ALBAY TEMİZÖZ'ÜN TUTUKLULUĞUNA DEVAM
DİYARBAKIR - Duruşmada savunma yapan Temizöz, ''Ben kamu görevlisiyim. Bizim de bir itibarımız var'' dedi.
Diyarbakır 6. Ağır Ceza Mahkemesi'nde dün sabah başlayan duruşma 13 saat sürdü. Duruşmada, tutuklu sanıklar Albay Temizöz, Kamil Atağ, Tamer Atağ, Fırat Altın (Abdulhakim Güven), Hıdır Altuğ ve Adem Yakin hazır bulundu. Tutuksuz yargılanan ve hakkında yakalama kararı bulunan Kukel Atağ ise duruşmaya katılmadı.
Duruşmada, öldürülen Abdurrahman Akyol'un eşi Ayşe Akyol, İhsan Arslan'ın eşi Şevkiye Arslan, Abdullah Efelti'nin eşi Besna Efelti ve Abdulaziz Gasyak'ın kardeşi Sabri Gasyak mağdur ve şikayetçi olarak ifade verdi.
Mağdur ve şikayetçi Ayşe Akyol, eşinin öldürülmesinden 2 gün sonra sanıklardan Fırat Altın'ın (Abdulhakim Güven) kendisini telefonla arayarak, olaydan ötürü üzgün olduğunu belirterek, baş sağlığı dileğinde bulunduğunu söyledi. Akyol, sanık Güven'in eşinin kendisinin akrabası olduğunu belirtti.
Mağdur Şevkiye Arslan ise eşinin Kamil Atağ'ın yakınları olan korucular tarafından gözaltına alındığını ileri sürerek, ''Eşimi Kukel Atağ'ın evine götürdüler. Ben de peşlerinden gittim. Kamil Atağ'a eşimi bırakması için yalvardım. Ancak bırakmadılar. Onlardan şikayetçiyim. Ben, eşimin kemiklerini görmek istiyorum'' dedi.
Besna Efelti de eşi Abdullah Efelti'nin ölümünden sanıkları sorumlu tutarak, davacı olduğunu anlattı.
Mağdur Sabri Gasyak, 14 yaşındaki kardeşi Abdulaziz Gasyak'ın, Süleyman Gasyak, Ömer Candoruk ve Yahya Akman ile birlikte öldürüldüğünü ifade ederek, ''Cenazeleri hastane morgundan almak için beklerken, Cemal Binbaşı bize, 'Bu insanların öldürülmeleriyle ilgili hiçbir şey sormayacaksınız. Kurcalayan olursa akıbeti aynı olur'' dediğini ileri sürdü.
-ATAĞ'IN YAKINLARI SALON DIŞINA ÇIKARILDI-
Duruşma esnasında sanık ve müdahil avukatlar arasında mağdur ifadeleri sırasında tartışma çıktı. Bu esnada duruşmayı izleyen sanık Kamil Atağ'ın bazı yakınları ayağı kalkınca, mahkeme heyeti, o şahısların salon dışına çıkarılmasını istedi. Duruşma salonunda bulunan polisler, şahısları salondan çıkardı. Duruşmaya kaldığı yerden devam edildi.
Müdahil avukat Tahir Elçi, mağdurların anlatımlarının delil niteliği taşıdığını belirterek, ''Bizce bu dava siyasi mecralara çekilmemelidir. Sanık Temizöz, sürekli suç ve suçluyla mücadelesinden bahsetmektedir. Varsa yapmış olduğu hukuk çerçevesindeki çalışmalarından dolayı teşekkür ederiz. Bu dava dünyanın en zor davalarından biridir. Mağdur ifadelerinde de yer alan ve o sorgu ekibinde bulunan 'Selim hoca', 'Cabbar' ve 'Yavuz' olarak bilinen şahıslar hala devlet tarafından tespit edilememiştir. Bu nedenle zor bir davadır'' dedi.
Avukat Cihan Aydın da dosyada bulunan bir adet video kasedinin çözümünün yapılmasını ve sanıkların yakalanmadan önceki 1 yıllık telefon kayıtlarının çıkarılmasını mahkemeden talep etti.
