KAYNAK : Haber Vitrini
Susurluk kazası yaşamınızda önemli bir dönemeç olmalı... İçişleri Bakanlığı’ndan o nedenle istifa etmek zorunda kaldınız, ‘devlet içinde çete kurmakla’ suçlandınız...
Emniyet Genel Müdürü olduğum zamanlar toplumda panik vardı. Terör örgütü almış başını gidiyordu. Batı’daki büyük şehirlere sıçramıştı terör. O ortamda görevi aldık ve bıraktığımızda terör belası büyük ölçüde kontrol altına alınmıştı. Silahlı Kuvvetler’le senkronize çalıştık. Hükümetin büyük desteği oldu. Sayın Demirel gibi tecrübeli bir Cumhurbaşkanı işbaşındaydı. İstihbaratta olağanüstü gelişmeler kaydettik. Çok şükür bugün terör gündemden çıktı. Tabii bunları ‘ben yaptım’ demem. 12 Eylül’de de benzer görevlerde bulunmuştuk bu bizim kaderimiz. Hukukun size tanıdığı geniş bir inisiyatif alanı var.
Hukuk dışına çıkılmadı mı, Susurluk skandalı yasadışılığın örneği değil miydi?
Hayır efendim.
Faili meçhul cinayetler neydi?
Her şey devletin üzerine yıkılmaya çalışıldı. Sonradan gerçekler ortaya çıktı. Başka örgütlerin yaptığı eylemler gibi. Mesela Sincar olayı, devlet yaptı, kontrgerilla!.. Hizbullah çıktı.
‘Derin devlet’ yok muydu?
Onu empoze etmeye çalıştılar ama böyle bir şeyin olması mümkün değil.
Sanal mıydı?
Devlet içinde ayrı bir örgütlenme söz konusu olamaz. Devlet her şeyi legal biçimde, operasyonel faaliyetler içinde yapacak güce de imkana da sahiptir.
BUCAK’IN ROLÜ ÖNEMLİ
Susurluk neydi?
Bir kesim devletin yaptığı meşru mücadeleyi küçülterek, illegal mücadele şeklinde takdim etmeye çalıştı. Devrin siyasi sorumluları ortada görünmemelerine rağmen ben bürokratik sorumlu olarak her şeyi üzerime aldım. Sedat Bucak’la uğraşmak yanlıştır, dokunulmazlığımı kaldırın dedim. PKK’ya karşı mücadelede en büyük direnç noktasını Bucak aşireti oluşturmuştur. Kendisine eski bazı milletvekilleri tarafından teklif getirilmiş, en azından devletle PKK arasında tarafsız kalması istenmiştir. Sedat Bucak devletten yana olmuştur. Kaldı ki, Bucak aşiretine devletin verdiği koruculuk statüsü hala devam etmektedir. Askerin polisin verdiği silahlar oradadır. Söylendiği gibi gayri meşru faaliyet olsa herhalde devam etmezdi.
Kazada Bucak Mercedes’teydi. DGM bu olayı ‘çete’ diye görmedi mi?
Yargı kararlarına herkes saygı duyar. Ama eleştirilmez diye bir kaide yok.
Kazada ölenlerden biri emniyet müdürü, diğeri Abdullah Çatlı. ‘Devlet içinde devlet.’
Bucak’la Hüseyin Kocadağ’ın yakınlığı Siverek’ten geliyor. Kocadağ, Siverek emniyet amiriyken Bucak ailesinin koruculuğa ikna edilmesinde önemli hizmet yaptı. Öyle bir yakınlıkları var.
Çatlı’nın rolü tartışılmıştı...
Devletin operasyonel faaliyetlerinde sivil hiçbir şahsın görev alması mümkün değildir. İstihbarat hizmetinde çalışmış olabilir.
Susurluk davasında sizinle ilgili iddiaların sonucu ne oldu?
Dokunulmazlık zırhına saklandığım yok. DGM’nin bizimle ilgili iddianamesi üzerine dokunulmazlığım kaldırıldı, gittik ifade verdik. Hakkımızdaki bu işlemin gayri kanuni olduğunu Yargıtay 8’inci Dairesi kabul etti.
İTİRAZIM HAKLI BULUNDU
Neymiş yasal olmayan?..
O dönem itibariyle emniyet genel müdürü, vali olduğum için hakkımdaki soruşturmayı DGM savcıları yapamaz, Memurin Muhakemat kapsamına göre müfettişlerce ön soruşturma yapılması lazım gelir diye itiraz ettim, Yargıtay kabul etti.
Usul yönüyle haklı olabilirsiniz de dosyadaki suçlamalardan ne çıktı?
Dosya Danıştay’a gitti, oradan İçişleri Bakanlığı’na... soruşturma yapıldı: ‘Çete kurma suçuyla hiçbir ilgimizin olmadığı’ sonucuna varıldı. TCK 240’a giren suçlamalarda işte kimlik verme, pasaport, kayıp silahlar falan hepsinde yargılanmasına gerek yok diye müfettişler rapor verdi.
HİÇ ADLİ SIKINTIM YOK
Susurluk’tan aklandınız mı?
Böyle bir derdim yok ki, aklanayım. Bu konuda üzerimize gelinmesi şeref nişanesidir. DYP tabanına mesajım şudur: Beni kimsenin savunması gerekmez. 6 yıldır bunlarla savaşıyorum. Hiç adli sıkıntım yok.
Susurluk kapsamındaki ‘kayıp silahlar’la ilgili soruşturma nasıl sonuçlandı?
