Gündem
  • 29.1.2008 16:02

BAYKAL'DAN İLGİNÇ TÜRBAN YORUMU!

CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, türban tartışmalarına değinerek, Cumhuriyet tarihinde ilk kez Türkiye'nin içine girdiği doğrultuyu tehdit eden bir anlayışın, zihniyetin yaşama geçirilmek istendiğini savundu.

Baykal, "Bu süreç işletilirken çok masum talepler, iyi niyetli istekler, çok doğal, haklı, kimsenin itiraz edemeyeceği durumlar gerekçe olarak kullanılmakta" dedi.

Partisinin grup toplantısında, Türkiye'nin tarihi bir dönemden geçtiğini
belirten Baykal, "24 Ocak mutabakatı öyle anlaşılıyor ki meyvesini
verecek. Öyle anlaşılıyor ki bu mutabakatla Türkiye'nin anayasal
çizgisi, doğrultusu bizi yeni bir döneme sürükleyecek. Cumhuriyet
tarihimizde ilk kez, Türkiye'nin içine girdiği doğrultuyu tehdit eden, o
doğrultuya ters düşen bir anlayış, zihniyet, değerler sistemi, çeşitli
gerekçelerle, bahanelerle, çeşitli fırsatlar kullanılarak yaşama
geçirilmek isteniyor" diye konuştu.

Baykal, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Sanmayın ki konu sıradan bir kılık kıyafet konusundan ibaret. Sanmayın
ki konu, sade insanlarımızın kendi bireysel özgürlükleriyle, kişisel
değerler sistemiyle kendilerini huzurlu rahat hissettikleri bir yaşam
ortamı arayışı, özlemiyle ilgilidir. Bunu çok aşan bunun ötesinde
sonuçlar doğuracak bir yeni süreç işletilmeye başlamıştır. Elbette bu
süreç işletilirken çok masum talepler, iyi niyetli istekler, çok doğal,
haklı, kimsenin itiraz edemeyeceği durumlar gerekçe olarak
kullanılmakta. Bu yeni, büyük tarihi sürecin çıkış noktası olarak masum
insanların, toplumun değerler sisteminin bir fırsat, dayanak olarak
kullanılmakta olduğuna tanık oluyoruz. Zaten bütün süreçler hep böyle
işler. Hiçbir zaman başlatılan sürecin işi nereye götüreceği açıkça ilan
edilerek düğmeye basılmaz. Çoğu kere bunlar maskelenir, gizlenir, başka
gerekçeler kullanılır, masum talepler dile getirilir, insani özlemler
dayanak noktası yapılır. Oradan yola çıkarak bir süreç işletilir ki o
süreç işlemeye başladıktan sonra bizi nereye doğru alır götürür, ne gibi
sonuçlarla karşı karşıya bırakır bunun hesabını yapmak mümkün olmaz.

Şimdi böyle bir tabloyla karşı karşıyayız."


"DİN DEVLETİ DEĞİL LAİK CUMHURİYET"

Baykal, Anadolu'da yaşayan insanların bin yılı aşkın bir süreden beri
Müslüman olduklarını, Türklerin Avrupa'ya İslamiyeti taşıdıklarını
anlatarak, "İslamiyetin Anadolu'da nasıl bir yaşam biçimi ortaya
koyduğuna hepimiz tanık olduk. Bizim İslamiyetimizde kadın, daima
Ortadoğu ülkelerinde görülen İslamiyetten çok daha saygın, ağırlıklı,
eşiklikçi bir konum elde etmiştir. Bizim İslamiyetimizde kadın-erken
ilişkisi daha çağdaş bir ilişki olarak gelişmiştir" diye konuştu.

Bu İslamiyet anlayışının Türkiye'yi aşan gelişmelerin etkisiyle bir yeni
anlayışa doğru çekilmek istendiğini savunan Baykal, 1979'da İran'da
yaşanan Humeyni hareketinin İslamiyetin bölgedeki konumunu, anlayışını
ciddi şekilde etkilediğini söyledi. Dinin siyasallaşmasının olağanüstü
bir hızla geliştirildiğini kaydeden Baykal, Türkiye'de yaşanan bazı
gelişmelerin uluslararası gelişmelerle desteklenerek yeni bir tablo
ortaya çıkardığını belirti.

Baykal, Türkiye'de cumhuriyetle birlikten aynı bölgede bulunan diğer
bütün İslami ülkelerden farklı olarak, "Din insanların, dinidir
devletin dini olmaz" tercihinin ortaya konulduğuna işaret etti. Baykal,
bu tercihin insanların inançlarını yaşamasına engel olmadığını da
kaydetti. Alınan bu tarihi kararla Türkiye Cumhuriyeti'nin bir din
devleti değil, laik cumhuriyet olarak tanımlandığına dikkati çeken
Baykal, laik cumhuriyet içinde yaşayan herkesin inanç ve ibadet
özgürlüğünün de güvence altına alındığını vurguladı.


