CUMA GÜNÜ CAMİYE, CUMARTESİ GÜNÜ DE SİGAGOGA GİDENLER KİMLER?...
Mehmet Şevket Eygi/ MİLLİ GAZETE
''Sana Ne!''
SANKİ merak etmek, inceleme ve araştırma yapmak ayıpmış ve yasakmış gibi bazıları, Sabataycılık konusundaki yazılarımıza, konuşmalarımıza öfkeleniyor ve ''Sana ne?'' diyor. Sana ne olur mu? Merak olmasa ilim ve kültür gelişir miydi?
İnsanların özel hayatlarını araştırmak, gizli ayıplarını ortaya çıkartmak ayıptır, günahtır ama dinler, tarikatlar, gizli cemaat ve cemiyetler, lobiler, baskı grupları konusunda araştırma yapmak kesinlikle ayıp, yasak ve günah değildir. Yeter ki, iftira edilmesin, yeter ki, hem savcılık, hem hakimlik, hem cellatlık yapılmasın.
Onlar İslâm ve Müslümanlar hakkında ipe sapa gelmez, gayr-i ciddî, seviyesiz yazılar yazıyor, hükümler veriyor da ben bir Müslüman olarak niçin Sabataycılığı inceleyemeyecek mişim?
Ülkemizde, dünyanın başka ülkelerinde olmayan çok garip, çok meraklı sosyolojik bir hadise var:
İki dinli, iki kimlikli, çok güçlü, gizli bir zümrenin bu ülkede hakimiyet kurmuş olduğu iddia ediliyor.
Yakın tarihimizdeki inkılap, ihtilâl, devrim, değişim, realpolitik, halkın kimliğini değiştirme hadise ve teşebbüslerinde bu gizli ve iki kimlikli cemaatin büyük rolü ve tesiri olduğu iddia ediliyor.
Bütün köşebaşlarını tuttukları, bütün stratejik köprübaşlarını ele geçirdikleri, bütün temel müesseselere sızdıkları iddia ediliyor.
Türkiye'deki müzmin din-devlet çekişmesini onların çıkardığı iddia ediliyor.
Türkiye'nin rantlarının kaymağını onların yediği iddia ediliyor.
Daha bir sürü olumsuzlukların onların eseri olduğu söyleniyor.
Ve ben bir Türkiyeli olarak, bir Müslüman olarak bu konuyu merak etmeyecekmişim, bu konuyu kurcalamayacakmışım... Yok canım!
Ülkemle, halkımla, devletimle, tarihimle, millî kimliğimle, tarihî devamlılığımla ilgili bu kadar önemli bir konuyu niçin merak etmeyecekmişim? ''Sana ne?'' diyen çokbilmişler, akl-ı evveller bu konuda ciddî ve tutarlı bir gerekçe gösterebilirler mi?
Sabataycıları incelemek, araştırmak anti-semitizm olurmuş...Bu da boş bir iddiadan, bir hezeyandan ibarettir. Başkaları benim dinime saldırır, beni dindar olduğum için horlar, aşağılar, tahkir ederken anti-islâmcı olmuyorlar, ben Sabataycıları incelediğim, konuyu gündeme getirdiğim zaman antisemit oluyorum. Aman ne mantık, ne mantık...
Birtakım adamlar ''Bu konu, siyasal İslâmcılara bırakılacak kadar önemsiz değildir...'' şeklinde bir bakla çıkardılar ağızlarından.
Bu konu hiçbir şahsın, grubun tekelinde olamaz. Sağcı, solcu, şucu, bucu herkes inceleyebilir. Yeter ki, dolap çevrilmesin, manipülasyon yapılmasın.
Telaşa düşen bazıları şöyle manevralar yapabilir:
(1) Konuyu çığırından çıkartıp, ''Bu kadarı da olmaz'' dedirtmek.
(2) ''Türkiye'de yetmiş sekiz çeşit etnik köken ve altkimlik var. Bunlar da onlardan biridir, dokunmayın fukaralara...''
(3) İşi; yakın tarihin bazı büyükşahsiyetlerine ulaştırıp, sonra ''Siz artık fazla oluyorsunuz!..'' yollu gözdağı vermek...
(4) Araştırmaları çıkmaz sokaklara, yanlış yollara sokarak dejenere temek.
Efendiler!.. Bu önemli ve hayatî konu Türkiye'nin gündemine girmiştir. Örtbas etmeye yeltenmeyiniz. Bırakın isteyenler ciddî, seviyeli bir şekilde araştırsınlar.
Bu memlekete marksizmi, komünizmi, Bolşevikliği kimler sokmuştur? Osmanlı'dan bu yana Marksist hareketlerin başını onlar çekmiştir. Niçin?
Bu ülkede din-devlet çekişmesi kimlerin eseridir?
Laik Fransa'da, Almanya'da, İngiltere'de, bütün medenî ülkelerde din veya dinler ile devlet barışıktır, uzlaşmıştır, işbirliği içindedir de bizde niçin müzmin bir kavga hüküm sürmektedir? Turgut Özal en son bu konuda hazırlık yapıyordu. Uzmanlardan raporlar istemişti. Onu bir (.......)'a zehirlettiler. Niçin?
