Biz tehditlere boyun eğecek bir millet değiliz!..
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Ulusa Sesleniş konuşmasında, “Biz, ayağımıza çelme takacaklar, yolumuzu kesecekler diyerek yola çıkmaktan korkan bir millet değiliz. Biz, tehditlere boyun eğecek bir millet, böyle bir devlet, böyle bir ülke hiç değiliz. Bizim milli marşımızın, İstiklal Marşımızın ilk kelimesi, dikkatinizi çekiyorum, ‘korkma’ kelimesidir. Bizim ve milletimizin lügatinde korku yoktur” dedi.
Konuşmasının başında tüm vatandaşları selamlayan Başbakan Erdoğan, “Türkiye, son 9,5 yılda her alanda çok büyük başarılara imza attı. Bizler ülkemizin on yıllardır süren kronik sorunları tek tek çözüyoruz, engelleri aşıyoruz, ekonomide, demokratik hak ve özgürlüklerin genişletilmesinde, sosyal politikalarda, iç ve dış politikada tam bir uyum içinde, ortak bir heyecan ve coşkuyla hep birlikte 2023 hedeflerine doğru kararlılıkla ilerliyoruz. Burada, özellikle bir hususa siz aziz vatandaşlarımın dikkatini çekmek istiyorum: Türkiye çok zor bir coğrafyada yer alıyor. Maalesef, etrafımızda, Ortadoğu olsun, Kafkasya olsun, Balkanlar, Akdeniz, Kuzey Afrika olsun, zaman zaman olumsuzluklar yaşanıyor. Türkiye, tüm bu bölgelerin en ortasında yer alan bir ülke olarak, bütün olumsuzluklara rağmen, bir istikrar adası, bir huzur ve güvenlik adası olma vasfını muhafaza ediyor. Biz, bölgemizdeki birçok ülkenin tersine, kökleri çok eskiye uzanan, kadim bir devlet geleneğine sahibiz. Millet olarak bizler, merkezinde bulunduğumuz bu coğrafyada, bin yılı aşkın bir süredir sağduyunun, soğukkanlılığın, itidalin, en önemlisi de hakkın, hukukun, adaletin yanında olduk. Ecdadımızdan aldığımız mirasla, atalarımızdan, kadim devlet geleneğimizden, zengin medeniyetimizden aldığımız ilhamla, biz her zaman büyük devlet refleksi gösterdik. İşte bu vasfımızdan dolayı, biz, içinde bulunduğumuz zor coğrafyada, bağımsız, özgür, istikrarlı bir devlet olarak yolumuzda kararlılıkla ilerliyoruz. Sadece Türkiye’yi büyütmekle yetinmiyoruz; komşularımızın, bölge ülkelerinin de büyümesi, huzur ve istikrara kavuşması, bölgesel sorunların bir an önce çözülmesi için çok yoğun gayret sarf ediyoruz” diye konuştu.
Türkiye’nin içinde bulunduğu coğrafyanın bin yılı aşkın bir süredir kan ve gözyaşıyla yıkandığını söyleyen Erdoğan, “13 asır önce, Kerbela’da, Hazreti Peygamberimizin mübarek torunu Hazreti Hüseyin ve ailesi, son derece acımasız bir savaşta katledilmişti. O tarihten itibaren, ne yazık ki bu coğrafyada kan ve gözyaşı hiç dinmedi. Yaşanan bu acı hadiseye rağmen, ihanetler, kardeş kavgaları, mezhep çekişmeleri, terör, yoksulluk maalesef sona ermedi. Biz, Türkler olarak, Kürt kardeşlerimizle, Arap kardeşlerimizle, bu coğrafyadaki tüm etnik gruplarla, her zaman istikrarı, huzuru, güvenliği tesis etmenin mücadelesi içinde olduk. Dikkatinizi çekiyorum: Büyük Selçuklu Devletinden bugüne kadar, millet olarak biz her zaman barışın, uzlaşmanın, kucaklaşmanın, bir ve beraber olmanın, kardeş olmanın bayraktarlığını üstlendik. Bağdat, Basra, Aden Körfezi, Kahire, Kudüs, Şam, özellikle de Mekke ve Medine tehdit edildiğinde, tamamen insani duygularla, vicdani duygularla, medeniyetimizin bize yüklediği sorumlulukla, tehditlere karşı kimi zaman tek başımıza göğüs gerdik. Bütün bu coğrafyada yer alan halklar, tarihin birbirine kardeş eylediği halklardır. Bu coğrafyada, biz bin yılı aşkın bir süredir aynı kaderi paylaşıyoruz. Bu bölgede, hüznümüz bir oldu, kederimiz bir oldu, sevincimiz, coşkumuz, heyecanımız bir oldu. Bugün de aynı şekilde, çok geniş bir bölge içinde, tüm halkların kalpleri ortak atıyor” ifadelerini kullandı.
