3 KİŞİYİ YAKAN HAİNLER KÜRTÇE DERDİNE DÜŞTÜ
İSTANBUL
İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmada, 11 tutuklu sanık hazır bulundu. Duruşmada hazır bulunan İETT İşletmeleri Genel Müdürlüğü avukatı Fahrettin Aksu, İETT'nin fiilen zarara uğradığını belirterek, davaya müdahil olarak katılmalarına karar verilmesini talep etti.
Duruşmada önceki celsede olduğu gibi Kürtçe savunma yapmak isteyen sanıkların talebi reddedilirken, duruşma savcısı Kasım İlimoğlu Kürtçe savunma yapmalarına izin verilmeyen sanıkların kimlik bilgilerini vermedikleri için haklarında Kabahatler Kanunu'na göre Cumhuriyet Savcılığı'na ihbarda bulunulması talep edildi.
Önceki celse sanıkların Kürtçe konuşmalarından dolayı yapılamayan kimlik tespitinin yeniden yapılmasına başlandığı sırada Sanıklardan Lütfi Dağ'ın, kimlik bilgileri dahil tüm beyanlarını Kürtçe olarak bildireceğini söylemesi üzerine, kimlik tespitinin yarım kaldığı tutanağa geçirildi. Mahkeme heyeti, tutanağa, ''Diğer sanıkların da Kürtçe konuşup konuşmayacaklarının sorulması üzerine Türkçe'den başka bir dille cevap verdikleri görüldü. Bu sebeple kimlik tespitleri yapılamadı'' ifadesini yazdırdı.
Esas hakkında görüşü sorulan Cumhuriyet Savcısı Kasım İlimoğlu, bir kısım sanığın Türkçe dışında savunma yapmak konusundaki taleplerinin ve duruşmanın başlangıcında kimlik bilgilerine dahil Türkçe cevap vermemelerinin birlikte değerlendirildiğini belirterek, şöyle konuştu: ''Anayasa'nın 38. maddesi uyarınca adli yargılama hakkının normlar hiyerarşisinde en üst düzeyde yer alan Anayasa hükmü olarak ifade olunduğu, savunma hakkının esası hakkındaki iddiaları, ithamları, delilleri anlayabilmek ve duruşmayı takip edebilmek olduğu, tüm sanıkların akıcı bir şekilde Türkçe bildikleri, istedikleri taktirde savunmalarını Türkçe yapabilecekleri, buna rağmen savunma dışında kimlik bilgilerini verirken dahi Türkçe kullanmamaya özen gösterdikleri, CMK'nın 202 ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin (AİHS) 6/3 son maddesi anlamında sanıkların savunmalarını Türkçe olarak yapabilecekleri, bu konuda adli yargılanma hakkına herhangi bir ihlal olmadığı, gerek iç gerekse tarafı olduğumuz uluslararası sözleşmelerden anlaşıldığı için bu taleplerin reddedilmesi talep olunur.''
Duruşma savcısı Kasım İlimoğlu ayrıca kimlik bilgilerini vermeyen sanıklar hakkında Kabahatler Kanunu'nun 40. maddesi uyarınca gereğinin yapılması için Cumhuriyet Başsavcılığı'na ihbarda bulunulmasını talep etti.
Duruşmada söz alan sanıklar Mehmet Ali Demircioğlu ve Ercan Bilen'in avukatı Ercan Kanar, Kürtçe savunma talebinin Anayasa'ya, uluslararası sözleşmelere ve yasalara uygun olduğunu savunarak, Cumhuriyet Savcısının taleplerin reddi yönündeki mütalaasına katılmadıklarını söyledi. Söz alan diğer sanık avukatları da, Kürtçe savunma taleplerinin hak olduğunu dile getirdi. Tukuklu sanıklardan Bilal Aydın ve İhsan Akbıyık'ın avukatı Mehmet Sani Kızılkaya da, ''Müvekkillerim anadillerinde savunma yapmadıkları sürece ben de savunma yapmayacağım'' dedi.
Mahkeme heyeti, sanıkların Kürtçe savunma yapma talepleri konusunda daha önce hüküm kurulduğu gerekçesiyle yeniden hüküm kurulmasına yer olmadığına ve sanıklardan Lütfi Dağ'ın bu duruşmada, 'Kürtçe olduğu tahmin edilen' 3 sayfalık yazılı dilekçesinin de sanık Dağ'a iadesine karar verdi. İETT İşletmeleri Genel Müdürlüğü'nün davaya müdahil olma talebini kabul eden mahkeme heyeti Cumhuriyet Savcısının sanıklar hakkında kabahatler kanuna göre suç duyurusu talebine ise 'şu aşama değerlendirilmeye gerek yoktur' hükmünü verdi.
Sanıkların tutukluluk hallerinin devamına karar veren mahkeme heyeti duruşmayı erteledi.