"ASENA'YA BÜYÜ YAPMIŞLAR, O YÜZDEN BENİ TERKETTİ"
Denk düşüremedim, bir türlü olmadı. Nasip bu bayramaymış. İbrahim Tatlıses öyle bir isim ki, onunla röportaj yapmak için kulp bulmaya gerek yok. O her zaman hayatımızda olacak. Biz istesek de istemesek de, sevsek de sevmesek de, o hep olacak. Ama tartışmalı olacak: Sesi güzel mi, değil mi? Çekici mi, değil mi?Yetenekli mi, değil mi? Kadınları dövüyor mu, dövmüyor mu? Ne kadar seveni varsa, o kadar da nefret edeni olacak. Bu da ortada bir röportaj konusu var demektir. Sorularım vardı, gittim sordum...
Ben de Asena olayında sizi eleştiren gazetecilerinden biriydim. Neden sizce? Feminist olduğum için mi!
- İddia ediyorum, Kenan Doğulu olsaydım öyle yazmayacaktınız....
Hiç alakası yok.
- Var, var. Doğulu oluşum bir eksi yaratıyor yüreğinizde. Kaba oluşum, maçodur falan diyorsunuz. ‘Daha önce de Perihan Savaş hadisesi vardı, bu adam bunu hep yapıyor, şimdi de yapmıştır’ diyorsunuz. Önyargı yani. Karşı taraf anlatıyor, mağdur oluyor. Ben aslında kadınımın mağdur olmasını hayatta istemem. Dimdik olmalı. O ezik halleri beni tahmin edemeyeceğiniz kadar kırdı ve üzdü. Bazı şeyler abartılarak anlatıldı ve benim cevap hakkım olmadı....
Yani biz haksızdık, siz haklıydınız, öyle mi?
- Yooo, haklı olduğunuz taraflar vardır.
Asena olayında hata yaptığınızı kabul ediyor musunuz?
- İyi niyetimden dolayı vermiş olduğum birtakım tavizler var. Hata budur. O kadar. Kendime hata etmişimdir. Yoksa, karşı tarafa bir yamuk yapmadım. Sadece sevgimi verdim. Tabii başka şeyler de. Benim şu özelliğim vardır, ‘Bunu verdim, şunu hediye ettim’ demem, bu tür şeylerin hesabını tutmam. Ama karşımdakinin nankörlüğünü görürsem de, üzülürüm. Herkes o dönem dedi ki bana, ‘Kardeşim başka kadın mı yok sana. Vazgeçsene. Baksana istemiyor seni...’ Ben de dedim ki, ‘Siz benim ne hissettiğimi bilemezsiniz. 5 sene benimle siz mi yaşadınız? O yüzden ben bitti demeden bitemez...’
Kadın bitirmek istiyor, siz bitirmeseniz kaç yazıyor!
- O bitirmişse, bitirmiş, bana ne! Ben yüreğimde ve kafamda bitireceğim ki, bu aşk bitsin. Benim de bitirme zamanım var. Al işte bitti. Zaten onu da açıkladım, ‘Gözünüz aydın, bitti’ dedim...
Çok acı çektiniz mi?
- Üzüldüm.
İbrahim Tatlıses’in ‘Aşk acısı çektim’ demesi mümkün değil mi?
- Bu tür şeyleri söylemek beni küçültmez. Ben sevdiğimi açık açık televizyonlarda bağırmış adamım. Ben kimseyi takmam, seviyorsam seviyorum derim. Kimse umurumda olmaz. Ama aşk acısı çekmedim. Üzüldüm. Çünkü birine emek veriyorsun ve her şeyin boşa gittiğini görüyorsun.
ÊNeden sizin kadınlarla hep sorununuz oluyor?
- Şöhret bu işte. Bir süre sonra kıskançlık başlıyor. Seni paylaşmak istemiyor. Önce ses etmiyor, sonra kıyameti koparıyor. Al başına bela. İpler kopuyor. Ama olaylar sadece size yansıyanlarla sınırlı değil. Yani mesele ‘İbrahim Tatlıses istenmedi, bir kadın tarafından terk edildi’ değil...
Nedir peki?
