Asayiş
  • 6.12.2003 11:52

AĞAR, ERBAKAN'A ÜZÜLDÜ... ''GEÇMİŞTE ERBAKAN'IN ETEĞİNE YAPIŞARAK SİYASET YAPANLAR VEFA BORCUNU ÖDEMELİDİR''

METİN AKYÜREK ORDU - Doğru Yol Partisi (DYP) Genel Başkanı Mehmet Ağar, kayıp trilyon davasında kapatılan RP'nin Genel Başkanı Necmettin Erbakan'a ''özel belgede sahtecilik'' suçundan verilen 2 yıl 4 ay hapis cezasına üzüldüğünü söyledi. Karadeniz gezisinin dördüncü durağı olan Ordu'da gece yarısı İskele Bahçe Restaurant'ta parti yöneticileri ile görüşen ve bir süre sohbet eden DYP Genel Başkanı Mehmet Ağar, basın mensuplarının sorularını cevaplandırdı. Ağar, kapatılan Refah Partisi'nin Genel Başkanı Necmettin Erbakan'a ceza verilmesine, ''çok üzüldüğünü'' belirterek, ''Belli bir yaşa gelmiş, yıllarca siyaset yapmış bir insanın cezaevine girecek olmasından mutluluk duyacak bir insan değilim. Kendisini şifaen arayarak üzüntülerimi belirttim. Burada asıl düşünmesi lazım gelenler, geçmişte Erbakan hocanın eteğine yapışarak siyaset yapanlardır. Bir takım yasal düzenlemeler yapmak onların bir vefa görevidir'' dedi. Son terör olaylarıyla ilgili görüşlerini ifade eden DYP Genel Başkanı Ağar, bu tür olayların devam edebileceği uyarısında bulundu. Ağar, olayı gerçekleştiren faillerin ve arkasındaki odakların tespit edilmediği müddetçe, bu olayların devam edebileceğini vurgulayarak, ''Şu anda süren operasyonlar örgütleri 1-2 ay sessizliğe sevk eder ama bunlara yönelik kalıcı tedbirler alınmadığı vakit, devam edebileceği ihtimali her zaman vardır. 'Bu hükümet niçin işbaşındadır' dedirtmemek için cesur, kararlı ve çalışkan olunmalıdır'' diye konuştu. Türkiye'nin bugün güvensiz ülke ilan edildiğini, bunun turizm başta olmak üzere ekonomik faaliyetleri tehdit edecek boyuta gitmeye başladığını da ifade eden Ağar, hükümetin gizlilik derecesi taşımayan bilgileri kamuoyu ile paylaşması, gazete bilgilerine göre konuşulmaması gerektiğini kaydetti. Ağar, kendisine yönelik suikast girişimleri ile ilgili olarak, ''Bana 1-2 ay evvel uyarı yapılmıştı. Koruma tedbirleri aldık. Biz zaten böyle bir hayatın alışkanlığı içerisindeyiz. Biz tedbirimizi alırız, takdir Allah'tandır'' diye konuştu. ''MERKEZ SAĞIN TOPLANMA ADRESİ DYP'DİR'' Doğru Yol Partisi (DYP) Genel Başkanı Mehmet Ağar, hükümetin AB'ye karşı örseleyici açıklamalarına rağmen yumuşak davrandığını, fantazi jestlerle bir yere gidilemeyeceğini, başörtüsü konusunu dirayetli bir hükümetin çözeceğini, merkez sağın toplanma adresinin DYP olduğunu ve Türkiye'deki istihbaratlar arasında çatışma varsa bunun muhatabının hükümet olduğunu söyledi. Rize'den başlattığı Karadeniz turunun Samsun durağında, Büyük Samsun Oteli'nde düzenlediği basın toplantısında gazetecilerin sorularını cevaplandıran DYP Genel Başkanı Mehmet Ağar, merkez sağın birleşme adresinin DYP olduğunu dile getirdi. Mehmet Ağar, bugün Sinop Belediye Başkanı ve ilçe ve belde belediye başkanlarının partilerine geçişine şahit olacaklarını belirterek, ''Türkiye'nin ihtiyacı olan büyük buluşma DYP çatısı altında tabanda gerçekleşmektedir. Türkiye, 1980 müdahalesinden sonra temelde aynı kökün insanları olan merkez sağ düşünceyi DYP çatısı altında görmeye şahit olmaktadır. Bu gelişmeler gelecekte oluşacak sağlıklı iktidarın ön habercileri gibidir. İç ve dış olaylardaki gelişmeler böylesine sağlıklı bir merkez sağ iktidarının kurulmasının Türkiye açısından ne kadar önemli olduğunu kendiliğinden ortaya çıkarmaktadır. Masa başlarında kurma şirketlere yaptırılan anketlerle siyasette bir yere gidilmeyeceğini herkes görecektir. Milletin teveccühü, görüşleri bizim için önemlidir'' dedi. Türk askerini KKTC'de