
1 MİLYON 100 BİN TEKNİKER SORUNLARINA ÇÖZÜM BEKLİYOR
MUSTAFA USTA
TRABZON - Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Prof.Dr. Osman Turan Kültür ve Kongre Merkezi'nde 5-8 Kasım tarihleri arasında yapılan 4. Ulusal Meslek Yüksekokulu Müdürleri Toplantısı sona erdi. Meslek Yüksek Okulları'nın (MYO) sorunlarının tartışıldığı toplantının ardından Türk Teknikerler Birliği bir açıklama yaptı.
Yaklaşık 1 milyon 100 bin mezun teknikerle çok büyük bir mesleki potansiyele sahip olduklarını belirten Ertan Kılıç, toplantıda teknikerlerle ilgili bir bildiri sunduklarını ve sorunlarını dile getirdiklerini belirtti. Teknikerlerin sorunlarının ele alınıp tartışıldığını ve ilerleme sağlandığını anlatan Kılıç, MYO'ların örgün öğretimin dışına çıkarılarak amacının dışına taşmamasına özen gösterilmesi gerektiğini söyledi.
Teknikerlerle ilgili konularda kendilerinin değil de başka kurum ve kuruluşların söz sahibi olmaya çalışmasının sorunların ana sebebi olduğunu belirten Kılıç, şöyle konuştu: "Ortada duran cenaze kaldırılmadan farklı bir sürece girmek doğru değil. Biz MYO'ların örgün öğretim veren yapısının dışına taşırılarak yeni sorunların oluşturulmamasına özen gösteriyoruz. Teknikerlerin sorunlarının çözümü noktasında başkalarının söz sahibi ve yetkili kılınmaya çalışılmasının sorunların çözümünde gerekli tedbirlerin
alınamayacağı kanısındayız." Bunun için öncelikle teknikerlerin Tekniker Odaları Birliği yasa teklifinin kabul edilmesi gerektiğini anlatan Kılıç, şunları söyledi: "Diğer taraftan 1992 yılında çıkarılan 3195 sayılı yasa ile teknikerlerin görev, yetki ve sorumlulukları acil yayımlanmalıdır. Bu sorunlarımız çözümlenmeden 2001 yılında çıkarılan 4702 sayılı yasa ile sorunlarımıza adeta tuz, biber ekilmiştir. Bu bizim canımızı acıtıyor. Yetkililer bize kulak vermeli. Biz birçok makamda derdimizi anlattık.
TBMM'de bekleyen oda yasa tasarımız acilen kanunlaştırılmalıdır."
Teknikerlerin sorunlarıyla ilgili bugüne kadar etkili adım atılmayışını olayın yeteri derecede algılanamamasına bağlayan Kılıç, sözlerine şöyle devam etti: "Bu konuda sayın Başbakanımızın 'Sessiz yığınların sesi olacağız' cümlesinden hareketle kendisine bir hatırlatmada bulunmak istiyoruz. Başbakandan 1 milyon 100 bin teknikerin sorunlarının çözümü noktasında randevu talep ediyorum. Sorunlarımızla ilgili çözüm önerilerimizi içeren paketimizi kendisine sunmak istiyoruz."
Kılıç, ülkenin yetişmiş teknik eleman ihtiyacı söylemleri birçok özel sektör ve sanayi kuruluşu tarafından dile getirilirken diğer taraftan ülkenin en büyük mesleki potansiyele sahip 1 milyon 100 bin mezun teknikerin sorunlarına kayıtsız kalınmasına üzüldüklerini söyledi.
MYO'larda okuyan öğrencilerin mezun olduktan sonra karşılaştıkları sorunlara neşter vurulmasının hayati önem taşıdığını anlatan Kılıç, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Ancak meslek odası olmayan teknikerlerin kendilerini ifade etmeleri, Türkiye'ye faydalı olabilmeleri, görev, yetki ve sorumluluklarını yaşayabilmeleri mümkün değildir. Bu konuda Başbakanın ve hükümet yetkililerinin duyarlı olduğunu biliyoruz. Teknikerlere görev, yetki ve sorumluluk verildiği takdirde teknikerler ekonomiye büyük katkı
sağlayacaklardır. Bugün teknikerler müteşebbis olmayı bekliyor, kamudaki problemlerinden kurtulmayı bekliyor, iş dünyasına katılmayı bekliyor. Bizim çok önemli iki sorunumuz var. Bunların birincisi görev, yetki ve sorumluluklarımızın belirlenmemesi diğeri de mesleki odamızın olmayışıdır. Meslek odamızın kurulması konusunda gerekli girişimleri yaptık, teklifleri verdik. Aradan birçok hükümet geçti ancak teklifimiz Mecliste kadük kaldı. Farklı lobi grupları tekniker meslek odasının kurulmasını istemiyor."
