LONDRA - Türkiye ile Rusya arasında büyük umutlarla 1997 yılında imzalanan Mavi Akım anlaşmasına İngiltere'nin Financial Times gazetesi sayfalarında geniş yer ayırdı. Konuyla ilgili, ''Karadeniz'in derinliklerindeki 'Mavi Akım' anlaşmazlığı'' başlığını kullanan gazete, Türkiye'nin Rus boru hattı anlaşmasını yeniden düzenleme girişimlerinin olduğunu yazdı.
Financial Times, Moskova-Ankara hattında büyük umutlarla başlanan gaz projesinin nasıl sarpa sardığını şöyle aktarıyor:
''Rus şirketi Gazprom'un en iddialı projelerinden biri olan Mavi Akım boru hattı, Türkiye'nin ekonomik büyümesini Rus gazıyla beslemeyi amaçlayan planların köşe taşıydı. Oysa şimdi, 2 ülke arasında uzadıkça uzayan hukuki bir anlaşmazlık haline dönüşme tehlikesi içinde.''
Türkiye'nin doğal gaz ihtiyacını abartılı hesapladığının farkına vardığını ve şimdi Rusya'dan alacağı gazın miktarını indirmek için pazarlıklara oturduğunu yazan Financial Times, taraflar uzlaşmaya varamazsa Cenevre'deki Uluslararası Tahkim Mahkemesi'nin yolunun göründüğünü hatırlatıyor. Financial Times'a göre, bu ihtimal her 2 tarafın da canını yakabilir:
''Cenevre'de mahkeme koridorlarına düşmek, Türkiye'nin bir alıcı olarak güvenilirliğini zedeleyebilir. Gazprom'un ise ileriki yıllarda İngiltere ve Almanya'ya uzanması planlanan Kuzey Avrupa boru hattı projesi başta olmak üzere, gelecekteki projelerini tehlikeye sokabilir.''
GÜL'ÜN FINANCIAL TIMES MÜLAKATI
Londra'yı ziyaret eden Türkiye Dışişleri Bakanı Abdullah Gül, Financial Times'a verdiği mülakatta, Irak'ın yeniden imarına katkıda bulunmak için Washington'a 2 hafta önce talepte bulunduklarını, ancak hala bir yanıt beklediklerini söylüyor.
Elektrik hatlarını sınırın öte yakasında Kuzey Irak'a bağlayarak Irak'a elektrik verebileceklerini söyleyen Dışişleri Bakanı Gül, aynı zamanda temiz içme suyu ve rafine edilmiş benzin sağlayabileceklerini kaydetti. Gül, ''Onların petrol kaynakları var, biz de rafine edilmiş hali. Karşılıklı değiş tokuş edebiliriz'' dedi.
Financial Times, Amerika'nın asker konuşlandırma talebinin reddinin ardından, Washington-Ankara hattında sıkıntıların halen devam ettiği görüşüne Abdullah Gül'ün katılmadığını yazıyor. Gül, ''Her şey daha normalleşiyor. Biz stratejik bir müttefikiz'' diyor.
Financial Times ise, ''Ama'' diye ekliyor:
''Ama Abdullah Gül, Irak'ın hemen yanı başında büyük ordusu hazır duran NATO müttefiki Türkiye'den, Amerika'nın hiçbir askeri yardım talebinde bulunmadığını kabul etti. Barış gücü operasyonları için bile olsa, Türkiye'nin Irak'a asker göndermesi, Kuzey'deki Kürtlerin tepkisini çekecektir.''
Financial Times'ın satırlarına göre Abdullah Gül, ''Madem Türk askerlerine gerek yok, bizim için mesele değil' diyor. Ama, Kuzey Irak'ta özerk bir Kürt devletinin herhangi bir işareti alınırsa, bunun bütün bölge için felaket anlamına geleceğini de hemen ekliyor:
'Bütün komşu ülkeler, Irak'ın toprak bütünlüğü konusunda hemfikir. Şayet Irak'ın toprak bütünlüğünde suni değişikliklere gidilirse, bundan koalisyon güçleri sorumlu tutulacaktır.''
