BAŞBAKANI ABDULLAH GÜL :"MİLLETİMİZİN BİZE VERDİĞİ SORUMLULUĞUN BİLİNCİNDEYİZ VE BU SORUMLULUĞU CİDDİYETLE TAŞIMA KARARLILIĞINDAYIZ"
KAYNAK : Haber Vitrini
BÜLENT AYDEMİR
ANKARA - Başbakan Abdullah Gül, 3 Kasım genel seçimlerinden sonra Meclis ve hükümet olarak milletin verdiği bu fırsatı en üst seviyede değerlendirme ve sorunlara doğru ve hızı çözümler getirme sorumluluğunun bilincinde olduklarını belirterek, "Bu ağır, ağır olduğu kadar da onurlu sorumluluğu ciddiyetle taşıma kararlılığındayız" dedi.
Başbakan Abdullah Gül, 64 sayfadan oluşan 58. Hükümet Programı'nı TBMM Genel Kurulu'nda okudu. Gül, Hükümet Programı'nı TBMM Genel Kurulu'na sunarken, halkın birikmiş sorunlarına acil çözümler arayacaklarını, diğer yandan bir daha böylesi sorunlarla karşılaşmamak üzere gerekli yapısal değişiklikleri ve reformları gerçekleştirmek azminde olduklarını söyledi.
UYUM YASALARI
TBMM tarafından gerçekleştirilen uyum yasalarının güçlendirmesi ve mevzuatın temel hak ve özgürlükler açısından bir bütün olarak geliştirilmesinin sağlanacağını hatırlatan Başbakan Abdullah Gül, "Ayrıca reformların uygulamaya tam olarak yansıması ve uygulayıcılar tarafından da özümsenmesi için eğitim çalışmalarına ağırlık verilecektir. Hükümetimiz Avrupa Birliği'ne uyum sürecinde ekonomik kriterler ile müktesebata uyum alanlarında gerekli çalışmaları hızlandıracak, kamu kurum ve kuruluşlarının eşgüdüm içinde çalışmalarını sağlayacak, uyum için gerekli olan idari kapasiteyi güçlendirecek ve kamu kurumlarıyla özel sektör ve sivil toplum örgütleri arasındaki işbirliği ve dayanışmayı artıracaktır. Ayrıca AB ile mali işbirliğinin geliştirilmesi ve etkin çalışabilmesi için gerekli tedbirlerin alınması sağlanacaktır" dedi.
AVRUPA SAVUNMA STRATEJİSİ
Türkiye'nin NATO bünyesinde bugüne kadar ortaya koyduğu katkıya paralel olarak, yeni Avrupa savunma stratejisi çerçevesinde oluşturulan Avrupa Güvenlik ve Savunma Kavramı (AGSK) içinde hak ettiği yeri alması yolundaki çabalarının sürdürüleceğini kaydeden Başbakan Gül, "Bu bağlamda Hükümetimiz, mili güç unsurları ve siyaset araçlarından yararlanmak suretiyle gerek bölgesel, gerek küresel planda barış ve istikrarın korunması ve yaygınlaştırılmasına, refah düzeyinin yükseltilmesine bundan böyle de katkıda bulunmaya kararlıdır. Muhtemel her türlü tehdidi caydırmada ve bölgesel ve küresel barış, istikrar ve güvenliğin sağlanmasında çok önemli bir rol oynayan Silahlı Kuvvetlerimizin NATO, BM ve AGİT bünyesindeki faaliyetleri devam edecektir" diye konuştu. Gül, Türkiye ile dost ve müttefik ülkeler arasındaki siyasi ve ekonomik işbirliği, bilim, kültür, teknoloji, yatırım ve ticaret alanlarında artırılarak sürdürüleceğini ifade etti.
