Yüksek bir platform... Platformun üzerinde iyi giyimli, karizmatik dört adam var. Bu sırada kamera platforma tırmanın başka birini gösteriyor. 4 büyük bankanın yanına çıkmaya çalışan bu beşinci adam Demirbank... İşte yaklaşık 4 yıl önce televizyonda bu reklam dönüyordu. ''Demirbank iyi günler diler'' sloganı ile Halit Cıngıllıoğlu, Demirbank'ın Türkiye'nin beşinci bankası olduğunun altını çiziyordu. O sırada elinde iki bankası ve milyarlarca dolarlık Hazine kağıdı vardı. Her ihalede neredeyse faizi belirler hale gelmişti. Elindeki bono portföyü büyüyor, riske doymayan Demirbank Hazine kağıtlarını aldıkça alıyordu. Ancak kimse çıkıp 230 trilyonluk özkaynağı olan bir bankanın 6-7 milyar dolarlık bir riskin altına nasıl ve neye güvenerek girdiğini sorgulamıyordu!
RİSKİ DAĞITMADI
Aradan yaklaşık dört yıl geçti. Bu sırada Cıngıllıoğlu'nun önce 6 Aralık 2000 tarihinde Demirbank'ı ardından da Ulusalbank'ı Fon'a devredildi. Bir anda iki bankası birden elinden uçtu gitti. El koymanın ardından Cıngıllıoğlu tüm medya kuruluşlarına bir mektup yazarak, ''Devlete güvendim Hazine bonosu aldım'' diye açıklama gönderdi. Bu açıklamada, neden ''mevduat sahiplerinden topladığı paranın tümünü büyük bir riske atarak hazine bonosu aldığına'' pek değinmiyordu. Sadece Demirbank Fon'a devredildiğinde zararı 400 trilyonu bulmuştu. Öyle ki banka elindeki portföyle tek başına, Türkiye Cumhuriyeti Hazine'sinin toplam borç stoğunun yüzde 18.5'ini elinde tutar hale gelmişti. Oysa Cıngıllıoğlu dillere destan yatına koyduğu isim gibi 'tatlı parayı' yani Honey Money'i tercih etmişti. Riskini dağıtmadan topladığı tüm mevduatı Hazine kağıdına yatıran Cıngıllıoğlu temel bankacılık kuralını ihlal etmişti. Tüm kaynağıyla tek bir müşteriye, devlete kredi açmıştı. Faizler düştükçe kârı katlanarak artacaktı. Ama Kasım 2000 krizini hesaba katmadığı için onu zenginliğin doruklarına çıkaracak olan Hazine bonolarının nasıl bir bomba olduğunu görmüyordu. Nitekim o bomba kısa bir süre sonra elinde patladı... Cıngıllıoğlu'nun bankacılık sektöründen çekilmeye niyetli olmadığı daha sonraki günlerde ortaya çıktı. Çünkü Fon tarafından satışa çıkarılan Demirbank'ın talipleri arasında onun da olduğu biliniyordu. Cıngıllıoğlu sektöre yeniden giriş çırpınışında en büyük desteği Doğan Grubu'ndan aldı. Hollanda'daki Demir-Halkbank'a teklif verenler arasında olan Cıngıllıoğlu, Aydın Doğan ile sahneye çıktı. Demirbank, Fon'a devredilmeden önce yüzde 70'i kendisine ait olan Demir-Halkbank'ta bu kez alıcı olarak yer alıyordu.
KIZINA BANKA ALDI
Cıngıllıoğlu'nun bankacılık alanındaki ikinci operasyonunda ise kullandığı isim bu kez kızı Damla Cıngıllıoğlu oldu. Halis Toprak'ın Toprak Yatırım Bankası'nı satışa sunan Fon'un karşısına 20'li yaşlarını süren Damla Cıngıllıoğlu talip olarak çıktı. Aralık 2002'de yapılan ihalede bankanın yüzde 89 hissesini Damla Cıngıllıoğlu'nun şirketi satın aldı. Damla Türkiye'nin en genç banka patronu oluverdi. Çok geçmeden de bankanın kimliği kendini gösterdi. Bankanın adı C Bank olarak değiştirildi ve Halit Cıngıllıoğlu sektöre ''yeniden C'' dedi.
