Gündem
  • 31.1.2012 16:03

"Ak Parti ve BDP, aynı yolun iki yolcusu”

AHMET TOPAL
ANKARA (İHA) -
Partisinin Meclis'teki grup toplantısında konuşan MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Türkiye'nin AK Parti tarafından meçhule sürüklenen bir ülke görünümünde olduğunu savundu. Millet varlığından öteki çıkarma arayışının olduğunu ve bu bunun da ruhsal ve duygusal kopuşları da hızlandırarak birlikte yaşama idealini sakatlayacağını ifade eden Bahçeli, "Bugünkü şartlarda etnik temelli bölücülük, AK Parti eliyle ve desteğiyle bizatihi kendisinin bile şaşırdığı hızla mesafe almaktadır. Bölücü terörün
küstahlaşması, farklılıkların özendirilmesi ve alkışlanması bu sürecin bir sonucudur" dedi.
"Beraberliğimizi sonlandırmayı amaçlayanlar; küsmemizi, ayrılmamızı ve ortadan ikiye ayrılmamızı projelendirenler, farklılık misyonerliğine soyunarak zem zem diyerek zehir içmeye çalışmışlardır" diyen Bahçeli, AK Parti ile BDP'nin aynı yolun iki yolcusu, aynı rotanın iki takipçisi ve aynı sayfanın iki yüzü olduğunu söyledi. AK Parti ile BDP'nin isim ve kelime farklılığı dışında her şeyiyle örtüşen bir sinsilik ve karanlık emel olduğunu savunan Bahçeli, şunları kaydetti:
"AK Parti ile BDP; aynı yolu değişik kılıkta yürüyen, aynı amacı farklı sözlerle sahiplenen bir vücudun iki ayağıdır. Bu nedenle Başbakan Erdoğan'ın BDP'yle kavga edişi günü kurtarmaya dönük sanal bir diklenmedir. Karşılıklı söz düelloları, ithamlar, yüksek perdeden konuşmalar AK Parti ile BDP arasındaki siyasi ulaşımın gizli şifrelerini barındırmaktadır. AK Parti ile BDP içtikleri bölücülük iksirinin gereğini gönül rahatlığıyla ve büyük bir heyecan içinde yapmaktadırlar. Bakınız, en son olarak,
hükümetin ağlayan simasına eşlik eden iki bakanının katılımıyla gerçekleşen ve TRT Diyarbakır stüdyolarındaki bir açılış töreninde ortaya çıkan manzaralar her açıdan ibretlik olmuştur. Yaşananlar siyasi bölücülerin arayıp da bulamadığı gelişmeleri ortaya çıkarmıştır. Türkiye Cumhuriyeti'nin bakanı olma sıfatını taşıyan bu şahısların, ayrımcılığın dibine batmaları ve bölücülüğün seline kapılarak şuurlarını kaybetmeleri büyük bir talihsizlik olmuştur. Kaldı ki, Kürtçe'yi öven, Kürtçe konuşan ve bunu da
marifetmiş gibi gösteren bu aymazlığın hoş görülebilecek hiçbir tarafı olmadığı açıktır. Elbette bizim kimsenin ana diline bir itirazımız yoktur. Hiçbir vatandaşımızın diline kinimiz, tahammülsüzlüğümüz de bulunmamaktadır. Herkes anasının dilini doğal ve doğru olarak konuşabilecek ve kullanabilecektir. Ancak, Türk milletini temsil eden ve siyasi sorumluluk üstlenmiş bir iktidarın; Türkçe'nin dışında başka bir dilin savunuculuğuna tevessül etmesi tarafımızdan asla kabul edilemeyecek ve görmezden
gelinemeyecektir. Bizim için tek ve vazgeçilmez bir kural vardır, o da, Türk devletinin dilinin tek ve bunun da Türkçe olduğu hususudur. Kabinenin ağlayan üyesinin, Kürtçe'yi kast ederek; 'Elbette bunu öğrenmemiz, dinlememiz, anlamamız gerekiyor. Çünkü bir lisan, bir insan. Bir insanın kimliğini kabul ediyorsak, dilini de kabul etmemiz lazım' ifadeleri, hakikaten de bir yol ayrımında olduğumuzu açıkça göstermektedir."
"Bu yüzkarası beyanlardan ve gelişmelerden sonra merakımız; bu ülke bölünmüştür de bizim haberimiz mi olmamıştır?" diye soran Bahçeli, "Bu bakanlar, görev alanlarının kendilerine yüklediği vazifeleri bir kenara bırakmışlar da, şimdi de hıyanet yarışına mı girmişlerdir?" şeklinde konuştu.