“BİZİM VE MİLLETİMİZİN LÜGATİNDE KORKU YOKTUR”
Türkiye’nin 2002 yıl sonunda, toplam dış ticaret hacminin 88 milyar dolar olduğunu belirten Başbakan Erdoğan, “2011 sonunda, bizim dış ticaret hacmimiz 4 kattan fazla artarak 376 milyar dolara ulaştı. İşte bu büyük artış, bizim yüz yıldır sırtımızı döndüğümüz komşularımızla kucaklaşmanın bir eseridir. Türkiye’nin bu oranda büyümesi, dış ticaretini, turizm gelirlerini, turist sayısını, yatırımlarını artırması, bizim aktif dış politikamızın eseridir. İşte 2002 yılının sonunda göreve geldiğimizde bizim ülkemize gelen turist sayısı 13 milyondu gelirimiz 8,5 milyar dolardı. Ama şimdi ülkemize gelen turist sayısı 31,5 milyon seviyesine çıktı, gelirimiz de 23 milyar dolara ulaştı. Bu dünya ile kucaklaşmanın dünya ile aramızdaki ilişkileri artırmanın bir neticesidir. Dünyanın hemen her başkentine ulaştık, bazı başkentlere defalarca gittik, sorunları masaya yatırdık, çözdük, çözüm yoluna koyduk. İşbirliğini kat kat artırdık. Sadece ben değil tüm bakan arkadaşlarım aynı şekilde dolaştılar. Giderken yanımıza iş adamlarımızı da aldık. Onlarla beraber tüm dünyayı dolaştık. Açıkçası, Türkiye için başka bir yol, başka bir çare, başka bir yöntem yoktur. Biz, içimize kapanarak değil, olabildiğince çevremizi kucaklayarak büyüyebiliriz. On yıllar boyunca içine kapanan Türkiye büyüyemedi, gelişemedi, sorunlarına çözüm üretemedi. Kendisini on yıllar boyunca dış dünyaya, komşularına, dost ve kardeş halklara kapatan Türkiye, darbelerle, çete faaliyetleriyle, yasaklarla, kısıtlamalarla, her alanda geriye gitti, yoksullaştı. Biz, ayağımıza çelme takacaklar, yolumuzu kesecekler diyerek yola çıkmaktan korkan bir millet değiliz. Biz, tehditlere boyun eğecek bir millet, böyle bir devlet, böyle bir ülke hiç değiliz. Bu milletin tarihinde hiçbir zaman pısırıklık, korkaklık olmadı. Bizim Milli Marşımızın, İstiklal Marşımızın ilk kelimesi, dikkatinizi çekiyorum, ‘korkma’ kelimesidir. Bizim ve milletimizin lügatinde korku yoktur” dedi.