Türk halkını hangi zihniyet, hangi gizli güç Türk Kürt, Sünnî Alevî, sağcı solcu, dinci laik, şucu bucu diye düşman kamplara ve kesimlere ayırmıştır?
Yakın tarihimizde bu ülkenin, bu halkın, bu devletin trilyonlarca dolarlık rantını hangi zümre yemiştir?
Bu meraklı, bu esrarlı, bu garip konuları elbette araştıracağız.
Yakın tarihimizde on bin Selçuklu, Beylikler, Osmanlı eseri tahrip edildi, binlerce cami yıkıldı, binlerce İslâm kabristanı düzlendi de niçin İstanbul'un mâlum semtindeki mâlum kabristana dokunulmadı, etrafına duvar çevrilerek hassasiyetle korundu?
Devlet arşivlerimizdeki Sabatay Sevi ile ilgili belgeleri hangi güç ortadan kaldırmıştır?
Cuma günü camiye, cumartesi günü sinagoga gidenler kimlerdir?
Osmanlılar zamanında Edirne'de üç yüz elliden fazla cami, mescid ve tekke vardı. Şimdi ise kırk adet kalmıştır. Bunca camiyi, mescidi, tekkeyi kimler yıkıp yok etti?
Daha işin başındayız. Buzdağının sadece yüzde biri suyun üzerindedir. Yüzlerce araştırıcının, tarihçinin, ilim adamının uzun yıllar boyunca çalışıp çabalaması gerekiyor karanlıkları aydınlatmak için.
Medyadaki ağır toplardan biri ayda 80 bin dolar maaş alıyormuş. Bu kadar büyük bir maaşı hangi ilmi, kültürü, hüneri, marifeti karşılığında alıyor?
Binlerce eleman araştıran büyük bir medya organında niçin bir tek dindar, namaz kılan yazar, muhabir, yorumcu yoktur?
Uzun yıllar boyunca Ceza Kanunu'nun 163'üncü maddesini bahane ederek, zorlayarak, Müslümanlara kan kusturanlar kimlerdir?
''Sana ne!'' Ya öyle mi?..
Bazı internet sitelerinde bu konularda önemli ve meraklı yazılar çıkıyor, bilgiler veriliyor. Geçen gece ww.derkenar.com'da ''Beyaz Türk'' başlıklı (Necdet Şen, 7 Şubat 2002) bir yazı okudum. Okuyucularıma tedkik buyurmalarını tavsiye ederim.
''Tarih ve Düşünce'' dergisinin Mart 2004 tarihli sayısında Sabataycılarla ilgili iki vesika yer alıyor. Bunların asılları Başbakanlık Devlet Arşivindedir.
Tarih 1862, Selanik valisi Hüsnü'nün (Paşa mı, bey mi, tasrih edilmemiş) İstanbul'a Sadrıazam dairesine gönderdiği şifreli iki yazıda şehirdeki Avdetî taifesinin meşveret yeri olarak kullandığı bir evden bahsedilmekte, burada yapılan araştırmada üzerinde kan izleri bulunan kılıç, bıçak ve falakalar bulunduğu yazılmaktadır. Dönmelerin kendilerine mahsus mahkemeleri varmış.
İslâm'a tam meyil gösteren cemaat mensuplarının burada işkenceye tâbi tutulduğu, cezalandırıldığı, hattâ haps edildiği bildirilmektedir. Bu konuda bilgi toplayan, arşiv yapan meraklıların mezkur dergiyi alıp okumalarını tavsiye ederim.
Dönmeler ülkemizdeki İslâmî harekete, siyasal İslâm'a sızmışlar mıdır?
Bazı zengin Dönmeler bazı İslâmî cemaatlere ayda on bin dolar gibi yüklü yardımlar yapmaktadır. Niçin?
Böyle meraklı konuları araştırmak, bilgi edinmek fena mıdır ki, birtakım kimseler ''Öyleyse veya böyleyse sana ne?'' diyerek karşı çıkıyorlar? Hiçbir şeye yanmam, Türkiye'deki Müslümanların büyük çoğunluk olarak şifahî kültürlü, gecekondu zihniyetli olmalarına yanarım. Bizde tahrirî ve medenî kültür ve zihniyet olsaydı bu konu çoktan aydınlığa kavuşmuş olurdu.
Bu konuda o kadar çok soru var ki, bunları sıralasak kocaman bir kitap meydana gelir. Cevapları ise yüzlerce, binlerce ciltlik bir külliyat olur.
İslâmî kesimdeki bazı şahısların ve cemaatlerin birtakım dönmelerle çok sıkı fıkı oldukları iddia ediliyor.Bunlar kimlerdir? Dönmelerin gayesi nedir? Ne yapmak istiyorlar?
Bugün çok güçlüler ama bu güçlerini devamlı olarak koruyabilecekler mi? Merak edip kurcaladığımız için bize çatanlara ben de ''Size ne! Canımın istediği konuları, yasal sınırlar içinde inceleyip araştıramaz mıyım?'' cevabını veriyorum.
Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 22:17