Gündem
  • 15.3.2003 11:03

ABD BÜYÜKELÇİSİ PEARSON'UN YALAN SÖYLEDİĞİ ORTAYA ÇIKTI...

ABD Büyükelçisi Robert Pearson, geçtiğimiz salı akşamı rezidansında bir yemek verdi. Yemekte bomba açıklamalar yaptı. Pearson, 'Bu bölgede demokrasi kültürü hiç yok. Bunu geliştirmek de kolay değil, uzun yıllar alacaktır. Bence bu süre 20 ile 25 yıl arasındadır' dedi. Pearson'un bu sözleri star'a manşet oldu. Bir tartışma başladı. Pearson bu sözleri söylediğini reddetti. star, o sözlere birebir tanık olan CHP Yozgat Milletvekili Emin Koç'la görüştü ve işin aslını sordu. Koç, 'Pearson bu sözleri aynen söyledi. Masadaki isimler de buna tanıktır' dedi. Emin Koç o geceyi, o diyaloğu star'a anlattı: Pearson'un düzenlediği yemekte yaptığı açıklamalar olay yarattı. Pearson sonra bu sözlerini yalanladı. Siz o yemekte Pearson'la aynı masadaydınız. Sayın Büyükelçi bu sözleri söyledi mi? Emin Koç: Ben Dışişleri Komisyonu üyesiyim. Bu nedenle başka ülkelerin davetlerine katılıyorum. Pearson'un davetine de bu doğrultuda katıldım. Türk sanat müziği konserinden sonra Pearson'la aynı masada yemekte bulundum... Kimler vardı o masada? Emin Koç: Pearson, ben ve eşim. ANAP'lı eski bakan Vehbi Dinçerler, eşi ve ABD'li bir diplomat vardı. Bir de çevirmen... Konuşma nasıl başladı? Pearson Türkçe de konuşuyor. Sohbet hangi dilde oldu? İngilizce mi, Türkçe mi? Emin Koç: Yemeğe geçildikten sonra sohbet doğal olarak Irak konusuna geldi. Pearson masada ağırlıklı olarak Türkçe konuştu. Gayet de güzel konuşuyor Türkçeyi. Kuzey Irak'taki politikalar, askeri ve ekonomik konulara ilişkin ise İngilizce konuştu. Pearson, '20-25 yıl bölgedeyiz' sözünü o sırada mı söyledi? Emin Koç: ABD'nin bölgede kaç yıl kalacağı toplumun her kesiminde merak konusu. Bu konu Dışişleri Komisyonumuzda da konuşulmuştu. Bize bilgi veren yetkililer bölgede en az 10 yıl kalacaklarını tahmin ettiklerini söylemişlerdi. Ben de Pearson'a bunu anımsattım ve 'ABD bu bölgede kaç yıl kalacak?' diye sordum. Pearson ise Bosna Hersek'ten, Afganistan'dan örnekler verdi. Demokratik düzenin yerleşmesinin çok uzun yıllar aldığını ifade ederek aynen şöyle söyledi: '10 yıl yetmez. Bu bölgede demokrasi kültürü hiç yok. Bunu geliştirmek de kolay değil. Uzun yıllar alacaktır. Bence bu süre 20 ile 25 yıl arasındadır' Aynen bu ifadeyi mi kullandı? Emin Koç: Evet aynen böyle söyledi. Arkasından masamızda bulunan Vehbi Dinçerler araya girdi ve 'Hayır efendim. Bu süre en az 50 yıldır' dedi. Daha sonra Pearson'a bir telefon geldi ve masadan kalktı. Yaklaşık 20 dakika süren bu sohbet bu telefonla kesildi. Bu sözleri İngilizce mi söyledi? Çeviri yapıldı mı? Emin Koç: Pearson'un bu konudaki ifadesi çok açıktı. Bu sözleri de Türkçe ifade etti. Pearson bunun, 'özel bir sohbet' olduğunu ifade etti mi? Bir kayıt koydu mu? Emin Koç: Pearson herhangi bir kayıt da koymadı. Ben bu sohbeti resmen kamuoyuna duyurmayı istemezdim. Ancak savaş yanlıları, sohbeti çarpıtmaya ve hedef şaşırtmaya kalkınca ben de gerçekleri ifade etmek zorunda kaldım. Şunu ifade edeyim, sohbette beni asıl şaşırtan Pearson değil Vehbi Dinçerler'di. Türkiye'de bakanlık yapmış bir kişinin 50 yıl süre biçmesi, Pearson'un buna gülümsemesi ve memnuniyetle karşılaması beni şaşırttı. Sohbet daha sonra nasıl devam etti? Emin Koç: Pearson tekrar masaya döndüğünde bu savaşın hukuki boyutu ele alınmaya başlandı. Ben Anayamızın 92. maddesi ve 'yurtta sulh cihanda sulh' ilkemizi, meşru müdafaa zorunda kalmadıkça savaşa karşı