Gündem
  • 25.6.2024 12:17

Bahçeli : MHP ve Ülkü Ocaklarını suçlayanlara bu can bu bedende olduğu müddetçe hakkımı helal etmeyeceğim,

MHP Lideri Devlet Bahçeli: Cumhur ittifakı Türk milletinin ruh köküdür
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin grup toplantısında açıklamalarda bulundu. Açıklamasında, "Sarsıcı gelişmelerin ülkemize doğrudan tesir ettiğini değerlendiriyoruz." ifadelerini kullanan Bahçeli, "Cumhur ittifakı Türk milletinin ruh köküdür ve kararlılıkla yoluna devam edecek." dedi.

Sizlerden özellikle ricam, yasama faaliyetleriyle eşgüdüm halinde vatandaşlarımızın nabzını tutmanız, siyasi pozisyon ve politikalarımızı bilavasıta anlatmanızdır. Milletimizin sesine her zaman kulak verdik, yine vereceğiz. Milletimiz ne diyorsa, ne istiyorsa onu söyleyeceğiz, ona müzahir hareket edeceğiz. Çünkü mütemadi varlığımızın fikri ve siyasi kaynağı Türk milletidir. Nitekim millet ve milliyet onurundan tavizimiz düşünülemeyecektir. Milletimizin ruh kökünde gömülü halde bulunan paha biçilemez hazineleri bulup çıkarmakla, bu suretle koruyup kollamakla mükellefiz. Bu mükellefiyeti; Türk tarihinin, Türk kültürünün, yaşanmış Türk asırlarının, milli birlik ve kardeşlik mirasının kutlu bir emaneti olarak görüyoruz. Küresel ve bölgesel kuvvet dengelerinin baştan ayağa bozulup sancılar eşliğinde yeniden kurulma sürecine girdiğini dikkate aldığımızda, bütün enerjimizi ardışık tehditlere yol açan değişken, defolu, dejenere ve DEM’lenmiş çoklu etkileşim alanlarına teksif etmemizin kaçınılmaz bir gerçek olduğu karşımıza çıkacaktır. Her zaman olduğu gibi, çalışmayı bir ibadet gibi telakki edeceğiz. Yorulmayacağız, yenilmeyeceğiz, yılmayacağız. Önce ülkem ve milletim demekten asla vazgeçmeyeceğiz.

HANIMEFENDİLER, BEYEFENDİLER, BİZ MİLLİYETÇİ-ÜLKÜCÜ HAREKETİZ

Milliyetçi-Ülkücü Hareket en son 12 Eylül darbesinde sanık sandalyesine oturtulmuş, nice haksızlığa, nice hukuksuzluğa, nice zulme, nice çileye ve mağduriyete dibine kadar maruz kalmıştı.

Yargılanan davamızdı, sorgulanan tertemiz dava arkadaşlarımızdı.

İdam sehpalarında cennetin müjdesiyle nurlandık.

Taş duvarları medrese yapıp umutlandık. 

Zindanlarda Yusuf olup ayağa kalktık.

Kahpe pusularda hilal olup kanatlandık.

Marksist-Leninist ve Komünist saldırılara inancımızla katlandık.

Şehitlerimizle, gazilerimizle, ülkülerimizle kahramanlaştık.

Hanımefendiler, beyefendiler, biz Milliyetçi-Ülkücü Hareketiz.

Ona buna pabuç bıraksaydık, kurşunlara, bombalara, iftiralara, ithamlara, isnatlara, itibar cellatlarına, cinayet örgütlerine, cani hesaplara düğme ilikleyip korkudan saklansaydık, sorarım sizlere; 

Cami avlularında omuzladığımız şehitlerimize ne diyecektik? 

7 bin yıllık Türk tarihine ne anlatacaktık? 

Birbirimizin yüzüne nasıl bakacaktık? 

Türk milletinin huzuruna hangi mazeretlerle çıkacaktık?

Devlet ebed müddeti, millet ebed müddeti muhafaza ve müdafaa şerefine nasıl ve ne şekilde müstahak olacaktık?

YARIM PORSİYON AYDINLAR, SATILMIŞ KÖŞE YAZARLARI, ŞEREFİNİ ÜÇ KURUŞA DEVRETMİŞ BİR KISIM SİVİL TOPLUM KURULUŞU YÖNETİCİLERİ MHP’YLE YATIP MHP’YLE KALKIYORLAR

Kalkmışlar, sabah akşam Milliyetçi Hareket Partisi’ni ve Ülkü Ocakları’nı asıp kesiyorlar, manipülasyon dümenini çeviriyorlar.  Kiralık gazeteler, iç işgal cephesine ekranlık yapan başta Halk Tv olmak üzere bazı televizyon kanalları, yarım porsiyon aydınlar, satılmış köşe yazarları, şerefini üç kuruşa devretmiş bir kısım sivil toplum kuruluşu yöneticileri MHP’yle yatıp MHP’yle kalkıyorlar. Bunlara siyaseten her türlü desteği verip sözcülüğüne talip olan CHP’nin başkanı da iki de bir kale duvarlarımızı taşa tutuyor, olmayan siyasi aklının dibindeki tortuları ortalığa saçıyor. Bu şahsın “o iki kişi” diyerek sistematik ve plan dahilinde suçlayıp saldırdığı değerli arkadaşlarım, benim can beraberi ülküdaşlarımdır ve partimizin saygın isimleridir. CHP Genel Başkanı bizim iki arkadaşımıza değil, sağında solunda yuvalanan Türk ve Türkiye düşmanlarına, ilişki ve irtibat içinde olduğu vatan ve millet muhaliflerine baksa zannederim daha tutarlı, daha dengeli, daha isabetli bir davranış içinde olacaktır. Değil bizim iki ülküdaşımız, tek bir ülküdaşımız bile bunların alayına yetecektir. Şu paylaşacağım sözler ibret almasını bilenler için ne kadar da anlam doludur:

Sanma gelen bu aleme, insan gelir, insan gider.

