Spor
  • 25.5.2015 12:00

İşte Süper Derbinin 7 ADAMI

Derbiden taşan 7 adam

Spor Yazarı Uğur Meleke, derbide iki teknik adamın da hatalı yönleri olduğunu belirtiyor. Derbinin yıllar sonra, Burak'ın Hamzaoğlu'na gösterdiği tepkiyle ya da İstanbul sokaklarına yürüyerek karışan Demba Ba ile de hatırlanacağını söylüyor.
Süper Lig'in kader belirleyici derbisine skorerler Yasin-Sneijder dışında imza atanlar kimlerdi? Yıllar sonra bu derbi, Burak'ın Hamzaoğlu'na gösterdiği tepkiyle ya da İstanbul sokaklarına yürüyerek karışan Demba Ba ile de hatırlanacak şüphesiz...

7) Slaven Biliç
Bence Lucescu gibi, Löw gibi, Feldkamp gibi yıllar sonra iyisiyle-kötüsüyle hatırlanacak teknik adamlardan biri olacak Biliç. Oldukça olumsuz koşullarda hiç fena bir iş çıkarmadı 2014-15 sezonunda. Hedefe odaklandığında Arsenal'i sarsan, Tottenham'ı geçen, Liverpool'u eleyen ve Avrupa futbol masasında var olan bir Beşiktaş üretti Mart'a kadar. Ve bu başarının altında da hep oyuncularıyla kurduğu duygusal bağ başroldeydi.

Eğer büyük maçlarda bu duygusal bağın yanına taktik dehasını ekleyebilseydi, belki de Beşiktaş'la bu iki yılda daha fazlasını başarabilirdi. Tolgay Arslan'ı son 9 lig maçında 8'inci kez oyundan alması, tam anlamıyla bir taktik dehaya sahip olmadığının göstergesi sanırım. Çünkü rakip kim olursa olsun, skor ne olursa olsun, Tolgay'ın performansı ne olursa olsun hep Tolgay çıkıyorsa bu değişikliğin altında taktik dışı nedenler yatıyor olmalı.

“Biliç, oldukça olumsuz koşullarda hiç fena bir iş çıkarmadı 2014-15 sezonunda. Hedefe odaklandığında Arsenal'i sarsan, Tottenham'ı geçen, Liverpool'u eleyen ve Avrupa futbol masasında var olan bir Beşiktaş üretti Mart'a kadar. Ve bu başarının altında da hep oyuncularıyla kurduğu duygusal bağ başroldeydi.”

Bir buçuk yıl boyunca hep Olcay'la Oğuzhan çıkmıştı oyundan. Şimdi de Beşiktaş gol ararken, sahada daha fazla gol şansı olan oyuncu tutmak gerekirken Tolgay'ın çıkması, çok anlaşılır değil.

6) Hamza Hamzaoğlu
O da Biliç gibi oyuncularıyla iyi duygusal bağ kuranlardan. Galatasaray'ın ilk 45 dakikadaki arzusu-isteği biraz da Hamzaoğlu'nun motivasyon başarısı. Galatasaray'da 22 lig maçında 54 puan topladı ve 2,5 puan ortalaması barajına dayandı. Ki Süper Lig'in 18 takımlı/3 puanlı döneminde puan rekoru, 2,5 puan ortalamayla Beşiktaş'ın yüzüncü yılına ait. Yani Hamzaoğlu, matematiksel olarak Lucescu'ya yakın bir iş çıkardı bu 22 haftada.

Ancak o da oyun okuma konusundaki zafiyetini gösterdi dün gece. 45'le 80 arası akın akın gelen Beşiktaş'a karşı yapacağı hamleyi bir türlü bulamadı. Ezberlediği Olcan ve Emre hamlelerine niyetlendi, vazgeçti. Eğer o 35 dakika Beşiktaş biraz daha şanslı olsa, Hamzaoğlu bugün koşulsuz kahramanlık mertebesinde olmayabilirdi medyada.

5)Burak Yılmaz
Hamzaoğlu'nun dün geceden kalan bir başka düşük puanı da Burak konusunda... Burak'ın çıkarken yaptığı hareket, aynen Emre'nin 15 gün önce yaptığı gibi son derece lüzumsuz ve çocukça. Ama Hamza Hoca'nın her iki oyuncusunun sergileyeceği davranışları önceden hissedememesi de garip. Madem Emre oradan hırslı geliyor, Burak madem sinirli geliyor, elini sıkmayabilirsin pekala! Sen maçı izlersin, oyuncu arkandan geçer gider, görmezsin bile. Göz göre göre genç oyunculara bu şov fırsatını vermesi, bence Hamzaoğlu'nun tecrübesizliği.

Ayrıca Hamza Hoca'nın önünde şimdi kritik bir açmaz var: Emre'yi o hareketinden dolayı 1 maç 18'e almamıştı Hamzaoğlu. Aynı ceza, Burak için de geçerli olacak mı acaba?

4)Demba Ba-Gökhan Töre
Gecenin bir başka garip hareketine de maç sonunda Ba ve Gökhan imza atmışlar. İddiaya göre iki oyuncu TT Arena çıkışında takım otobüsüne binmemiş, metro durağına doğru yönelmişler. Sanırım bu hadiseyi sıradan kabul etmek zor. Belli ki Beşiktaş'ta grup disiplini açısından ciddi sıkıntılar oluşmuş son zamanlarda.