işgalci olmakla itham eden AB Komiseri Günther Verheugen'in açıklamalarına sert tepki gösteren DYP Genel Başkanı Mehmet Ağar, hükümetin Türkiye'yi rahatsız edici, örseleyici, zedeleyici hiçbir açıklamaya karşı tavır geliştiremediğine dikkat çekti. ''Ülkemiz insanları kırılsın ama Batı'daki dostlar kırılmasın'' görüşünün hükümetteki kanaat olduğunu ileri süren Mehmet Ağar, ''Yapabildikleri tek açıklama, 'Talihsiz, şanssız beyan' sözlerinden ibarettir. Verheugen'in beyanı fevkalade densiz, münasebetsiz, yakışıksız beyandır. Ne uluslararası ilişkiler çerçevesine oturur ne diplomasi kurallarına uyar. Milletimiz hükümetten bu çatlak seslere karşı erkekçe net bir tavır beklemektedir. Ama bugüne kadar ne Irak'tan ne Avrupa'dan ne de başka dış odaktan yükselen seslere hükümet cevap verememiştir. Hükümet, iktidarın devamının ne yapılırsa yapılsın Batı'ya karşı çıkmamakla olacağını düşünmektedir. Türkiye'de iktidarın meşruiyet ve devamının yegane kaynağı milletin ta kendisidir. Bizim gördüğümüz odur. Elbette uluslararası ilişkilerde el sıkışırız ama asla eğilmeyiz. Bütün bu tavırsızlıklar, kararsızlıklar milletimizde rahatsızlık oluşturuyor. Millet yükselen yiğit ses bekliyor, çok bekleyeceğiz. Onun yerine biz gerekeni yapacağız'' diye konuştu. Kur'an kurslarıyla ilgili son yönetmelik hakkında henüz bir bilgisi olmadığını, ancak genel anlamda DP'den bu yana din ve vicdan özgürlüğünü savunan bir parti olduklarını dile getiren Ağar, bir gazetecinin, ''AB, Ege, Kıbrıs, K. Irak gibi konularda zaman zaman Türkiye'nin üzerine gelirken, niyeti Türkiye'nin kırılma noktasını öğrenmek midir? AB Türkiye'nin kırılma noktasını mı arıyor?'' şeklindeki sorusunu, ''Siz vermeye hazır bir görüntü içersinde olursanız uluslararası ilişkilerde herkes ister. Meselenin temelinde, müzakereyi öne alan hak ve menfaatleri müzakere masasında savunabilecek bir politika içersinde olmak vardır. Bu hükümetin başlangıçtan beri meseleye bakış açısı hiçbir konuyu müzakere etmeksizin istenileni yerine getirmekten ibaret görülmektedir. Titiana Loizidu davasındaki yanlış tavrın bile ileride Türkiye'ye ne gibi sıkıntılar vereceğini hep birlikte göreceğiz. 'Emsal teşkil etmez' deniyor, böyle değildir. Her mahkeme kararı emsal teşkil eder. Mahkemeler hiçbir yere bağlı değildir. Bu kadar basit bir gerçeği gözden ırak tutarak bu yapılacak jestlerle bir yere varılabileceğini zannedenler ne kadar yanıldıklarını göreceklerdir. Devletin dış politikasında test edilmiş bilinen meselelerde fantazi testler yapmakla bir yere gidilemez. Türkiye'nin varolan hak ve menfaatlerinin korunması konusunda sabırlı bir müzakerecilik tavrının korunması gerekirken teslimiyetçiliğe dönüşen boşvermişliğin ülkemize pahalıya malolmasından endişelerimiz vardır. Zaten bu endişeler görebildiğimiz kadarıyla son bir aydan bu yana her insanımız tarafından paylaşılmaktadır. Türkiye'nin geleceği konusunda şüpheler artmaktadır. Hükümetin bu konudaki tavrının rahatsızlık oluşturduğu ortadadır. Elbette AB ile ilişkiler sürecektir ama burada optimum denge dediğimiz karşılıklı hak ve menfaatlerin korunması konusunda dikkatli davranmak mecburiyeti vardır'' diye cevaplandırdı. ''DEMOKRASİ TERÖRLÜ MÜCEDELENİN TEMEL İLACIDIR'' Ağar, ''Terör olaylarından sonra Suriye'de din eğitimi alan Türk gençleri sorgulanmak üzere Türkiye'ye getirildi. Türkiye'de din ve vicdan özgürlüğü yok mu? Neden gençler başka ülkelerde eğitim görüyor ? Din ve vicdan özgürlüğü konusunda ne yapılmalı, daha doğrusu Meclis ne yapmalıdır?'' sorusuna şu cevabı verdi: ''Şimdi tabii güvenlikle ilgili her türlü tedbiri almak hükümetlerin