TERÖR KONUSU
Hükümetin teröre karşı uluslararası zeminler oluşturulması ve Türkiye'nin bu zeminlerde teröre karşı işbirliği yaparak mücadele edilmesine önem vereceğini belirten Gül, "Bu çerçevede 11 Eylül sonrası tırmanma eğilimi gösteren dinler ve kültürler arası gerilimlerin azaltılması ve küresel bir barış ortamının sağlanabilmesi için aktif çaba sarf edecektir. Kültürel çoğulculuğa ve diyaloga dayalı zengin tarihi birikimimiz bu doğrultuda harekete geçirilecektir. ABD ile uzun yıllardan beri savunma ağırlıklı olan işbirliği devam ettirilecek ve bu işbirliği, ekonomi, yatırım, bilim ve teknoloji alanlarında yaygınlaştırılacaktır. İyi komşuluk ilişkileri içinde Rusya Federasyonu ile, kültürel yakınlığımız çerçevesinde Orta Asya ve Kafkasya ülkelerinde tarafların çıkarlarını zedelemeyen, işbirliğine dayalı ilişkiler sürdürülecektir. Komşumuz Yunanistan ile karşılıklı ekonomik çıkarlara dayanan ilişkiler artırılarak sürdürülecek ve bu ilişkilerin oluşturacağı güven ortamı sayesinde daha karmaşık olan siyasi sorunların çözümü için zemin hazırlanacaktır" dedi.
KIBRIS'TA ÇÖZÜM
Hükümetin Kıbrıs sorununa mutlaka bir çözüm bulunmasının gereğine inandığını hatırlatan Başbakan Gül, "Bu çözümde, gelecekte Ada'daki Türk varlığını tehlikeye sokacak hiçbir girişime müsaade edilmeyecektir. Bu çerçevede, BM Genel Sekreteri Kofi Annan tarafından Kıbrıs konusunda yapılan barış girişimi olumlu karşılanmakla birlikte, hükümetimizce sorunun kalıcı bir şekilde çözümü için ulusal çıkarlarımız ve Kıbrıs Türk halkının Ada'daki varlığını ve egemenliğini garanti altına alacak bir müzakere süreci öngörülmektedir" diye konuştu.
ORTA ASYA, ORTADOĞU VE BALKANLAR
Hükümetin Orta Asya Türk Cumhuriyetleri ile tarihi, kültürel ve sosyal yakınlığına rağmen Türkiye'nin, bu ülkelerle ilişkilerinde beklentileri karşılayamadığı bir gerçek olduğuna inandığını belirten Gül, "Hükümetimiz, Türk Cumhuriyetleri ile ilişkilerin en üst noktaya taşınarak bölgenin geniş bir işbirliği alanına dönüştürülmesi için çaba sarfedecektir" dedi.
Ortadoğu'da akan kanın, tüm dünya kamuoyunu olduğu gibi bu bölge ile yakın kültürel ve tarihi ilişkileri olan Türk halkını da üzmekte ve endişeye sevk ettiğini vurgulayan Başbakan Gül, "Hükümetimiz, din ve ırk ayrımı yapmaksızın kime ait olursa olsun dökülen kanın ve gözyaşının acilen durdurulmasını sağlayacak tek yolun, kalıcı bir barıştan geçtiğine inanmaktadır. Türkiye, Filistin'de BM kararları doğrultusunda ve Filistin halkının süregelen acılarını dindirecek şekilde barışın tesisine yönelik çabaları desteklemeye devam edecektir. Türkiye, Filistin ve İsrail taraflarıyla iyi ilişkilerini sürdürerek barışın tesisine yönelik çabalara katkıda bulunma imkanına sahip olacaktır" dedi.
Balkan politikasının, bölgedeki ülkelerle tarihi, kültürel ve ekonomik ilişkilerimiz ışığında geliştirilecek, gerekirse yeniden şekillendirileceğine dikkat çeken Gül, "Bölge içindeki gerilimi düşürmek ve barış ortamını kalıcı kılabilmek amacıyla ortak çıkar alanları oluşturmak için ekonomi ağırlıklı projeler geliştirilecektir" diye konuştu.