FRANSA'NIN ''BAŞ ÖRTÜSÜ DÜĞÜMÜ''
''Başörtüsü tartışmasına düğümlenen laik Fransızlar''. Bu başlık altında Financial Times, 5 milyona yakın Müslüman göçmenin yaşadığı Fransa'da, laik cumhuriyet ilkelerini öne süren ve ''dini bir kimliğin saldırgan simgesi'' olarak gördükleri baş örtüsünü kamusal alanda yasaklamak isteyenlerle, baş örtüsünün bireysel bir özgürlük olduğunu savunanlar arasında aylardır hükümet nezdinde süregiden tartışmanın bir sonuç vermemesi üzerine, Cumhurbaşkanı Chirac'ın devreye girdiğini yazıyor. Tartışmanın odak noktasında, Türkiye'de olduğu gibi, okullar var. Ve baş örtüsü düğümü, belki de bugün çözülüyor:
''Aylarca uzaktan seyrettikten sonra Cumhurbaşkanı Chirac hükümetini ikiye bölen baş örtüsü tartışmasına son noktayı koymak için araya girdi ve konuyla ilgili özel bir komisyon atadı. Komisyonun raporunu bugün yayınlaması ve sadece baş örtüsü ile sınırlı kalmayıp, Fransa topraklarında giderek çeşitlenen dinlerin modern bir toplumda dışavurumunu nasıl düzenlemek gerektiği konusunu incelemesi bekleniyor.''
BERLUSCONI'NİN GAFI
Bu sabah İngiltere gazetelerinin baş sayfasındaki ortak konu, İtalya Başbakanı Silvio Berlusconi.
Avrupa Birliği'nin dönem başkanlığını devralan İtalya'nın lideri olarak, Avrupa Parlamentosu'nda yaptığı konuşma sırasında, Berlusconi ile Alman bir milletvekili arasındaki atışma, Times'ın manşetine göre, Almanya ve İtalya arasında ''diplomatik savaşa'' yol açtı.
Strazburg'daki parlamentonun Alman milletvekili, Berlusconi hükümetinin göçmen karşıtı açıklamalarını eleştirmiş, İtalyan lider ise onu, ''Nazi toplama kampı subayına'' benzettiğini söylemişti.
Financial Times, ''Geçici de olsa acaba Berlusconi, Avrupa Birliği'nin başındaki lider olmaya layık mı?'' sorularının daha da kamçılandığını düşünüyor.
Independent'ın gözlemi ise şöyle:
''Gaflarıyla meşhur olsa da, dönem başkanlığının ikinci gününde Berlusconi'nin ortalığı bu kadar kısa sürede karıştıracağını kimse ummazdı. Bu belki daha birinci perde. 'Ne ilk, ne de neredeyse kesinlikle son kez, Berlusconi bir sürpriz daha yaptı.''
DÜNYA İKLİMİ NEREYE GİDİYOR?
Ama Independent'ın bugün sayısındaki en dikkat çekici manşet, siyaset değil, bilim dünyasından gelen şaşırtıcı bir açıklama:
''Aşırı hava değişiklikleri, eşi benzeri görülmedik bir küresel ısınma uyarısına yol açtı.''
Hindistan'da sıcak dalgasının öldürdüğü bin 400 kişi, Bangladeş'te geniş yerleri etkileyen seller, İngiltere'de 1976'dan bu yana, İsviçre'de ise bu yıl tanık olunan en sıcak Haziran ve Amerika'yı Mayıs ayında vuran rekor sayıda hortumlar, Independent'a göre, küresel ısınmanın giderek kontrolden çıktığı anlamına gelebilir. Independent, kaynağına dikkat çekiyor:
''Bu uyarıyı Greenpeace ya da başka bir çevreci örgüt değil, Birleşmiş Milletler nezdinde saygınlığı tartışılmaz bir kurum olan ve soğukkanlı yaklaşımıyla bilinen Dünya Meteoroloji Örgütü yapıyor ve bu yıl dünya iklimindeki aşırılıkların derhal dikkate alınması gerektiğini söylüyor.''
OLİMPİYATLAR'IN ''GENELEV TARTIŞMASI''
Guardian'ın sayfalarında bir diğer ilginç konu ise, ''Olimpiyat şehrinde, genelevlere ruhsat tartışması''
Guardian'a göre, önümüzdeki yıl Olimpiyatlar'a ev sahipliği yapacak olan Atina'da belediye başkanı, turist sayısında büyük artış beklentisini de göz önünde tutarak, genelevleri yasalara uygun biçimde hazırlıklı kılmak istiyor. Fakat bu plan, Ortodoks Kilisesi'ni ve feminist grupları küplere bindirmiş durumda.
Yunanistan'da fuhuş yasak değil ancak Guardian, seks işçilerinin çoğunluğunun ruhsatsız çalıştığını yazıyor. Gazeteye göre, geçen Sydney Olimpiyatları'nda kente 10 bine yakın fahişenin geldiği tahmin ediliyor.
Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 20:16