Türkiye büyüdükçe, Türkiye geliştikçe, kalkındıkça, ilerledikçe, bazı çevrelerin de bundan ciddi rahatsızlık duyduğunu ve bu büyümeyi engellemeye çalıştığını vurgulayan Erdoğan, şöyle devam etti:
“Türkiye’nin güçlü bir ekonomiyle, aktif bir dış politikayla, bölgesinde ve dünyada etkin bir güç olmasını bazı çevreler hazmedemiyorlar. İşte bu çevreler, kimi zaman terör örgütlerini, kimi zaman da kukla diktatörleri maşa olarak kullanarak Türkiye’yi yürüyüşünden alı koymaya çalışıyorlar. Biz, yaklaşık 30 yıldır, terör örgütünün ihanet içinde olduğunu ifade ediyoruz. Evet… Terör örgütü ihanet içindedir. Sadece Türkiye’ye, sadece Türklere karşı değil, bizim Kürt kardeşlerimize karşı da tam bir ihanet içindedir. Terör örgütü, bugün, Türkiye’nin hasmı çevrelerin maşası olduğunu, onların taşeronu olduğunu artık çok daha net biçimde göstermiştir. Terör örgütü hiçbir zaman hak mücadelesi vermedi ve vermiyor. Terör örgütünün saldırıları, benim Kürt kökenli vatandaşlarıma 30 yıl boyunca hiçbir hak sağlamamış, tam tersine onları acıya, kana ve gözyaşına boğmuştur. Türkiye, en uzun sınırı paylaştığı Suriye ile çok ciddi ve milli bir meseleyle uğraşırken, terör örgütünün Doğu ve Güneydoğuda alçakça eylemlerini artırmış olması, altı mutlaka ve mutlaka çizilecek bir husustur. Askerimize ve polisimize yönelik son saldırılar, terör örgütünün nasıl bir ihanet içinde olduğunun en somut delilidir. Bu örgüt, Kürt olmadığını, Müslüman hiç olmadığını, Türkiyeli de olmadığını artık bu son saldırılarla tartışmaya mahal bırakmayacak derecede açıklığa kavuşturmuştur. Terör örgütünün yegâne amacı ve yegâne işi, Türkiye düşmanı, Türklerin, Kürtlerin, Arapların, diğer tüm kardeş halkların düşmanı olan çevrelere taşeronluk yapmaktır. Burada şu hususun altını tekrar çizmekte fayda görüyorum: Ne terör tehdidine ne de kukla diktatörlerin kışkırtmalarına da asla ve asla boyun eğmeyecek, 2023 hedeflerimizden asla vazgeçmeyeceğiz. Türkiye’nin büyümesi karşısında ortaya konan bu tür alçakça eylem ve saldırılara karşı kesinlikle kesin tavırlı olacak aldırış etmeyeceğiz. Bu aziz millet, eşkıyanın, çapulcuların, çetelerin, kuklaların tehdit ve kışkırtmalarına eyvallah edecek bir millet değildir. Bu aziz millet, haince, alçakça saldırılar karşısında geri adım atacak bir millet asla değildir. Bir yandan terörle kararlı şekilde mücadele etmeye, diğer yandan, Doğu Akdeniz’de, 13 mil açıkta, uluslararası sularda uçağımıza yönelik saldırının hesabını sormaya devam edeceğiz. İtidali, soğukkanlılığı, sağduyuyu elden bırakmayacağız. Hukukun dışına asla çıkmayacağız. Savaş çığırtkanlarına kulak asmayacağız. Ancak, korkuya, pısırıklığa, çekingenliğe de asla teslim olamayacağız. Ecdadımızdan aldığımız ruhla, cesaretle, onlardan devraldığımız mirasla, biz hem ülkemizi büyütmeye, hem de bölgemizde hakkı, hukuku savunmaya devam edeceğiz. Göreceksiniz, kazanan her şekilde Türkiye olacaktır. Türkiye’nin büyümesinden rahatsız olanlar, Türkiye’nin huzur ve istikrarına, kardeşliğine kastedenler, milletimizin birliği ve dayanışması karşısında göreceksiniz eriyip gidecekler. Bu vesileyle, son bir ay içinde, terörle kahramanca mücadele ederken şehit edilen polis ve askerlerimize sizlerin huzurunda bir kez daha Rabbim’den rahmet niyaz ediyorum. Şehitlerimizin yakınlarına ve aziz milletimize sabır ve başsağlığı diliyorum. Akdeniz’de, uluslararası sularda namert bir saldırıyla düşürülen uçağımızın pilotlarıyla ilgili umutlarımızı da muhafaza ediyoruz. Umutlarımızı halen koruduğumuz bu süreçte pilotlarımızın ailelerine de sabır ve metanet diliyorum.”