ARAP DÜNYASI İLE İLİŞKİLER
Hükümetin, Türkiye'nin Arap dünyasıyla ilişkilerine özel bir önem verdiğini hatırlatan Başbakan Gül, "Bir yandan bu ülkelerle ikili işbirliğimizin artırılması, öte yandan İslam Konferansı Örgütü'nün (İKÖ) uluslararası alanda daha saygın yer edinebilmesi ve inisiyatif alabilen dinamik bir yapıya kavuşturulması için çaba sarf edecektir. Yine bu bağlamda, başkanlığını Cumhurbaşkanımızın yaptığı İKÖ, Ekonomik ve Ticari İşbirliği Daimi Komitesi'nin (İSEDAK) faaliyetlerine daha somut içerik kazandırmaya çalışacaktır" dedi.
Gül, geniş bir katılımla kurulan Karadeniz Ekonomik İşbirliği Teşkilatı'nın (KEİT), bölge ülkelerine yeni işbirliği imkanları vaat eden potansiyelinin harekete geçirilmesi için çaba sarfedileceğini kaydetti.
IRAK, ÇİN VE JAPONYA İLE İLİŞKİLER
Türkiye, yakın komşusu Irak'la ilgili belirsizlikten tedirginlik duyduğunu, hükümetin Irak'ın toprak bütünlüğüne ve siyasi birlinin korunmasına büyük önem verdiğini belirten Abdullah Gül, "Irak'ın toprak bütünlüğünün bozulması Ortadoğu' da ki tüm dengeleri değiştirecektir. Hükümetimiz, Irak yönetiminin BM kararlarını tam olarak uygulaması, kitle imha silahlarından arınmış, komşularıyla barış içinde yaşayan bir Irak'ın uluslararası toplum içindeki yerini alması ve sorununun barışçı yönden çözümünden yanadır" dedi.
Çin Halk Cumhuriyeti ve Japonya ile karşılıklı saygı ve verimli işbirliği temelinde gelişmekte olan ilişkilerin bu doğrultuda daha da ileri götürülmesine çalışılacağını belirten Gül, "Nitekim 2003 yılı, Japonya'da 'Türk Yılı' ilan edilmiştir" diye konuştu.
Dış politikada geleneksel Atlantik ve Avrupa boyutlarının yanında Avrasya eksenli politikanın geliştirilmesi yolundaki çabalar sürdürüleceğini vurgulayan Abdullah Gül, "Bu bağlamda Ekonomik İşbirliği Teşkilatı (ECO) çerçevesindeki işbirliği güçlendirilecektir. Türkiye'nin üyesi olduğu uluslararası örgütler ve ECO ve KEİB gibi bölgesel ekonomik işbirliği çabaları arasında rasyonel ve sistematik bir koordinasyon sağlanacaktır" dedi.
Kafkasya'da soğuk savaş dönemi şartlanmaları bir yana bırakılarak işbirliği imkanlarının aranacağını belirten Gül, "Zengin yeraltı ve yerüstü kaynaklarına sahip olan bu bölgenin Orta Doğu ve Balkanlar'la ekonomik açıdan bütünleşmesine katkıda bulunmaya çalışılacaktır. Yurt dışında yaşayan Türk vatandaşlarının, bulundukları ülkelerdeki haklarının daha fazla korunması için çaba sarfedilecek, gerek o ülkelerde, gerekse Türkiye'de karşılaştıkları sorunların ortadan kaldırılması için mevcut mekanizmalar daha etkin biçimde işletilecektir" diye konuştu.