Onların hepsi,’örtülü ödenek’ kapsamı içindeki görevlerdir. Bunlarla ilgili soruşturma yapılması kanunen mümkün değildir. Maalesef bazı müfettişler siyasi talimatla iş yapmaya çalışmışlar, bunların hepsi yargı duvarından dönmüştür.
Özel Timcilerin sizinle bağlantısı...
Benim açımdan yargılanmaya gerek görülmedi. Mesele bitti.
DYP’den aday olsam parti barajı aşardı...
Çiller, 1999 seçimlerinden sonra çekilmeliydi.
Batı demokrasilerinde kaybeden gidiyor. Buna direnen olduğu zaman parti gereğini yapmalı. Burada bizim derdimiz şahıslarla ilgili değil, sistemle... DYP değişimi yakalasaydı, AKP bu seçimi kazanamazdı.
1995 seçimlerinde siz Çiller’in A takımında değil miydiniz?
ANAYOL hükümetinde Adalet Bakanı, REFAHYOL hükümetinde İçişleri Bakanı olarak görev yaptım. Susurluk kazası sonucunda istifa ederek görevimden ayrıldım. 1999 seçimlerinde Elazığ’dan bana talep olmasına rağmen aday yapmak istemediler. Ankara’dan belediye başkan adaylığı teklif ettiler. Kabul etmedim.
Niye Elazığ?
Memleketim olduğu için, 1999’da 68 bin oyla seçildim. 3 Kasım’da da 35 bin oy aldım. 13 - 14 bin de iptal oyumuz var.
DYP’den seçime girseydiniz, parti barajı aşabilir miydi?
İddialı konuşmayayım ama oyum Elazığ’la sınırlı değil. Hiç şüphem yok, partinin barajı aşacağı konusunda. Parti kamuoyunda siyaseti bilenlere sorun.
ÇİLLER KENARA ÇEKİLMELİ
Doğru Yol’a geri dönmeniz nasıl oldu?
Parti tabanından yoğun talep geldi. DYP yönetimi daha önce ayrılanları geri çağırınca görevden kaçamazdım. Onca fırtınaya rağmen 3 Kasım’da seçilmem DYP tabanında sevinç ve umut yarattı.
DYP sizinle Meclis’e de girmiş oluyor. Tek kişilik parti!..
Bu önemli... Tabanın beklentilerini, hissiyatını aksettirme durumundayız.
DYP kongresinde genel başkan adayı olacak mısınız?
Vakit dar olduğu için bölgesel çalışmalar yapacağım. Bu temaslar sonucu adaylığımız müşterek karar haline gelirse açıklama yapmayı düşünebilirim.
Çiller, kongrede yeniden aday olur mu?
3 Kasım sonrası açıklamaları olmayacağı yönünde. Sayın Çiller’le olmuyor. Kenara çekilmelidir. Aday olmayacağını açıklamış bir genel başkanın kararından dönmemesi daha uygun düşer.
Millet siyasete bizzat el koydu
Elazığ’dan bağımsız milletvekili seçildikten sonra DYP’ye geçtiniz. 14 - 15 Aralık’ta başkanlığa aday olacak mısınız?
Son seçimle yeni bir döneme girildi. Koca partilerin barajın altında kalmasını milletin siyasete el koyması diye değerlendiriyorum. Millet kendisini devreden çıkaran yapıları cezalandırdı.
Bunun sorumlusu liderler miydi?
Gerçek neden partilerdeki düzenin çarpıklığı. Sandık ortadan kalktı. Tek yöntem atama oldu. Partilerini eriten liderler işbaşında kaldılar. Yetkilerini acımasızca kullandılar. Onların etrafındaki çekirdek kadrolar da kendi varlıklarını sürdürebilmek için liderlere öcü ürettiler. Bu öcülerle kendileri olmadıkça liderin baş edemeyeceğini empoze ettiler.
Merkez sağı tekrar toparlamak mümkün
DYP kongresine dönelim. AKP’nin yüzde 35 oyla Meclis’in yüzde 65 sandalyesine sahip olduğu bir dönemde genel başkan seçilseniz bile ‘tek başına’ ne yapacaksınız?
Doğru Yol mevcut potansiyelinin altında. Merkez sağın karizmatik liderleri döneminde kendi dışındaki sağın tabii sınırları oldukça dardı. Daha sonra gelen liderler, muhafazakar sağın alanını merkezin aleyhinde genişletmesine engel olamadılar. Sıkıntı orada başladı. Merkez sağ muhafazakardır, taassup yoktur. Milliyetçidir, ırkçılık yoktur. Kalkınmacıdır, hürriyetçidir. Demirel ve Özal’dan sonraki lider değişiklikleri kendi dışındaki sağın önünü açmıştır.
Ancak millet isterse DYP, ANAP’la birleşir
Gelecekte bir ANAP - Doğru Yol birleşmesi de olacak mı?
Siyasetin tanzimini tabii haline, normalleşmeye bırakmak lazım. Zorlamak, tepeden düzenlemekle olmaz. Ankara’da bir masada ANAP’tan DYP’den 4 - 5 kişinin ‘partiler birleşsin’ demesiyle bu olmaz. Önce DYP kongresini görelim. Taban ne mesaj verecek? Sonra ANAP’a bakılır. Birleşme isteniyorsa bunu millete bırakmak gerekir. Politikacıya düşen görev işi kolaylaştırmak.
Kulislerinde Mehmet Ali Bayar, Ufuk Söylemez’in de adı geçiyor...
Kompleksim yok. Yarıştan korkmam. Şeref duyarım. Partiye dönüşümüz tabanda heyecan yaratmış. Siyasette bir tane ölçü var, milletin teveccühü.
(Derya Sazak/ Milliyet)
Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 18:45