"AK PARTİ VE BDP DAĞDAKİ EŞKIYAYA 'GENÇLERİMİZ' DİYE SESLENİYOR"
Bahçeli, AK Parti ile BDP'nin tek kelimeyle bölünmenin bayraktarlığını yaptığını ileri sürerek, "Başbakan Erdoğan'ın Zerdüşt diyerek suçladığı, aşağıladığı zihniyetle, hükümet üyelerinin Diyarbakır'da aynı safa girmeleri de, AK Parti'yle BDP arasındaki cepheleşmenin ve karşıtlığın yalnızca bir senaryodan ibaret olduğunu göstermektedir" diye konuştu.
"Görüldüğü kadarıyla İblis'in yolunu takip eden yalnızca BDP değildir ve AK Parti de kendisine bahtiyarlık ve coşku içinde eşlik etmektedir" diyen Bahçeli, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"AK Parti'nin demokratik açılım iddiaları ve BDP'nin demokratik özerlik talepleri, aynı hedefe iki kapıdan geçme ve ulaşma kurnazlığından başka bir şey değildir. İmralı canisi iki partinin de ilgi ve müzakere çabasının odağındadır. İkisi de İmralı'ya saygı ile yaklaşmakta ve 'sayın' diye hitap etmektedir. Ana dilde eğitim taleplerine ikisi de sıcak ve meraklıdır. Birisi gizli, diğeri açık olmak üzere İmralı canisinin affı ikisinin de gündemindedir. Milli kimliğe ikisi de hasım ve tahammülsüzdür. İkisi de
dağdaki eşkıyaya 'gençlerimiz' diyerek seslenmektedir. Üniter yapının bozulması, millet birliğinin dağıtılması ikisinin de planları arasındadır. Peşmerge reisi Barzani ikisinin de dostu ve kardeşidir. 'Ne Mutlu Türküm diyene' sözünü duyunca ikisi de küplere binmekte, ikisini de hafakanlar basmaktadır. Türk milletinin vazgeçilmezlerinden, kırmızı çizgilerinden ve milli değerlerinden bu iki parti de rahatsız ve tepkilidir. AK Parti ile BDP; Dersim isyanı konusunda aynı düşüncelere, Türkiye'nin akıbetiyle
ilgili benzer düşlere, federasyon konusunda birbirine yaklaşık eğilimlere sahiptirler. Bu gelişmelerin ışığında hiç kimse, AK Parti eşittir BDP denklemini inkar edemeyecek ve görmezden gelemeyecektir. Sözde Kürdistan'ın zihinlere yerleştirilmesi ve kabul ettirilmesi konusunda AK Parti'nin müsamahası ve toleransı, BDP'nin ise sabırları ve sınırları zorlayan gayretleri yer almaktadır."

BARZANİ'NİN ERBİL'DE YAPTIĞI TOPLANTI
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, konuşması sırasında Kuzey Irak Bölgesel Kürt Yönetimi Başkanı Mesud Barzani'nin Erbil'de Kürtleri biraraya getirerek yaptığı toplantıyı da değerlendirdi. "Peşmerge reisi Barzani'nin, Suriyeli Kürtleri bir araya getirerek toplantı tertip etmesi ve 'birleşin' çağrısında bulunması, yanı başımızdaki zaman ayarlı bombanın her an patlayacağını işaret etmektedir" diyen Bahçeli, "Başbakan Erdoğan bir yandan 'Irak, tüm Iraklılarındır' derken; diğer yandan küresel projeler
kapsamında adım adım ilerletilen dört ayaklı Kürdistan'a zımnen onay vermektedir" dedi.
İlerleyen süreçte Barzani'nin terör örgütü PKK ve terörist başı Öcalan için af dayatmasında bulunacağına ve bunun da cevap bulunacağı iddiasında bulunan Bahçeli, "Diyarbakır'da Demokratik Toplum Kongresi'nin iki gün süren Ara Genel Kurul Toplantısı'nın sonuç bildirgesinden, İmralı canisi için af çağrıları çıkmasının başka türlü izahı da olmayacaktır. Zaten AK Parti buna dünden niyetli ve isteklidir" diye konuştu.

