BAKAN MUMCU'DAN ŞOK AÇIKLAMA: DERSHANECİLİĞİN GELECEĞİ YOK...
VEHBİ BAŞ
İSTANBUL - Milli Eğitim Bakanı Erkan Mumcu, ''Artık performansınızı dershanecilikte yoğunlaştırmaktan vazgeçin, çünkü o sektörün geleceği yok'' dedi. Bakan Mumcu ayrıca basın mensuplarından gelen bir soru üzerine, Milli Eğitim Bakanlığı'nın af projesi olmadığını da söyledi.
The Marmara Oteli'nde gerçekleştirilen Tüm Özel Öğretim Kurumları Derneği'nin (TÖDER) tanıtım toplantısında bir konuşma yapan Milli Eğitim Bakanı Erkan Mumcu, özel eğitimcilerin örgütlenmelerinden dolayı duyduğu memnuniyeti dile getirdi ve aynı alanda faaliyet gösteren birçok sivil toplum örgütünün birbirinden kopuk olduğunu belirterek, TÖDER yöneticilerinden eğitim alanında faaliyet gösteren sivil toplum örgütleriyle ilişki halinde olmalarını tavsiye etti.
Eğitime ayrılan kaynaklar konusuna da değinen Erkan Mumcu, ''Bu alandaki istatistikler çok sağlıklı değil. Eğitime ayrılan payın, büyük bir kısmı kayıt dışı ekonomi alanında gerçekleşiyor. İnsanların büyük bir kısmı, aile bütçelerinin yarısına yakınını çocuklarının eğitimlerine harcıyor ve bu da bu alanda çok büyük bir harcamanın yapıldığının apaçık kanıtıdır. Ancak bu kaynağın verimli ve rasyonel kullanıldığını söylemek pek mümkün değildir'' şeklinde konuştu.
Türkiye'nin 8 yıllık temel eğitimde çok ciddi adımlar attığını ancak işin niteliğine girildiğinde ciddi sorunlarla karşılaşıldığını kaydeden Bakan Mumcu, şunları söyledi:
''Eğitimdeki bu problem kaynak değil, zihniyet problemidir. Eğitimde ciddi sorunlar var ve bunlar zihniyet sorunları. Dünya eğitime ilişkin birikimini geliştirmiş. Bu doğrultuda yeni bilgileri yeni kavramları, yeni eğitim teknolojisine dönüştürmüşken, klasik öğretme zihniyetini kutsallaştırmanın manası yok. Küresel refahtan pay almak, zenginler liginde kalmak istiyorsak, bilgi iletişimimizi yeniden özden geçirmek, bilgiyi üretime dönüştürmek zorundayız. Bilgi bazlı ekonomiye dönmek zorundayız. Bunun yolu bilgiyi kullanan, geliştiren insan profili yetiştirmektir. Bunun için Türkiye eğitime yatırım yapmak zorundadır.''
''BÖYLE BİR SAÇMALIĞA SON VERMEK ZORUNDAYIZ''
Bakan Mumcu, ''Türkiye'de sağlıklı bir piyasa ekonomisi var mıdır, bilmem ama eğitim sektöründe mevcut koşullar altında sağlıklı bir piyasa ekonomisinin, kurallı bir piyasa ekonomisinin işleyebilmesi mümkün gözükmemektedir'' dedi.
Tek sınavda orta öğretimden, yüksek öğretime geçiş yapıldığını vurgulayan Bakan Mumcu şöyle devam etti:
''Çünkü yüksek öğretimde yaratabildiğimiz kapasitenin sınırlı olduğu ve bir tek sınavda bir tek ortaöğretimden yüksek öğretime geçiş sınavında herkesin hayatıyla ilgili karar verdiğiniz bir olgu varsa, bu ülkede sağlıklı bir piyasa ekonomisini işletemezsiniz. Çünkü burada bir kıtlık vardır. Kıtlık rejiminin var olduğu yerde sağlıklı bir rekabet işlemez. Onun için kıtlık rejimini ortadan kaldırmak gerekir. Eğer bütün süreçler bir sınava ayarlanmışsa, piramidin ucunda bir sınav varsa; o sınav, Türkiye'de kimin sınıf atlayıp, kimin sınıf atlamayacağına karar veriyorsa... Yüksek öğretim mezunlarının gelirleri bütün ulusal ölçekteki istatistiklerden biliyoruz ki, yüksek öğrenim görmeyenlerden aşağı yukarı yüzde 50 fazladır.''
Sözleri zaman zaman alkışlarla da kesilen Bakan Erkan Mumcu, bu yanlış sistemin kendi yanlışını kendi ürettiğini belirterek, ''Kendi ürettiği yanlışın mağdurlarını kendi yaratıyor, ama bir suçlu ilan etmek icap ettiği zaman da özel eğitim kurumlarını, dershaneleri suçlu olarak gösteriyor. Sen sistemini adam gibi kurmamışsın, sen sitemini adil kurmamışsın, sen sistemini verimli kurmamışsın ve bu durumda sadece suçlu ilan etmek gerektiğinde bir tane günah keçisi arıyorsun ve devlete karşı zaten boynu bükük olan özel girişimci, özel dershaneci boynunu büküyor ve 'eyvallah suçlu benim' diyor. Böyle bir haksızlık olamaz. Özel girişimin özendirilmesi gereken bir alanda, özel girişimcinin ürkütülmesi, adeta onların cezalandırılmasıdır. Böyle bir saçmalığa son vermek zorundayız'' diye konuştu.
