Spor
  • 20.11.2007 08:24

AĞIR SÖZLER: BEN OLSAYDIM CARLOS O SUYU ATAMAZDI!..

Hakemlerimiz sahipsiz kaldı. Problemin sorumlusu Hilmi Ok’tur. Böyle başıbozukluk olmaz. Benim Merkez Hakem Kurulu başkanlığım dönemimde, Roberto Carlos, Hüseyin Fidan’a o suyu atamazdı. Atsa da, cezasız kalmazdı"

MERKEZ Hakem Kurulu eski Başkanı Ufuk Özerten, hakemlerin sahipsiz kaldığını ve ortada bir yönetim sorunu olduğunu bildirdi. Özerten, "Futbol Federasyonu yönetiminde olsaydım Hilmi Ok başkanlığında bir MHK kurdurmazdım. Eğer bugün hakem camiasında şikayetler ve problemler varsa, bunda en büyük etken, Hilmi Ok’tur. Hilmi Ok’un dürüstlüğüne kimsenin sözü olamaz. Ama sadece dürüstlük, hakem yönetimi için yeterli olmuyor" dedi.

İyi yönetilmiyorlar

Türk hakemliğinin probleminin hakemlerle ilgili değil, hakemlerin yönetimi ile ilgili olduğunu belirten Özerten, "At sahibine göre kişner. Türk hakemliği iyi yönetilmiyor. Hakemlerimiz sahipsiz kaldı. Kulüplerin, hakemlerle ilgili demeçleri ve deklarasyonları havada uçuşuyor. Ama hakem camiasından ve Futbol Federasyonu’ndan tık yok. Böyle başıbozukluk olmaz. Benim Merkez Hakem Kurulu başkanlığım dönemimde, Roberto Carlos, Hüseyin Fidan’a o suyu atamazdı. Atsa da, cezasız kalmazdı" şeklinde konuştu.

Kayserispor-Fenerbahçe maçında Roberto Carlos tarafından yüzüne su fırlatılan Hüseyin Fidan’ı çok iyi tanıdığını vurgulayan Özerten, "Hüseyin, çok genç, yetenekli, cesur ve istikbal vaat eden bir hakemimizdir. Ben MHK başkanı olsaydım, o maçta Hüseyin Fidan bayrağını kaldırır, hakemini çağırır, Roberto Carlos’u oyundan attırırdı. Ama camiası gibi sahipsiz kalan Hüseyin Fidan, Roberto Carlos’dan resmen suyu yedi. Yemesine rağmen, hiçbir şey yapamadı. Kendine destek çıkılmayacağını biliyordu. Hüseyin düşündü ki, zaten maçın havası gergin, Edu atılmış, seyirci de bağırıyor. Bu şaşkınlıkla maçı bitirdi. Dirayetli bir MHK başkanı ile, bu üzücü olayın yaşanması söz konusu olamazdı" iddiasında bulundu.

Arzuman büyük hataydı

Özerten, konuşmasına şöyle devam etti:

Hakemin kafası rahat olmalıdır. Ama şimdi hiçbiri rahat değil. Eğitim eksikliği diye de bir mazereti kabul etmiyorum. Süper Lig’e gelen bir hakemin eğitimi hiç eksik olur mu? Hakemlerimizin arkasında durulmuyor ve en ufak bir hatada hepsi dinlendiriliyor. Hakeme maç vermemekle cezalandırmak, ceza sistemine aykırıdır.

Hakem atamaları da yanlış yapılıyor. Örneğin İsmet Arzuman’ın, Fenerbahçe-Beşiktaş maçına verilmesi, akıl alacak bir iş değildir. Arzuman, kaliteli bir hakemdir. Ama geçen sezon oynanan hadiseli K. Erciyes-Beşiktaş kupa finali sonrası böyle bir maça atanmaması gerekirdi. Üstelik daha bir ay önce FIFA klasmanından çıkartılmıştı. Mevcut MHK, Bülent Demirlek olayını bile yüzüne gözüne bulaştırdı. Demirlek’e dahi destek gösteremedi.

