Dünya
  • 30.11.2012 17:53

“İsrail’in bu yeni gerçeği kabul etmesi lazım”

TUNCER CENGİZ
İSTANBUL -
Bakan Davutoğlu, Amerika’daki temaslarının ardından yurda döndü. Özel uçakla İstanbul’a gelen Davutoğlu, Atatürk Havalimanı VİP Salonu’nda basına toplantısı düzenledi. Filistin’in BM'de üye olmayan gözlemci devlet statüsünü kazanmasının önemli olduğunu belirten Davutoğlu, “9 ülkenin bu karara muhalefet etmesi dahi, uluslar arası toplumun, uluslar arası vicdanın Filistinli kardeşlerimizin yanında olduğunu açıkça göstermiştir. Türkiye başından itibaren bu sürecin takipçisiydi, yakından takip ediyor ve katkıda bulunarak sürecin yönetilmesine katkı sağlıyordu” diye konuştu.
2011 BM Genel Kurulu’nda Mahmud Abbas’ın tarihi bir konuşma yaparak BM üyeliği için başvuracaklarını ilan ettiğini belirten Davutoğlu, o tarihten itibaren Türkiye ve Filistin arasında yakın bir istişare olduğunu söyledi. Davutoğlu, “O karardan sonra Abbas birçok kere ülkemizi ziyaret etti. O zaman bizim ve kendilerinin kanaatleri öncelikle BM Güvenlik Konseyi’ne tam üyelik müracaatı yapılmasıydı. Çünkü Filistinliler bizim açımızdan tam üye olarak devlet olma hakkında sahipler. Maalesef BM Güvenlik Konseyi’ndeki süreci takip ettiniz. Orada mesafe almak mümkün olmadı. Onun üzerine bu kez BM Genel Kurulu’nda üye olmayan devlet statüsü kazanılması süreci başlatıldı. Bunun için de 29 Kasım gibi Filistinliler açısından anlamlı bir gün olan, 1947’deki 181 sayılı kararın çıktığı ve Filistin Devleti’nin BM tarafından taahhüt edildiği günle ve Filistin’le dayanışma gününe denk gelecek şekilde bu müracaat yapıldı” diye konuştu.
 

“FİLİSTİN ARTIK DEVLETTİR”
Bakan Davutoğlu, Filistin’in artık devlet olduğunu vurgulayarak, “Biz eskiden beri Filistin’i devlet olarak kabul ediyorduk ama BM’deki statüsü Filistin yönetimi şeklinde, sivil toplum ile siyasi taraf olma arasında bir konumdaydı. Artık bu kararla Filistin devlettir ve Filistin toprakları işgal edilmiş toprak devletleridir. Bu kararı önemsiz göstermeye çalışan veya bu kararın barış sürecine olumsuz katkı yapacağı iddiasında bulunan çevrelere başta İsrail olmak üzere, öncelikle bu yeni durumu doğru değerlendirmeleri çağrısında bulunuyoruz. Eğer barış niyetleri varsa o yapılması gereken bu yeni durumla iki devlet olarak masaya oturulmasıdır. Bir tarafın devlet, diğer tarafın da devlet olmayan, adı konulmamış bir entite olarak müzakere yürütmesi adil olmayan bir tutumdu. Şimdi en azından belli ölçülerle devlet olmak bakımından daha eşitlenmiş bir tablo söz konusu. Bu önemli ve tarihi bir adımdır” diye konuştu.
Filistin’in BM'de üye olmayan gözlemci devlet statüsünü kazanmasının rekor bir oyla gerçekleştiğini kaydeden Bakan Ahmet Davutoğlu, “Bu tarihi adım 138 oy gibi rekor bir oyla ve Filistin’i tanıyan devletlerin sayısının 132 olduğunu düşünürseniz, Filistin’i tanıyan ülkelerden daha çok oy olarak Filistin devleti, BM Genel Kurulu’nda bütün uluslar arası toplumun vicdanını temsil eden bir toplantıda ilan edilmiştir” şeklinde konuştu.
Bakan Ahmet Davutoğlu, Mahmud Abbas’ın, ilk ziyaretini Türkiye’ye yapmak istediğini de ifade ederek, “Bu karar bütün Filistin’de, hem Gazze’de hem Batı Şeria’da büyük heyecan uyandırdı. Bunun sonucunda ümit ederiz ki Filistin devleti bu kez devlet olarak güçlendirilmiş bir şekilde ve tabi kendi iç birliğini de sağlayarak barış masasına çok daha güçlü bir şekilde oturacaktır. Türkiye her zaman olduğu gibi yine Filistin devletinin yanında olmaya devam edecektir” ifadelerini kullandı.
BM Genel Sekreteri Ban-ki Moon ile yaptıkları görüşmeye de değinen Bakan Davutoğlu, “Başta Filistin sorunu ve Gazze saldırıları, ateşkes ve Filistin devletinin tanınmasıyla ilgili bu süreçte yeni ortaya çıkan tabloyla ilgili görüş alışverişinde bulunduk. Suriye’deki son gelişmeler bağlamında kendisiyle istişarede bulunduk. 7 Aralık’ta Ban-ki Moon ülkemize gelecek. Bu istişareleri burada sürdüreceğiz” dedi.
Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, bu karardan gerekli kararın çıkarılmasını umut ettiğini belirterek, “İnşallah artık Filistin halkına yönelik baskılara, tahkirlere bir son verilir ve Filistin halkı bundan sonra devlet olarak muhatap alınır. İnşallah 1967 sınırları içerisinde özgür Kudüs’ün başkent olduğu Filistin devleti fiilen de alandaki egemenliği itibariyle de doğar” açıklamasında bulundu.
 