TREN KAZASI

Baykal grup konuşmasında Kütahya yakınlarında meydana gelen tren
kazasına da değindi.

Tren kazalarının günümüzde ciddi ülkelerde hemen hemen tümüyle ortadan
kalktığına işaret eden Baykal, Türkiye'de ise art arda acı olaylar
yaşandığını hatırlatarak, "Türkiye'yi tren kazalarıyla anılan bir ülke
olmaktan çıkarmak boynumuzun borcu" dedi.

İşletmecilik anlayışı ve devletin bu konudaki güvenilirliğinin büyük bir
darbe aldığını savunan Baykal, bundan büyük üzüntü duyduğunu söyledi.

GETİRİLEN DEĞİŞİKLİK TÜRBANIN TÜRKİYE'DE DEVLET SİSTEMİNİN İÇİNE DOĞRU
GELİŞMESİNİN ÖNÜNÜ AÇMIŞTIR



CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, AK Parti ve
MHP'nin, üniversitelerdeki türban sorunu çözümüne yönelik Anayasa
değişikliği üzerinde anlaşmalarını değerlendirirken, "Bu getirilen
düzenleme, sadece üniversitelerde değil, tüm resmi eğitim sistemi içinde
türban denilen, milletimizin, kültürümüzün bir parçası olmayan, dışardan
Türkiye'ye belli siyasi amaçlarla dayatılmış olan ithal bir kıyafetin,
Türkiye'de devlet sisteminin içine doğru gelişmesinin önünü açmıştır"
dedi.

Baykal, CHP TBMM Grup toplantısında yaptığı konuşmada, türban
tartışmalarıyla ilgili değerlendirmelerde bulundu.

Baykal, 1950'li yıllardan bu yana hiçbir iktidarın "Laiklik" ilkesinin
değiştirilmesi gerektiği yönünde bir söyleminin olmadığını belirterek,
Adnan Menderes, Süleyman Demirel ve Turgut Özal'ın "Laiklik" ilkesinin
rahatsızlık yarattığı konusunda bir talebi ortaya koymadıklarını
söyledi. Baykal, ilk kez AK Parti iktidarı döneminde, "Laiklik"
ilkesinin yanlış olduğunun açıkça ifade edildiğini savundu.

Türban konusunun önce "Başörtüsü" diye takdim edildiğini anlatan
Baykal, başörtüsü konusunda kimsenin en küçük itirazı bulunmadığını
kaydetti. Baykal, başörtüsünün arkasına saklanarak türbanın, Türkiye'de
kökleştirmek, yaygınlaştırmak, meşrulaştırmak, hukuklaştırmak ve
Anayasallaştırmak istendiğini söyledi. Baykal, "Nedir bu türban? 50 yıl
önce türban var mıydı? 50 yıl önce insanlar Müslüman değil miydi? Yani
İslamiyetin ayrılmaz parçası olarak sanki şimdi takdim edilmek istenen
türban, gerçekten İslamiyetin ayrılmaz parçasıysa, 40-50 yıl önce
Müslüman olanlar, bunun farkında değil miydi? İslamiyet yeniden mi
yorumlandı? Yeni bir peygamber mi geldi?" diye konuştu.

"TÜRKİYE, DIŞINDAN KAYNAKLANAN BİR OLAY"

Türbanın, son dönemin işi olduğunu belirten Baykal, "İslamiyet'in
özünün bir parçası olarak türban kavramının takdim edilmesi bir büyük
aldatmacadır" dedi.

Türbanın yaygınlaştırılmak istendiğine, doğru kıyafet biçimi haline
dönüştürülmek istendiğine tanık olduklarını belirten Baykal, "Bu,
Türkiye'nin içinden değil. dışından kaynaklanan bir olaydır. Elbette
içinden de destekler gelmiştir" diye konuştu.

"...ANAYASANIN KAPISINI AÇARAK HOŞGELDİN DİYORUZ"

"Şimdi önümüze böyle bir olay, tablo dayatılmıştır. Bu tablo, dinin
Türkiye'de yeniden yükselmesi anlamına mı geliyor, dinin başka amaçlarla
kullanılması anlamına mı geliyor?" diyen Baykal, Türkiye'nin işini,
gücünü bıraktığını ve türban için Anayasa değişikliği yapmaya
çalıştığını söyledi.

