Asayiş
  • 18.7.2009 00:03

AYNI DAVADA HEM SANIK HEM DE GİZLİ TANIK

Albay Temizöz davasında ‘Tükenmez Kalem’ PKK itirafçısı Abdülhakim Güven

KAYSERİ İl Jandarma Komutanı Albay Cemal Temizöz’ün de aralarında bulunduğu, Şırnak'ın Cizre İlçesi'nde işlenen faili meçhul cinayetlerle ilgili 7 sanık hakkında açılan davada, tutuklu sanıklardan PKK itirafçısı Abdülhakim Güven'in aynı zamanda ‘Tümenmez Kalem’ rumuzuyla ‘gizli tanık’ odlduğu ortaya çıktı. İddianamede, 6 kişinin öldürülmesiyle ilgili hakkında 2 kez ağırlaştırılmış ömür boyu hapis cezası istenen Abdülhakim Güven verdiği ifadelerde ‘Ferit’ kod adını kullandığını söylüyor, ancak katıldığı olayları anlatmıyor. Albay Temizöz ve diğer sanıklar hakkında çok detaylı ifadeler eren ‘Tükenmez Kalım’ Abdülhakim Güven, kendi katıldığı eylemleri anlatmıyor.

Cizre'de 1990’lı yıllarda işlenen faili meçhul cinayerlerle ilgili yürütülen soruşturma sonucu açılan davanın iddianamesi hazırlanırken, Ergenekon soruşturmasında olduğu gibi iki gizli tanığın beyanlarına da yer verildi. Söz konusu tanıklarında o olaylara katıldığı anlatımlarından belirlenirken, gizli tanıklardan birinin, aynı davada sanık olarak yargılanacak olan ve hakkında 2 kez müebet hapis istenen eski PKK itirafçısı Abdülhakim Güven olduğu ortaya çıktı. İddianamede, 5726 sayılı tanık koruma kanunu kapsamında ilgili yasanın 5/1-a, 10/2 maddesi uyarınca, ‘Tükenmez Kalem’ adı ile ifade veren ve o dönemlerde ‘Ferit’ kod adını kullandığını söyleyen PKK itirafçısı Abdülhakim Güven'in ifadesi şöyle yer aldı: “Ben yaşadığım dönemlerde tanık olduğum bir kısım konularla alakalı detaylı beyanda bulunmak istiyorum, beyanda bulunmamın amacı doğruların ortaya çıkması, ülkemde yaşanan bir kısım karanlık olayların aydınlanarak toplumun huzurlu bir şekilde yaşamasını sağlamak, aynı zamanda kamu görevini yaparken suç işleyen ve böylece devletimize zarar veren kişilerin açığa çıkmasını sağlamaktır. Yine söylemek isterim ki önce devletimizin sonra halkımızın huzurlu ve barış içinde yaşaması için vereceğim beyanların bu yaşanan sürece katkı sunabileceğimi yürekten inandığım için açıklamalarımı bu bağlamda yapmak istiyorum, inşallah hayırlı olur.” ‘Tükenmez Kalem’ rumuzlu gizli tanık ve davanın sanığı Abdülhakim Güven’in diğer sanıkların katıldığını söylediği cinayetleri anlatırken, “Benim, Cizre İlçesi'nde çalıştığım süre içerisinde aradan uzunca zaman geçtiği için hatırlayabildiğim öldürme olayları şimdilik bunlardır. Eğer sonradan hatırladığım olursa bu konuda ayrıca ifade verebilirim” diyerek, iddianamede yer alan kendisine yönelik cinayet suçlamalarıyla ilgili bilgi vermiyor. ‘Tükenmez Kalem’ gizli tanık Güven ifadesini şöyle sürdürüyor: “Ben yukarda anlattığım olayları 1996 yılına kadar Cizre İlçe Jandarma Komutanlığı, Diyarbakır Alay Komutanlığı sorgu bürosu ve Diyarbakır JİTEM teşkilatında çalıştığım dönemlerde bizzat şahit olduğum için anlattım. 1995 yılında da İçişleri Bakanlığı'na kimliğimin değiştirilmesi ve silah ruhsatı verilmesi yönündeki talebimin kabul edilmesi sonrasında 1996 yılında bu işleri bırakarak şirket kurup inşaat işleri ile uğraşmaya başladım. Halen bir taş ocağını ortak olarak işletmekteyim. Ben bu sürecin tamamında kod isim olarak Ferit kod ismini kullandım.” Albay Cemal Temizöz’ün de sanıklar aralarında bulunduğu davada, 6 kişinin öldürülmesi ile 2 kez ağırlaştırılmış ömür boyu hapis hapis istemiyle yargılanacak olan Abdülhakim Güven’in, Cizre’deki öldürme olaylarında kod adı hep ‘Ferit’ olarak geçiyor. Diğer sanıklar da iddianamede yer alan ifadelerinde ‘Ferit’ kod adlı kişinin de Abdülhakim Güven olduğunu ve bir çok öldürme olayına karıştığını söylüyor.

