Gündem
  • 6.4.2007 06:22

AİHM'DEN MERVE KAVAKÇI DAVASINDA 'TAZMİNATSIZ' KARAR!..

Fazilet Partili üç milletvekilinin davasını sonuçlandıran AİHM laik yapının korunması için getirilen kısıtlamaların meşru bir temeli olduğunu, ancak müeyyidelerin amaçla orantılı olmadığını vurguladı. Mahkeme davacılara manevi tazminat vermedi, Türkiye 12 bin Euro masraf ödeyecek.

AVRUPA İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kapatılan Fazilet Partisi’nin eski milletvekilleri Merve Kavakçı, Nazlı Ilıcak ve Mehmet Sılay’ın açtığı davada Türkiye’yi haksız buldu.

Türk yargıç Rıza Türmen’in de görev yaptığı mahkemenin sekiz yargıcı, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne ek 1 nolu Protokolün özgür seçim hakkına ilişkin 3.maddesinin ihlal edildiğine oybirliği ile verdi. Mahkeme davacılara manevi tazminat vermedi ama, Türkiye, Kavakçı’ya 4 bin, Sılay’a 3 bin ve Ilıcak’a 5 bin Euro olmak üzere toplam 12 bin Euro mahkeme masrafı ödeyecek.

DAVA EDİLEN CEZA Anayasa Mahkemesi 22 Haziran 2001’de FP’yi temelli kapatırken, "beyan ve eylemleriyle partinin kapatılmasına neden olan" Ilıcak’ın milletvekilliğinin sona ermesine karar vermişti. Yüksek Mahkeme, partinin kapatılmasına neden oldukları için Kavakçı, Ilıcak, ve Sılay’ın Anayasa’nın 69/8 fıkrasına göre, beş yıl süreyle bir başka partinin kurucusu, üyesi, yöneticisi ve denetçisi olamayacaklarına hükmederek, siyaset yasağı getirmişti. Ilıcak ve Sılay, AİHM’ye başvurularında bu yaptırımların ifade ve örgütlenme özgürlüğüne, Kavakçı ise, düşünce, vicdan ve din özgürlüğü ile ayrımcılığın yasaklanmasına ilişkin maddelerin de ihlal edildiğini savunmuşlardı.

İNSAN HAKLARI İHLALİ AİHM’nin gerekçeli kararında, partinin kapatılmasına yönelik Türk mahkemesinin kararına eleştiri getirilmedi. Ancak, başvuruyu yapan FP’lilere yönelik müeyyidelerin "insan hakları ihlali oluşturduğu" vurgulandı. Kararda, "Bu müeyyidelerin, ciddi vfe izlenen meşru amaca oranla dengeli olmadığı" yorumu da yapıldı. Kararda, "Türk siyasi sisteminin laik yapısını korumak için, başvuruyu yapanların siyasi haklarına geçici kısıtlamalar getirildiği" belirtildi ve Türkiye’de demokrasi ilkesinin önemi gözönüne alınarak, başkalarının hakları ve özgürlükleri ile kamu düzeninin korunması amacıyla getirilen kısıtlamaların meşru bir temeli olduğu vurgulandı.

Türk Anayasası’nın 69.maddesinin altıncı fıkrasının kapsamlı olduğuna vurgu yapan AİHM, bu çerçevede parti üyelerinin eylemleri ve açıklamalarından partinin sorumlu tutulabileceğine de dikkat çekti. AİHM, davacıların diğer şikayetlerinin ayrı ayrı incelenmesinin gerekmediğine karar verirken, Kavakçı’nın türban konusundaki başvurusunu dikkate almadı.

AİHM’nin 3. Dairesi, 2005’teki duruşmada, başvuruyu yapanların ve hükümetin avukatlarının görüşlerini dinlemişti. Avukatlar, "Müvekkillerinin milletvekilliklerinin düşürülmesiyle, kendilerine oy veren seçmenlere de haksızlık yapıldığını" iddia etmişlerdi. Avukatlar, partinin kapatılma kararının hem Türk Anayasası’na, hem de Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne aykırı olduğunu savunmuşlardı. Türk hükümetinin avukatı ise son yıllarda düşünce ve ifade özgürlüğü ile örgütlenme özgürlüğü alanlarında önemli reformlar yapıldığına dikkat çekmişti.
Güncellenme Tarihi : 24.3.2016 20:26

İLGİLİ HABERLER