 "ÇANAKKALE'Yİ DE KAZMAYI AKLINIZDAN GEÇİRİYOR MUSUNUZ?"
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, "Kazı ve kazma siyasetini yürüten AK Parti anlayışına sormak isterim ki; bundan sonra Çanakkale'yi de kazmayı aklınızdan geçiriyor musunuz? Dumlupınar'ı, Sakarya'yı da gündeminize alacak mısınız? Malazgirt'e ve Çubuk'a da kazı ekibi gönderecek misiniz? Ermeni çetelerinin katlettiği vatan evlatlarının sere serpe yattığı yerlere de iş makineleri sevk edecek misiniz?" dedi.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin Meclis'teki grup toplantısında, gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Konuşmasının büyük çoğunluğunda AK Parti iktidarına yüklenen Bahçeli, Başbakan Erdoğan'ın manşetlere rağmen iktidar olduklarını söylediğini, fakat 9 yılı aşkın iktidarlık döneminde bölücülüğün bizzat AK Parti eliyle manşetlere taşındığını öne sürdü. Terör örgütü PKK'yı derin devletin kurduğu şeklindeki iddiaları da değerlendiren Bahçeli, "Biran için farz edelim ki, madem PKK devlet
yapılanmasıdır, bu kapsamda bunun delilleri nerededir ve nerelere gizlenmiştir?" diye sordu.
İddia sahiplerinin ellerinde konuyla ilgili belge ya da bilgi olup da bunu milletten saklamaları durumunda, yabancıların menfaatini gözeten karanlık zihniyetler olarak anılacaklarını kaydeden Bahçeli, "Yok eğer, iddialarına dayanak teşkil edecek bir bilgi veya kanıt bulunmadan, belirli maksatları gözeterek; kulaktan dolma haberlerle, uydurma bilgilerle ve imal edilen yalanlarla, bölücü terör örgütünü devletle irtibatlandırıyorlarsa, müfteriliğin bile kendileri için nazik bir tanımlama olacağını bilmeleri
kendilerinin hayrına olacaktır. Şayet bu görüşün tarafları, şereflerini ve haysiyetlerini iki paralık etmek istemiyorlarsa, sözlerinin muhteviyatını ve kaynağını bir an önce itiraf etmeli ve açıklamalıdırlar" diye konuştu.
"Devleti PKK'yla aynı noktaya getirmek ve bölücü terör örgütünü Türkiye Cumhuriyeti'yle ilişkilendirmeye çalışmak aşağılık bir tertibin ve alçakça yürüyen bir organizasyonun işi, işlemi ve ürünüdür" diyen Bahçeli, şunları kaydetti:
"Tam da burada, şu sorular ister istemez kafamıza takılmakta ve aklımıza gelmektedir: 2002 yılındaki sıfır terör noktasından bugüne nasıl gelinmiştir? İnsan gücü, lojistik imkanları, potansiyeli ve propaganda kanalları darbe üstüne darbe yine bölücü örgüt, nasıl olmuştur da 9 yıllık AK Parti döneminde küllerinden yeniden dirilmiştir? Peki, Türkiye'nin küresel hedefler paralelinde bölünmesi amacıyla, PKK'nın tekrar ayağa kaldırılması mı gerekmiştir? Bunun için de PKK'yla AK Parti arasında bir rol ve görev
paylaşımı mı yapılmıştır? Geride kalan yıllara baktığımızda, bölücülüğün; AK Parti teneffüsü ile ayağa kalktığı, terörü tırmandırdığı, dayattıkça aldığını görünce de daha fazla hunhar eyleme müracaat ettiği anlaşılmaktadır. Bu yüzden durmak bilmeyen etnik bölücülük, AK Parti'nin sağladığı korunaklı ortamda gemi azıya almış; iki gün önce idrak ettiğimiz Misak-ı Milli'nin 92. Yıldönümünü karşıladığımız bir süreçte, vatanımızın bir bölümünü, asırları aşan emperyalist mihrakların yönlendirmeleriyle Kürdistan
olarak nitelendirmiştir. Nitekim iktidar bölücü teröre, belki de tarihinde ilk defa kazanacağı, başarı sağlayacağı umudunu vermiştir. Bu itibarla, AK Parti zihniyeti, PKK'nın devlet projesi olduğundan daha çok, kendisinin bölücülüğü nasıl canlandırdığını ve Türkiye'yi nasıl bir uçurumun eşiğine getirdiğini görmeli ve biraz insafı ve inancı varsa bunun kaygısına düşmelidir."

