Gündem
  • 28.1.2025 12:33

Bahçeli : Ne günlere kaldık ey Gazi Hünkar; katır mühürdar oldu eşek defterdar.

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin TBMM Grup Toplantısı’nda gündeme ilişkin önemli açıklamalarda bulundu. 

“YANGIN TAMI TAMAMINA BİR CİNAYETTİR”

Bolu’da 78 kişinin hayatını kaybettiği otel yangınına ilişkin çarpıcı açıklamalarda bulundu. Bahçeli, “Aslında Grand Kartal Otel yangını bir facianın daha fazlası, tamı tamamına bir cinayettir.” dedi.

“MHP VE CUMHUR İTTİFAKI HESAP SORACAK”

Yangında sorumluluğu olanların tespit edilmesi gerektiğini vurgulayan Bahçeli, şu ifadeleri kullandı: “MHP ve Cumhur İttifakı, cinayette parmak izi olanlara bedel ödetecek kudret ve muktedirliktedir.” 

"HESAP SORULACAK"

Facia sonrası yaşanan siyasi tartışmalara tepki gösteren MHP Lideri Devlet Bahçeli, yangında kimin sorumluluğu varsa hesap vermesi gerektiğini belirterek şunları söyledi:

“Facianın dumanları tütüyorken onu bunu suçlayıp işin içinden kurtulmaya çalışmak narsistliktir. Bırakalım yargı görevini yapsın. Kan donduran ifadeleri medyaya kadar yansıyan pişkin otel sahibinin suçu ve sorumluluğu alenen sabitken, eksikliklerin tespitinden 17 gün sonra oteldeki restorana uygunluk belgesi veren müşahede edilen eksikliklerle ilgili hukuki ihbar görevinden kaçınan Bolu Belediyesinin yangını siyasi karambole getirme arayışını, bahse konu belediyenin siyasi sorumlusu olan şahsın günbegün gün polemik çarkı döndürüp orayı burayı hedef alarak çamur atmasını, ilgili bakanlığın hiçbir şey olmamış gibi hareket ederek öz eleştiriden imtina etmesini, valiliğin ve il özel idaresinin sorumluluk alanında ısrarla uzak duruşunu isabetli ve doğru bulmadığımızı huzurlarınıza açıklamak mecburiyetindedir”

TRUMP'A GAZZE TEPKİSİ

Gazze’li mazlumların Mısır ve Ürdün’e sürgün edilmesiyle ilgili sözde proje oldukça sakıncalı ve sancılı hezeyan olarak gündemdedir.

Filistinli kardeşlerimizin nerede yaşayacağı hiç kimsenin, hiçbir ülkenin tayin edebileceği bir konu değildir.

ABD Başkanı Trump’ın Rusya ile Ukrayna savaşını bitirme çabasının aynısını, İsrail ile Filistin ihtilafında görmek, konuya müdahil ve muhatap herkesin en doğal hakkıdır. 

Filistin halkını bırakınız topraklarından çıkarmayı veya zorla yerinden edilmesini, bunu ifade etmek dahi gayri hukuki, gayri insani ve gayri ahlaki bir tutumun özetidir.

ABD yönetiminden beklentimiz, ülkelerin egemenlik haklarına saygı duyması, tahakkümcü ve dayatmacı politikaların sonunun ve sonucunun olmayacağını bilmesidir.

Hesap hatasının, hedef şaşırtmanın, siyasi ayak oyunlarının, küresel otokrat heveslerin hiç kimseye bir faydası olmaz, olamaz.

Gene ABD yönetimine düşen terör örgütleriyle kesin hatlarla ayrışması ve bağlarını koparmasıdır.

17 Ocak 2025 tarihinde, ABD Merkez Kuvvetler Komutanı’nın üst düzey askeri görevlilerle birlikte Suriye’nin kuzeydoğusunda YPG/PKK ile temas kurup terör örgütünden “DEAŞ karşıtı ortaklarımız” diye bahsetmesi ayıplı bir siyasetin yeni skandalıdır.

Teröristler ortaksa Türkiye’yle samimi ve sahici müttefikliğe inanacak ve ikna olacak var mıdır?

Suriye’nin yeni yönetiminin silah bırakmasını istediği terör örgütünün, buna şimdiye kadar yanaşmaması, hatta gündemine dahi almaması bir yönüyle küresel terör baronlarının ve destekçilerinin tembih ve teşvikiyle doğrudan bağlantılıdır.

Bölücü terör örgütü silah bırakmıyorsa, o silahları ellerinden alıp teröristlerin kafasında kırmak ve hepsini birden cezalandırmak Türkiye’nin beka ve güvenlik hakkıdır.

Hakkımızı çiğnetmeyiz, çiğnemeye azmedenleri de mahvı perişan ederiz.

YÜREĞİNİZ YETİYORSA ÇIKIN SOKAĞA DA GÖRELİM

 

Değerli Arkadaşlarım,

Varsın akbabalar etrafımızda kanat çırpsın,

Varsın kuklacı ve kumandalı mağlupların ve onları kafese koyan iç ve dış ihanet cephesinin sesi çok çıksın,

Hiçbirisine bakmayacağız.

Hiçbirisine aldırmayacağız.

Hiçbirisini ciddiye ve dikkate almayacağız.

Bize saldırıp en galiz ifadeleri kullanan meczupları Allah’a havale edip günü geldiğinde kalplerinde yuvalanan yılanların pişmanlık zehri akıtmasına da elhak şahit olacağız.

Yüksek ülkülere susamış bir neslin susuzluğunu nabzımızda duyuyoruz.

Ülkemizi ayrıştırmanın ve ayrımcılığı tırmandırmanın arzusunda olan sahte demokratları takip ediyoruz.

