Gündem
  • 5.2.2008 14:43

BAHÇELİ: "ÇARŞAF VE PEÇENİN DE ÖNÜ KESİLMİŞTİR"

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, başörtüsü düzenlemesinin, "ilk ve orta öğretime yaygınlaşacağını ve kamu hizmetlerinde çalışanların da aynı haklardan yararlanacağını" iddia etmenin, çok açık bir istismar çabası olduğunu ifade ederek, "MHP, üniversiteler dışında böyle bir düzenlemeye kesinlikle karşıdır. Bu konudaki samimiyet ve kararlılığımıza herkes inanmalıdır" dedi.
      Partisinin TBMM grup toplantısında konuşan Bahçeli, 5 Şubat 2008 tarihinin, laiklik ilkesinin Anayasaya girişinin 71. yıldönümü olduğunu hatırlatarak, "Bu vesile ile Türk Milletinin ve Cumhuriyetin kuruluş ilkelerini, demokrasiyi ve ortak milli ve manevi değerlerini bir bütün olarak kucaklamak ve bunları bir arada yaşatmak, yüceltmek ve savunmak iradesi ve kararlılığına olan sarsılmaz güvenimizi belirtmek istiyorum" diye konuştu.
     
     "KIŞKIRTICI SÖYLEMLER..."

      Bu kışkırtıcı söylemlerin, samimi endişe ve tespit boyutlarını aşarak neredeyse temenni niteliği kazandığını kaydeden Bahçeli, şöyle devam etti:
      "Temel kavramların içini boşaltarak bunların bir çatışma aracı olarak kullanılması ve bunlar etrafında cephe mevzilerinin sınırlarının çizilmeye çalışılmasının, çok tehlikeli bir toplumsal çatışma ortamının şartlarını hazırlamak olduğu ne yazıktır ki görülememiş veya gözardı edilmiştir. Bu tahrikleri, Cumhuriyetin değerlerini koruma düşüncesiyle yapanların çok iyi bilmesi gerekir ki kanunların tanınmayacağının peşinen ilan edilmesi ve herkesin ön yargılara dayalı kendi hukuk alanı yaratmaya çalışması, hukuk devletine olan inançla bağdaşmayacak, ortak değerlerin korunması amacına da hizmet etmeyecektir. Bu yola sapılması ise kaos ortamına davetiye çıkarmak olacaktır." MHP Lideri Bahçeli, toplumun bir bütün olarak ilgilendiren hassas konularda geniş tabanlı bir anlayış birliği oluşması için demokratik bir tartışma zemininin mevcudiyetinin vazgeçilmez bir gereklilik olduğunu söyledi.
     
     "ÇARŞAF VE PEÇENİN DE ÖNÜ KESİLMİŞTİR"

      Böyle bir adım atmak isteyen iktidar çoğunluğunun, bunu basit bir yasa ile yapmasının mümkün olduğunu dile getiren Bahçeli, "Ancak şimdi Anayasada yaptığımız düzenleme ile bunun yüksek öğretim kurumlarıyla sınırlı olacağının bir Anayasa normu olarak açıkça belirtilmesi, bundan sonra ilk ve orta öğretim kurumlan ve kamu kesimi için yapılması düşünülebilecek düzenlemeleri daha da zorlaştırmıştır" görüşünü ifade etti.
      Bundan sonra bu konuların kanunla düzenlenemeyeceğini, bunun için anayasa değişikliğinin gerekeceğini ifade eden Bahçeli, "Görüleceği üzere, yüksek öğrenim için yapılacak düzenlemeler bunun ilk ve orta öğretime ve kamu kesimine de uygulanmasının önünü açmamış, aksine bu yolu daha da zorlaştırmıştır" diye konuştu.
      "Esas itibariyle bir sınırlandırma düzenlemesi olan Ek 17. maddenin, üniversitelerde hangi kıyafetin serbest olacağını tanımlayarak, sakıncalı kıyafetlere üniversitelerde yer olmadığını hükme bağladığını" anlatan Bahçeli, şöyle devam etti:
      "Buna göre, yürürlükteki kanunlarla sarık, cübbe ve benzer kıyafetlerle üniversitelere girilemeyecektir. Başın örtülmesinde kişinin yüzünün açık olması ve kimliğinin tanınması şartı getirildiğinden, çarşaf ve peçenin de önü kesilmiştir. Mevcut kanunlarla yasaklanmayan çarşaf ve benzeri giysiler çene altına taşan kıyafetler olduğundan, bunların bu yolla yasak kapsamına alınması mümkün hale gelmiştir. Bütün bu gerçekler karşısında, yapılacak düzenlemeler sonrası peçe, çarşaf, sarık ve cübbenin de üniversiteye gireceğini söylemek, ahlak ve insaf ölçüleriyle bağdaşmayan bir saptırma olacaktır."
     