“ABD’NİN AZINLIĞIN İÇİNDE YER ALMASI BİZİ ÜZMÜŞTÜR”
ABD’nin gerek kabul sonrası yaptığı açıklamayla, gerekse önceki açıklamalar ve kullandığı oyla bu kararın karşısında yer aldığını belirten Davutoğlu, “ABD’nin, böyle bir kararda çok küçük bir azınlığın içinde yer alması bizi üzmüştür. 9 üyeyle birlikte 138 üyenin karşısında olması doğrusu ABD yetkililerinin düşünmesi gereken bir husustur. ABD bizim müttefikimizdir, her konuyu kendileriyle açık bir şekilde istişare ederiz. BU konudaki tutumumuz da kendilerince bilinir. Bundan sonra da Ortadoğu barış süreci hususunda tutumumuzu kendileriyle açık bir şekilde paylaşırız. Gazze ateşkesi esnasında da bu temaslar oldu. Ümit ederiz ki ABD bu yeni durumu değerlendirir ve yine küresel bir güç olarak uluslar arası düzene, Ortadoğu’daki barışa en fazla katkı verebilecek bir ülke olarak burada adaletin, uluslararası vicdanın yanında yer alarak bundan sonraki barış sürecine katkıda bulunur, bu barış sürecinin daha ileri aşamalara gelmesine öncülük eder. Bu yeni tablonun doğru değerlendirilmesini ümit ediyorum” dedi.
Bakan Davutoğlu, İsrail’in bu yeni gerçeği kabul etmesi gerektiğinin altını çizerek, şöyle devam etti;
“Her şeyden önce İsrail’in ve İsrailli yetkililerin bir an soğukkanlı bir şekilde düşünüp, ‘bu 138 ülke niçin bizim karşımızda net olarak tutum aldı, 41 ülke neden bize destek vermedi de çekimser kaldı’ sorusunu sorması lazım. Hiçbir politika uluslararası kopuk bir şekilde yürütülemez ve hiçbir statüko uluslararası toplumun vicdanen kopuk bir şekilde sürdürülebilir kılınamaz. Ortadoğu’daki statüko sürdürülebilir değildir. Filistin halkının üzerinde bu baskılar devam ederken, bu zulüm devam ederken Ortadoğu’da barıştan bahsetme imkanı yoktur. 65 yıldır Filistin halkına verilen hiçbir söz yerine getirilmedi. Şimdi ‘Filistin halkı için değişen bir şey yok’ demekle eğer kastettikleri ‘dün yaptığımız gibi yarın da zulme devam edeceğiz’ diyorlarsa bunu açıkça söylesinler. Biz de o zaman şunu söyleriz, dün olduğu gibi yarın da İsrail’in zulmüne karşı durmaya devam edeceğiz ve Filistin halkının yanında yer alacağız. Ama İsrail yönetimi eğer barış istiyorsa her şeyden önce bu yeni durumu değerlendirip, bu yeni duruma göre daha barışçıl ve barış sürecini sabote eden yerleşim politikalarına son veren bir tutum takınır. Oslo süreci başladığında 200 bin yerleşimci vardı, şimdi 500 bini geçti. Yani bir taraftan Oslo süreciyle birlikte Filistin hiçbir şey kazanmazken, İsrail işgalini güçlendiren, tahkim eden bir yerleşim politikası takip etti. Artık bunun sürdürebilir olmadığını görmeleri lazım. Eğer İsrail barış iradesi ortaya koyacak şekilde Filistin halkının her şeyden önce onuruna saygı gösteren bir tutum sergilerse bu kendileri için de iyi olur, bölge için de, uluslar arası toplum için de iyi olur.”
 

