ASO BAŞKANI ÇAĞLAYAN'DAN İLGİNÇ AÇIKLAMALAR: DİSK'E AYIP OLMASIN DİYE AZ DAHA ÖLÜYORDUM
Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Başkanvekili ve Ankara Sanayi Odası (ASO) Başkanı Zafer Çağlayan, 7 Kasım’da öğle saatlerinde Başbakanlık'ta geçirdiği kalp krizinden sonra ilk kez ‘o günü’ anlattı. Çağlayan, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın da katıldığı Ekonomik ve Sosyal Konsey Toplantısı'nın (ESK) en gergin anlarında rahatsızlandığını, ancak gerginlik nedeniyle bir süre daha toplantıyı terk edemediğini söyledi.
Çağlayan kalp krizinin ilk anlarını şöyle anlattı: ‘‘Ben fenalaştım, çıkmak istiyorum ama toplantı çok gergin ve DİSK Başkanı Süleyman Çelebi de çok kızgın. Süleyman Bey, ESK'da temsil konusunda bir yanlışlık olduğunu, TOBB'un yasal sınırdan daha fazla temsil edildiğini söyledi. TÜSİAD Başkanı Tuncay Özilhan'ın toplantıda olmaması gerektiğini belirtiyor ve bu durumun düzeltilmesini istiyordu. Aksi taktirde de toplantıyı terk edeceğini söylüyordu. Rifat Bey (Hisarcıklıoğlu-TOBB Başkanı) TOBB'un 3 kişiyle temsil edildiğini TÜSİAD'ın Başbakan Yardımcısı Abdüllatif Şener tarafından davet edildiğini TOBB adına toplantıda bulunmadığını anlatıyordu. Bu sırada benim sanki boğazımı birileri sıkmaya başlamış, terliyorum. Büyük bir sıkıntı içindeyim ve doğal olarak Rifat Bey'e ‘Başkan ben fenayım, çıkmam gerek' dedim. Birkaç gündür süren midemdeki bir sancıdan dolayı bu rahatsızlığın mide ile ilgili olduğunu sanıyorduk. Bu yüzden Rifat Bey de bana, ‘aman başkan biraz dayan şimdi çıkarsan DİSK Başkanı yanlış anlar' dedi. Bu yüzden biraz daha beklemek zorunda kaldım. Sonra benim halimi görünce bu defa kendisi hemen doktor istedi ve müdahaleyi başlattı.’’
KAN ŞEKERİ DÜŞTÜ SANDIK
Kalp krizi sırasında ayağa kalkınca az daha masaya yığılacağını söyleyen Zafer Çağlayan, krizin ilk aşamasında kendine gelmeye başlayınca yaşadıklarını da şöyle özetledi:
‘‘Ramazan olduğu için oruçluydum. Mide sorunumu ve oruçlu olduğumu düşününce herkes ‘kan şekeri düştü herhalde' diye o yönde müdahaleye başladı. Hatta müdahaleye gelen doktor da öyle düşündü. Şekerli su, şeftali suyu, tuzlu ayran, su v.s. içirdiklerini hatırlıyorum. O karmaşa da bir tek Ali Coşkun Bey ‘hemen ambulans çağırın' dedi. Herhalde durumun ciddiyetini bir tek o kavradı. Ancak tam bu sırada ben kendime gelmeye başladım ve ‘ambulansa gerek yok' dedim. Çünkü dışarda bir basın ordusu vardı. İçerde ESK toplantısı sürüyordu. ‘Biraz dinleneyim kendime gelirim' diyordum.’’
Bu bekleme kararı üzerine, Başbakan'ın kendisini dinlenme odasına aldırdığını belirten Zafer Çağlayan o odada bir süre uzandığını, ESK toplantısı bitip basın mensupları dağıldıktan sonra da Başbakanlık'tan ayrılma kararı aldığını anlattı. Çağlayan, ‘‘Bu sırada Sayın Başbakan ve Sayın Dışişleri Bakanı gelip hal hatır sordular. Kısa bir süre sohbet ettik. Onlara da ‘iyiyim' dedim. Bir süre daha o odada kaldım. Sonra da Başbakan'ın Özel Kalem Müdürü beni asansörle indirdi ve bir araca binerek hastaneye gittim.’’
Zafer Çağlayan, 7 Kasım'da geçirdiği kalp krizinden sonra Başkent Üniversitesi Hastanesi'ne kaldırılmış, yapılan kontrollerde sağ koroner damarının tamamen tıkalı olduğu belirlenmişti. Çağlayan'a anjiyo ve koroner stent uygulandı, tıkalı damar açıldı.
İyi ki Ecevit için asansörü yaptırmışlar
ASO Başbakın Zafer Çağlayan, Başbakanlık'tan, Eski Başbakan Bülent Ecevit'in sağlık sorunları nedeniyle yaptırılan asansörü kullanarak çıktığını belirterek, ‘‘İyi ki o asansör yapılmış’’ dedi. Çağlayan Ecevit ile sağlık sorunları bakımından yaşadığı bir ortak noktanın da kendisinin 8 yıldır kontrolü altında olduğu doktoru nedeniyle oluştuğunu anlattı. Çağlayan, ‘‘Benim doktor da maalesef yanlış teşhis koyduğu için az daha ölüyordum. Son birkaç gün, mide bölgesindeki ağrıyı kendisine anlatmama rağmen bir anjiyo aklına gelmedi. Benim sıkıntılarımı pek önemsemedi ve doğru teşhisi koyamadı. Tabii ki artık o doktorla hiç işim olmayacak’’ dedi. Çağlayan bundan sonra hayatı daha stressiz yaşayacağını, bunun için yeni kitaplar okuyacağını, yakında Yoga yapmaya da başlayacağını söyledi.
İmar bonozedelerin parası ödenmeli
Sağlığına kavuştuktan sonra güncel konularla tekrar ilgilenmeye başlayan Zafer Çağlayan, hükümeti İmar Bankası'ndan Hazine Bonoso alanların paralarını ödemeye çağırdı. Çağlayan, ‘‘Bu konu off-shore'a benzemez. Hazine Bonosu devletin garantisidir. Bankalar Hazine Bonosu satarken vatandaşa Hazine Bonosu vermez. Sadece bir dekont verir. Bu İmar'da da böyledir, diğer bankalarda da. Eğer Hazine Bonosu alanların parasını ödemezlerse, bu Hazine'nin borçlanma gücünü ve riskini olumsuz etkiler’’ dedi. Çağlayan, Hazine Bonosu'nda vatandaşın devlete güvenerek borç verdiğini, bu işlem sırasında bankaların sadece aracılık ettiğini ve riskten de devletin sorumlu olduğunu savundu. (HÜRRİYET)
Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 21:17