"DESTEK BEKLİYORUZ"
Seçim öncesi verilen taahhütler kapsamında çalışmalarını yürütecek hükümetin, gereksiz tartışmalardan ve polemiklerden uzak, halkın gerçek gündeminden kopmadan, toplumun tüm kesimlerini kucaklayan bir anlayış içinde Yüce Meclisten ve aziz milletimizden güven ve destek beklediğini kaydeden Gül, "Çalışmalarımızı, başka muhalefet partimiz olmak üzere, toplumun tüm kesimiyle diyalog ve işbirliği içinde, demokratik ve şeffaf bir ortamda sürdüreceğiz. Çoğulcu bir demokrasi anlayışı ile, hukuka ve insan haklarına saygı temelinde, sayısal üstünlüğün her şey demek olmadığını bilerek, atılacak önemli adımlarda toplumsal mutabakat oluşturmak yönünde azami gayret göstereceğiz. İcraatımız ile genel olarak devlet ve toplum arasındaki bağları daha güçlü hale getireceğimize, siyaset kurumu ile toplum arasında güveni yeniden tesis edeceğimize ve halkın talep ve beklentilerine azami düzeyde cevap vereceğimize inanıyoruz" diye konuştu.
HAK VE HÜRRİYETLER İLE REFAH
Türkiye'nin 50 yılı aşan çok partili siyaset tecrübesine rağmen yeterince demokratikleşemediğini, temel hak ve özgürlüklerin tam olarak kullanılamadığı bir ülke görünümünde olduğunu hatırlatan Gül, "Genç ve dinamik nüfusuna, zengin doğal kaynaklarına rağmen, ülkemizde refah düzeyi yeterince yükseltilmemiş, uluslararası alanda piyasalarda rekabet edebilecek bir üretim yapısı oluşturulamamış ve kişisel hak ve özgürlükler alanında istenilen düzeyde gelişme sağlanamamıştır. Uygulanan yanlış politikalar yüzünden devletin ekonomideki rolü değişen koşullara ayak uyduramamış, servetin toplum kesimleri ve bölgeleri arasındaki dağılımında adalet sağlanamamış ve sağlıklı bir özelleştirme gerçekleştirilmemiştir. Ülkemiz kamu yönetiminde hantal ve aşırı merkeziyetçi yapıdan, yolsuzluk ve siyasal çürümeden kurtulamamıştır" dedi.
KRİZLERİN MALİYETİ
Türkiye'de son yıllarda yaşanan kriz sebebiyle ekonomik ve sosyal maliyetinin yüksek olduğunu, iç ve dış borç yükünü büyüttüğünü, binlerce işyerinin kapandığını, onbinlerce kişinin işini kaybettiğini, insanların devlete ve siyaset kurumuna güveni kalmadığını ve geleceğe yönelik umutların kırıldığına işaret eden Başbakan Gül, "Hükümetimiz, ülkemizin genç ve dinamik nüfusu, eşsiz coğrafi konumu, zengin doğan kaynakları ve engin kültür birikimi ile yeni dünyanın etkin bir üyesi olma potansiyeline sahip olduğuna kesinlikle inanmakta ve bütün bu olup bitenleri hak etmediğini düşünmektedir. Hükümetimiz, dürüst, cesur, bilgili ve ehliyetli kadroların öncülüğünde, siyaseti ve devleti yeniden milletle buluşturmak için kapsamlı bir programla, umut ve güven dolu bir geleceği yeniden tesis etmek üzere yola çıkmıştır. Yüce Meclisimize sunduğumuz bu program, uzun hazırlıkların ürünü olarak geliştirdiğimiz, ülkemizin ve dünyanın gerçeklerinden yola çıkarak şekillendirdiğimiz, bütüncül bir anlayış içinde ele aldığımız ve ülkemizi gelecekte layık olduğu yere taşıyacağına inandığımızı temel alanlardaki politikalarımızı içermektedir. Tüm bu çabalarımda, Cumhuriyetimizin kurucu büyük önder Mustafa Kemal Atatürk'ün bizlere gösterdiği muasır medeniyet seviyesini aşma hedefi atacağımız adımların dayanacağı temel olacaktır" diye konuştu.
Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 18:44