BAYKAL: YASA ÇIKARSA ANAYASA MAHKEMESİ'NE GİDECEĞİZ
TEMELLİ - Ankara'nın Temelli Beldesi'nde halka hitap eden Baykal, Yerel Yönetimler Yasası ile Temelli Belediyesi'nin kapatılarak Ankara'nın Sincan içesine bağlanmak istendiğini belirterek, bunun doğru bir davranış olmadığını ifade etti. Baykal, ''Temelli'nin hakkını yedirmeyeceğiz'' diye konuştu. Belediye işlerinin çığırından çıktığını öne süren Baykal, hükümetin belediyeleri parçalayarak belediye kıyımı yaptığını savundu.
Yerel Yönetimler Yasası çıkarsa, Anayasa Mahkemesi'ne gideceklerini bildiren Baykal, ''Hukuk, adalet ve vicdan varsa buna izin vermeyin diyeceğiz. Diyelim ki başaramadık, o zaman eğer Temelli'yi kapatıp bir yere bağlarlarsa ilk CHP iktidarında Temelli'yi yeniden belediye yapacağız'' diye konuştu.
Belediye önünde toplanan vatandaşlar ise Temelli Belediyesi'nin borcu olmayan ender belediyelerden olduğunu belirterek, Temelli çevresindeki arazilerin satılarak ''Borç içinde yüzen Sincan Belediyesi'ni sübvanse etmek için kullanılacağını'' iddia ettiler.
Baykal, daha sonra Belediye Başkanı Alaattin Türkoğlu'nu makamında ziyaret etti.
Baykal, ziyaret öncesinde bir gazetecinin TSK'nın sınırötesi operasyonuna ilişkin sorusu üzerine, Türkiye'nin, söz konusu harekat ile terör örgütü PKK'ya karşı önemli bir mücadele verdiğini söyledi. Başarıdan iftihar ettiklerini belirten Baykal, ancak harekatın terör örgütünün Kuzey Irak'taki kaynaklarını tümüyle tasfiye etmeye imkan verecek kadar uzun olmamasının da üzüntü verici olduğunu ifade etti. Baykal, harekatın bitmesinin herkes için sürpriz olduğunu kaydederek, harekatın ne zaman biteceğinden Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın da haberinin olmadığını öne sürdü.
TSK'ya nihai sonuç alacak imkanların yaratılması gerektiğini belirten Baykal, askerin buna rağmen kısa sürede üzerine düşen görevi başarıyla yerine getirdiğini ifade etti.
HAREKAT SÜRESİ YORUMU
Baykal, bir askeri kara harekat yapıldıktan sonra, bunun daha kalıcı hedeflerinin olmasının arzu edildiğini belirterek, ''Bu hedeflere yönelik bir çalışmaya içinden geçtiğimiz bu süre el vermemiştir. 8 günde bunun sağlanması mümkün olmamıştır. Mümkün de değildir'' dedi.
Baykal, Show Tv'nin canlı yayınına katılarak, gündemdeki konulara ilişkin soruları yanıtladı.
Harekatın ne Kuzey Irak halkına ne Kuzey Irak yönetimine ne de Irak yönetimine karşı bir husumet sergilemek amacıyla yapıldığını vurgulayan Baykal, ''Bununla hiç alakası yok. Onların yapmadığı, yapmayı ihmal ettiği, belki yapamadığı, belki yapmayı uygun görmediği ama mutlaka yapılması gereken bir işi 'iş başa düştü' diye nefsi savunma, müdafaa-i hukuk anlayışı içinde hakkımızı, varlığımız savunma anlayışı içinde bizzat biz ele almak zorunda kaldık. Ve bu konuda gerçekten çok güzel bir tablo çıktı'' dedi. Baykal, harekatta özellikle sivillerin hiç bir zarar görmediğine dikkati çekerek, bunun iftihar edilecek bir durum olduğunu söyledi.
Baykal, terör örgütüne bu bölgede uzun süre göz yumulduğu için mücadelenin de kısa sürede sonuçlandırılmasının mümkün olmadığının anlaşıldığını ifade ederek, ''Ciddi bir kök salma vaziyeti olmuştur. Bunun ortadan kaldırılması için belki bizim daha büyük bir askeri güç oraya ayırmamız, belki daha uzun süreli bir askeri operasyon yapmamız zorunluluğu ortaya çıkmıştır'' dedi.
Orada daha uzun süreli, daha geniş bir destekle çalışma yapılmasına izin verilmediğini ileri süren Baykal, ''kimin izin vermediği'' sorusu üzerine de operasyonunun askeri boyutunun başarıyla icra edildiğini, ancak siyasi boyutunda sorunların olduğunu söyledi.
Türkiye'nin harekata ABD ile mutabakat içinde başladığını ifade eden Baykal, ''Harekat Amerikan yetkililerin kısa kesin talebinin dışında sonuçlandırıldı anlayışını irdelemek istiyorum. Eğer gerçekten biz harekatı ABD'den tamamen bağımsız kendimiz bitirme kararı aldıysak bu kararı ne zaman aldık?'' diye sordu.
Baykal, üniversitelerde başörtüsüyle ilgili Anayasa değişikliğinin ardından yaşananların hatırlatılması ve ''üniversitelerdeki türban sorunu nasıl çözülür?'' sorusu üzerine, çözümü şu üç başlıkta şöyle sıraladı:
''Bu sorun çözülür mü, çözülür...
Bir; laiklik konusunda sicili temiz, kafasında ikinci bir proje olmayan, Türkiye'yi bir başka yere taşıdığı kaygısı, kuşkusu hiç bir şekilde akla gelmeyen bir iktidarın varlığıyla çözülür. Laiklik konusunda sicili temiz olmayan, 'laiklik canım, millet isterse kalkar' demiş olan bir iktidara 'sen bu türbanı çöz' dersen, Türkiye perişan olur.
İki; bunu yapmak isteyenler, olayı din istismarı gibi kesinlikle görmeyecekler. İnsan hak ve özgürlükleri gibi görecekler. Din bağlamında düşünmeyecekler bu işi. Ve biz, bunu örtenlere de saygı göstereceğiz, ister inancı gereği, ister dinsel tercihi gereği, bunu siyasi istismar konusu yapmayacaklar.
Üç; Türkiye'nin geleceğini, kadınların mümkünse tümünün türbanlı olduğu bir değerler, ahlak sistemine, yaşam tarzına taşımayı marifet bilmeyecekler, bunu uygun görmeyecekler. ''
Güncellenme Tarihi : 24.3.2016 13:36