olduğumuzu, CHP'nin bu ilkeden hareket ettiğini söyledim. Dinçerler araya girdi ve Pearson'a akıl verircesine, 'TBMM tezkereyi onaylarsa bu meşrudur, hukukidir. Bu konuda Süheyl Batum ve bazı düşünürlerle görüşmenizde yarar vardır' dedi. Vehbi Dinçerler '20-25 yıl bölgede kalırlar' sözünü kendisinin söylediğini, Pearson'un bunu söylediğini duymadığını ifade ediyor... Emin Koç: Bunu söylüyorsa beni çok şaşırtıyor. Kendisinin ağzından 20-25 yıl sözü çıkmadı. Çıksın bunu açıklasın. Ben10 yıl kalabilecekleri konusunda bize bilgi verildiğini söyledim. Pearson ise '20-25 yıl' dedi. Dinçerler ise bunun yetmeyeceğini belirterek '50 yıl' dedi. Dinçerler'in amacını bilmiyorum. Kimi kurtarmaya çalıştığını da bilmiyorum. Türkiye'de uzun yıllar siyaset yapmış, bakanlık yapmış bir kişinin böyle davranmasını anlamış değilim... Pearson'un söylediği başka önemli sözleri de var... Onları reddetmedi. Emin Koç: Evet bunlar da basına yansıdı. Noktasına virgülüne kadar doğrudur. Masadaki diğer isimler de bu konuşmaya tanık oldu mu? Emin Koç: Pearson bu sözleri ifade ederken masada ben, eşim, Vehbi Dinçerler ve eşi, ABD'li diplomat ve bir çevirmen vardı. Pearson'ın, 'Demokrasinin yerleşmesi için bölgede 20-25 yıl gerekli' diyerek bölgede kalacakları ifadesini bu kişilerin hepsi tanıktır. Pearson'un sözlerini reddetmesi ardından bazı köşe yazarları, Pearson'un bu sözleri söylemediğini iddia ettiler. Hatta sizi, 'savaş karşıtı' olmakla suçlayıp, işgüzarlık yaptığınızı yazanlar oldu. Emin Koç: Bazı yazarlar değil. Bunu bir tek kişi yazdı. O da Yalçın Doğan. Şunu belirteyim. Ben savaş karşıtıyım. Savaşa karşı tavrımı da hiç kimseden korkmadan çekinmeden sürdürmeye devam edeceğim. Beni oy verip Meclis'e gönderen Yozgatlıların tamamı da savaşa karşıdır. Türk milletinin yüzde 90'ı da savaşa karşıdır. Bununla gurur duyuyorum. Sayın Yalçın Doğan, savaşın savunuculuğunu yapabilir. Çıkarı nedir, hangi çevrelerin çıkarını gözeterek bunu yapıyor bilemem. Yalçın Doğan'ın böyle bir tavra girmesi gerçekten çok üzüdür. Türkiye ulusal kurtuluş savaşını yaşamış bir ulustur. Ulusal Kurtuluş Savaşı'nda rahmetle andığımız gazetecilerimiz, köşe yazarlarımız vardır. Yalçın Doğan, Hasan Tahsin'lerin kemiklerini sızlatıyor. Kurtuluş Savaşı'nda da bir tarafta Hasan Tahsin'ler vardı. Bir tarafta Ali Kemal'ler vardı. Kendisine bunu anımsatmak istiyorum. Siz de gazetecisiniz... Emin Koç: Evet, ben aynı zamanda gazeteciyim. Yalçın Doğan'ın yazdığı gazetede de12 yıl çalıştım. 20 yıllık gazeteciliğim döneminde hiç bir haberim yalanlanmadı, dava açılmadı. Hiç bir haberimden ceza almadım. Yazılarımdan dolayı hiçbir basın kuruluşundan da uyarı almadım. Hayatımın hiçbir döneminde de yalan söylediğimi kimse görmemiştir. Halkın içinde oldum. Kalemimi hep dürüstlükten, ulusal çıkarlardan yana kullandım. Siyasetçi olarak da aynı ilkelerle siyaset yapmaya devam ediyorum. Bireysel çıkarlar değil, ulusumun toplumun çıkarları benim için geçerlidir. Bunları söylemem Yalçın Doğan için yeterlidir. İngilizce bilmememeniz nedeniyle yanlış anlamış olabileceğiniz ima edildi. Emin Koç: Türkçe bilmekten gurur duyuyorum. Başbakan Tayyip Erdoğan da İngilizce bilmiyor. Bu savlardan yola çıkarsak Erdoğan, uluslararası görüşmelerde, Pearson'la görüşmelerinde pek çok konuyu yanlış anlayabilir. Böyle bir iddia geçerli olabilir mi? Kelime oyunlarını bıraksın gerçek amacı ne ise onu yazsın...(Star) Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 19:34

İLGİLİ HABERLER