-''HUKUK KATLİAMI YAPILMAKTADIR''-
Müdahil avukatların savunmalarından sonra söz alan sanıklardan Adem Yakin, üzerine atılı suçlamalarla ilgili dosyada yeterli delilin bulunmadığını tekrarladı.
Yakin, cezaevinde tutulmalarını gerektiren hiçbir delilin dosyaya sunulmadığını iddia ederek, ''Ben isteseydim bu olaylar ortaya çıktığında kaçabilirdim. Ancak beraat edeceğimi bildiğim için kaçmak istemedim. Burada insan haklarına aykırı davranılmaktadır. Hukuk katliamı yapılmaktadır'' dedi.
Sanık Fırat Altın (Abdulhakim Güven) da savunmasında yasa dışı bir örgütle ilgisinin bulunmadığını ifade ederek, ''Örgüt olabilmenin koşulları vardır. Örgüt üyeleri arasında irtibatın bulunması gerekir. Telefon kayıtlarının getirilmesini ben de istiyorum. Dosyada somut delil yok. Ben örgütte sorumlu düzeyindeydim. Ayrıldıktan sonra verdiğimiz beyanlar deprem etkisi yarattı. Açıklamalarımızdan rahatsız oldular. Bu nedenle hedef oldum'' diye konuştu.
Güven, ayrıca daha sonra önceki duruşmada, kendisiyle ilgili ''20 kişiyi öldürdün, burada kahramanlık taslama'' diyen ancak ismini bilmediği 'Keçi sakallı' bir avukat hakkında suç duyurusunda bulunmak istediğini mahkeme heyetine bildirdi.
Sanık Hıdır Altuğ da haksız yere cezaevinde yattığını ileri sürerek, mağdur duruma düştüklerini söyledi.
Bu arada Altuğ, duruşma esnasında rahatsızlanınca jandarma görevlilerince salondan çıkarıldı. Sanık Altuğ bir süre sonra yeniden salondaki yerini aldı.
-''BEN KALAYIM, OĞLUMU BIRAKIN''-
Sanıklardan Kamil Atağ da dinlenen mağdurların görgüye değil duyumlara dayalı beyanlarda bulunduklarını savunarak, şunları söyledi:
''Ben, sanıklardan Hıdır Altuğ'u cezaevinde tanıdım. Abdulhakim Güven'i bir kez sivil olarak jandarmada gördüm. Onunla irtibatım hiç olmadı. Adem Yakin'i de jandarmada gördüm, üzerinde üniforma vardı. Görevim geriği Temizöz ile sürekli görüşürdük. Diğer sanık da benim oğlum. Biz, örgüt değiliz. Ailemde 58 nüfus var. Ben kalayım, oğlumu bırakın. Onun tahliyesini talep ediyorum. Tamer tahliye olursa yakınlarıma sahip çıkar. 400 korucum var. Kamusal gücümü kullandığım doğrudur. Ayrıca tahrik edilmememizi istiyorum.''
-''GENÇLER ATEŞ YAKIP YOL KESİYOR''-
Duruşmada savunma yapan sanık Cemal Temizöz de OHAL yönetiminin olduğu 1993-1995 yıllarında Cizre'de devletin bekasına yönelik ciddi tehditlerin bulunduğunu ifade ederek, ''O dönemde güvenlikle ilgili sorunlarımız vardı. Şu anda Cizre'de gençlerin ateş yakıp yol kestiğini duyuyorum. Öğrendiğim kadarıyla bölgede rüzgar tersine esmeye başlamış, devletin yanında olan vatandaşlar korku ve panik içindelermiş. Ben, kamu görevlisiyim. Bizim de bir itibarımız var. 9 aydır tutukluyum. Maddi ve teknik bir delil olmadığını görüyoruz. Eğer tutukluluk halimin devamına karar verirseniz, bunun delillerini sunmanız gerekir'' dedi.
Sanıklardan Tamer Atağ da suçlamaları kabul etmeyerek, tahliye talebinde bulundu. Mahkeme heyeti, sanık avukatların, tahliye taleplerini dinledikten sonra verdiği kısa bir aranın ardından, sanıkların tutukluluk halinin devamına karar vererek, duruşmayı erteledi.