AKŞAM'IN YAYIN YÖNETMELİĞİNE GETİRİLEN KÜÇÜKKAYA'DAN İLK MESAJ: NASIL BİR AKŞAM?
Nasıl bir AKŞAM?
Medya, 21’inci yüzyılın en etkili gücü ve bizler o silahın taşıyıcıları olarak büyük bir sorumluluk altındayız. Kitle iletişim araçları günümüzde bilgi aktarmanın, haber vermenin ötesinde toplumsal psikolojiyi ve kültürü de şekillendirecek muazzam bir etkinliğe ulaştı. Gazeteciler olarak binlerce doğru arasından en doğruyu seçmek zorundayız. Nerede durmalıyız?
İçinde bulunduğumuz zaman diliminde her yeni güne, yeni bir gerçeklikle başlamamız kaçınılmaz gibi görünüyor. Değişimin hızı olağanüstü boyutlara ulaştı.
Dün kendi adıma “yeni bir güne” uyandım. Türkiye’nin en önemli gazetelerinden birinin, AKŞAM Gazetesi’nin genel yayın yönetmeni olarak ağır bir sorumluluk ama derin bir heyecanla 19 Kasım’a gözlerimi açtım. Çok zor bir dönemden geçtiğimizin bilincindeyim. Ne yapmam gerektiğini iyi biliyorum. Gazeteciliğe başladığımda henüz bir üniversite öğrencisiydim ve 17 yıldır bu mesleğin mutfağından başlayarak; bütün kademelerinde deneyim edinerek bugüne geldim. Çok değerli meslek büyüklerinin yanında yetiştim. Üzerimde çok kişinin emeği var, hepsine minnettarım.
Yeni bir gazetecilik türünün oluştuğunun ve bunun yaygınlaştığının farkındayım. Şahsen, pahalı şarapların lezzetini ilk yudumda alıp da kalitesi hakkında yorum yapamasam da “haberi kokusundan tanırım.” Doğruların peşinden giderim, bunun için her bedeli ödemeye hazırım. Yazdığıma inanmanın erişilmez konforunu iliklerime kadar hissederim. Habercilik ve gazetecilik adına adeta hayvani bir sezgim vardır, kişiliğimle mesleğim arasında şaşılası bir uyum ve özdeşlik bulurum. İyi bir gazeteciyim ve başarılı bir gazete yöneticisinin nasıl davranması gerektiğini bilirim.
AKŞAM Gazetesi büyük bir geleneğin ürünüdür. Bugün doğmamıştır, O’nun tarihi, bir kalemde yazılmamıştır. Gazetemiz, paha biçilemez büyük bir birikimin hazinesidir. Her birimiz görev dönemlerimizde bu birikime belli oranlarda katkı yapmaya çalışıyoruz. Bu, tarihi bir misyondur. Bugün üstlendiğim zorlu görev bana sevgili Serdar Turgut’tan devredildi. Mesleğe 1991’de Hürriyet’te O’nun yanında başlamıştım, telefonda gurur duyacağım sözler söyledi.
Gazetelerin “evrensel misyonlarını” ve AKŞAM’ın özgün tarihsel misyonunu bir arada yaşatarak gücümüzü ve etkinliğimizi artırmak arzusundayız. O medyadan da bu medyadan da değiliz. Biz AKŞAM Gazetesi’yiz ve sessiz çoğunluğun sesiyiz. Size alternatif bir mecra sunuyoruz. İki kutup arasında sıkışanlar ve doğruyu arayanlar bize baksın. Gazete okumanın heyecanını geri getireceğiz. Sürprizlere açık bir gazete göreceksiniz.
Bana gelince...
Gazete sütunlarında gazetecilerin kendinden bahsetmesi doğru değil ancak bugün biraz mecburuz. Burada, en iyi bildiğim işi yapacağım, gazetecilik. Gücümü gazetecilikten alacağım, sadece gazetecilikten.
Anadolu’dan geliyorum, küçük ve çok sevimli bir ilçede doğdum. Dar gelirli bir ailenin dört çocuğundan biriyim. Devlet okullarında okudum, İngilizce’yi kendim öğrendim, yıllarca özel ders aldım, kendi imkânlarımla Amerika’ya gidip pratik yaptım.
Türkiye’nin İstanbul’dan ibaret olmadığını anlatmak istiyorum. Bu geniş ve dinamik coğrafyayı, onun güzel insanlarını tanıyorum. Memleketimin kültür kodlarıyla benliğimi donattım. Kimliğimi böylesi bir kültür zemini üzerine inşa ettim. Pratik hayata ilişkin teorik altyapımı ise tam altı yıldır düzenli olarak sürdürdüğümüz Arjantin Felsefe Grubu’na borçluyum. Şükran.
Ülkemin fırsat eşitliği sayesinde burada olduğumu bir an bile unutmayacağım. Ankara gazeteciliğinin bütün güzel yanlarını ve etik yönlerini sergilemeye çalışacağım. Asla halktan kopuk bir gazete yapmayacağım. Halk için gazete yapacağız. Kimseye benzemeyeceğim. Farklı bir gazetecilik sergileyeceğim. Beni ben yapan neyse, onların üzerinde yükseleceğim. Tabii ki çok mutluyum, kendimi çok iyi hissediyorum. Hayalini kurduğum bir işi yapıyorum. Bana daima destek veren bir ekibim var. Zaman içinde hepsini tanıyacaksınız. Gazete yapmak ekip çalışmasının doruğa çıktığı bir işbirliğini gerektirir. Kamunun haklarını koruyacağız. Başka gazetelerin gündemini izleyen değil, kendi gündemini yaratan bir gazeteniz olacak.
Çağrım ülkemin güzel insanlarına:
“Bana kulak ver ki sana ses verebileyim.”
İSMAİL KÜÇÜKKAYA