DIŞ POLİTİKA
Dış politikada gündemde sadece terör ve Suriye meselesinin olmadığını, başka konuların da olduğunu bildiren Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, “Biz, çok boyutlu, barışçı, uzlaşmacı, işbirliği arayışlarına yönelik pozitif gündem oluşturma gayretlerimize dış politikada kararlılıkla devam ediyoruz. Bu ay içinde dış politikada ülkemizi yakından ilgilendiren pek çok önemli gelişme yaşandı. Dünyanın pek çok ülkesinden önemli devlet adamlarını, diplomatları ülkemizde ağırladık, bölgesel ve küresel meselelere ilişkin fikir alışverişinde bulunduk. Aynı şekilde bizler de ülke dışında çok sayıda önemli programa katıldık. 16 Haziran’da G-20 Zirvesi'ne katılmak üzere Meksika'ya gittik. Burada düzenlenen toplantılarda, yaptığımız ikili temaslarda, ABD Başkanı Obama, Rusya Devlet Başkanı Putin, Fransa Cumhurbaşkanı Hollande, başta olmak üzere zirveye katılan dünya liderlerine ülkemizin görüşlerini aktarma fırsatı bulduk. Meksika'dan Brezilya'ya geçerek, BM Sürdürülebilir Kalkınma Konferansı’na kısa adıyla RİO+20 Zirvesine katıldık. Orada da ülkemizin görüşlerini ifade ettik. Çeşitli ülkelerin liderleriyle görüştük.
Brezilya’dan dönüşümüzden birkaç gün sonra, Türkiye olarak İstanbul'da Karadeniz Ekonomik İşbirliği Örgütü Zirvesi'ne ev sahipliği yaptık. Zirvenin gerçekleştirildiği gün Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’le birlikte Trans Anadolu Doğal Gaz Boru Hattı Projesi’nin, yani, kısa adıyla TANAP Projesi'nin imza törenini gerçekleştirdik. Bu proje Azerbaycan Şah Deniz Faz 2 kapsamında çıkartılacak doğal gazın transit iletimini içeriyor. Sadece Şah Deniz gazı değil, Hazar Deniz'indeki diğer Azerbaycan gaz kaynakları da bu projenin kapsamı içinde yer alıyor. Yaklaşık 7 milyar dolarlık bu projeyle Türkiye ve Azerbaycan olarak, Avrupa enerji arz güvenliği konusunda stratejik bir konuma gelme yolunda önemli bir adım atmış olduk. TANAP Projesinin şimdiden ülkemize, Azerbaycan'a ve Avrupa'ya hayırlı olmasını diliyorum” dedi.
