SABETAYCILARIN KEMALİSTLERE YUTTURDUĞU LAİKLİK HAPI

  • 15.5.2022

10 Nisan 1928 yılında "Türkiye Cumhuriyeti'nin Dini İslam'dır" ibaresi, İnönü’nün teklifi 264 CHP’li milletvekilinin oyu ile kaldırıldı.
Kaldırılış o kaldırılış…
2023 yılı itibarıyla Türkiye Cumhuriyeti resmi dini olmayan dinsiz bir ülkedir.
95 yıldır gelen iktidarlar 1924 anayasasından yer alan, “Türkiye Cumhuriyeti'nin Dini İslam'dır" ibaresini tekrar yerine koyamadı.
Bugün dünyada kime sorsanız Türkiye Cumhuriyeti’ni ‘Müslüman bir ülke’ olarak tanımlar. Gelin görün ki biz “Ülkemizin resmi dini İslam’dır” diyemiyoruz.
TBMM’nin 3. Dönem 1. Yasama Yılı 59'ncu birleşiminde Türkiye dinsiz yapıldı.
O gün yapılan oylamada 52 milletvekili karşı oy kullandı.

Bu tarihi oylama, TBMM tutanaklarında yer almıyor.
Kürsüye çıkan milletvekilleri lehte ve aleyhte ne gerekçe ile görüş bildirmişler?
Ret oyu verenler kimler?
3. Dönem 1. Yasama Yılı 59'ncu birleşiminin üzerine adeta örtü çekilmiş.
Bu konuda sadece Osmanlıca birkaç bilgi var ama tartışmalarla ilgili tutanaklar yok.
Bu konuda yazılmış bir tez ve kitap da bulamadım.
Buradan TBMM Başkanı Mustafa Şentop’tan rica ediyorum. 1928 yılının tutanaklarının tamamını Türkçe olarak yayınlayın.
Devletinin niçin dinsiz edildiğini milletin bilme hakkı var.

Buradan birkaç kelam da zamanın ahalisine söylemek isterim.
Türk milletinin tarihinde ilk kez devletinin dini olan İslam kaldırıldı. Birinizin gıkı çıkmadı.
3-5 kişi de olsa Meclis’in kapısına dayanıp, “Siz ne yapıyorsunuz?” diye soramadınız.
Ne oldu?
Onlarda öldü siz de öldünüz.
İpte sallanmak yerine tozlu çul yataklarda can verdiniz.
İpte ölseniz kahraman olurdunuz. Çulda ölüp hiç oldunuz.
Allah dinine sahip çıkmayan bu nesili, zaten iflah etmedi.
Hakir ve zelil kıldı.
O nesil gün yüzü görmedi. Bir kuru ekmeğe muhtaç kaldı.
At dışkısından arpa ayıklayacak hale düştü.
Tıpkı Nazım Hikmet’in Mehmetçik Memet şiirinde yazdığı gibi;
Pozantı’da bir dere içi, güneş yakıyor.
Gardıfen Kartallı Kazım bakıyor:
bir deri bir kemik Memet
düşmüş bıyıklar.
Memedin ayağında yarım çarıklar.
Memet yüzükoyun yatmış sayıklar.
Memet beygir fışkısından arpa ayıklar.
Arpayı götürüp derede yıkar.
Güneşte kurutup yiyecek Memet.

Dağ taş Memet dolu, dağ taş sevkiyat.
Ölüm Allahın emri, açlık olmasa fakat.

Neyse meselemize dönelim
1928 yılında yapılan bu değişiklikle devletin dini bölümü gitti, yeri boş kaldı.
9 sene böyle durumu idare ettiler.
Baktılar ki din kısmının boşta olması sıkıntı çıkartacak, bu kez yeni bir yol buldular.
CHP, 1937 yılında kendi partisinin altı okunu Anayasa soktu.
Türkiye Cumhuriyeti; Cumhuriyetçi, Halkçı, Devletçi, Laik ve İnkılapçıdır” ifadesi Anayasaya girdi. 
Böylece Türkiye Cumhuriyeti, bir CHP Cumhuriyetine dönüştü.
İlerleyen yıllarda CHP ilkelerinin anayasa olması, itirazlara sebep oldu.
İnönü, 1950 yılında “Altı Ok ”un anayasadan çıkarılacağını açıkladı.
Söz vermesine rağmen, CHP’nin 6 okunu Anayasa’dan asla çıkartmadı.

İşin ilginç yanı, 1950 seçimlerinde İnönü’yü deviren Demokrat Parti’de bunu yapmadı.
27 Mayıs 1960 darbesini yapan ihtilalciler, 6 okun 5’ini anayasadan çıkardı.
Laiklik okunu ise anayasaya daha sağlam bir şekilde bir mızrak gibi sapladı.

Bu tarihten itibaren Laiklik, dinsiz devletin yeni dini hüviyetine büründü.
Laikliği anayasamıza sokanların sözüm ona amacı, dinin devlete karışmasını engellemekti.
Din devlete karışmadı ama devlet dine karıştı.
Zamanla birileri Laikliği din gösterip bunu da millete zorla kabul ettirmeye kalktı.