- Seni sevgilinden ayırayım mı? Büyü denilen bir şey var hayatta. Evin bütün kapılarına domuz yağı sürülmüştü. Kapıları söktük. Saksıların içinden de büyüler çıktı. Daha fazlasını anlatmam...
Yani Asena size büyü mü yaptırmış?
- Hayır efendim, bizi ayırmak için bir başkası büyü yaptırmış. Aklının dengesini yitirdi kız, iyice saçmaladı...
Sizin kadınlardan hiç özür dilemişliğiniz var mıdır?
- Benden iyi özür dileyen yoktur. Yeter ki, hata yaptığımı kabul edeyim...
Sizin bütün ilişkilerinizde bir şey oluyor -doğaüstü olayları kastetmiyorum- önce kadınlar çok mutlu oluyor, sonra acayip kavgalar başlıyor. Neden? Siz kadınlar üzerine hakimiyet mi kurmaya çalışıyorsunuz?
- Benim bazı kurallarım var: Fazla açık giyinmeyecek mesela. Dekolte yok. Ama denize girebilir, mayo giyebilir, ona bir şey demem. Sonra boya küpüne batmış gibi makyaj yapmayacak. Fazla makyajdan nefret ederim. Konuşmalarına dikkat edecek. Abuk sabuk konuşmalar yapmayacak. Kadının ağırı güzeldir. Hep bunu söylerim. Kafası çalışan her erkeğin isteyeceği şeyler bunlar. Hakimiyet kurmak değil yani. Ben de çözemedim, belli bir saatten sonra kıskançlık başlıyor. Onu sevdim ya, zannediyor ki bir başkasını da seveceğim. Oysa, ne alakası var. Kaç kişiyle yazılmışım ben. Hep aynı kadınlar: Derya Hanım, Ayşegül ve deminden beri bahsettiğimiz hanımefendi. Bu kadar işte. Bunun dışında kiminle yazılıp çizildim ben?
Aslında siz hepsiyle birlikte yaşamak istiyorsunuz, değil mi?
- Hayır.
Hepsiyle ayrı ayrı eviniz olsun, bir hafta onda, bir hafta bunda... Kadınlar da razıysa... Sizin kadınlarınız sanki bu poligamik hayata önce razı oluyorlar...
- Herkes razıydı. Bilmiyorum ki sonra ne oluyor, söylüyorum bir yerden sonra kıskançlık başlıyor. Bizim örf ve adetlerimize göre Urfa’da, 3 ya da 4 kadınla evli olmanın kuralları vardır. Evin ilk hanımı hepsinin büyüğüdür. Ondan sonra gelen ona saygı duyar. Ondan sonra gelen de bir öncekine. Böyle devam eder...
Son numara en gözde olan mıdır?
- Öyledir. En büyük oturur, şefkatle onları besler, onlara bakar. Bunu söylüyorum, tantana çıkmasın. Bu Türkiye Cumhuriyeti’nde herkesin bildiği bir şeydir. Böyle bir gerçek var. Ama ben mesela, hiçbir kadınımın bir diğerinin arkasından konuşmasına müsaade etmedim. Perihan Hanım, Derya Hanım aleyhine konuşamaz yanımda. Derya Hanım da Perihan Hanım aleyhine. Onlar çocuklarımın anasıdır. Adalet Hanım da öyle. O da Derya Hanım’a laf edemez. Ettirmemişimdir. Ettilerse, kalplerini gönüllerini kırmışımdır, hemen oradan gitmişimdir.
Bu akşam hangisine gitsem şeklinde bir çelişki yaşadığınız oldu mu hiç?
- Bu konuyu fazla uzatmasak...
Ama zor değil mi böyle bir kadın trafiğini idare etmek...
- Zor. Çok zor.
Kadınıma bana kazık da atsa ölümüne kadar sahip çıkarım
Tek kadınla bir hayat süremiyorsunuz öyle mi...
- Ben sürüyorum. Da... Sonra kendiliğinden bir şey oluyor. Birden fazlalaşıyorlar. Yoksa ben de isterim bir kişi olsun. Sanırım bunun muhabbetle ilgilisi var, gönül almayla ilgisi var. Diyor ya ‘15 kızı kandırdım bir şişe lavantaya.’ Ben hep merak ederim, bir şişe lavantaya nasıl kandırdı? Gönül almasını biliyor çünkü. Ben de öyleyim..