YAPILAN HİZMETLER
“Bir yandan ülkemizin yurt dışındaki itibarını yükseltirken, diğer yandan yurt içindeki faaliyetlerimize kalkınma girişimlerimize de hız veriyoruz” diye devam eden Erdoğan, “Tam 9,5 yıldır, 2002 yılının sonundan itibaren bu ülkenin daha yaşanılır, daha müreffeh, daha itibarlı bir ülke olması için durmadan, dinlenmeden, yoğun bir mücadele sürdürüyoruz. Milletimize, hizmeti sadece bir mesuliyet değil, aynı zamanda bu vatana, bu millete olan sevdamızın, aşkımızın bir gereği olarak görüyoruz…Bizim için halka hizmet Hakk’a hizmettir. İnanıyoruz ki, milletimizin kalbine, milletimizin gönlüne giden yol, millete efendilik taslamaktan değil, millete hizmetten, adalete hizmetten, Hakk’a hizmetten geçer. Onun için bu millete hizmet yolunda, Hakk’a hizmet yolunda 'Durmak Yok Yola Devam' diyoruz. Nitekim bu ay da bizleri heyecanlandıran, ülkemizin, vilayetlerimizin çehresini değiştiren pek çok yatırımı, pek çok tesisi, pek çok hizmeti halkımıza kazandırmış olmanın mutluluğunu yaşadık, yaşıyoruz. Bu ayın hemen başında, 2 Haziran’da Diyarbakır’daydık. Diyarbakır’da toplam yatırım tutarı 267 milyon lirayı geçen 39 tesis ile 256 projenin yer aldığı 50 kalem hizmetin resmi açılışını gerçekleştirdik. Bir gün sonra, 3 Haziran’da bir başka vilayetimizde, İstiklal Savaşımıza verdiği şanlı destekle maruf Şanlıurfa’daydık… Orada toplam yatırım tutarı 747 milyon lira olan 101 eseri ülkemize, milletimize, Şanlıurfalı kardeşlerimize kazandırmanın mutluluğunu yaşadık. 7 Haziran’da Çanakkale’deydik… Çanakkale’de toplam yatırım tutarı 753 milyon lira olan tam 47 ayrı eseri hizmete açtık. Ancak, açılışlarını gerçekleştirdiğimiz bu çok önemli eserler içerisinde yer alan son derece anlamlı, son derece önemli bir eser vardı…Bunu özellikle hatırlatmak, anmak isterim… Bakınız aziz vatandaşlarım, Biz görevi devraldığımızda, 2002 yılında, Çanakkale Şehitliği’mizin, muharebelerin yapıldığı yerlerin, siperlerin durumu içler acısıydı. Bu manzara bizleri çok rahatsız ediyordu…Hükümet olarak, hemen, çok kapsamlı bir proje geliştirdik, tarihi yarımadayı yeniden ele aldık ve orada, şehitlerimizin azizliğine yaraşır düzenlemeleri gerçekleştirdik. Şehit kabirlerine ulaşımı kolaylaştırmak için, yaklaşık 77 kilometre yol inşa ettik. Tarihi Milli Park’a giriş noktalarını düzenledik, levha kirliliğine son verdik. Çanakkale’deki tüm şehitlerimizin, burada yatan 63 bin şehidimizin ismini 1.691 mermer ve camdan oluşan şahidelere yazdık. Şehitliğin ve Abide’nin çevre düzenlemesini aynı şekilde büyük bir hassasiyetle gerçekleştirdik; aydınlatmasıyla, sulamasıyla, bitki örtüsüyle, burayı şehitlerimizin ruhunu şad edecek bir manzaraya kavuşturduk. Çanakkale’deki şehitliklere kazandırdığımız yeni çehre ile halkımızın şehitliklere olan ilgisi de arttı…2002 yılında sadece 200 bin olan ziyaretçi sayısı, bugün yıllık 2 milyon kişiye ulaştı. Açılışını yaptığımız Çanakkale Destanı Tanıtım Merkezini, yaklaşık 80 milyon liralık bir yatırımla gerçekleştirdik. 8 bin 600 metrekare üzerinde, 2 bin 400 metrekare kapalı alanla, 11 salon, 1 sergi, 1 konferans salonu, kafeterya ve idari bölümlerle, tarihi müzelerimizden birini inşa ettik. Açılışını yaptığımız bu mekanın ziyaretçileri orada Çanakkale Harbi’ni kazanılan zaferi adeta yeniden yaşama imkanı bulacak. Çanakkale Harbi, görsellerle, sunumlarla, canlandırmalarla, ziyaretçilerin tasavvurunda adeta an be an canlanmış olacak. Bu anlamlı eserin Çanakkale Destanı Tanıtım Merkezi’nin ülkemiz milletimiz adına hayırlara vesile olmasını diliyorum Aziz kardeşlerim, elbette bu ayki açılışlarımız sadece bu vilayetlerle ve bu eserlerle sınırlı değildi. İzmir, Antalya, Sakarya ve Mersin’de yaptığımız açılışlara da değinmek istiyorum. 