BAE ve bin Zayed de Kaşıkçı cinayetinin ortağı!
Suudi Arabistan’ın terör listesindeki BAE’li Hasan Al-Dıqqi, Fahrettin Dede'ye konuştu. Al-Dıqqi "Bu ahmaklık ve kibir Suud’u çöküşe götürür; BAE ve bin Zayed de cinayetin ortağı!" dedi.
"Kaşıkçı cinayetinde MOSSAD’ın rolünü sorgulamak gerekiyor" diyen BAE’li stratejist Hasan al-Diqqi, Körfez’deki BAE-Suud ittifakının başarısızlığa mahkûm olduğunu söyledi. Al-Diqqi ekledi: Beden Suudi Arabistan’ın, akıl Birleşik Arap Emirlikleri’nin... Beden büyük, akıl küçük...
Cemal Kaşıkçı cinayetinin üzerinden geçen bir ayı aşkın sürenin sonunda Suudi Arabistan, artık uluslar arası ortamlarda çok daha keskin ifadelerle kınanıyor. Cinayetin perde arkasında yeniden şekillenme ihtimali bulunan Körfez siyasetini BAE'li yazar Hasan al-Diqqi ile konuştuk. Al-Diqqi, İslam dünyasının pek çok bölgesi hakkında yazdığı yazıların yanında bir “körfezli muhalif” olarak konuşuyor. İşte o ‘muhalif'in anlattıkları…
Suudi Arabistan, Cemal Kaşıkçı'nın öldürüldüğünü bir dizi inkâr açıklamalarından sonra kabul etti. Cinayetle alakalı İstanbul'a gelen isimlerin tutuklandığı açıklandı. Bu cinayet neden işlendi, sebebi ne?
Merhum Cemal Kaşıkçı'nın öldürülmesi, birbiriyle bağlantılı birden fazla olaya dayanıyor. Kaşıkçı'nın vahşice katledilmesinin ilk sebebi Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman'ın ahmakça izlediği zorbalık politikalarıdır. Bin Selman, geçmişte kimsenin yapmadığı ya da yapamadığı şeyleri yapabileceğini zannediyor, bunu iddia ediyor. Ülkenin durumunu, statüsünü değiştirme iddiasında ve ABD ile Avrupalıları razı ederek; ülkenin ahlakını, itikadını değiştirme derdinde. Bin Selman tamamen diktatörlük seviyesine ulaşmış durumda. Cemal Kaşıkçı'nın öldürülmesini de bu yönde atılmış bir adım olarak okumalı...
Bin Selman ve Bin Zayed'de aynı ahmaklık ve kibir var!
Başka sebepler?..
İkincisi; bölgedeki bütün Arap ülkelerinin ulusal güvenlik algısıdır. Bugün bütün Arap liderlerinin ülkelerindeki asker, polis ve istihbarat gibi güvenlik kurumları katildir. Öldürür, işkence eder, boğar, çalıp çırpar, yani bu kurumlar insanî açıdan hiçbir sınır tanımazlar. Bu güvenlik mekanizmaları, küçük İlahları kendilerinden ne istiyorsa onu yapar. Yani Cemal Kaşıkçı hadisesi ilk değil, bundan önce bütün Arap ülkelerinde Kaşıkçı benzeri o kadar çok olay yaşanmıştır ki... Üçüncü sebep; Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman ile Birleşik Arap Emirlikleri Veliaht Prensi Muhammed bin Zayid arasındaki ilişkidir. Aynı ahmaklık, aynı diktatöryal yönetim tarzı, aynı kibir ve tekebbür. Muhammed bin Zayid, güvenlik politikalarında tamamen MOSSAD'ı örnek alıyor, MOSSAD yapısını BAE'de kuruyor.
Mossad ile ortak çalışıyorlar
Yine dördüncü sebep de üçüncü sebeple bağlantılı; bin Selman ve bin Zayed'in istihbarat yapısı MOSSAD ile bağlantılı çalışıyor. MOSSAD bugün bütün Arap ülkelerinde istihbarat çalışması yaparken, aynı zamanda Suud ve BAE gibi körfez ülkelerini de kullanıyor. Kaşıkçı cinayetinde de MOSSAD'ın rolünü sorgulamak gerekiyor. Beşinci sebep olarak ise şunu açıkça söyleyelim: Türkiye'yi, Kaşıkçı cinayetiyle köşeye sıkıştırmaya çalıştılar. “Cemal Kaşıkçı'dan haber alamıyoruz, Türkiye kaybetti” denecekti. Bütün detaylarıyla bu cinayete hazırlanmışlar. Dublörünü bile getirmişler. Ama Allah, Türkiye için kazdıkları kuyuya kendilerini düşürdü.
