AK Parti Sözcüsü Çelik'ten MYK sonrası önemli açıklamalar
AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik basın toplantısında açıklamalarda bulundu. Çelik asgari ücret ile ilgili olarak, "Asgari ücret komisyonu, zamanında toplanacak. Herhangi bir şekilde takvimde oynama yok." dedi. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın MHP'den Melih Gökçek'in adaylığına ilişkin sorduğumuzda "94'den beri yol arkadaşım" ifadesini kullandı. Net bir şey söyleyeceğim. Bu çok tehlikeli bir yaklaşımdır. Kendilerine yüce Meclisin 1995'te aldığı ikazı hatırlatıyorum. Bu şekilde kara sularının artırılmasına yönelik en ufak çabaya en sert cevap verilecektir. Cesedin yerini öğrenmek istiyoruz, yerli işbirlikçinin kim olduğunun makamlarımıza iletilmesini istiyoruz. Yargılama İstanbul'da olmalıdır.
DOĞU AKDENİZ'DE SONDAJ GERİLİMİ
Yunanistan hala Doğu Akdeniz'deki hak ve menfaatlerimiz doğrultusunda çalışmalar yürütüyor.
AP Türkiye Raportörü Kati Piri havalimanıyla ilgili eleştiri tweetleri attı.
Kati Piri'yi ciddiye almayın. Havalimanıyla ilgili gelişmelerde de rahatsızlık duyduğunu belli ediyor. Duygusal angajmanı politik tutum olarak değerlendirmek doğru değil. O benim mesleğime girmiyor, o işlere başkaları bakar. Ciddiye alınacak bir şey değil.
Çipras'ın sözleri olmuştu. Türkiye buna müsaade etmeyecektir. Yunanistan'da kendi kendilerine hukuk üretiyorlar,
Net bir şey söyleyeceğim. Bu çok tehlikeli bir yaklaşımdır. Kendilerine yüce Meclisin 1995'te aldığı ikazı hatırlatıyorum. Bu şekilde kara sularının artırılmasına yönelik en ufak çabaya en sert cevap verilecektir. Deniz kuvvetlerimiz, sahil güvenliğimiz çok yüksek performansı gösteriyor. Kendilerini kutluyoruz.
Bahsettikleri yedinci parsel çok net koordinatlara sahip. Burası Türkiye'nin kıta sahanlığının dış sınırları içinde kalan bir bölge. Burada hak iddiasında bulunmamaları gerekir.
Şunu her zaman yapıyorlar. Tek taraflı bir girişimde bulunuyorlar. Hukuki kılıf uyduruyorlar.
Yedinci parseli dedikleri bölge kıta sahanlığımız içindedir. Silahlı kuvvetlerimiz tarafından gerekli cevap verilir. Yunan ve Rum tarafına herhangi bir girişimde bulunmamalarını tavsiye ederiz. Yunan tarafı 1995'teki Yüce Meclis'in ikazını unutmasın. Türkiye Cumhuriyeti gereğini yerine getirme konusunda tereddüt etmez.
"KILIÇDAROĞLU KARA PROPAGANDA YAPIYOR?"
Kaşıkçı olayıyla ilgili yaptığı ithamlar, baştan aşağı yalandır, dünyada hiç kimse bu iddialarda bulunmamıştır, tam tersine Türkiye'nin, cumhurbaşkanımızın bu iradesiyle ortaya koyduğu dirayetle oluşturduğu baskıyla bu soruşturmanın gittiği batı basınında yazılıyor. Batılı liderler tarafından ifade ediliyor. Ne olursa olsun, Cemal Kaşıkçı meselesinde göreceğiz, ne varsa Türkiye ortaya çıkaracaktır.Kılıçdaroğlu kronolojiyi hiç takip etmemiş. Olayın nasıl olduğuna dair en temel bilgilerden yoksun. Utanmadan Sayın Erdoğan cinayetten haberdardı diyor. Dünyada herkes tam tersini söylerken, Türkiye'nin tavrını takdir ederken dünyada sadece Kılıçdaroğlu kara propaganda yapıyor. Kaşıkçı cinayetini örtbas etmeye çalışıyor. Türkiye'nin eksik yaptığı bir şey yoktur. Kendi zihnindekini bize yansıtıyor. Cumhurbaşkanımız halen söylüyor. 'Bu kişiler İstanbul'a yargılanmalıdır'. Türkiye ile gurur duymuyor.
