Arap Dünyası Trump'ın Gazze Planını Savaş İlanı Olarak Görüyor
Biden yönetiminin Gazze politikasına karşı çıkarak Nisan 2024'te istifa etmeden önce 18 yıl boyunca ABD Dışişleri Bakanlığı'nda görev yapan eski ABD diplomatı Hala Rharrit tarafından yazıldı .
Orta Doğu konusunda uzmanlaşmış deneyimli bir ABD diplomatı olarak, Başkan Donald Trump'ın Amerika Birleşik Devletleri'nin "Gazze Şeridi'ni ele geçireceği" duyurusunun bir savaş ilanına eşdeğer olduğunu teyit edebilirim . En azından Arap dünyasında bu şekilde görülüyor.
Trump yönetimi kendi erken zaferini baltaladı. Orta Doğu'daki gerginliği yatıştırmaya başlayan Gazze ateşkesi için itibar alarak göreve geldi. Ancak Filistinlileri kovmayı ve ABD'nin Gazze'yi işgal etmesini içeren bir planın duyurulması, ABD'nin sırtına tekrar doğrudan bir hedef koydu.
Bölgedeki Arap liderler bu planı kesin bir dille reddetti. Mısır ve Ürdün, Gazzelilerin zorla yerlerinden edilmesine karşı çıktılar, Suudi Arabistan ise Filistin devletinin müzakere edilemez olduğunu ve bu olmadan Suudi Arabistan'ın İsrail ile normalleşmesinin mümkün olmayacağını belirten bir açıklama yaptı.
Trump'ın, Arap devletlerinin Gazze'den zorla kovulan Filistinli mültecileri kolayca kabul edebilecekleri iddiası, bu liderleri Filistin'deki etnik temizliğe dahil etmek anlamına gelir ve bu da Ortadoğu'daki rejimler için intihar olur.
Fas'tan Ürdün'e Arap dünyasının birçok yerinde protestolar patlak vermeye devam ediyor ve bölge liderlerini Filistinli sivilleri korumak için yeterli şey yapmadıkları için suçluyor. Zaten ekonomik ve politik olarak istikrarsız olan ülkelerde, bu düzeydeki toplumsal huzursuzluk, Filistinli mültecilerin zorla akınıyla birleştiğinde son derece istikrarsızlaştırıcı ve yıkıcı olacaktır. Trump'ın önerdiği şey, Orta Doğu'da devrimleri serbest bırakma ve devlet çöküşüne yol açma potansiyeline sahip.
Bu plan barış getirmeyecek. ABD ulusal güvenliği için bir tehdittir ve yalnızca İsrailliler ve Filistinliler için bir şiddet kısır döngüsü sağlayacaktır.
Tek çözüm her zaman diplomasi olmuştur ve olmaya devam edecektir; yasadışı işgalin son bulması ve Filistinlilerin uluslararası hukuka uygun şekilde kendi kaderlerini tayin etmeleri.
