
AYDIN DOĞAN VE KARAMEHMET ARASINDA 'VERGİ KAÇAKÇILIĞI' KAPIŞMASI...
İŞTE AKŞAM GAZETESİ'NİN HABERİ:
Çukurova Grubu ve şirketleri aleyhine bir süredir asılsız iddia ve yalan haber kampanyası sürdüren Doğan Grubu gazetesi Hürriyet, DIGITURK ile ilgili gerçekleri çarpıtıyor. Hürriyet Gazetesi’nin 7 Eylül 2007 tarihli sayısında yer alan ‘DIGITURK’e 300 milyon YTL vergi cezası’ konulu haberde yer alan iddiaların gerçeklerle örtüşmediği ortaya çıktı. Digital yayın şirketi D-Smart’ın zarar etmesini önlemek için panik halinde Türkiye’nin digital platformu DIGITURK’e saldıran Doğan ve gazetesi Hürriyet, her zamanki gibi gerçekleri kendine göre yorumlayarak hem kamuoyunu hem de tüketicileri yanlış yönlendiriyor. İşte DIGITURK hakkındaki Hürriyet’in asılsız iddiaları ve gerçekler
1-BORÇ 300 MİLYON YTL DEĞİL
Hürriyet Gazetesi’nin iddialarına göre söz konusu vergi cezası 300 milyon YTL. Oysaki cezanın gerçek rakamı 70 milyon YTL. Bu rakam ceza ve faizler eklense dahi ancak 180 milyon YTL’ye ulaşıyor. Yani Hürriyet ilk çarpıtmayı borcun miktarında yapıyor.
2-YARGI YOLU AÇIK
Hürriyet’in iddiasına göre DIGITURK bu cezayı ödemek zorunda. Ancak gerçek Hürriyet’in iddia ettiği gibi değil. Çünkü ceza kesinleşmedi. DIGITURK’ün söz konusu ceza için uzlaşma isteme ya da dava açma hakkı var. Ancak DIGITURK, varsayılan ceza ‘haksız gerekçelere dayandırılarak’ kesildiği için uzlaşma yerine cezanın tamamen silinmesi için mahkemeye gidecek.
3-POAŞ’A GELİNCE MAHREMİYET VAR, DIGITURK’E GELİNCE MAHREMİYET YOK
Bu noktada akıllara gelen çok daha önemli bir soru var. Mükelleflerin ‘vergi mahremiyeti’ varken nasıl oluyor da DIGITURK hakkında hazırlanan bu rapor Hürriyet’in eline geçebiliyor? Bu soruya Maliye Bakanlığı’nın da yanıt vermesi gerekiyor. Ayrıca yine bu noktada Hürriyet Gazetesi’nin bir vicdan muhasebesi de yapması gerekiyor. Cumhuriyet tarihinin en büyük vergi kaçakçılığına imza atan Petrol Ofisi’nin bu girişimi 23 Aralık 2006 tarihinde Sabah Gazetesi tarafından haber yapılınca, ertesi gün apar topar bir basın toplantısı düzenleyen Petrol Ofisi Yönetim Kurulu Üyesi İmre Barmanbek, söz konusu haberle vergi mahremiyetinin ihlal edildiğini belirtmiş ve “Hepimizin küçük yatırımcıları var. Kanuna aykırı, bu şekilde vergi mahremiyetini ihlal edici haberler ve bu haberlerin yayınlanması üzerine gerekli hukuksal girişimlerimizi yapacağız’’ demişti. Barmanbek ayrıca şu ifadeleri de kullanmıştı: “Henüz kesinleşmemiş bir raporun basının eline geçmesi ve gerçeğe aykırı olarak yansıtılması çok vahim. Yarın başkasının başına gelir. Okuma sürecine gidip gitmediği belirsiz bir rapor hakkında bu yayın, belki okuma sürecini ve ileride yargıyı etkilemek için yayımlanmış olabilir. Bunu kasıttan başka bir kelime ile açıklamak mümkün değil.”
4-RAPOR TASLAK HALİNDEYKEN BASINA NASIL SIZDIRILDI?
Doğan Grubu’nun yayın organı Hürriyet Gazetesi, Türkiye’nin dijital platformu DIGITURK hakkındaki söz konusu iddialarına ilk kez 29 Mayıs 2007 tarihinde yer vermişti. O tarihli Hürriyet Gazetesi’ndeki haberde “2004 ve 2005 gelirlerinden ödemesi gereken yüzde 15 oranındaki Özel İletişim Vergisi’ni Maliye’ye yatırmadığı ortaya çıkan DIGITURK hakkında Gelirler Kontrolörleri tarafından hazırlanan rapor 1 aydır Okuma Komisyonu’nda bekliyor” denilmişti. Bu raporu o tarihte henüz taslak halindeyken, raporu hazırlayan uzman CEM TEKİN’in çekmecesinden rapor nasıl Hürriyet Gazetesi’nin eline geçti?