SORUNLARIN TEMEL KAYNAĞI 2 YILLIK 4 YILLIK FAKÜLTE AYIRIMI YAPILMASIDIR
Türkiye'de iki yıllık, dört yıllık fakülte ayırımı yapıldığını ve bunun sorunların ana kaynağı olduğunu ileri süren Teknikerler Birliği Genel Başkanı Ertan Kılıç, sözlerine şöyle devam etti: "Sorunların temel kaynağı 2 yıllık, 4 yıllık fakülte ayırımı yapılması. Bu, zenci-beyaz ayırımı gibi son derece utanç verici. 2000'li yıllarda olmaması gereken bir zulümle eşdeğerdir. Bu zulmün ortadan kaldırılmasının yollarından birisi meslek odamızın kurulması, diğeri de 2 yıllık MYO'ların sanayicilerin ve
eğitimcilerin de şikayet ettiği gibi yeterli olmadığı için 4 yıllık tekniker veya teknoloji fakültelerine dönüştürülmesidir. Sorunların ana çözüm kaynağı bu olacaktır. Bu konuda yeni kurum ve kuruluşların kurulması da sorunların çözümüne katkı sağlamayacak aksine artmasına sebep olacaktır."
Teknik eğitimin son derece pahalı olduğunu anlatan Kılıç, ülkenin kaynaklarını heba etmeye kimsenin hakkı olmadığını söyledi.
Teknik eğitimin pahalı bir eğitim olduğunu belirten Kılıç, şunları söyledi: "Buna yatırılan para milli kaynaklardan elde edilmektedir. Biz ülkemizin büyüklüğünü biliyoruz. Böyle bir ülkenin bir kuruşunu israf etmeye kimsenin hakkı yok. Bu durumda teknikerlerin ara eleman olarak değerlendirilmesi son derece sakıncalı. Biz teknikerler olarak müteşebbis olmak istiyoruz. Bizim adımıza söz sahibi olanların yaptığı yanlışları ortaya koymak istiyoruz. Bunu yapabilmenin en sağlıklı yolu da meslek odamızın
kurulması olacaktır."
"Davul teknikerin sırtında, çomak el alemin elinde" diyen Kılıç, Türkiye'de 4702 Sayılı Yasa ile mesleki teknik eğitim bölgelerinin kurulmasının amaçlandığını hatırlattı. Bu mesleki teknik eğitim bölgelerinde tekniker kuruluş haricinde her türlü kurum ve kuruluş temsilcisinin yer aldığını anlatan Kılıç, sözlerini şöyle sürdürdü: "Mesleki Yeterlilik Kurumu kuruldu bunda da bizim haricimizde her türlü kurum kuruluş söz sahibi oldu. Adeta davul teknikeindan dile getirilirken diğer tarlerin omuzunda çomak
el alemin elinde. MYO'da öğretim elemanlarının verdiği emeğe, dar gelirli ailelerin binbir sıkıntıyla okula gönderdiği çocuklara yazık. Bu sorunların çözümü için bize kulak verilmeli, önerilerimiz dikkate alınmalı. Eğer bize değer vermiyorlarsa neden bu kadar tekniker yetiştirildi?"
Teknikerlerden, Teknikerler Birliği'ne sahip çıkmalarını isteyen Ertan Kılıç, konuşmasını şöyle tamamladı: "Tekniker meslektaşlarımız mesleklerini ve haklarını önemsemeli. Biz hiçbir zaman bu ülkede yıkıcı olmadık. Sürekli katma değer ürettik. Bunun karşılığını istemek mecburiyetindeyiz. Bizlerde Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıyız. Bizler düşman bir ülkenin çocukları değiliz. Bize değer verilmediği takdirde bizim anamıza, babamıza, milletin verdiği vergilere ihanet edilmektedir."