''PARANOYA SADECE PARANOYA''
Politikalarını ve bütün desteklerini, girişimlerini öğrenci merkezli, öğrenci odaklı yapacaklarını söyleyen Mumcu, ''Bunu desteklerken özel eğitim kurumlarını değil, özel eğitim kurumlarından yararlanmayı özendireceğiz. Yani eğitim sisteminin odağı öğrencidir. Öğrenci var olduğu için okul var, öğretmenler, milli eğitim bakanlığı var'' şeklinde konuştu.
Özel eğitim kurumlarına da seslenen Bakan Erkan Mumcu, ''Artık performansınızı dershanecilikte yoğunlaştırmaktan vazgeçin. Çünkü bu alanın geleceğinin olmadığını size şimdiden söylüyorum'' uyarısında bulundu.
Metin Bostancıoğlu ve Turan Tayan'ın bir toplantıda ortaya attığı, ''58. Hükümet'in acil eylem planında öngördüğünü değişiklikleri, 8 yıllık temel eğitimin rövanşı mı?'' sorusunun hatırlatılması üzerine Bakan Mumcu, ''Paranoya sadece paranoya. 8 yılık temel eğitimin bir reform olduğu ve bu reformun Türkiye'ye çok şey kazandırdığını düşünüyoruz. Bunda hiç bir zaman tereddüt etmedik. Başka alanlarda siyasal rekabet yaratamayan, toplumdan başka türlü siyasal ilgi kazanamayanların paranoyalarıyla uğraşmak zorunda değilim. Artık bu konulardaki sorulara cevap vermeyeceğim'' dedi.
Bakan Mumcu ''YÖK'ün yeniden yapılandırılması konusunda internetten halkın görüşlerini alıyorsunuz. Diğer kurumlarla da görüşecek misiniz?'' sorusunu ise, ''Biz herkesin katılımının olmasını istiyoruz. Onun dışında kurumlarla resmi boyutta yazışıyoruz zaten. Sitede bize en uygun modeli kamuoyunun gözü önünde oluşturarak en geniş mutabakatın olduğu üniversite modelini yasalaştıracağız'' şeklinde yanıtladı.
''BAKANLIĞIN AF PROJESİ YOKTUR''
''Öğrenci affı''yla ilgili bir başka soru üzerine ise Bakan Mumcu şunları söyledi:
''Öğrence affı denilen meselenin aslı özellikle Avrupa Birliği'nin uyum sürecinde Türkiye'den talep ettiği bir konudur. Bu konu son derece yanlış başlıklar altında, yanlış tartışmalara konu edilerek ele alınmakta. Açıkçası enformatik bir manipülasyon konusu haline getirilmektedir. Milli Eğitim Bakanlığı'nın af projesi yoktur. Meclis'te affı konu edilen şey özellikle Kürtçe dilekçelerle ilgilidir ve bunların çok büyük bir kısmı zaten yargı yoluyla, okullarına geri dönmüşlerdir. Bu alanda özel olarak tartışma başlatmak için Adalet Bakanlığı'yla temas kurup, bu kanunun kapsamından çıkarılması konusunda bir girişimde bulunacağım. Hiç olmazsa suiistimal ettikleri bir mesele vardı. Onu da suiistimal edemesinler; olmayan şeyleri suiistimal fırsatlarını ellerinden alacağız.''
Öte yandan toplantıya İstanbul İl Milli Eğitim Müdürü Ömer Balıbey, dernek üyeleri ve dernek başkanları da yer aldı.
Organizasyonda bir konuşma yapan TÖDER Genel Başkanı Bahattin Durmuş ise, Türkiye'de sayıları 7 bini aşan özel okul, dershane, çeşitli kurslar, etüt eğitim merkezleri ve okul öncesi eğitim kurumlarının tümünü temsil eden bir sivil toplum kuruluşu bulunmadığını hatırlatarak bu gereksinimi TÖDER'in karşıladığını belirtti. Durmuş, ''Çünkü bu kurum tiplerinin ayrı ayrı ve birden çok dernekleri olmasına karşın özel eğitim kurumlarının tümünü temsil eden bir birimin olmaması, yıllar yılı bir eksiklik olarak hissedilmiştir. Farklı özel eğitim kurumlarını bünyesine alan TÖDER, eğitim ve öğretimde iddialı, yapıcı, ve uyumlu bir ses olacaktır. TÖDER 21. yüzyıl Türkiye'sinin eğitim öğretim problemlerini çözümler üretmek ve eğitim sistemimizin gelişimine destek olmak üzere kurulmuştur'' dedi.
TÖDER Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. C. Ruhi Kaykayoğlu da istatistiki verilerle Türkiye ve dünyadaki eğitimin karşılaştırılmasını yaptı. Daha sonra eski Ulaştırma Bakanı ve TÖDER'in Yüksek Danışma Kurulu Üyesi Yaşar Topçu kısa bir konuşma yaparak, ''Türkiye'de eğitime özel katkıyı 50 senedir tartışıyor. Türkiye kamu hizmeti ile kamu görevini ayrı tutamadığı için özel eğitimde bir sonuca varamadı. Buna rağmen 20 senedir büyük aşama kaydedildi'' diye konuştu.
Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 19:07