Boykot moykot ezberlerinden sonra, sokağa çıkma çağrılarının, sivil direniş kışkırtmalarının ya darbeye ya da isyana davet olduğunun farkındayız.

15 Temmuz’dan ders almayanlara sesleniyorum, haydi yüreğiniz yetiyorsa çıkın sokağa da görelim? Ateşle oynama merakınız nüksettiyse deneyin de boyunuzun ölçüsünü alalım.

Kuyruk acısının ve kulis sancılarının pençesinde ne yapacağını, ne isteyeceğini bilemez bir halde bir uçtan diğerine sürüklenen CHP’nin 12 Eylül’de yarım kalan hesaplaşmaya dönük bir özlemi varsa, kınında beklemekten yorulmuş kılıç gibi burada olduğumuzu hatırlatıyor ve haykırıyoruz.

SEÇİM BEKLENTİSİ HAYALİ BİR BEKLENTİ

Seçim beklentisi hayali bir beklentidir ve boşa kürek çekmektir.

Çağdaş demokrasinin hiçbir kural ve ilkesiyle yolu kesişmeyen CHP ve yedeklerinin Türkiye’nin siyasi istikrarını bozma teşebbüsü ters tepmeye mahkumdur.

Cumhur İttifakı karanlık emel sahiplerinin alayını ülkemizin her köşesinde karşılamaya hazırdır.

Türkiye sahipsiz değildir. Türk ile Kürt, Alevi ile Sünni aynı kökün dalları, aynı milletin evlatları olarak birdir, beraberdir ve kardeştir.

Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi yaşayacak ve yaşatılacaktır.

Terörsüz Türkiye’nin huzur ve güven dolu mesajının maşeri vicdanda karşılığını bularak gerçeğe döneceği günlere az kalmıştır.

Kahraman şehitlerimizin ve bir avuç gafilin ardına saklanıp hilalimize ve dava şerefimize taş atan alçakların, kullanışlı aparatlarının ve Türk milletinin içine sızmış ajanlarının rezil rüsva hallerini de göreceğimizi biliyoruz.

Ve bunların ne insan içine çıkacak yüzlerinin ne de birbirini yüzüne bakacak hallerinin olmadığını şimdiden fark ediyor, bunun da canlı tanıkları olacağımızdan asla kuşku duymuyoruz.

Ne demiş Merhum Ziya Paşa:

“Ne günlere kaldık ey Gazi Hünkar; katır mühürdar oldu eşek defterdar.”

KİM SORUMLUYSA HESAP VERECEK

Grand Kartal Otel yangınında kimin sorumluluğu bulunuyorsa hesabını vermesi kaçınılmaz bir adalet ve hukuk gereğidir.

Sönmüş ocaklar üzerinde kutuplaşma sahnesi kurmak namertliktir.

Facianın dumanları tütüyorken, henüz hayatını kaybeden masumlar yanmış otelden çıkarılmamışken, onu bunu suçlayıp işin içinden sıyrılma telaşına kapılmak narsisliktir.

Gazete köşelerinde, televizyon ekranlarında kalem oynatıp söz düellosuna heves edenler kendi mahallerinin megafonu olmaktan öte hiçbir değerlerinden söz edilmeyen, ahlaken de namevcut olan çürüklerdir.

Ahlaklı olmanın ilk şartı esasen sorumlu olmaktır.

Sorumluluk hissiyatının açılacağı kapı ahlaklı duruştur.

Gerçekleri bastırmak veya baltalamak ahlakın değil, adaletin ilgi ve iştigal sahasındadır.

Bazı düşünürlerinin iddia ettiği gibi, ahlak alanında günümüzde sahip olduklarımız belirli bir kavramsal çerçevenin fragmanları mıdır?

Aslında ahlakın kendisi değil de sureti mi geçerlidir?

Bize göre Merhum Hüseyin Nihal Atsız şu tespitinde son derece haklıdır: 

“Hiçbir milletin münevver zümresi, halkının fazilet ve fedakarlığı karşısında bu kadar dejenere olmamıştır.”

Meşhur bir filozofa göre, huzur ve mutluluk faziletin mükafatı değil, bizzat kendisidir.

Ahlak ve faziletin kılavuzluğunu yapmadığı hiçbir meşveret ve münasebet ağı meşru addedilemez. 

Bugünkü zaman tünelinin içinde karşımızdan gelen ışığın münevverlerin aydınlığı mı yoksa felaketin habercisi mi olduğunu tam manasıyla ayırt etmek ziyadesiyle müşküldür.

Çünkü ne münevver de ışık vardır ne de ışığı taşıyacak bir münevver kalmıştır.

Fikri, ahlaki ve manevi kuraklık her alana yayılmaktadır.

Bereketsizliğin ve belirsizliğin önü kesilemezse, körleşen empati ve merhamet duyguları canlılık emaresi gösteremezse, siyasi mevzilerden yaylım ateşi görüş açısını ve görüşme vasatını yok ederse ortaya çıkacak tahribatın Z raporunun altında herkesin ve hepimizin kalması mukadderdir.

Felaket zamanlarında birlik ve beraberliğin teyidi yerine tefrikine muhatap olmak milli ahlakımıza vurulmak istenen kelepçenin teşhiri değil de acaba nedir?

Kendisi aynı zamanda bir ahlak kahramanı olan Merhum Akif bakınız milli ahlaka nasıl bir anlam yüklemişti:

Oyuncak sanmayın! Ahlakı milli ruhu millidir;

Onun iflası en korkunç ölümdür: Mevt-i küllidir.

 

 


 


 

 

 

Güncellenme Tarihi : 28.1.2025 13:22

İLGİLİ HABERLER