9 Haziran’da İzmir’deydik. Orada İzmirli kardeşlerimizle birlikte, toplam yatırım bedeli 732 milyon lira olan 40 kalem eserin toplu açılışını gerçekleştirdik… Açılış programımızda İzmir için hayati önem taşıyan iki baraj da yer alıyordu… Bunlardan biri yaklaşık 70 bin dekar alanı sulayacak olan dev Yortanlı Barajı…İnşasına 1994 yılında başlanmış olan 121 milyon 500 bin liralık bu dev eseri tamamlayıp hizmete sunmak bize nasip oldu. Dikkat edin sene 1994, sene şu anda 2012. Kınık Sulaması Projesi kapsamındaki bu baraj, bölge halkına dekar başına 480 lira ilave gelir getirecek ve de 3 bin 800 ek istihdam sağlayacak. Açılışını yaptığımız diğer baraj ise yaklaşık 43 bin dekar alanı sulayacak ve drenajını yapacak olan Çaltıkoru Barajı. Yapımına 1996 yılında başlanan ve 170 milyon liralık bir yatırım değeri olan Çaltıkoru Barajı’nı tamamlamak ve hizmete açmak da bize nasip oldu. Çaltıkoru Barajı da aynı şekilde bölge halkına dekar başına 480 lira ilave gelir temin etme imkanı verecek. Ve de 2700 kişiye ek iş imkanı sağlayacak. İzmir’den bir gün sonra, 10 Haziran’da Antalya’daydık…Düzenlediğimiz toplu açılış töreniyle, bir seferde, toplam maliyeti 439 milyon lira olan 68 kalem yatırımı Antalyalı kardeşlerimize kazandırdık. 15 Haziran’da bu kez başka bir vilayetimizde, Sakarya’daydık…Orada bir tek toplu açılışla toplam yatırım bedeli 89 milyon lira olan 19 kalem eseri Sakaryalımıza kazandırmanın mutluluğunu yaşadık.Yine bir gün sonra, 16 Haziran’da Mersin’e gittik…Mersin’de, 40 tanesi eğitim alanında olmak üzere, toplam yatırım bedeli 232 milyon lira olan 50 kalem eseri Mersinli kardeşlerimizin hizmetine sunduk. Sevgili vatandaşlarım, Türkiye her an adım adım, basamak basamak hedeflerine doğru yol alıyor, hedeflerine doğru kararlılıkla ilerliyor… Eminim ki, sizler de Türkiye’nin kat ettiği bu mesafeyi görüyor, şahitlik ediyorsunuz… 9,5 yıl öncesinin Türkiye’si ile bugünün Türkiye’si arasında fersah fersah fark var. 9,5 yıl önceki Türkiye, bütün dünya tarafından krizler ülkesi olarak görülüyordu…Bugün, hamdolsun, Türkiye, hükümetimizin rasyonel politikalarıyla, hükümetimizin gerçekleştirdiği yatırımlarla, milletimizin coşkusu ve katılımıyla tam bir fırsatlar ülkesi haline geldi. Türkiye bu yükselişini sürdürmeye devam edecek…Allah’ın izniyle, milletimizin desteği ve hayır duasıyla, bizler de azimle, kararlılıkla, heyecanla çalışarak, bu süreci aynı şekilde devam ettireceğiz. Şehirlerimiz için başlattığımız projeleri inşallah bitireceğiz. Türkiye için başlattığımız büyük projeleri tamamlayacağız. Cumhuriyetimizin kuruluşunun 100’üncü yıldönümünde, 2023’te, inşallah çok farklı, dünyanın en büyük 10 ülkesinden biri olan Türkiye’yi inşa etmeyi sürdüreceğiz. Ben, bu düşüncelerle, bugüne kadar ülkemizin kalkınmasına, milletimizin refahına hizmeti geçen herkese ekranlar aracılığıyla teşekkür ediyorum. Bu vesileyle hepinizi en içten dileklerimle selamlıyor, huzur ve mutluluklar diliyorum. Allah’a emanet olun. Kalın sağlıcakla” ifadelerini kaydetti.