Müslümanlar baskı altında tutuldu. Bu ilke Müslümanların üzerinde bir kılıç gibi sallandı.
Laiklik gerekçe gösterilerek; ihtilaller yapıldı, muhtarılar verildi.
İnsanlar işkence gördü, hapislerde yattı. Başını açmayan kızlar, okuldan atıldı.
Halkının yüzde 95'i Müslüman olan bu ülkede neredeyse, ‘Allah’ demek suç sayıldı.
Bütün bunlar Laikliği din yapmak veya göstermek isteyen bir grubun çabasıyla oldu.
Kim bunlar?
Aramıza karışan Sabetaylar ve onların kontrolündeki din düşmanları.
Bu benim de iddiam da değil ayrıca… Bizzat kendileri itiraf etti.
Yahudi dönmesi Sabetay Ilgaz Zorlu şöyle dedi;
- Laiklik bir din değildir, fakat Sabetaycılar laikliği bir din haline getirdiler. Müslüman değildir Sabetaycılar... (Resmen Müslüman görünseler de Nüfus cüzdanlarında öyle yazsa da) Müslümanlığı hiç görmediler hiç yaşamadılar.
Bunlar hiçbir zaman İslam dinine inanmadı. Yahudi kabalizmine bağlı inançlarını sürdürdü. Laiklik bu insanlar için bir düşünce olarak hep var oldu. Bunu bir din haline getirdiler. Bana göre Sabetaycıların dini laikliktir.

Benzer bir açıklamayı da ünlü tarihçi İlber Ortaylı yaptı. Ortaylı, “Son yetmiş yılın laik gelişmeleri içinde Sabetaycılık, laisizmin en ateşli öncüleri ve uygulayıcısı olmuştur’’ dedi.
Laikliği din kabul eden Sabetaylar, Kemalist maskesiyle maalesef bu virüsü etraflarına da hızla yaydı.
Bunun için de ellerindeki medyayı kullandılar. Yetmedi devletin, partilerin ve ordunun içerisine sızdırdıkları adamlarını yararlandılar.
Sabetaycılar ve masonlar; ağırlıklı olarak CHP içerisinde faaliyet gösteriyordu.
Bu yüzden öncelikle CHP’ye ve CHP üzerinden devlete, “laiklik dini” hapı yutturdular.
Sabetayların laiklik hapını yutan, GERÇEKTEN HAPI YUTUP kısa sürede din düşmanı kesildi.
Bugün; Sanat, siyaset, ticaret, medya ve bürokrasideki laiklerin din düşmanı olmasının sebebi, Sabetayların laiklik hapıdır.
Hapı yutan Kemalistlerin İslam’a saldırma nedeni de budur.

Laiklik hapı, onların şuurlarını bulandırdı. Kökenlerini ve geçmişini unutturdu.
Hapın etkisiyle; Müslümanların kapılarına bıçaklarıyla dayanıp, kendilerini koyun gibi keseceklerini sanıyorlar.
Müslümanları; cahil, gerici, kültürsüz birer çoban gibi görüyorlar.
Kendilerini ise; ilerici, çağdaş, kültürlü ve eğitimli birer kişi kabul ediyorlar.
Kemalistlerin din hezeyanı öyle bir hale geldi ki; namaz kılan bir çocuğu bile düşman gibi görür oldular.
Sonuçta bir avuç Sabetay topluluğu; İslamiyet’i ve Müslümanları nasıl görüyorsa, CHP ve Kemalistlere de aynısını gördürmeyi başardı.
Sonunda öyle bir hale geldiler ki; Kudüs’te Yahudi askerleri Müslümanları ne gözle görüyorsa, bizim laiklerde bu ülkenin Müslümanlarını aynı gözle görmeye başladı.

4 gün önce İsrail askerleri kadın gazeteci  Şirin Ebu Akile’yi başından vurup öldürdü.
“Gazetecilik” deyince, “kadın hakları” deyince kıyamete kopartan bizim laik gazeteciler tek satır yazdı mı?
Yazmadı…
Niye?
Öldürülen Müslüman, öldüren Yahudi olunca dillerini yuttu.
Uğur Dündar, Yılmaz Özdil, Fatih Altaylı, Can Ataklı, Ertuğrul Özkök, İsmail Saymaz, Merdan Yanardağ, Emin Çölaşan, Emre Kongar, Can Dündar, Hasan Cemal, Güneri Civaoğlu, Hikmet Çetinkaya, Soner Yalçın ve Deniz Zeyrek
niye sesiniz çıkmadı…
Ya Kadın hakları savunucusu Kemalist laik kadın yazarlara ne demeli?
Ruhat Mengü, Mine Kırıkkanat, Ayşegül Arslan, Özlem Gürses ve Işıl Özgentürk kadın meslektaşınız canice katledilmedi mi?
Niye ses vermiyorsunuz?
Hayrola! Biz bunu söyleyince sancınız mı tuttu?
O gazeteci İsrailli, öldüren Filistinli olsa buradan koro halinde çemkirirdiniz.
CHP’den bugüne kadar, İsrail’in hapse atıp işkenceyle öldürdüğü Filistinliler hakkında tek kelime duydunuz mu?
Duymadınız…
Şirin Ebu Akile’nin katledilmesine sessiz kalan CHP ve Laik medya; ‘Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti’ni isyan çıkartarak yıkmaktan’ mahkûm olan Osman Kavala için kıyamet koparttı…
Osman Kavala bir Sabetay Yahudi’si de onun için.
Osman Kavala Yahudi olmasa bu kadar tepinir miydiniz?
Osmanlı için padişahlara, CHP’yi yendiği için Menderes’e, vatansever diye Türkeş’e, din için Erbakan’a, Köşkte namaz kıldı diye Özal’a saldıranlar, bugün de Erdoğan’a ve Bahçeli’ye saldırıyor.
Devir değişse de saldırdıkları değişmez.
Bunlar isimlere değil; İslam’a ve Türk milletine düşmanlar.
Bunların ismi değişir ama kini değişmez.

Ey halkım anlayın artık.
Bilemezsin kim dost kim düşman.
Bazen tuttuğun eldir seni sırtından vuran.

METİN ÖZER/HABERVİTRİNİ