Paşaya susturuculu ince mermili tüfek hediyesi

CİZRE'deki faili meçhul olaylarla ilgili aralarında, 9 kez ağırlaştırılmış ömür boyu hapis cezası istenen Kayseri İl Jandarma Komutanı Albay Cemal Temizöz’ün de bulunduğu 7 sanıklı davada hem sanık hem de ’fizli tanık’ olan Abdülhakim Güven, Irak’ta görev yapan Türk Birliği'nden itirafçalırın getirdiği susturuculu, ince mermeli tüfeği o dönemin Tugay Komutanı'na hediye edildiğini ileri sürdü.

‘Tükenmez Kalem’ rumuzlu fizli tanık da olan PKK itirafçısı ‘Ferit’ kod adlı Abdülhakim Güven, aynı zamanda sanık olduğu davanın iddianamesinde yer alan ifadesinde, Adem Yakın ve Hıdır Altuğ adlı itirafçıların Cizre'ye gelmeden önce Mardin'de esrarengiz bir şekilde öldürüldüğü belirtilen Albay Rıdvan Özden'e bağlı olarak Silopi'de çalıştıklarını öne sürdü. ‘Tükenmez Kalem’ Abdülhakim Güven, iddianamedeki ifadesinde Albay Cemal Temmmizöz aracılığıyla dönemin Tugay Komutanı'na hediye edilen silahla ilgili şöyle dedi: “Cizre İlçesi'nden, Irak'ta bulunan bir birliğimize camları siyah filmli olan Land Rover bir ciple iki birlik olarak 1994’lü yıllarda götürüldük. O zaman komutanımız Mete isimli bir Albaydı. Orada bir gece kaldıktan sonra telsiz ve bir tane silah alıp ertesi gün döndük. Onu Cizre İlçe Jandarma Komutanlığı'na getirip teslim ettik. Bir süre sonra bu silahın komutanımız Cemal Temizöz tarafından ’X’ paşaya Tugay Komutanımız olduğu için hediye edildiğini ben gözlerimle gördüm. Bu silah susturuculu ince mermili bir tüfekti.”