Bir gün sıkılır mı insanlar sizden?
- Sadece benden değil, herkesten sıkılabilirsiniz. Mümkün yani. Sıkılmak da, unutmak da imkan dahilinde...
Eskir misiniz?
- Derya Hanım’ın bir lafı vardır. Der ki ‘İbrahim Efendi, sen sen ol, paranı tut. Paran olmazsa şöhretin gittiği vakit, kökün kurur gidersin. Ama paran varsa, o paranın gücüyle ayakta durabilirsin, kendinden bahsettirebilirsin.’ Çok doğru söylüyor.
Kadınlarınız arasında en akıllı olanı Derya Hanım mıdır?
- Hepsi akıllıdır benim kadınlarımın. Başıma bu kadar iş ondan geliyor. Ben zaten zeki olmayan insanla muhabbet, sohbet edemem.
Bu kadınlardan çok şey öğrendiniz mi?
- Hepsini işlerimin içine sokarım. Onlardan akıl fikir alırım. Hepsine saygı duyarım ve her zaman arkalarındayım. Ayrılsam bile, bir alo demeleri yeter, dünyanın öbür ucunda olsam ölümüne yetişirim. Bu özelliğim de onları en çok etkileyen özelliğimdir. Bana kazık da atsa, ben kadınıma ölümüne kadar sahip çıkarım. Bu böyledir.
KADININ İZİN VERENİ DE İYİ DEĞİLDİR
Hülya Avşar’ın formülü sizin için geçerli değil...
- Anlamadım...
Sizin kadınlarınız ‘Seks serbesttir, ilişki yasak’ demiyor. Onlar Hülya Avşar kadar olamıyor, ‘Ben kabul edemem’ diyorlar.
- Ben öyle fazla izin vereni de sevmem. Kadın dediğin biraz didişecek, kavgacı olacak. Ama doğru zamanda itiraz edecek. Ben tatlı kavgaları seviyorum. İlişkiyi beslediğini düşünüyorum. Hafif tatlı kıskançlıklar iyidir...
TİŞÖRTLERİN YAKASINI YIRTIYORUM
Giydiğiniz tişörtlerin yakasını neden yırtıyorsunuz?
- Rahatlık. Bir süredir böyle bir moda yarattım. Hatta, bu tişörtleri Bay Tatlıses olarak üretmeyi düşünüyorum. Natürel oluyor...
İbrahim Tatlıses olmanız, herhangi bir İbrahim olarak sıkı ve ölümüne bir aşk yaşamanıza engel mi?
- İbrahim Tatlıses, sahnede olan adam. İşi bittikten sonra normal bir vatandaş o, adı da İbrahim Tatlı. Ama şu konuda anlaşalım: Sahnemde ve işimde yüce Allah’ın haricinde hiç kimseye taviz vermem. Orada İbrahim Tatlıses’i kimseye ezdirmem. İnsanlar, İbrahim Tatlı’yı haklı olarak tanımıyor, öteki adamı tanıyor. Onlar ışığın altındakiyle uğraşıyor. Oysa, ışığın arkasında karanlıkta olan biri var. Onu görenler var. İşte benden kopamayanlar onlar...
Kim var kopamayan...
- Anam!
SON İKİ SENEDİR KADIN DÖVDÜĞÜMÜ DUYDUNUZ MU?
Neden kadınlarla ilişkinizde sertlik oluyor?
- Şöhretli olunca seni yazıyorlar. Oysa, mahallede benim gibi yaşayan birçok erkek var, onların ne yaptığını kimse bilmiyor. Benimkiler biliniyor. Evdeki de sinir oluyor. Bazen sertlik yaşanıyor...
Yine basın suçlu yani!
- Yok, şöhret suçlu. Ateşten gömlektir şöhret, giymesini bilmezsen yakar seni. Yoksa, ben her dakika kadın mı dövüyorum? 10 sene evvel olmuş bir hadise ya da 5 sene evvel. Bilemedin 3 sene evvel. Ama son iki senedir kadın dövdüğümü duydunuz mu?
Güncellenme Tarihi : 25.3.2016 10:43