Baykal, "Dokunulmazlık için Anayasayı değiştiremiyoruz, Türkiye'nin
temel sorunlarının çözümüne yardımcı olmak üzere Anayasayı değiştirmeye
yönelmiyoruz. Ama Türkiye'ye dışardan dayatılmış olan, siyasal içerikli
bir yaşam biçimi zorlamasına, Türkiye'nin Anayasası'nın kapısını açarak
hoşgeldin diyoruz" diye konuştu.

"BİR DİN ANLAYIŞINA DAYALI YARIŞ..."

Türban girişimin, siyasi gelişmelere yol açacak bir adım olduğunu
savunan Baykal, şöyle konuştu:
"Bu öyle bir süreçtir ki kimin, nasıl kontrol edebileceği de
söylenemez. Şimdi bu işi başlatanlar, buna destek verenler kendi
aralarında sorumluluk düzeylerini asgariye indirebilmek için bir çaba
içinde gözüküyorlar. Olay başlatılmıştır ama herkes, 'Ben onu istedim,
bunu istemedim' diyerek, kendi sorumluluğunu ayırabilmeye çalışıyor. Bir
iş yapmışlardır. Yapılan işin ne olduğunu, herkes açık şekilde
bilmelidir. 'Bu yapılan iş, sadece üniversitelerde türbanın
serbestiyetini sağlayan bir düzenleme olacaktır' demek, kimseyi
inandırmaya yetmez. Ne bunu yapanlar, söylediklerine inanıyor olabilir
ne de onların bu sözlerine kimsenin inanması mümkün değildir.Başlatılan
iş, biliniz ki artık küçük küçük bentlerle, duvarlarla, engellerle
sınırlanılabilecek bir iş değildir. Bir din anlayışına dayalı bir yarış,
devlet düzeni içinde yer almaya yönelik olarak harekete geçirilmiştir."

"ÖNÜNE GEÇMEK MÜMKÜN MÜ?"

Baykal, "Türbana, sadece üniversitede izin vereceğiz, lisede izin
vermeyeceğiz" denildiğini anımsatarak, "Dini inancının gereği yüksek
okulda örtüyor da 16-17 yaşındaki genç kız lisede dini inancının gereği
niye örtmüyor? Bunun önüne geçmen mümkün mü?" diye sordu. Düzenlemeden
sonra liselerde de türbanın önüne geçilemeyeceğini öne süren Baykal,
şöyle konuştu:
"Hiçbir hukuki atraksiyon, AKP'yi bu istikamette destekleyen hiçbir
büyük hukukçu arkadaşımız zekasıyla, teknik beceresiyle başlatılan işin
çok daha geniş kapsama ulaşmasını engelleyecek formülü bulmaya muktedir
değildir. Şimdi ağlaşmanın da hiçbir anlamı yoktur. O formül, bu işi
engeller mi, bu formül engeller mi? Seni kullanırlar. O formül, bu
formül derler, sonra istedikleri formülü getirirler, koyarlar ve sen de
buna alet olursun.

Bu getirilen düzenleme sadece üniversitelerde değil, tüm resmi eğitim
sistemi içinde türban denilen, milletimizin, tarihimizin,
geleneklerimizin, kültürümüzün bir parçası olmayan, dışardan Türkiye'ye
belli siyasi amaçlarla dayatılmış olan ithal bir kıyafetin, Türkiye'de
devlet sisteminin içine doğru gelişmesinin önünü açmıştır. Bunu açık
şekilde bilelim. Gelen, Anadolu'daki kadınlarımızın yaşmağı, başörtüsü
değildir. Gelen, Arap-Vahabi, Abbasi-Emevi İslam yorumunun, Türkiye'ye
yönelik projelerinin bir simgesi olarak, Türkiye'deki işbirlikçileriyle
birlikte Anadolu halkına dayatmaya başladığı bir yabancı üniformadır.

Onun önünü açacak. Bunun gelişiyle Türkiye'de yükselen İslamiyet
değildir. Bunun gelişimiyle Türkiye'de yaygınlaşan İslamiyetin özü,
değerleri, ahlakı, kuralları değildir. Kur'an'ın İslamiyeti değildir.

Gelen başka bir şeydir. Din için gelmiyor, siyaset için geliyor."
Baykal, bu siyasetin anlayışının, inançlı Müslüman vatandaşların samimi
duygularını kullandığını, hedefin, Mustafa Kemal Atatürk'ün kurduğu
Türkiye Cumhuriyeti olduğunu kaydetti.

Güncellenme Tarihi : 24.3.2016 14:05

İLGİLİ HABERLER