Kaşıkçı cinayeti sonrası Suudi Arabistan'da bir değişim öngörüyor musunuz?
Evet... Tabii ki Suudi Arabistan'da bir değişiklik öngörüyorum. Az önce bahsettiğim ahmaklıkla alakalı bir çöküş bu. Ama bu sadece Selman ya da bin Selman'la alakalı değil. Selman bin Abdülaziz'in kral olmasından önce tüm Arap rejimleri ve Suudi Arabistan rejimi çöküşten önceki son aşamaya varmışlardı.
Nasıl bir çöküş bu?
Dünyanın en büyük petrol rezervlerini ellerinde bulundurmalarına rağmen “tehlikeli büyük başarısızlık” noktasındalar şu anda. Diğer bütün başarısızlıkları bir tarafa bırakın ve ekonomiye odaklanalım. Suudi Arabistan halkı çok büyük bir ekonomik krizin ortasındadır. Ekonomik olarak büyük bir çöküşten bahsediyoruz. Diğer alanlardaki çöküşleri hiç anlatmıyorum bile... Suud ekonomisi tehdit altında. Kötü yönetim, halkın servetinin çalınması ve bütün bunların üzerine ABD yönetiminin periyodik olarak aldığı haracı Trump'ın ciddi düzeyde artırması... Suud yönetimi, ABD ve Avrupa'dan silah almak zorunda; kendi güvenliği için değil, ABD ve Avrupa ekonomisinin menfaatleri için... Bu Trump döneminde gözle görülür bir şekilde arttı. Suudi Arabistan'ın çöküşü, Trump ve Selman öncesinde de görülüyordu ama Selman ve bin Selman şu anda finali yapıyorlar. Ben sadece Veliaht Prens bin Selman'ın değil aynı zamanda Kral Selman'ın da azledilebileceğini düşünüyorum.
O kadar geniş kapsamlı mı?
İş oraya doğru gidiyor. Eğer Muhammed bin Selman, azledilmeyi kabul etmeyip koltuk için bir savaşa girişecek olursa bu bölgeyi farklı noktalara götürebilir. Prens'e karşı Suudi Arabistan'da bir halk devrimine yol açabilir.
Körfez ittifakında beden büyük, akıl küçük
Uzun yıllardır BAE ve Suudi Arabistan'ın başını çektiği, Sisi Mısır'ının ve bölgedeki bazı figürlerin de içinde bulunduğu bir eksen var ve Ortadoğu'da pek çok icraatta bulundu bu eksen… Kaşıkçı hadisesinden sonra bu eksenin geleceğini nasıl okuyorsunuz? Politika mı değiştirir, parçalanır mı?
Suudi Arabistan-BAE ekseni dediğimiz ittifakta Suud'un bir kıymeti yok ki! Tamamen sürprizlerle gelişen bir eksen. BAE yönetimi, Suudi Arabistan'dan iğreniyor. Mısır Eski Devlet Başkanı Enver Sedat, Kaddafi'den hoşlanmazdı; Kaddafi, Tunusluları ve Libyalı elitleri sevmezdi. Bu Arap siyasî rejimlerinde görülen bir durumdur. Bugün de BAE'liler, Suudluları sevmez. Muhammed bin Zayed, Selman ve oğul Selman'ın otoriteyi ele geçirmesiyle bir eksen oluşturmayı ve daha sonra Trump ve Kushner'i de bu eksene dahil etmeyi istedi. Bu eksenle de Muhammed bin Zayed, bütün Arap yarımadasını ve Arap dünyasını yönetebileceğini zannetti. Bu eksen, endişeli bir eksen... Bu eksende, eşitler arası ilişki yok. Beden Suudi Arabistan'ın, akıl Birleşik Arap Emirlikleri'nin... Beden büyük, akıl küçük... Son yaşanan skandal olmasa bile bu dengeli bir eksen değil ve çok yürümesi de imkân dahilinde değil. Yemen'deki durum bazı hakikatleri açıkça ortaya çıkardı.
Ne oldu Yemen'de?
Yemen'de başarısız oldular. Suud-BAE ekseni Yemen'e, 2011 yılında yaptıkları devrim için halkı cezalandırmak üzere girdiler. Ve Yemen'de ülkenin bölünmesi için izlenecek Amerikan planını uygulamak üzere gittiler.
