Cemaatin hedefi ne
Cemaatin hedefi
Okay Gönensin
AKP ile Gülen cemaati arasındaki kavga şiddetle devam ederken, en fazla sorulan soru şu: Gülen cemaatinin amacı nedir?
80’lerin başında adı duyulmaya başladığından itibaren cemaat hakkında iki kanaat belirmişti. Geleneksel devletçi kanaat tabii ki, hedefin “irtica” olduğu şeklindeydi.
Muhafazakâr çevrelerde, Kürtlerin ağırlıklı olduğu bir alanda yakın döneme kadar cemaat, yeni dünya yorumları getiren, hoşgörü anlayışı yüksek bir “Türk Nurculuğu” olarak algılanmıştı. Uzun süre açık siyasi pozisyon almayan, etki alanını genişletmeye yönelen cemaat, farklı eğilimdeki siyasi partilerle sıcak ilişki kurmaya da özen gösterdi.
AKP’nin iktidara gelmesiyle birlikte Gülen cemaatinin ilk kez açık bir tavır alarak, bir siyasi partiyi açıkça desteklediği söylenebilir.
Bu ilişkiyi kimileri doğal bir birliktelik, kimileri “koalisyon” olarak niteledi ama ilişkilerdeki “yakın”lık açıktı; kimse gizlemiyor, farklı alanlarda açık destekler sürüyordu.
‘Serinliğin’ miladı...
Cemaatin yayın organları üzerinden gidersek, ilk “serinliğin” barış sürecinin başladığı dönemde, Oslo’daki gizli görüşmelerde başladığını söyleyebiliriz. Cemaatin sözcüsü olarak kabul edilebilecek isimler, barış sürecine genel hatlarıyla “destek” bildirirken, Oslo’da PKK ile devletin gizli görüşmeler yapması bir dalgalanma yarattı. Sonra görüşmelerin tutanakları sızdı, birileri bunları kamuya açıkladı, yine çok açık söylenmese de bu olay AKP ve AKP’ye yakın çevrelerde cemaate mal edildi.
Oslo görüşmeleri dolayısıyla açılan bir soruşturmayla doğrudan MİT Müsteşarı’na yönelik ifadeye davet hamlesi de yine cemaat operasyonu olarak görüldü. Kanaat açıktı: Müsteşar ifade verseydi, bu görevin kendisine bağlı olduğu Başbakan tarafından verildiğini söyleyecek ve hedef Başbakan olacaktı.
Dershaneler konusu dışında, AKP ile cemaat arasında ciddi bir tartışma olmadı. O konu da görüşmeyle, uzlaşmayla kolay çözülebilecek bir mesele olduğu hâlde ortaya hayati bir mesele gibi sürüldü.
Bu açıdan baktığımızda AKP ile cemaat arasındaki gerçek serinliğin miladı ‘Oslo’ yani barış sürecinin “kuvveden fiile” çıkmasıdır.
Kavga tırmandığı sırada bile devlette cemaati rahatsız edecek kadar ciddi ölçüde kadro operasyonları yoktu. Bunlar son birkaç haftanın, çatışmanın 17 Aralık’ta zirveye vurmasının ardından gelen olaylardır.
“Cemaatin asıl hedefi nedir” sorusuna birçok cevap verilebilir, ama çatışmanın sürecini Oslo ve barış sürecine endeksli olarak okumaya çalışırsak, daha ciddi ve temelli noktalara ulaşabiliriz.
Güncellenme Tarihi : 19.3.2016 08:24