İSTANBUL'DAKİ DÖRTLÜ ZİRVE
Kapsamlı diplomasisinin zirve noktalarından bir tanesi oldu. Cumhurbaşkanımız grup toplantısında ifade etti. Türkiye'nin orada varlığıyla ilgili 'işgal peşinde mi koşuyorsunuz' şeklindeki eleştirilere cevaplar verildi.
Peygamber efendimize dönük olarak Avusturya vatandaşı hakaret ortaya koymuştu. Irkçılığın ve İslam düşmanlığının yükseldiği bir yerde verilen mahkeme kararlarını tebrik ediyoruz. Peygamberimize ve peygambere hakaretler ifade özgürlüğü olarak değerlendirilemez. Peygambere bağlılık gösteren inanmış insanın duygularını nereye koyacaksınız dedik. Önemli bir karar yaygınlaşmalı.
CEMAL KAŞIKÇI CİNAYETİ
Cumhurbaşkanı beklentilerimizi sıraladı. Bir, Kaşıkçı'nın cesedi nerede? Bu işi yapanlar Suudi Arabistan makamlarının elindedir. Bunu öğrenememeleri gibi bir şeyin söz konusu olmadığını düşünüyoruz. İkincisi, Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı tarafından söylenen yerli işbirlikçi kimdir? Üçüncüsü, bu talimatı kim vermiştir? Bu yüksek düzeyden talimat verilmeden gerçekleştirilecek bir eylem değildir. eylemin organizasyonu, önceden planlanması… Ki bunu Suudi Başsavcı da söylüyor. Girer girmez öldürülmüş ve parçalara ayrılmış. Bunlar kimler? Bu talimatı verenler kimler? Kimseyi peşinen suçlamıyoruz, hiçbir şeyin örtülmesine de izin vermeyeceğiz.
Cumhurbaşkanımız "bu olayın örtülmesine müsaade etmeyeceğiz" dedi. Bir, cesedin yerini öğrenmek istiyoruz, iki, ifadelerin adli makamlarımızla paylaşılmasını istiyoruz. Üç, yerli işbirlikçinin kim olduğunun iletilmesini istiyoruz. Türkiye Cumhuriyeti toprakları içerisinde gerçekleşmiştir bu eylem. Dolayısıyla bu şahısların adil şekilde yargılanması için bu yargılamanın İstanbul'da yapılması gerekir. Burada çok vahim olay var. şöyle bir şey olması gerekir. İstanbul'da yargılanmalıdır. Adil şeffaf bir yargılama olmalıdır. BM'den de sık sık çağrı yapılıyor. Adil ve şeffaf yargılama için. Bütün deliller ortaya dökülür ve dünya soru işaretlerinin ortadan kaldırılmasını izlemiş olur. Bunlar yapılmadığı sürece bu gündemden düşmeyecek hiçbir şekilde.
Bütün dünyada Fransız dışişleri bakanının açıklamasında aynen şunu söylüyor. "Bu soruşturma sayın Erdoğan'ın baskısı, dirayeti ve uluslararası baskıyla yürüyor" Bütün dünyada bunun ört bas edilmemesi için bu kadar yüksek performans ortaya konulmasının arkasındaki iradenin Cumhurbaşkanımız olduğu yazılıp çiziliyor. Biz buradaki güçlü duruşun görülmesi bakımından altını çiziyoruz. "Kendisinin bunun üstünün örtülmesine dönük tekliflere kapalı olduğu da görülüyor."