Bin Selman, ABD- CIA- Mossad-Bin Zayed ilişkisinin çocuğudur!
Peki, Bin Selman ve Bin Zayed ilişkisini nasıl okuyorsunuz? Onları bir araya getiren şey ne?
Dostlukları; ABD ile Bin Zayed arasındaki kadim ilişkiye dayanır. Amerika, CIA, MOSSAD da bu ilişkinin diğer boyutlarıdır. Amerika, CIA, MOSSAD; modern Arap siyaset geleneğinin mercileridir! Bütün buralarda Muhammed bin Zayed'in bir ağırlığı vardır. Arap Baharı sonrası devrimler Arap dünyasında baş gösterdiği zaman Muhammed bin Zayed, ‘karşı devrim' safının başını çekti. Muhammed bin Selman çocukça bir sonucudur bu ilişkilerin. Muhammed bin Selman, Muhammed bin Zayed'in kurmuş olduğu ilişki ağlarının Suud'daki çocuğudur. Zayıf şahsiyet Muhammed bin Selmanise bir yerlerle iş yapabilmek adına kendisini Muhammed bin Zayed'e mecbur hissediyor. Aynı zamanda kral olabilmek için de bin Zayed'e güveniyor. Suud'da bin Zayed'e bakış bu ama, bin Zayed'in kendisi ülkenin esas yöneticisi değil. De facto yönetici… Bin Zayed kendisi bir düğümün içinde zaten. Muhammed bin Selman'ın düğümünü çözmesi beklenen bin Zayed, kendi düğümünü çözebilmiş değil. Dolayısıyla bu ilişkinin de tıpkı kurmuş oldukları eksen gibi ciddi bir geleceği yok.
Bin Zayed tehlikeli düzlükte
Peki bir BAE vatandaşı olarak Bin Zayed'i nasıl okuyorsunuz?
Muhammed bin Zayed, Arap halklarının karşısında çok tehlikeli bir düzlüğe girdi. Bütün Arap halkları, Muhammed bin Zayed'in gerçek yüzünü gördüler ve bundan bir kaç yıl önce BAE ve bin Zayed hakkında bilmedikleri şeyleri biliyorlar. Bütün Ortadoğu'da BAE siyasetinin izleri var. Libya halkı bin Zayed'den iğreniyor. Tunus halkı bin Zayed'i sevmiyor. Yemen halkı, bin Zayed'i savaşın sorumlusu olarak görüyor. Mısır halkı bin Zayed'i darbeyi finanse eden adam olarak biliyor. Dolayısıyla 400 milyonluk Arap dünyasının tamamında sevilmeyen bir adamın siyasi geleceği tehlikede...
Bir de Kaşıkçı cinayetinin gölgesinde Türkiye-ABD-Suudi Arabistan ikili ilişkileri çok konuşuldu. Ve dünya bir şekilde bu üçgeni konuşuyor? Gözleminiz ne?
Türkiye-ABD ilişkileri iyi bir yöne doğru evrilmiş görünüyor. Allah'ın işi; Cemal Kaşıkçı'nın katli olayı, Trump, bin Selman ve bin Zayed'in isteğinin tam tersine ABD ile Türkiye ilişkilerini geliştirdi. Ayrıca Cemal Kaşıkçı'nın katliyle Türkiye'nin Suudi Arabistan ile ticari ve ekonomik ilişkilerinde sıkıntı yaşaması arzu edilmişti ki; bu da Türkiye'yi izole etmeye yönelik bir plandı. Türkiye'nin, Cemal Kaşıkçı'nın katliyle kendisini bir abluka altında bulması planlanmıştı. Ama Türkiye, dengeli bir politika yürüttü. Türkiye, pek alâ Kaşıkçı'nın ölümü üzerine duygusal tepkiler de verebilirdi, ki bunun sonu ilişkileri kesmeye giderdi. Türklere hac ve umre yasaklanabilirdi belki... Kaşıkçı'nın katlinde murad edilenlerden biri de buydu. Ama Allah, planlarını bozdu.
Türkiye, süreci yönetebildi mi?
Evet, Türkiye süreci iyi yönetti. ABD-Suud-BAE başarısızlığı üzerine şu anda Erdoğan, dengeli ve sakin bir politika yürütüyor. Erdoğan bu süreçte Selman-oğul Selman ayrımı yaptı ki, bu bile önemliydi. Gürültü patırtı arasında ilişkilerin kesildiği bir sonuç görmedik. Amerika, Türkiye'yi abluka altına almak isterken büyük bir kayıp yaşadı, çünkü Türkiye bir kez daha güçlenerek çıktı bu süreçten. Her seferinde de öyle oldu zaten; Rus uçağının düşürülmesinde, Rus büyükelçinin katledilmesinde, darbe girişiminde... Her seferinde Türkiye daha da güçlendi.
