüsü Muhammed Kununu, Hafter yanlısı paralı askerlerin bölgede konuşlandığını ve BAE’ye ait İHA’ların da Trablus semalarında uçuş yaptığını ifade etti.

Güncellenme Tarihi : 16.1.2020 18:11

İLGİLİ HABERLER