İSRAİL KAÇ MEHMETÇİĞİ ŞEHİT ETTİ

  • 28.8.2019

F-16 ve F-4 savaş uçaklarındaki büyük ihaneti gözler önüne sermiştim…
Şimdi de sizlere bir başka büyük ihaneti anlatacağım.
Her zaman söylediğim gibi, bu ülkenin haini de, kahramanı da hiç bitmez…
Bu ihanet de tıpkı uçaklar gibi havadan geldi.
Türkiye, 2005 yılında İsrail’le insansız hava araçları satın almak için 185 milyon Dolarlık bir anlaşma imzaladı.
Plana göre bu hava araçlarıyla teröristlerin yerleri havadan belirlenecek ve o koordinatlara operasyon düzenlenecekti.
Şaka gibi...
PKK’yı kurandan, PKK’lıların yerini göstermesi için Heron satın aldık. 
Üstüne üstlük 185 milyon dolar da para ödedik.
Bu anlaşmadan 3 yıl sonra 3 Heron geldi.
Geldi gelmesine ama ihanet de beraberinde geldi.
Batman'da konuşlandırılan Heronların 3'ü de operasyonlar sırasında durduk yere düştü ve kullanılamaz hale geldi. 
3 Heron’un düşmesine rağmen Genelkurmay’daki FETÖ’cü komutanlar bunların alınmasında ısrar etti.
Bu komutanlar, yüzde yüz başarısızlıkla sapır sapır düşen Heronların mutlaka alınması için rapor yazdı.
O rapordan sonra 10 Heron daha alındı.
Bunlardan beşinin motorunun arızalı olduğu ortaya çıktı. 

Gelen iki Heron tamamen devre dışı kalırken, diğerleri bakım için İsrail'e gönderildi.
Tamir için İsrail’e geri gönderilen Heronlar bir türlü geri gelmedi.
Türkiye bunları her istediğinde çeşitli bahaneler ileri sürüldü.
Sonunda Erdoğan’ın sabrı taştı ve İsrail’e resmen gözdağı verdi.
Bu konuşmadan sonra o 5 HERON geri geldi.
Mavi Marmara olayından sonra Erdoğan İsrail’e her ‘Hüt’ dediğinde, buradaki bir Heron ‘Küt’ diye düştü.
Havada olmayanların da ya motoru yanıyor veya elektronik arıza oluyordu.
Tam da o günlerde başka bir kepazelik yaşandı.
Aylar sonra gelen Heronların hiç görüntü almadığı ortaya çıktı.
Neden mi? 
Çünkü İsrail, görüntüyü aktaran 'çip'i Heronlar'a takmayı unutmuş!

Tabii yersen!..
PKK'lı teröristlerin yerini ve görüntüsünü ileten "çip"in Heronlar'a takılmadığı belirlenince, Türkiye Tel Aviv yönetimini ikaz etti. 
Tekrar tamire gönderilen 5 Heron'u aylardır iade etmeyen İsrail, ilişkiler gerilince bu kez de İsrailli teknisyenleri geri çağırdı. 
Böylece eldeki Heronlar tamamen Türk subaylar tarafından uçurulmaya başlandı.
İşte uğradığımız ihanetin boyutu böylece gün yüzüne çıktı.
İsrail ile yaptığımız anlaşma çerçevesinde bu Heronları idare eden İsrailli teknisyenlerdi.
Heronlardan gelen görüntülerin kaydedildiği odaya hiçbir Türk subayı alınmıyordu.
Heronlar uçuyor, görüntüler Genelkurmay’a bir kaç saat geç ulaşıyordu.
Bunların nedeni daha sonra ortaya çıktı.
Bizim topraklarımızda uçan Heronlar aldıkları görüntüleri önce İsrail’e ulaştırıyor, İsrail’de kesilip biçilen o görüntüler bize teslim ediliyordu.
Heronların görüntüsüne giren PKK’lı teröristler, bu montaj sırasında buhar ediliyordu.
Ayıklanan görüntüler 'Bölge temiz' raporuyla bize veriliyordu.
İsrailliler ikinci bir yol daha kullanıyordu.
Teröristlerin görüntüleri verildiğinde, bu hainlerin bulundukları yerin koordinatları Genelkurmay'a yanlış aktarılıyordu.
Havalanan savaş uçaklarımız, PKK’lılar yerine boş dağlara bomba yağdırıyordu.
O günlerde hatırlarsınız, “Dağları taşları bombaladık” sözü halkın dilinden düşmez olmuştu.
Dönemin Milli Savunma Bakanı Nurettin Canikli, bu durumu şöyle anlattı:
İsrail’den satın aldığımız Heronlar TSK’ya yanlış istihbarat verdi. 10 tane Heron aldık. Kullanımını İsrail’den gelen mühendisler yaptı, istihbaratı onlar üretti. Sonradan çoğunun yanlış olduğunu, dağı-taşı bombaladığımızı anladık.
Heronları 2005 yılında İsrail'den aldık. Büyük paralar verdik. Fakat hiçbir zaman etkili bir şekilde kullanamadık. 
Kullandırmadılar.
Kullanımını biz yapamadık.
Kullanımını İsrail'den gelen mühendisler yaptı, istihbaratı onlar üretti. 
Bu istihbarata dayanarak F16'larımız bombalama yaptı. Sonradan çoğunun yanlış olduğunu, dağı taşı bombaladığımızı anladık.
Buyrun bakalım..
Bu yapılan ihanetin küçük olan kısmı.
Yerinize sağlam oturun.
Gelelim büyük ihanete…
İsrail Heronları sadece PKK’lı teröristleri izlemiyordu.
Bu Heronlar aynı zamanda bizim güvenlik güçlerini ve askeri araçları da izliyordu.