Kılıçdaroğlu utanmadan "sayın Erdoğan cinayetten haberdardı" diyor. Dünyada herkes tam tersini söylerken, hatta Türkiye'nin azılı düşmanları bile bu soruşturmada cumhurbaşkanımızın tavrını takdir ederken, dünyada bir tek Kılıçdaroğlu'ndan kara propaganda geliyor. Bu cümleyi söyleyen birisi Kaşıkçı cümlesini ört bas etmek istiyor. Bu kadar gayret gösterilirken, tutup da kendi ülkesini bütün dünya, Türkiye'nin tamamı başka türlü düşünürken itham etmek ört bas etmek isteyenin tavrıdır.
Bu çok tehlikeli bir ruh hali. Kendi ülkesini sürekli zor duruma düşürmek isteyen birisinin ruh hali. Başından beri nasıl olmuştur? Kronoloji açık ve nettir. İlgili kişi konsolosluktan çıkmayınca ilgili makamlarımızın haberi olmuştur. O andan itibaren merhumun akıbetinin peşine düşülmüştür. Diyor ki "gitmelerine niye izin verdiniz" Olay olduğu andan önce kimsenin haberi yok. Şüphe yok, ihbar yok. Şüphe, arama kararı yok. Hukuk emniyet ve istihbarat birimleri adli otoritenin talimatlarıyla çalışıyorlar.
Ortaya koyduğu iki örnek var. 1942'de Irak konsolosluğu, ikincisi Rus konsolosluğuyla ilgili. 42 örneğinde ortada Viyana sözleşmesi yok zaten. Ortada açık bir eylem var. bilinen ve görünen bir eyleme dönük olarak müdahale hakkında Viyana Sözleşmesi cevaz veriyor. Ama ortada böyle bir durum yok. İstihbarat, emniyet birimlerinin çalışmasıyla ortaya çıkarılmış bir durum var. Ta baştan Türkiye'yi suçlamak için angaje olmuş.
Diyor ki "niçin geç girildi" Nasıl gireceksiniz? Hukuki kurallar belli. Suud yetkililere başvurulmuş. Baskı yapılmış, en sonunda girilmiş. Burada Türkiye'nin eksik yaptığı bir iş yoktur. Kılıçdaroğlu diyor ki, "Suudi Arabistan'dan çıkar için ört bas ediyorsunuz" Bakın, kendi zihnindekini bize yansıtıyor. Bu kişiler İstanbul'da yargılanmalıdır. Bu kişilerin ifadelerine başsavcılığımız ulaşmalıdır. Cesedin nerede olduğu söylenmelidir. Bu kadar net. Bununla gurur duyacağına, Türkiye'nin yaptığı iyi işlerle gurur duyma duygusunu kaybetmiş.
Bir kere daha size söylemiştim. Şöyle bir tablo değişmiyor. Ne zaman Türkiye'nin başka bir odakla problemi olsa CHP Genel Başkanı'nın durduğu yer otomatikman Türkiye'nin karşısındaki odak oluyor. Hiç kimse dünyada bu iddialarda bulunmamıştır, tam tersine Cumhurbaşkanımızın iradesiyle eortaya koyduğu dirayetle bu soruşturmanın gittiği batı basınında yazılıyor, liderler tarafından ifade ediliyor. Kaşıkçı meselesinde Türkiye ortada ne varsa ortaya çıkaracaktır.