5-HÜRRİYET YA KARA CAHİL YA DA KÖTÜ NİYETLİ
Tüm bunların dışında asıl önemli nokta DIGITURK hakkında kesilen vergi cezasının hiçbir yasal dayanağının olmaması. Bunun nedeni ise çok basit. DIGITURK bir şirket değil, bir marka. Bu markanın altında bir adet teknik şirket bir adet de içerik şirketi bulunuyor. Teknik şirket aynı zamanda dijital platform işletmecisi ve Telekomünikasyon Kurumu’nun lisansına sahip. Bu nedenle de yüzde 15 oranındaki Özel İletişim Vergisi’ne (ÖİV) tabi. Diğer şirket olan içerik şirketi ise lisans sahibi olmadığı için ÖİV’ye tabi değil. Ancak uzman CEM TEKİN tarafından hazırlanan rapora göre, içerik şirketinin de vergi ödemesi gerekiyor. Burada devreye Telekomünikasyon Kurumu (TK) giriyor. TK, DIGITURK’ün talebi üzerine içerik şirketi olan Digital Platform İletişim Hizmetleri A.Ş.’nin faaliyetlerini denetliyor ve 12 Mart 2007 tarihli bir değerlendirmeyi şirkete gönderiyor. Değerlendirme yazısında şu ifadelere yer veriliyor: “Yapılan denetim sonucunda; Digital Platform İletişim Hizmetleri’ni halihazırda, TV programları oluşturmak, prodüksiyon hizmetleri almak veya vermek, sosyal, kültürel ve sportif faaliyetleri izlemek ve gelişmelerine katkılar sağlamak, organizasyonlar kurmak, reklam hizmetleri almak, kurs, seminer ve konferans gibi etkinlikleri yapmak, dergi basmak ve dağıtmak, vb. konularda içerik sağlayıcı bir şirket olarak ticari faaliyette bulunduğu, söz konusu faaliyetlerin Kurumca yetkilendirmeye tabi bulunmadığı, ayrıca söz konusu şirketin bir telekomünikasyon hizmeti vermediği gibi telekomünikasyon altyapısı da işletmediği tespit edilmiştir.” Yani TK, yaptığı inceleme sonucu içerik şirketinin telekomünikasyon altyapısı işletmediği kararına varıyor. Peki bu ne anlama geliyor? Bu, içerik şirketinin ÖİV ödemeyeceği anlamına geliyor. Bu da kanunda ayrıntılı şekilde dile getiriliyor.
6-VERGİ CEZASI KARARI YASAYA AYKIRI
Özel İleşitim Vergisi’ne (ÖİV) ilişkin yasal düzenleme şöyle: “6802 sayılı Gider Vergileri Kanunu’nun ‘Özel İletişim Vergisi’ başlıklı 39’uncu maddesinde, 406 sayılı Telgraf ve Telefon Kanunu uyarınca Telekomünikasyon Kurumu ile görev veya imtiyaz sözleşmesi imzalamak veya bu kurumdan ruhsat veya genel izin almak suretiyle telekomünikasyon altyapısı kurup işleten veya telekomünikasyon hizmeti sunan işletmecilerin, radyo ve televizyon yayınlarının uydu platformu ve kablo ortamından iletilmesine ilişkin hizmetlerinin yüzde 15 oranında özel iletişim vergisine tabi olduğu hüküm altına alınmış olup, verginin mükellefleri anılan telekomünikasyon hizmetlerini sunan işletmecilerdir.” Yani DIGITURK’ün teknik şirketi telekomünikasyon hizmeti sunduğu için ÖİV’e tabi. Zaten bu şirket vergisini de ödüyor. TK tarafından yapılan inceleme sonucu telekomünikasyon altyapısı işletmediği ortaya çıkan içerik şirketinin ise kanuna göre vergi ödemesi gerekmiyor. Yani uzman CEM TEKİN’in hazırladığı raporda yer alan vergi cezasının yasal dayanağı yok.