“FİLİSTİN HALKINA YAPILAN ZULÜMLER AÇIKTIR”
Bazı ülkelerin Filistin devletine, bu yeni statüyle elde ettiği hakları kullanmaması konusunda telkinde bulunduğunu belirten Davutoğlu, “Sayın Abbas onlara bu karara çıktıktan sonra değerlendiririz demişti. Filistinlilerin bu haklardan feragat etmelerinin beklenmesi adil değildir. Eğer Filistinlilerin bu tür ellerindeki bu yeni durumla doğan haklarından bir müddet için en azından feragat etmeleri bekleniyorsa o zaman İsrail’in de başta yerleşim politikalarını durdurmak üzere başka adımlar atması gerekir. Filistin halkına yapılan zulümler açıktır. Uluslar arası mahkemelere bu zulümleri artık götürmek Filistin devletinin artık yetkisi dahilindedir. Ama ne zaman götürürler, nasıla götürürler o onların vereceği bir karar. Götürmemeleri için İsrail’in atması gereken adımlar nedir, bunlar da yine onların vereceği karar. Ama bir tarafta İsrail bu zulmünü devam ettirecek, Filistin tarafı da uluslararası adalete başvurmayacak. Bu makul bir beklenti değil. Ama bunun olması istenmiyorsa önce İsrail tarafına dönüp, ‘bundan sonra bu zulümleri yapmayacaksın, Gazze’yi bir açık hava hapishanesi gibi görmeyeceksin, Gazze’ye dönük hava saldırılarına son vereceksin, Barı Şeria’daki insanların hayatlarını kısıtlayan baskıla, baskınlara son vereceksin’ demeleri lazım. Hem İsrail’in eli serbest olacak, tabiri caizse hırsızlık yapma hakkını sunacaksınız, malı çalınana da ‘sen mahkemeye gitme’ diyeceksiniz. Böyle olmaz. Eğer onun mahkemeye gitmesini istemiyorsanız suçu işleyen tarafa da sen bu suçu yapma diyeceksiniz. Yoksa bu statüyü elde edip, bu statünün imkanlarından istifa etmemelerinin tek taraflara istinaden beklemek adil bir tutum olmaz. Yarın bunu kullanacaklar anlamına da gelmez” dedi.
Bakan Davutoğlu, bir basın mensubunun, “Başbakan Erdoğan Gazze’ye bir ziyaret gerçekleştirecek mi?” sorusu üzerine de, “Gazze’ye son zamanlarda dışardan çok ziyaretler yapıldı. Gazzelilerin belki de en büyük hasretle bekledikleri Sayın Başbakanımızın ziyaretleri ama şu anda belirlenmiş bir tarih yok. Olursa kamuoyuyla paylaşılır. Ama her an Gazze bir açık hava hapishanesi, insanların giremeyeceği, liderlerin gidemeyeceği bir yer” diye konuştu.
 

Güncellenme Tarihi : 22.3.2016 10:48

İLGİLİ HABERLER