Korkuyor ve telaşlanıyorlar

Bülent Yıldırım ve Kuddusi Müftüoğlu başta olmak üzere pek çok hakemimize haftalardır maç verilmiyor. Bazıları için de gereksiz ve yanlış atamalar yapılıyor. Süper Lig kadrosundaki her hakem için en kolay maç, derbi maçıdır. Çünkü derbide hata yapıldığı zaman, her iki takımdan biri ortalığı yangın yerine çevirir. Hakem de bunu bildiği için, maça çok daha dikkatli çıkar. Bu tür maçlarda hakemin dört gözü, dört kulağı olur. Hakemlere eğitim değil, yürek ve cesaret vermek gerekir. Ayrıca kul hakkı yemeden, maç yönetme zihniyeti de aşılamak gerekir.

Hakemlerimizde inanılmaz bir özgüven eksikliği var. Çoğu korkuyor, telaşlanıyor, yarınını düşünüyor, haliyle sağlıklı karar veremiyor. Ama mevcut MHK, sadece geçmişe çamur atmakla gününü dolduruyor. Hilmi Ok, maalesef, -8 kere gittim, 9 kere geldim- demekle övünüyor.

Kimseye borcumuz yok

Her insan, kendinde olanı verir, olmayanı veremez. Mevcut MHK’nin de neler verdiğini ve neler veremediğini görüyoruz. Son zamanlardaki atamaları ben yapsaydım, ne acemiliğim kalırdı, ne de iş bilmezliğim. Kul hakkı yemek, en büyük günahtır. Ben görevde bulunduğum süre içerisinde hakemlerimize daima, "Kul hakkı yemeden, adalet dağıtmak zorundasınız. Ben ve kurulum görevde olduğu sürece sahadaki performansınız, başarınız ve adil olmanız, sizin hakemlikte ilerlemenizin yegane göstergesi olacaktır" dedim. Bu doğrultuda, benim dönemimde tüm hakemler, aslanlar gibi yönetim gösterdi. Benim ve kurulumun, hiç kimseye en ufak bir borcu ve hakemlikten ikbal beklentisi yoktu. Bizimle yola devam edebilmek için, bizim gibi davranılması gerekiyordu. Yani dürüst, adil ve güvenilir. Ama günümüzde hakemlerin dürüst olmadığı, adil davranmadığı ve güvenilirlikleri kalmadığı tartışılmaktadır.

Nema sağlamaya çalışıyorlar

Türk hakemliğinin bu puslu ve karmaşık ortamından nema sağlayan insanlar var. Zaten nema sağlayamayan insanlar dert yanıyor. Asıl sorun şu, Türk hakemliğinin iyi bir duruma gelmesi isteniyor mu, istenmiyor mu? Geniş bir platformda bunun tartışılması gerekir.

Mesleki anlamda başarısı kısıtlı olan bazı kişiler, hakem camiasında çok önemli yer teşkil ediyor. Kısıtlı maddi imkanlarla hayatını idame ettiren bu isimler, her şeye rağmen hakemlikte kalmak istiyorlar. Bu doğrultuda, durumdan vazife çıkartıyorlar. Hakemliğe daha adım atar atmaz, hakemlikte yükselmenin, bir takım çevrelere biat etmek olduğunu görüyorlar. Haliyle körü körüne itaat ediyorlar.

Yabancı yönetici getirilsin

Türk hakemlerine son derece güveniyorum. Ülkemizde hakem sorunu değil, hakemleri yönetme sorunu var. Siz hakemleri adil ve güvenilir bir şekilde yönetirseniz, size bağlı olan hakemler de adil ve güvenilir bir şekilde maç yönetirler. Bu şekilde Türk hakemleri, Türk futbolunun gurur kaynağı olurlar. Yabancı hakem getirilmesinin telafuz edilmesini bile çok üzücü buluyorum. Ama eğer ille de hakemlikte yabancı isim düşünülüyorsa, yabancı hakem değil, yabancı hakem yöneticisi getirilsin.

Getirilsin ki, bunu telafuz eden kişiler, egolarını tatmin etsinler. Bu ülke kendi öz evlatlarından Dünya çapında anılan, kariyer ve karizma sahibi insanlar çıkartmıştır. Eğer yıllardan beri Türkiye’den dünya çapında hakemler çıkartamıyorsak, bu hakemlerimizin değil, onları yönetenlerin eksikliğidir."  HÜRRİYET

Güncellenme Tarihi : 24.3.2016 15:36

İLGİLİ HABERLER