Zaten maçın 55'inci dakikasında Demba Ba sakatlandığında herhangi bir Beşiktaşlı'nın yanına gitmemesi de dikkat çekiciydi. Arkadaşları anlık olarak gözden kaçırmış da olabilirler, kuruntu da yapıyor olabiliriz tabii ki.

Ben özellikle Gökhan'ın maç sonu tepkisini daha da garip karşıladım çünkü bu kulüp-bu hoca, bu genç adamın hayatını değiştirdiler. Gökhan daha çocuk yaşta İstanbul'a geldi, kariyerindeki ilk profesyonel golünü bu formayla attı. İçinde bulunduğu adli olaylarda da koşulsuz destek gördü kulübünden. Şimdi böyle bir tavır içinde olması acayip doğrusu.

3)Hamit Altıntop
33 yaşında. İki büyük sakatlık geçirdi kariyerinde. Bayern Münih ve Real Madrid günlerindeki fiziksel seviyesinden çok çok uzak. Ama Pazar gecesi Beşiktaş'a karşı öyle bir 45 dakika oynadı ki, bu adamın ne yaşına ne de sakatlığına inanabilirsiniz yaptığı o mücadeleye bakarak.

“Muslere, bu yıl Süper Lig'in zirvesini dizayn eden adam. Bana kalırsa gelecek yıl bu formunu Şampiyonlar Ligi'ne taşıyabilirse pekala dünya çapındaki meslektaşları Courtois'ya veya De Gea'ya meydan okumaya başlayabilir başarılı eldiven.”

Bu sezon uluslararası futbolda veteran oyuncuların daha fazla ön plana çıktığı bir sezon. İtalya'da 35 yaş üstü Toni, Di Natale, Klose, Maccarone süper işler yaptılar bu yıl. Türkiye'de de Kuyt'ın, Sinan Kaloğlu'nun, Bosingwa'nın, Hamit'in kritik anlardaki katkılarına bakınca daha uzun yıllar futbol oynayacaklarını hissediyorsunuz.

2) Atınç Nukan
Atınç, Hamit'ten 11 yaş küçük. Ama derbi ağırlığını kaldırma konusunda çok geride kalmadığını söyleyebiliriz rahatlıkla. Doğrusu Biliç'in geçtiğimiz aylarda stoper ihtiyacı varken onu değil Necip'i kullanmış olması, ayrılırken açıklaması gereken önemli hususlardan biri sanırım.

1)Fernando Muslera
Derbide forma giyen 25 oyuncu bir yana, o bir yana. Bu yıl Süper Lig'in zirvesini dizayn eden adam. Son 6 maçta Galatasaray dört kez 1-0, iki kez 2-0 kazanabildiyse, rakibi 0'da tutan Muslera sayesinde. Hafta içi bir organizasyon vasıtasıyla Drogba ve Luis Suarez'e meydan okumuştu Muslera. bana kalırsa gelecek yıl bu formunu Şampiyonlar Ligi'ne taşıyabilirse pekala dünya çapındaki meslektaşları Courtois'ya veya De Gea'ya meydan okumaya başlayabilir başarılı eldiven.

Ve Yusuf Erdoğan...

Herkesin derbiye odaklandığı haftada, başka bir adamın, Yusuf Erdoğan'ın, Trabzon'da solo bir şova imza attığını da kaydetmek gerek.

Trabzon'da sezonun sonuna doğru yükselen çatlak seslerin altındaki nedenin, adalet duygusunun zedelenmesi olarak görüyordum ben. Bir kurumda adalet duygusu kaybolunca, bireyler kendi adaletlerini sağlamaya çalışıyorlar. Balıkesir önünde 20'nci dakikada kazanılan bir frikikte Cardozo'nun Mehmet Ekici'ye gösterdiği tepkinin altında da bu duygu var. Mehmet frikiklerde bu denli başarılıyken Cardozo neden ona tepki gösteriyor? Ya da Cardozo zaten yılda 1-2 kez o noktaya gelecekken, Mehmet neden ona tek bir frikik kullanma hakkını bırakmıyor? Bu huzursuzluğun altında galiba zedelenen adalet duygusunun tesiri var.

Trabzon'daki adalet duygusunun zedelenmesinde bence başrolde Erkan Zengin vardı. Yanal'ın onun transferi için çok çaba gösterildi diye gurbetçi oyuncuyu sürekli 11'de kullanmaya mecbur hissetmesi bence takım içi hak-hukuk dengelerini bozdu. Nihayet Balıkesir önünde onun pozisyonunda oynayan Yusuf'u gördük: İki golün altında hazırlayıcı olarak imzası vardı genç oyuncunun. Eğer yüzde yüz sağlıklı olursa yeni sezonun en fazla konuşulacak oyuncusu olacak gibi geliyor bana.

Ayrıca çok uzun bir süre sonra Trabzon'un bir maça 4 tane 1461 kökenli oyuncuyla (İbrahim,Zeki, Mustafa ve Yusuf'la) çıkması da iyiye işaret. Çünkü sahada markalar değil yürekler oynuyor. Belki yaşları küçük ama bu çocuklarda yürek var gerçekten.

Uğur Meleke, Milliyet Gazetesi spor yazarı.

Uğur Meleke

Kaynak: Al Jazeera

Güncellenme Tarihi : 18.3.2016 20:14

İLGİLİ HABERLER