‘Korucu oldukları için PKK öldürdü’ tutanağı
DİYARBAKIR Özel yetkili Cumhuriyet savcısı tarafından hazırlanan Albay Cemal Temizöz'ün de aralarında bulunduğu 7 sanıklı davanın iuddianamesinde, tanık beyanlarına dayandırılarak yazılan itirafçıların öldürme olaylarında çarpıcı ifadeler yer aldı. 8 Mart 1994’te öldürülen Süleyman Gaysak, Yahya Akman, Ömer Candoruk ve Abdulaziz Gaysak’ın öldürülmeleri ile ilgili olarak, itddianamede şu ifadeler yer aldı: “Cesetleri bulunan bu şahıslarla ilgili tahkikat Cizre Cumhuriyet Başsavcılığı'nın talimatı üzerine Cizre İlçe Jandarma Komutanlığınca yapılmıştır. Tahkikatta sadece olay yeri tespit tutanağı ve olay yerinin krokisi düzenlenerek şüpheli Cemal Temizöz imzalı üst yazısıyla Cumhuriyet Başsavcılığımıza gönderilmiştir. Öldürülen şahısların kimlikleri belirlenmiş olmasına rağmen herhangi bir yakınının bilgisine başvurulmamış ve olay yeri tespit tutanağında öldürülen şahısların Keççan Hesinan Aşiretinin geçici köy korucusu olmaları nedeniyle korkutmak amacıyla bu işten caydırılmak maksadıyla PKK terör Örgütüne mensup teröristlerce işlendiği şeklinde yazılmış, bu olayla ilgili kimsenin bilgisine başvurulmamıştır. Bu haliyle evrak görevsizlik kararı verilerek Devlet Güvenlik Mahkemesi Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmiştir. Ardından evrak daimi aramaya alınmış, öldürülen şahısların yakınları 11.07.2002 tarihinde başvurmaları anına kadar şüphelilerin belirlenmelerine yönelik herhangi bir delile ulaşılamamıştır.”

Koruculara, Cizre'de arama ve gözaltı yetkisi
CİZRE'deki faili meçhul olaylarla ilgili davanın iddianamesinde tutuklu sanıklardan Cizre eski Belediye Başkanı Kamil Atak'ın kardeşi M.N.B’nin çarpıcı ifadeleri yer aldı. M.N.B, korucu olup PKK ile mücadeleye başladıktan sonra güvenlik nedeniyle Cizre ilçesine yerleştiklerini, burada evlerine yapılan roketli saldırıda babalarının ölmesinden skonra evlerini ziyaret eden emekli Korgeneral Hasan Kundakçı’dan ağabeyi Kamil Atak’ın Cizre’de korucular oralarak arama yetkisi istediğini söyledi.

Başka bir suçtan Midyat Cezaevi'nden tutuklu bulunan M.N.B., ifadesinde şöyle dedi: “1989 yılından 1993 yılına kadar PKK ile birbirlerimize karışılmaması konusunda gizli anlaşma yapıldı. Yine bu hususların hepsini ben babam Sait’in yanında duyduğum ve bizzat yaşadığım olaylardan biliyorum. 1993 yılının mart ayında Resul isimli bir PKK örgüt üyesi Çelebi Solmaz isimli aşiretimiz mensubu korucu tarafından yakalarak jandarmaya teslim edildi, bundan sonra bizim PKK örgütü ile anlaşmamız bozuldu. 1993 yılının Aralık ayınan 13’ünde evimize roketli saldırı yapıldı, babam ve ağabeyim Musa şehit oldular. Bu dönemde ben de korucu idim ve PKK ile daha sert şekilde mücadele etmeye başladık.” M.N.B. ifadesinde, babasının ölümünden bir gün sonra Hasan Kundakçı Paşa’nın evlerine geldiğini belirterek, ifadesinde şöyle dedi: “Tüm aileyi topladılar, yani ben, ağabeyim Kamil Atak, ağabeyim Kukel ve diğer ağabeylerim ile bir kısım amcalarımın olduğu toplantı yapıldı. Bu toplantı Kamil ağabeyimin evinde yapıldı. Hasan Paşa ağabeyimden ne istediğini sorması üzerine ağabeyim Kamil, ‘Bana Cizre İlçesi'nde arama yetkesi ver’ dedi. Hasan Paşa da askerle beraber bu işi yapabilirsin dedi. Bundan sonra biz şehir merkezinde yani Cizre şehir merkezinde daha rahat olmaya başladık. Şehir merkezinde arama, kimlik sorma ve gözaltı yapmaya başladık. Yanımızda asker olmadan dahi bu işlemleri yapabiliyorduk.”

Güncellenme Tarihi : 25.3.2016 16:13

İLGİLİ HABERLER