temel görevidir. Bu hükümetin bu konuda noksanı vardır. Hala sabırla beklemekteyiz. AB, BM toplantıları, tıp, turizm organizasyonları hatta bizatihi terörle mücadele edilecek toplantı, 'Türkiye güvensiz ülke' ilan edilerek iptal edilmektedir. UEFA kanalıyla ulaslararası spor müsabakaları da iptal edilmiştir. Şimdi 'Bu terörü El-Kaide yaptı' diyen hükümet ve ayrıca 'Bize Avrupa destek olmuyor' diyen hükümet sorumlulukları bu kesimlere bırakarak işin içinden sıyrılamaz. Türkiye'nin güvensiz ülke olarak ilan edilmesinin yegane sorumlusu hükümetin ta kendisidir. İki büyük terör olayından bu yana kamuoyuna güven verecek açıklamalar hala yapılmış değildir. Bunun yolları hangi tedbirlerin ortaya koyulduğunun millete anlatılmasıdır. Tedbirler, paylaşılması lazım gelen yerlerle paylaşılmalıdır. Bütün bu iptalleri ortadan kaldıracak yolların yeni baştan oluşturulması gerekir. Hükümet boş laflarla zaman geçiriyor. Terörle mücadelede her türlü güvenlik tedbirlerini almak hükümetin işidir. Bir yandan da temel hak ve özgürlüklerin kullanılmasıyla toplumun güvenliği arasındaki yine optimum dengeyi sağlayarak toplum dengesini muhafaza etmekte hükümet ve parlementonun görevidir. Türkiye terörle mücadelesini yaparken temel hak ve özgürlükleri koruma konusunda da dikkatli olmak durumundadır. Demokrasiden fedakarlık edilerek terörle mücadele yapılması doğru değildir. Demokrasi terörle mücadelenin en temel ilacıdır. Toplumun kazanılmış hürriyetleri konusunda kısıtlama getirmek için terör bahane edilemez. Teröre yönelik alınacak tedbirler vardır, istişare yoluyla hükümet bunu bulabilir ve uygulayabilir.'' ''Türkiye'deki istihbaratlar arası çatışma konusunda sizin görüşünüz nedir ?'' şeklindeki soruyu, ''Bizim muhatabımız hükümetin kendisidir. Bu işlerin sorumlusu da hükümettir. Bunlar hükümetin kurumlarıdır ve hükümete bağlıdır. Sorumluluk hükümetindir'' diye cevaplandıran Ağar, ''Başörtüsü konusu meclis kararıyla kökünden halledilemez mi?'' şeklindeki soruya da şu karşılığı verdi: ''Dirayetli bir hükümet toplumsal uzlaşma içersinde bu meseleyi çözmelidir. Bizim iktidarımız bu meseleleri çözmek için varolacaktır. Sadece başörtüsü değil Osmanlı İmparatorluğu'ndan bu yana varolan 200 yıllık çok meselesini çözecektir. Bunun için tabii hazırlık plan ve bize oy vermeyen kesimlerin de güvenini sağlayacak bir iktidar yapısına ihtiyaç vardır. Oy verenin de vermeyenin de güvenini sağlamak. Bir kısmın oyunu bir kısmın da güvenini alırsınız. Bizim bu konulardaki tavırlarımız bellidir. Hiçbir grilik, fluluk yoktur. Görüşlerimiz nettir. Milletimizi rencide edecek hiçbir uygulama bizden destek bulamaz. Tavrımızı Cumhurbaşkanı resepsiyon davetinde açıklamıştık. İktidarın başarı ya da başarısızlığının muhalefetten kaynaklanıyor olması bizi ilgilendirmez. DP'den beri süregelen bütün oluşumlar, milletimiz tarafından takip edilmektedir. Millet herşeyin aslını ve sahtesini ortaya koyacaktır'' Yerel seçimlerin kendileri için genel seçimler öncesi bir merhale olduğuna da değinen Ağar, yerel seçimleri başarıyla aşacaklarını ifade etti. Ağar, ''Başbakan, Topuz'un iddia ettiği gibi İBDA-C'nin kurucusu mudur, bir ülkenin başbakanı hakkında bir milletvekilinin bu tarz konuşmaları doğru mudur ?'' şeklindeki soruyu, ''Onu iddia sahiplerine soracaksınız. Ellerinde belge varsa açıklasınlar, bizim meselemiz değil. Bizim tavrımız bellidir. Biz söylediğimiz sözlerin arkasında durur, başkalarının sözleriyle de siyaset yapmayız'' diye cevapladı. Ağar, basın toplantısından sonra Sinop'a hareket etti. Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 21:11

İLGİLİ HABERLER