Yaşam
  • 2.3.2006 12:59

BİR 'PRENS' MASALI...

     Marty Johnson, ABD'nin Minnesota eyaletinde yaşayan bir Amerikalı. Bir ipotek firmasında sabah dokuz-akşam beş çalışan, akşamları televizyonda basketbol maçı izleyen iki çocuk babası bu 'sıradan' adamın hayatı, aldığı bir mektupla baştan aşağı değişti. Marty, aslında bir 'prens' olduğunu öğrendi. Peki bütün bu hikâye nasıl başladı?
      Marty Johnson'un annesi Kathleen O'Connor Wang, üniversitedeyken katıldığı bir partide John Ogike ile tanıştı. O yıllarda 20'lerinde olan John ile beraberliğinden hamile kaldı. Annesinin ısrarı üzerine, bebeği gizlice doğurarak evlatlık vermek zorundaydı. 4 Nisan 1964'te St. Paula'da doğan Marty ile annesi böylece bir daha görüşmemek üzere ayrıldılar. Kathleen ile evlenmesine izin verilmeyen John ise üniversitede derecesini aldıktan sonra ülkesi Nijerya'ya döndü.
     
     Babası Udeh-ekeh'miş

      Yıllar sonra eğer karısı Laura ve iki çocuğu ısrar etmeseydi, Marty gerçek ailesini aramaya başlamayacak, tüm bunları ve fazlasını asla öğrenemeyecekti. Evlatlık verildiği kuruma bilgilerini bırakan Marty, Şubat 2001'de aynı yolla kendisini arayan annesinden bir mektup aldı. Ardından telefonla görüştüler ve Marty bir yanı Nijerya'ya dayanan hikâyesini öğrendi. Bu bilgiden sonra daha da meraklanarak babasını bulmaya karar verdi.
      Babasının okuduğu Northern Iowa Üniversitesi'nin internetteki ilan sayfasına bir mesaj bırakan Johnson, dokuz ay sonra hiç ummazken, Wanda Nielsen adlı bir kadından, babasının Nijerya adresini bildiren bir cevap aldı. Marty'nin Nijerya'ya gitme kararı ise bu adrese yazdığı mektuba cevaben gelen 'Ogike hanedanlığına hoş geldiniz!' notu ile oldu. Babası, Aboh köyünün şefi Udeh-ekeh'ti.
      Marty, mektubu ilk okuduğunda bunun çeviri hatası olduğunu sandığını söylüyor! Sonunda Johnson, iç savaşlarla altüst olmuş ülkesini ve köyünü görmek üzere yola çıktı.
      Marty, makineli tüfekli bir korumayla köyüne doğru yol alırken, bütün halk evinden çıkmış Amerikalı prensini karşılıyordu. Babası ile Marty'yi yan yana görenlerin onların gerçek baba-oğul olduğundan bir şüphesi kalmamıştı. 1.90 m. boyunda ve 124 kg. ağırlığındaki Marty ile ondan sadece birkaç cm. kısa olan babası arasındaki tek fark kıyafetleriydi.İstediği her şey oluyor Ailesi, Marty'nin gelişini konyak, şampanya ve Nijerya'nın kendi ürünü olan Star birası ile kutladı. Bütün köy artık onu 'Chinenye' (tanrı hediyesi) olarak anıyordu. Bu köyde, ABD'de normal bir hayatı olan Marty uyumadan kimse uyumuyor, ne derse o oluyordu. Kısa sürede kaftanlara bürünen Chinenye, birkaç kelime Igbo (Nijerya'nın güneyinde kullanılan bir dil) konuşmaya bile başladı.
      Gitme zamanı yaklaştığında Udeh-ekeh oğlunun burada bir hayat kurması için istediği kadar toprağın ve tüm olanakların mevcut olduğunu bir kez daha hatırlatıyor. Eşi Laura ve çocukları ile gelmeden tam olarak unvanını kazanamayacağı hatırlatılınca ise Marty gülerek, "Laura her zaman emekliliğini sıcak bir yerlerde geçirmek isterdi" diyor.
     
(Radikal)
Güncellenme Tarihi : 25.3.2016 09:54

İLGİLİ HABERLER