     "TAHRİKLERE KARŞI TEYAKKUZ HALİNDE OLUNMALI"

      Anayasa ve yasa değişiklikleri süreçlerinin tamamlanarak yeni düzenlemelerin yürürlüğe girmesiyle, üniversitelerdeki tatbikatın, buna göre düzenleneceği yeni bir uygulama döneminin başlayacağını ifade eden Bahçeli, şöyle devam etti:
      "Bu sürecin gerginlikten uzak bir şekilde ve en az sancılı olarak yürütülmesinde üniversite yöneticilerine, öğretim görevlilerine ve öğrencilere büyük görev ve sorumluluklar düşmektedir. Bu hassas dönemde herkes tahriklere karşı teyakkuz halinde olmalı, üniversitelerin bir çatışma alanına dönüştürülmesine imkan vermeyecek bir sağduyu ve sorumluluk duygusuyla hareket etmelidir. Başörtüsü nedeniyle doğan bir mağduriyetin giderilmesi, mağdurlar bakımından bir rövanş olarak görülmemeli, başı açık öğrencilerin kendilerini bir baskı ve tehdit ortamında hissetmelerine yol açacak hareketlerden kesinlikle kaçınılmalıdır. Kılık kıyafet farklılıkları bireysel hayat tarzı tercihlerinin bir tezahürü olarak kabul edilmeli, baş örtünme devlete ve rejime bir meydan okuma vasıtası haline getirilmemelidir.
      Bu konuda üniversite yönetimleri gereken her tedbiri almalı, bunu vesile ederek bir baskı ve tehdit ortamı yaratmaya yönelebilecek olanlara karşı zorlayıcı önlemleri tereddütsüzce uygulamalıdır. Başı açık öğrencilerin özellikle taşra üniversitelerinde yoğun bir baskı altında kalacakları, başörtüsünün serbest bırakılmasının, başı açık öğrenciler için tehlike ve tehdit oluşturacağı algısı, toplumun geniş kesimlerine hakim bir düşünce ve endişedir. Bunun yok sayılması, yersiz ve geçersiz görülmesi hem mümkün değildir, hem de doğru değildir. Bu kesimlerin kaygılarının giderilmesi bir zorunluluktur. Hiçbir özgürlüğün, başkalarının hak ve özgürlüklerine tecavüz edecek veya bunları yok edecek şekilde kullanılamayacağı evrensel bir hukuk ilkesidir. Bu ilke Anayasamızın 14.
      maddesinde de ifadesini bulmuştur."
     
     "ANKARA İKİ ÖNEMLİ TEPE ÜZERİNDE SEMBOLLEŞMİŞTİR"

      MHP lideri Bahçeli, "Bedeli kanla ödenerek Büyük Atatürk’ün önderliğinde kurulmuş Cumhuriyetimizin Başkenti Ankara iki önemli tepe üzerinde sembolleşmiştir. Bunlardan biri devletimizi kuran ve milletimizi kurtaran aziz Atatürk’ün naaşının bulunduğu Anıtkabir’i barındıran Anıttepe, diğeri ise inanç hürriyetimizin ve manevi değerlerimizin sembolü olan bir mabedi barındıran Kocatepe’dir" diyerek şunları kaydetti:
      "MHP, kimseyi asla bir tercihe ve taraf olmaya zorlamadan, her ikisini de en yüksek seviyede benimseyen ve temsil eden, bu değerler arasındaki rabıta ve bağın kopartılmasına asla izin vermeyen duruşu ile Anıttepe ile Kocatepe arasına çekilmiş çelikten bir halattır.
      Milliyetçi Hareket din ve vicdan özgürlüğünün, laikliğin teminatı, savunucusu ve koruyucusudur. Partimiz bu değerleri yalnızca savunmanın da ötesinde, birbirleri ile bir terkip oluşmasını arzulamaktadır. Bu yapının yıkılmasına da istismarına da çatıştırılmasına da izin vermeyecektir.
      Türk Milliyetçilerine Atatürk’ü, Cumhuriyeti ve laikliği veya samimiyetle bağlandığımız inançlarımızı öğretmek veya hatırlatmak; kendi yanılgılarını ve ön yargılarını milliyetçiliğin bir kusuru gibi dayatmak hiç kimsenin, haddi ve hakkı değildir. Milliyetçi Harekete gönül vermiş aziz vatandaşlarımızın ve Türk Milliyetçilerinin, kimseden milli tarihimizi ve kutlu değerlerimizi öğrenmeye ve onlardan akıl almaya asla ihtiyacı yoktur."

Güncellenme Tarihi : 24.3.2016 14:00

İLGİLİ HABERLER