Nefsinde miraç etmeyen cahil gelir, cahil gider.

Sen çünkü adem zadesin,

Sırr-ı kerem sırrındandır.

Adamlığa eremeyen hüsran gelir, hüsran gider. 

Adam gibi adam olanlara selam olsun.

Duruşu ahlaklı ve mert olanlara selam olsun.

Nefesi vatan kokanlara selam olsun.

Mensubiyeti Türk milleti olanlara bin selam olsun.

UYDURULMUŞ VE ÜRETİLMİŞ TEZVİRATLARLA OYALANIRLAR

Kayseri Pınarbaşı’nda meydana gelen bir adli vakadan dolayı Milliyetçi Hareket Partisi’ni karalamaya namertçe tevessül ederler.  Temmuz 2024 Pazartesi günü başlayacak mahut cinayet davasıyla partimizi ve Ülkü Ocaklarını ilişkilendirmek için tek ayak üzerinde kırk yalan söylerler. Uydurulmuş ve üretilmiş tezviratlarla oyalanırlar. Şu hususu özellikle ifadeye mecburum ki, kimin kimlerle iş tuttuğunu, sağda solda nelerin konuşulduğunu, hangi iftira düzeneklerinin hazırlandığını çok iyi biliyor ve bunların hepsini takip ediyoruz.

DAVAMIZI ÜÇ BEŞ ÇAPULCUNUN KEYFİNE GÖRE YARGILATMAYIZ

Ortalıkta gezen kuklaların, cenaze üzerinde tepinen nebbaşların, onlara gaz veren onursuzların tariz, tazyik ve tahrikiyle Milliyetçi Hareket Partisi’ni ve Ülkü Ocakları’nı sorgulatmayız. Bizi sindirmeye çalıştıklarını görmediğimiz mi sanılıyor? Bizden taviz istenildiğini bilmediğimiz mi zannediliyor? Yazılan hain senaryonun üst aklını, büyük resmini, ağaçların ardındaki ormanı fark etmediğimiz mi düşünülüyor?  Eğer böyleyse zeka özürlü muhataplarının aklına şaşarım, hattızatında hepsine de acırım. Milliyetçi Hareket Partisi’yle aşık atılamaz, boy ölçüşmeye hiç kimse cüret edemez.  Fason bir 12 Eylül iklimi oluşturup davamızı ve partimizi sanık olarak afişe etmeye kalkanların da alınların karışlar, külahlarını ters giydiririm. 1 Temmuz’da başlayacak söz konusu davaya sadece avukatlarımız katılacak, bunun dışında hiç kimse orada bulunmayacaktır. Herkes eteğindeki taşı döksün de şahit olalım. Kim ne biliyorsa, hangi belge, bilgi ve bulguya sahipse, mahkemeye sunsun da hepsinin ense tıraşını görelim.

Milliyetçi Hareket Partisi ile Ülkü Ocakları’nı en küçük bağ ve bağlantısı olmayan bir cinayetle irtibatlandırıp suçlayanlara, bu can bu bedende olduğu müddetçe hakkımı helal etmeyeceğim, ya bu dünyada ya da mahşerde hepsiyle tek tek hesaplaşacağım. Pensilvanya hukukunun değil Türkiye Cumhuriyeti hukukunun geçerli olduğunu müştereken ve açıklıkla göreceğiz. Dalımızı kırmak için sıraya girenler sakın ayranımızı kabartmasınlar, sabrımızı zorlamasınlar, köklerini kurutmak bizim için an meselesidir.

İşte böylesi kurşun gibi ağır ortamda ve bu gelişmelerle bağlantılı olarak Türkiyelilik ve Türkiye milliyetçiliği ibareleri gündeme havale edilmiştir.

Devletimizin adı Türkiye Cumhuriyeti’dir. Milletimizin adı Türk milletidir. Coğrafi manada bir kimlik tanımı katiyen masum addedilemez.

 İlham kaynaklarımızdan birisi de, “Allah nasip eder, ömrüm vefa ederse, Musul ve Kerkük ve Adaları geri alacağım. Selanik de dahil Batı Trakya’yı Türkiye hudutları içine katacağım” haykırışıdır. Yine Aziz Atatürk’ün dediği üzere, Türk yıldırımdır, kasırgadır, dünyayı aydınlatan güneştir. Türkiye Cumhuriyeti’nin temeli Türk kahramanlığı ve yüksek Türk kültürüdür.  Yabancı ülkelerde iyi niyetli şekilde Türkiyeliyim diyenlere bir şey demiyoruz. Ancak biz Türk’üz, Türk milliyetçisiyiz, Türk milletinin ve Türkiye’nin hayat boyu sevdalılarıyız.

Güncellenme Tarihi : 25.6.2024 12:48

İLGİLİ HABERLER