TUNCELİ'DE ŞEHİT OLAN İKİ ASKER…
Bir kere donarak şehit olan askerlerimizle ilgili yüreğimiz kanıyor. Allah rahmet eylesin. Ailelerin acısını paylaşıyoruz. Bu şehitler, biz kendi ülkemizde onurlu bir hayat sürelim diye aziz canlarını feda ediyorlar. Bu ülke, bu millet, namusuyla geleceğe yürüsün diye en aziz varlıklarını feda ediyorlar. Çok üzüldük. Fakat buna yaklaşırken biraz kendisinden, Kılıçdaroğlu'ndan istismar yerine sağ duyu bekliyoruz. Burası karayolu ulaşımı olmayan, helikopter ve yaya olarak ulaşılabilen bir bölge. Burada çok zor koşullar altında terörle mücadele yürütülüyor. Askerlerin teçhizatları uluslararası standartlarındadır.
İstedikleri kurumdan öğrenebilirler, elimde listeler de var. Askerimiz hangi donanıma, teçhizatlara sahiptir? Hatta kendilerine başka ek teçhizatlar verilmektedir? Söz konusu bölgede 12 kişilik bir tim. Bu millet Mehmetçik üzerinde hassastır. Donanım ve teçhizat konusunda askerimizin herhangi bir eksikliği yoktur.
12 kişilik tim bırakıldıktan sonra, içişleri bakanımız da açıkladı. Bozkır bir bölge, birden bire hava şartları değişiyor. Helikopter ulaşamıyor. Nakledildiklerinde şahadet mertebesine erişiyorlar. Diğer Mehmetçiklerimiz taburcu ediliyor. Yine savcılık adli soruşturmayı, jandarma da idari soruşturmayı içişleri bakanlığı bünyesinde yürütülüyor.
Burada donanım yoktur demek için Kılıçdaroğlu nasıl bir bilgiye sahip? Cumhurbaşkanımız cevap verdiğinde diyor ki, "ben bunları gündeme getirmeyeyim mi?" Biz gündeme getirmeyin demiyoruz, yalan söylemeyin diyoruz. Bu bilgilere nereden ulaşmıştır? Söz konusu bile değil. Bahsettiği şeyler, bu tip bilgileri kendilerinin önüne koyanlar, sosyal medyada gördükleri bilgiyi Kılıçdaroğlu'nun önüne bilimsel bilgi gibi koyuyorlar. Google'a girerek öğrenilebilecek bir şeyi bilmeyen birisiyle karşı karşıyayız. Burada hiçbir eksiklik söz konusu değildir. Onun dışında gözümüzden kaçan bir şey var mıdır diye adli ve idari soruşturma sürecektir.
Cumhurbaşkanımızın Mehmetçik ile birlikte olma çabasıyla herhangi bir yarışa girmesin. Verdiği örnek iki üç örnektir. Yıllar içerisinde cumhurbaşkanımızın nerelerde askerimizle birlikte olduğu her hava arazi koşulunda yüzlerce örnek vardır.
AİHM'İN HZ. MUHAMMED KARARI
Peygamber efendimize dönük olarak bir Avusturya vatandaşı bir hakaret ortaya koymuştu. Ve bu şahsa, normal mahkeme bir ceza verdi. Arkasından yüksek mahkeme de bunu onadı. Söz konusu şahıs, konuyu AİHM'e gönderdi. Ve AİHM yerel mahkemelerin verdiği kararın dengeli bir karar olduğunu söyledi. Bunu çok önemli buluyoruz.
AİHM, bu ifade özgürlüğü olarak uygulanamaz diyor. Bu konuda yerel mahkeme doğru yapmıştır. İkincisi, başkalarının ifade özgürlüğü varsa, başkalarının dini duygularının korunma hakkı da vardır. Üçüncüsü, yine önemli bir şey söylüyor. Avusturya'da dini barışın sürdürülmesi açısından, başkalarının dini duygularının korunması açısından denge göz önüne alınmıştır.
Eğer bu denge sağlanırsa, dini barışla ilgili denge ifade özgürlüğü temelinde kurulursa Avrupa'da İslam düşmanlığına karşı mevzi kazanılmış olur.
Güncellenme Tarihi : 31.10.2018 22:32