Demirbank'ı babası Nuri Cıngıllıoğlu kurdu
ASLINDA Cıngıllıoğlu ailesi Türkiye'nin en eski sanayicilerinden. Ticaretle haşır-neşir bir ailenin ferdi olan Demirbank'ın asıl kurucusu Nuri Cıngıllıoğlu idi. Üniversite hayatı boyunca babasının yanında demir ve sac ticareti ile çalışma hayatına giren Nuri Cıngıllıoğlu, demir tüccarlarının bankası olması gerektiğini düşündüğünde 30 yaşındaydı. Bir yıl sonra ise bu hayali gerçek olmuştu. 1950-1980 arasında bir çok yerel banka battığı halde Demirbank ayakta kalmayı başardı. Nuri Cıngıllıoğlu, 1988 yılında bankayı oğlu Halit Cıngıllıoğlu'na devretti. Demirbank'ın ilk iştiraki 500 bin lira sermaye ile Bankofer Ticaret oldu. 1950'li yıllarda 23 şube ile hizmet veren bir kurum haline geldi. Nuri Cıngıllıoğlu, Demirbank ile adeta bütünleşmişti. Öyle ki çocukları neredeyse bankada büyüdüler. Nuri Cıngıllıoğlu, Kayseri Civarı Elektrik Şirketi, Kayseri Tekstil gibi yatırımlarda yer aldıysa da her zaman gözdesi Demirbank oldu.
BİR dönem Halit Cıngıllıoğlu yatları ile ünlüydü. Yatlarının büyüklüğünün yanı sıra isimleri de herkesin dilindeydi. Nasıl olmasın ki, yatlarından büyük olanın adı Honey Money, yani Türkçe çevrisi ile ''ballı para, tatlı para'' adını taşıyordu. Cıngıllıoğlu'nun diğer iki teknesinin adları ise Sweet Money ve Easy Money'di. O zamanlar Honey Money'ye 2 milyon dolar harcayarak içini Versace'ye özel olarak döşettiği yazılıp, çizilmişti. Hollanda'da yaptırılan yatın iç dekorasyonunu eşi Zekiye Cıngıllıoğlu tasarladı. 50 metre boyundaki yatın bir yıllık masrafının 1.5 milyon doları bulduğu tahmin ediliyordu. İki adet 7 bin beygirlik moturu bulunan yatta yüzme havuzunun yanı sıra bir de helikopter pisti bulunuyordu.
CANNES'DA YANDI
Caymen Adaları'nın bayrağı ile denizlerde salınan bu yat Cannes koyunda demirli iken esrarengiz bir şekilde yandı. İddialara göre yakanlar Alaattin Çakıcı'nın adamlarıydı. Aslında Cıngıllıoğlu ile Çakıcı'nın adı ilk kez biraraya gelmemişti. 2 Ekim 1998 günkü gazetelerde dönemin Başbakanı Mesut Yılmaz şöyle demişti: ''Mafya özellikle ihale takip işlerine çok bulaşmıştı. Bize müracaat eden işadamlarına yardımcı olduk, koruma verdik. Ama bize gelmeyenlerden haraç aldılar. Demirbank'ın sahibi Halit Cıngıllıoğlu'ndan da 5 milyon dolar aldıklarını biliyoruz.'' Ardından ise Cıngıllıoğlu o sırada Fransa'da cezaevinde bulunan Çakıcı'ya 5 milyon dolar vermediğini iddia ederek, '' Bu haberin Sayın Başbakan'ın yanlış bilgilendirilmesinden kaynaklandığını düşündüğümü, böyle bir ödemenin kimseye yapılmadığını belirtirim'' demişti....
SABAH
Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 22:02