Cinayette BAE ve Bin Zayed'in rolü ispatlanabilir
BAE'yi konuşuyorduk ama yarım kaldı. Muhammed bin Selman'ın beraber poz vermesine alışkın olduğu Muhammed bin Zayed'i bu süreçte pek görmedik. Nerede BAE, nerede bin Zayed?
BAE, Suudi Arabistan ile ilişkileri sebebiyle oldukça zorlu bir süreç yaşıyor şu anda... Muhammed bin Selman'ın en büyük ortağı Muhammed bin Zayed, ya da BAE, böyle bir süreçte susuyor. Bu Muhammed bin Zayed'in yaşadığı en büyük kabus olabilir. Cinayetin yaşandığı günlerde Bin Zayed'in Fransa'da Macron ile randevusu vardı, o randevuyu bile iptal etti. Bu cinayet, ne veliaht prens Muhammed bin Selman'ın, ne de kral Selman'ın peşini bırakmayacak. Ve göreceksiniz soruşturmalar bu operasyonda BAE'nin ve Muhammed bin Zayed'in de rolünü ispatlayacaktır. Kaşıkçı cinayetinde Dubai'ye inen uçak biliniyor. BAE-Suud ilişkisinin boyutu ve bunun yanında BAE Emniyet'inin üst düzey isimlerinden birinin cinayet akşamında “Bu gece uyumayın. Sizi ferahlatacak bir haber alacaksınız” twiti ortada duruyor. Muhammed bin Zayed de ortağı bin Selman'ın gözler önündeki düşüşünden en zararlı çıkan isimlerden biri olacak.
Dün tehdit savuruyorlardı, bugün geri adım atıyorlar
Bu eksen daha iki sene önce Katar'ı ablukaya aldı, Türkiye'yi hedef seçtiği biliniyor. Daha düne kadar bu kadar yüksek perdeden tehditler savunurken, bugün susmaktan da öte olumlu açıklamalar yapmaları…
Körfez koalisyonu büyük bir sorunun içinde... Bir kaç ay öncesinde bütün bölgeyi idare edeceği vehmiyle ortalığa tehditler savururken bugün bu hale düştüler. Umman'ı, Kuveyt'i, Katar'ı, Türkiye'yi tehdit ettiler. Ama bugün geri adım atıyorlar. Dağa çıkıp “Sizi ben yönetiyorum” deyip çığlık çığlığa bağırdıktan sonra vadiye inince gerçeklerle tanışan adamın durumuna benziyor halleri. Bunun yanında bahsettiğimiz bir Körfez koalisyonu değil, BAE-Suud koalisyonu... Çöküşleri büyük! Bundan da Arap sahasındaki gerçek devrimciler faydalanacaklardır diye düşünüyorum. Öbür taraftan Trump; bin Zayed ve bin Selman için şemsiye vazifesi görüyordu. Öyleyse, bu darbe sadece kula değil, aynı zamanda onları koruyan efendilerine de vurulmuş bir darbedir. Bu cinayet sonrası, zaten bin bir sorunla uğraşan Trump'ın başına bir bela daha açılmış oldu.
Kimdir?
1957 yılında Birleşik Arap Emirlikleri'ni oluşturan 7 emirlikten Ra'sü'l-Hayme'de doğan Hasan al-Diqqi, yüksek öğrenimini İmarat Üniversitesi'nin Maliye bölümünde tamamladı. Bir süre kamuda memur olarak çalışan Diqqi, daha sonra Eğitim Bakanlığı'nda şube müdürü olarak görev aldı. Afganistan başta olmak üzere İslam dünyasındaki pek çok çatışma bölgesine giderek gözlemlerde bulunan al-Diqqi, çok sayıda kitap yazdı. Körfez ülkelerinde teşkilatlanan Ümmet Partisi'nin BAE'deki yapılanmasında görev alan al-Diqqi'nin, 2017 yılında BAE ve Suudi Arabistan tarafından açıklanan ve 100'e yakın kişi ve kurumu içeren uluslar arası terör listesinde adı bulunuyor.
(Timetürk)
Güncellenme Tarihi : 5.11.2018 13:36