7-DIGITURK ÖZEL İLETİŞİM VERGİSİ’Nİ ZATEN ÖDÜYOR
Digital Platform İletişim Hizmetleri A.Ş. (DIGITURK)
2 Ocak 2004 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanan 5035 sayılı kanun ile 6082 sayılı Gider Vergileri Kanunu’nun 39’uncu maddesini yeniden düzenleyen kanun ile TK’dan lisans almak suretiyle bu hizmeti veren bir kuruluş olarak ÖİV kapsamına alındı ve ilgili gelirler üzerinden abonelerinden tahsil etmek suretiyle ÖİV ödedi. TK’nın tüm lisans sahibi şirketler ve dolayısıyla DIGITURK’e gönderdiği 24 Aralık 2004 tarihli “Yetkilendirme konusuna girmeyen faaliyetlerin ayrıştırılmasına” ilişkin yazısında “Kurum tarafından lisanslanan işletmelerin sadece lisans konusu işlerle iştigal etmesi gerektiği, lisans konusuna girmeyen işlerini ise en geç 26 Şubat 2005 tarihine kadar başka bir şirket kurarak ayrıştırmaları, aksi halde lisansın iptal edileceği” belirtiliyor.
Bu noktada DIGITURK söz konusu TK yazısında belirtilen ayrıştırmayı gerçekleştiriyor ve mevcut ruhsatını yeni kurduğu Digital Platform Teknoloji Hizmetleri A.Ş.’ye (daha önce bahsettiğimiz vergiye tabi teknik şirket) devredilmesi için 17 Ocak 2005 tarihinde TK’ya başvuruyor. TK da gerekli incelemeleri yaptıktan sonra Telekomünikasyon Kurumu’nun 4 Nisan 2005 tarih ve 2005/177 sayılı kararı ile Telekomünikasyon Ruhsatı’nı yeni şirkete devrediyor. Bu durumda lisans ve lisans almayı gerektirecek telekomünikasyon hizmeti olmayan Digital Platform İletişim Hizmetleri (içerik şirketi) vergi kapsamı dışında kalıyor ve ÖİV, Digital Platform Teknoloji Hizmetleri A.Ş.’nin (teknik şirket) tüm geliri üzerinden hesaplanarak, ödeniyor.
Gazeteci Fatih Altaylı, gazeteport’ta önceki gün yayınlanan köşesinde Doğan Grubu’nun çifte standartına dikkat çekti. İşte Altaylı’nın gazeteport’un internet sitesinde önceki gün yayınlanan köşe yazısı
“Bize vergi kaçakçısı diyemezsiniz”
“Vergi gizliliği vardır. Suç işliyorlar”
“Vergi kaçağı değil sadece basit bir anlaşmazlık”
Ve benzeri yüzlerce yazı, yüzlerce başlık.
Nerede; Hürriyet’te, Milliyet’te, Vatan’da, Radikal’de, Posta’da.
Ve anlı şanlı köşe yazarlarından benzer içerikte onlarca yazı.
Ve dün Hürriyet’te bir manşet: “Vergi kaçakçısı Çukurova”
Ne oldu, hani vergi gizliliği? Hani bunlar yazılmazdı!
Yazılır mıymış, yazılmaz mıymış?
Bunları yazdığım için bana açtığınız davaları geri çekecek misiniz?
“Biz de utanma yok zannetmesinler. Adam bunları yazdı diye etmediğimiz hakaret açmadığımız dava kalmadı. Şimdi biz de aynısını başkasına yapıyoruz” diyecek misiniz?
İşte Doğan Grubu gerçeği ile karşı karşıyayız sevgili okurlar.
Herkese, her şeyi yaparlar. Ama kendilerine “Dokunulmazlık hakkı” verirler.
Onlar yazınca, yapınca olur, başkası onlar hakkında yazınca olmaz.
Anlayış bu, kafa bu, ahlak bu.
Ve bu ahlakın elinde Türkiye’nin en büyük medya gücü var.
Böyle bir gücün, böyle bir ahlak anlayışına sahip birilerinin elinde bulunması Türkiye için ne büyük tehlike herhalde görüyorsunuz.
Bugün (Cumartesi) Ertuğrul Özkök yaptıkları haberi savunmuş.
Diyor ki, “Bizim şirketimiz vergi kaçırmadığı halde rekabet nedeniyle bunu haber yaptılar. Şimdi biz benzer bir yaptık bakalım ne diyecekler”
Çürümüşlüğün kokusu böyle
oluyor herhalde.
Sabah bu haberi rekabet nedeniyle yapmadı.