Pusuya yatmış askerlerimiz ve bir yerden başka bir yere intikal eden güvenlik güçlerimizin araçları İsrail tarafından sürekli gözleniyordu.
Hem de canlı olarak..
O yıllarda yol kenarına bomba yerleştirmek suretiyle yapılan saldırılar olağanüstü derecede artmış, yüzlerce askerimiz ve polisimiz şehit düşmüştü.
Farklı farklı şehirlerde ve farklı birliklere aynı saldırılar yapılıyor ve bombalar hedefini şaşmıyordu.
Saldırılarda da ağırlıklı olarak Özel Harekat polislerimizi taşıyan zırhlı araçlar hedef alınıyordu.
Peki!.. 
PKK, askerimizin veya polisimizin geçeceğe yolu önceden nasıl biliyor ve tam o anda bombaları patlatıyordu?
Hainlerin bu istihbaratı nasıl aldığını hep düşünmüşümdür.
Ben içeriden haber uçurulduğunu düşünüyordum.
Heron olayı patlayınca sonunda işi çözdüm.
Hainlere haber içeriden değil, havadan gidiyordu.
Türkiye’ye yanlış koordinat veren İsrail, Kandil’e doğru koordinat veriyordu.
Yolda hareket halindeki zırhlı araçlarımız havadan takibe alınıyor, güzergahları Kandil’e ulaştırılıyor ve Kandil de o bölgedeki teröristlere bombaları patlattırıyordu.
Yine o günlerde gece pusuya yatan askerlerimiz, teröristlerin pususuna düştü.
Bu nasıl oldu?
Düşmana görüntü ve koordinatları veren Heronlar sayesinde tabii.
Askerlerin pusuda olduğu yerin koordinatları Kandil’e yollanıyor, o koordinatlar ya yakın saldırı veya havan saldırılarıyla yüzde yüz başarıyla vuruluyordu.
Bu saldırılarda da çok sayıda Mehmetçiği şehit verdik.
Durumu her halde anlamışsınızdır.
Kendi paramızla aldığımız Heronlar, bize değil PKK’ya çalışıyordu.
İsrail;bize sahte, Kandil’e gerçek görüntü yolluyordu.
Biz PKK’nın görüntü ve koordinatlarını almaya çabalarken, onlar bizim görüntülerimizi alıp Kandil’e veriyordu.
Kısaca; İsrail Heronları sayesinde PKK tepemizde bütün askeri faaliyetlerimizi gözlüyordu.
Hem de bizim paramızla…
Neticede yüzlerce asker ve polisimizi bu ihanete kurban verdik.
Ya Rabbi aklımıza mukayyet ol.
Şimdi anladınız mı, PKK’lı hainlerin neden İsrail bayraklarıyla gösteri yaptıklarını?
İsrail Heronlarını kovduktan sonra kendi imkanlarımızla yaptığımız İHA ve SİHA’lar 2012 ve 2013 yıllarında havalandı.
Son 5 yıldaki terördeki büyük başarının altında bu var.

İhanet bitti, PKK’nın beli kırıldı.
Heronlar gidince PKK’nın yol kenarlarına mayın döşeme yoluyla yaptıkları saldırılar bıçak gibi kesildi.
Ne pusuya düşürülen askerimiz oldu, ne de birkaç istisna dışında yola döşenen mayınla patlatılan zırhlı aracımız.
İhanete ispat arayanlara bu bilgi yeter.
FETÖ ihanetinden sonra uğradığımız en büyük ihanet, Heron ihanetidir.
İşin acı tarafı o zamanlar AK Parti hem FETÖ'yü, hem de İsrail'i DOST biliyordu.
Dostun dosta ettiğini, düşman düşmana etmez” sözü bu olsa gerek.
Az kalsın satın alacağımız F-35’lerin beynine İsrail'i ‘Dost kuvvet’ olarak tanımlayacaktık.
S-400’ler sayesinde bu tehlikeyi bertaraf ettik.
En büyük tehlike; dostunu – düşmanını bilmemektir.
Bugün başımıza ne geldiyse AK Parti’nin dostunu düşmanını ayıramamasından geldi.

Bilemezsin kim dost, kim düşman. 
Bazen tuttuğun bir eldir seni arkandan vuran.

METİN ÖZER/ HABERVİTRİNİ