DİYARBAKIR'DA YAPILAN KAZILAR
Bahçeli, Diyarbakır İçkale'de yapılan kazılarla ilgili de değerlendirmelerde bulundu. Kazılarda bulunan kemiklerin yeni bir tartışmanın ve cepheleşmenin fitilini ateşlediğini belirten Bahçeli, "Bu kapsamda koparılan gürültünün, yapılan suçlamanın iyice zıvanadan çıkmaya başladığı görülmektedir" dedi.
Yapılması gerekenin; eğer ortada bir cinayet varsa bunun ortaya çıkarılması, failleri tespit edilirse de gereğinin yapılması olduğunu ifade eden MHP lideri, bu konuda DNA testleri başta olmak üzere her yola başvurulması gerektiğini söyledi. "İsveç'ten, kazılacak yerlerin adreslerini ifşa eden provokatör ve yabancı servis figüranlarının ülkemize getirilmesi acilen sağlanmalı ve bunlara yönelik gerekli yaptırım hayata geçirilmelidir" diyen Bahçeli, "Şu gerçeklerin muhatapları tarafından hiç unutulmaması
makul, mantıklı ve doğru olacaktır. Bu aziz vatanın her yerinde kefensiz kahramanlar yatmaktadır. Bu sayede üzerinde yaşadığımız toprak parçası bize yuva olmuş, vatan haline gelmiştir. Arkeolojik kazılarla sonuç ve müsebbip aramaya çalışan AK Parti zihniyeti, atacağı adımlara toprağın altından bahaneler bulmaya, yapacağı işlere gerekçeler oluşturmaya çalışmaktadır" değerlendirmesini yaptı.

ÇANAKKALE'Yİ DE KAZMAYI AKLINIZDAN GEÇİRİYOR MUSUNUZ?
Bahçeli, Diyarbakır'da devam eden kazılarla ilgili bölümünde konuyla ilgili olarak şunları kaydetti:
"Kazı ve kazma siyasetini yürüten AK Parti anlayışına sormak isterim ki; Bundan sonra Çanakkale'yi de kazmayı aklınızdan geçiriyor musunuz? Dumlupınar'ı, Sakarya'yı da gündeminize alacak mısınız? Malazgirt'e ve Çubuk'a da kazı ekibi gönderecek misiniz? Ermeni çetelerinin katlettiği vatan evlatlarının sere serpe yattığı yerlere de iş makineleri sevk edecek misiniz? Peki, iş buraya geldiğine göre, bu kahramanların haklarını da arayacak mısınız? Yarın Mahşer Gününde, şehitlerimizin failleriyle girdiğiniz
sarmaş dolaş halinizi nasıl anlatacaksınız? Bu son kazılarla ortaya çıkan manzaranın, ülkemizin zaaf içinde bulunan huzurunu daha fazla bozmamasını temin etmek hükümetin en öncelikli görevleri arasındadır. Hatalardan dersler çıkarılması, hukuk dışı faaliyetlerden sakınılması bizim en büyük dileğimizdir. Ancak kazılarda bulunan her şeyin suçunu devlete yıkmak ve siyasi çekişmelere alet etmek; hem rahmete kavuşanların ruhlarına eziyettir hem de aramıza sokulan nifaktır. Bu itibarla herkes konu üstünde
konuşurken dikkatli olmalı ve ağızlarından çıkacak sözlerin nerelere ulaşacağını iyi hesap etmelidirler."
Bahçeli konuşmasının son bölümünde ise, çiftçinin durumuna değinerek, milli gelirden çiftçilerin payına düşen miktarın çok düşük olduğunu söyledi. Gübrenin pahalı olduğunu, ilaç ve tohumun ateş pahası olduğunu belirten Bahçeli, "Davos'ta anlatılan Türkiye tablosundan ve görüntüsünden ortada eser yoktur. 'Kıskananlar çatlasın, dünya bizi örnek alsın, dün Avrupa'nın hasta adamıydık, bugün ders veriyoruz' gibi sözlerin ne karşılığı ne de inandırıcılığı vardır" diye konuştu.

Güncellenme Tarihi : 23.3.2016 10:09

İLGİLİ HABERLER