Haber olduğu için yaptı. Bizim ne Hürriyetíi satın almak, ne de Hürriyet’in yaptığı anlaşmaları bozup onların yerine biz anlaşmak için yapmıştık.
Benim niyetim Türkiye’de kimsenin elindeki medya gücü nedeniyle dokunulmazlığa sahip olmadığını göstermekti. Aynen daha önce Uzanlar’a yaptığım gibi.
Ama Hürriyet öyle mi, Doğan Grubu öyle mi?
Haftalar aylar önce söyledim “Şimdi hedefleri Digitürk olacak” diye.
Adın adım söylediklerim çıktı.
Önce futbol ihalesini bozmaya çalıştılar. Digitürk’ün yabancı yatırımcılarla olan görüşmelerini engellemeye kalkıştılar.
Şimdi de vergi hikayesini yazıyorlar.
Yazacaklar elbet. Haber bu.
Ama kendi kaçakçılıkları yazılınca kuyruğuna basılmış gibi bağıranlar, şimdi aynısı yapıyorlar.
Daha önce çeşitli kişiler hakkında yazdıkları, yaptıkları gibi.
İşte Doğan’ın gerçek yüzü bu.
Kaçakçılık şampiyonu kim?
Ertuğrul Özkök, Karamehmet ve Digitürk’e saldırırken şöyle yazıyor:
“Biz vergi kaçakçısı değildik. Sadece bir vergi anlaşmazlığımız vardı. Ama Karamehmet’in şirketi Digitürk vergi kaçakçısıdır. Bizim için tarihin en büyük vergi kaçakçısı’ diyenler şimdi ne diyecekler?”
Özkök, utanmadan, sıkılmadan yine yalan yazıyor.
Çünkü Doğan Grubu’nun vergi kaçakçısı olduğunu ben söylemiyorum, devletin raporu söylüyor.
İş Doğan Petrol Yatırımları A.Ş.’nin vergi kaçırdığını belgeleyen Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığı’nın GKR 2006-892/10 sayılı raporunun 18. sayfasında aynen şöyle yazıyor:
“Mükellef kurum, POAŞ ile birleşmeyi iktisadi, ticari veya teknik icaplardan dolayı değil vergi kaçırmak amacıyla gerçekleştirmiştir. Bu durum birleşme ve devir hükümlerini düzenleyen mülga 5422 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 36-39’uncu maddelerinin özüne açıkça aykırılık teşkil etmektedir. Kanunun bu maddelerinin amacı birleşme ve devir suretiyle şirketlerin daha verimli hale getirilmesi, kârlılıklarının arttırılması, verimsiz firmaların ekonomiye kazandırılmasıdır. MÜKELLEFİN GERÇEK AMACI İSE VERGİ KAÇIRMAKTIR”
Bu satırların hemen altında da mahsup edilen zararlar toplamı 1.160.547.595 YTL olarak gösteriliyor. Okyamadıysanız yazayım bir milyar yüzaltmış milyon beşyüz kırkyedibin beşyüz doksanbeş Yeni Türk Lirası. Yani bir milyar dolara yakın bir rakam. Buna buradan çıkacak vergiye eklenecek. 2002 yılından başlayan gecikme faizleri ve cezalar dahil değil.
Bunlar da hesaplanınca vergi kaçağının boyutu 3 milyar YTL’ye çıkıyor.
Peki Doğan Grubu ne yaptı.
Hemen maliye ile oturdu ve uzlaştı. 275 milyon ödedi kurtuldu.
Çünkü biliyorlardı ki, yargıya gitseler uzlaşma şansını kaybedecekler ve 3 milyar YTL ödeyecekler.
Şimdi Özkök diyor ki, “En büyük vergi kaçakçısı biz değiliz”.
Özkök şampiyonluğu kaptırdığı için sevinçli: “Bize kızdınız ama bizden çok kaçıran var”.
Yok Ertuğrul Bey, o da öyle değil.
Şampiyon hâlâ sizsiniz.
Çukurova Grubu’ndan devletin talep ettiği miktar 300 milyon.
Sizden istenen 3 milyar.
Onlar haklı olduklarını düşündükleri için uzlaşmaya gitmediler.
Siz haksız olduğunuzu bildiğiniz için
uzlaştınız.
Sizin, yani Aydın Doğan’ın şirketinin iki şampiyonluğu var.
Biri “Vergi kaçakçılığı şampiyonluğu”
Diğeri “Vergi kaçağında uzlaşma şampiyonluğu”
Takın bu iki madalyayı boynunuza
dolaşın.
Şerefinizin madalyası olsun.