ZÜLFÜ LİVANELİ/ VATAN
CHP'DE 'TÜRBANCI MİLLETVEKİLİ' VAR MI?
Önce şunu bir kez daha açıklayayım: Zaman Gazetesi'nin sürmanşetinde yayınlanan ''Baş örtüsü üniversitede serbest olmalı. Bunun adımını da CHP atmalı'' sözleri bana ait değil.
Zaten söyleşide de böyle bir bölüm yok. Böyle bir cümle söylemedim.
Şimdi gelelim sorumuza: CHP'de türbancı milletvekili' var mı?
Hemen cevap vereyim: Yok!
CHP'deki türbancı milletvekilleri' nitelemesi gerçeği yansıtmıyor.
Hele beni de bu kategoriye sokma çabası, kargaları bile güldürecek bir iddia. Ama ne yazık ki böyle bir çaba var. Benim fikirlerimi benden iyi bildiğini iddia eden çevreler yalan üstüne yalan üretiyor.
Demek ki Türkiye'de düşünce tartışması yapılamıyor.
Derinleştirmek istediğiniz her konu sığ, yüzeysel, slogan düzeyinde ele alınıyor ve çarpıtılıyor.
'Sol kavramının içini dolduralım, sol diye tekrarlamakla yetinmeyelim; değişen dünyada nasıl bir sol istediğimizi tartışalım.' diyorsunuz;
'Bak, solculuğu bıraktı!' saçmalığı karşınıza çıkıyor.
Oysa 'sol' kavramı dünyada olanca derinliğiyle tartışılmakta. Bildiğiniz gibi ben de Mihail Gorbaçov'la bu sorunu konuşup bir kitap yayınlamıştım.
Türban konusuna daha derin bir yaklaşım arıyorsunuz; 'türbancı milletvekili' diyorlar.
O zaman gülümsüyor ve kendi kendinize diyorsunuz ki, 'İşte çelebi, böyle olur bizde fikir tartışması dediğin'.
Çünkü insanların çoğu basit sloganlar tekrar etmeye ve her gün birbirine karşı iman tazelemeye alıştırılmış.
Daha önce yazdım ama ısrarla anlamak istemeyenler için bir kez daha anlatayım:
3 Kasım seçimlerinden önce, bir televizyon programında 'CHP türban sorununu çözebilir' demiştim. Bu çözümün iki koşulu vardı: CHP'nin iktidara gelmesi ve uygulayacağı politikalar sonunda türbanın siyasal bir simge olmaktan kurtarılması.
Ne yazık ki iki koşul da gerçekleşemedi. Ve iktidara gelen AKP yanlış bir yol izledi: Türbanı siyasal bir koç başı gibi kullanarak laik sistemi zorlamaya başladı. Yani türban üzerinden siyaset yaptı. Bu hareketin erkekleri başlarına sarık sarmadılar ama kadınların başını 'özel bir biçimde' kapatarak bir siyasal mücadele aracı yaptılar.
Bu tutum, Türkiye'yi endişeye düşürdü ve türbanı zorlayanlarla, sistemi savunanlar bir bariyerin iki yanına dayandılar.
Bu noktaya sürüklenmiş olan türban, kişisel özgürlük kapsamında ele alınma olanağını yitirdi.
Bugün türban mücadelesi verenler aslında demek istiyor ki:
'Biz başımızı analarımız gibi geleneksel biçimde değil, dünyada da mücadele sembolü olan özel bir biçimde bağlarız ve bunu üniforma gibi kullanarak laik sistemi deviririz.'
Laik cephe de diyor ki:
'Ben senin bu niyetini biliyorum ve izin vermiyorum.'
Dolayısıyla olay artık bireysel özgürlük değil, siyasal mücadele kapsamındadır.
Eğer AKP türban sorununu çözmek istiyorsa bir an önce bunu bir siyasal mücadele aracı olmaktan çıkarsın.
Ama son günlerdeki gelişmeler AKP'nin böyle bir niyeti olmadığını kanıtlıyor.
Yasaya karşı türban ısrarı, Kuran kurslarında milyonlarca çocuk eğitme planı, tevhid-i tedrisat yerine tekke eğitimi tavsiyeleri gibi kaleyi içten fethetme gayretleri Türkiye'yi gerginliğe götürüyor.
Çünkü hiçbir üniforma bireysel seçim değildir, siyasal bir ifadedir.
Ve CHP'de de laik sistemi devirme siyasetini destekleyecek milletvekili yoktur.
Hiç kimse beni benden iyi bildiğini iddia edip, tarif etmeye kalkmasın lütfen.
Bunları birkaç gün önce de yazdım ama hâlâ anlamayanların var olduğunu görünce tekrarlamak ihtiyacını hissettim.
Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 21:11