Cüneyt Arkın : Tarih bilinci olan bir genç kulağına küpe takmaz
Cüneyt Arkın’dan samimi itiraflar! Tarih bilinci olan küpe takmaz
Usta oyuncu Cüneyt Arkın, gençleri kendi kültürlerine sahip çıkmaya davet etti: "Tarih bilinci olan insan Amerikan tıraşı yaptırmaz, küpe takmaz. Müziğini dinlese bile, o kültüre hayranlık duymaz" Yeşilçam'ın efsane ismi Cüneyt Arkın, gençlik yıllarından doktorluk anılarına kadar hayatıyla ilgili pek çok detayı anlattı.
Sağlıklı olmasını spora bağlayan Cüneyt Arkın, "Gençlik yıllarımda en çok yumurta yerdim. Fakültedeyken annem bana para yerine yumurta gönderirdi" dedi.
Onu hep Türk sinemasının kahramanı olarak tanıdık. Hem yakışıklılığı hem de oyunculuğu ile yıllardır değişmeyen efsane olarak gönüllere taht kurdu. Bu hafta sizin de anladığınız üzere Cüneyt Arkın ile bir araya geldik.
Kendisine hem saçlarının sırrını, hem de hayata karşı bakış açısını sorduk. İşte hem doktor hem de oyuncu olan Cüneyt Arkın'dan yıllara meydan okuyan sağlık sırları…
Türk sinemasının yaşayan efsanelerinden ve en sevilen sanatçılarından birisiniz. Çocuklarımız hâlâ sizin filmlerinizle büyüyor. Bu nasıl bir duygu bize biraz anlatır mısınız?
Benim kuşağım gerçek anlamda sinemacıydı. Yani şöhretin ve paranın değerini asla bilmedi ve önemsemedi.
Cüneyt Arkın, halkın gözünde bir kahramandır. Bu hoşuma gidiyor çünkü halkla aynı duyguları yaşıyor oluyorsun. Türk halkı müthiş bir halk. İnsanın içini temizler, adamı adam eder. Öyle bir halkla aynı duyguları paylaşmak bana keyif veriyor.
Aynı zamanda doktorsunuz. Mesleğinizi yapmadığınız için pişmanlık duydunuz mu? "Keşke aktörlük yerine doktorluk mesleğine devam etseydim" dediğiniz oldu mu?
Doktorluk yaptım. Hatta kaç yıl Anadolu'da hiçbir kadının çıplak etine iğne yapamadım, hep şalvar üstü. Penisilin bile yoktu. Kızamıktan çocuklar ölüyordu. Antibiyotik ve hiçbir laboratuvar yoktu. Klinik hekimlikte bizi iyi yetiştirdiler. Beş duyuyla teşhis koymak önemli. Klinik hekimlik şimdi kalmadı. Geçen gün bacaklarımda şişme oldu, doktora gittik, doktor gelip bakmadı bile. O tahlil, bu test yönlendirdiler. Biz bakar incelerdik. Kitabımda yazmıştım. Bir köye gittik, 35 yaşlarında bir kadın feryat içinde doğum yapıyor. Ben müdahale ettim, kocası da, babası da bana silah çekti. Mahrem diye bana müdahale ettirmediler. Sabaha kadar feryatlar çeken kadın ve bebeği öldü. Kitabımın sonunda şu ifadelere yer vermiştim: "Ben doktorum." Buna benzer çok olayla karşılaştım, Anadolu'nun gerçeklerini içten yaşadım.
İNSANLAR ANDROİD GİBİ OLDU
Günümüzde insanlar ünlü olmak için çabalıyor ama bu geçici oluyor. Şöhreti yaşayan insanlar birkaç yıl sonra unutulup gidiyor.
Şöhrette kalıcılığı yakalayabilmek için siz ne önerirsiniz? İnsanlar bir dönem şöhret olmak için Survivor'a gitti. Türk halkı aslında garip bir halk.
Büyükşehirlerde çok çabuk kişiliğini, geleneğini, o yaşama biçimini kaybediyor. Çok hızlı yaşıyor. Çok çabuk aşık olup çok çabuk ayrılıyor.
Bütün değerlerin altüst olduğu şaşkınlık veren bazı insanlar çıkıyor sosyal medyada. Bunu meslek edinen kadınlar gördüm. Saçıyla, kıyafetiyle dikkat çekiyorlar.
Ama Türk halkının bir özelliği vardır. Kendisine kötü davrananı reddeder, ilgisini keser. Yenisi gelince hemen ona güvenir.
Görsellik çok dikkat çekiyor. Dış görüntüyü daha iyi hale getirmek için insanlar çeşitli bakımlar, estetikler yaptırıyor. Erkeklerde de en fazla yapılan estetik, saç ekimi ve saç bakımıyla alakalı. Saçlarınızı korumak için sizin özel bakımınız var mı?
Şimdi erkekler kaşlarıyla bile oynuyor. Hayret ediyorum. Bu bir ambalaj, kutunun içinde bir şey yok, değer yok. Giderek insanlar android oldu. Yarı insan, yarı robot oldu. Teknoloji insanları o hâle getirdi. Hiçbir şey özde değerli değilse, bir anlam taşımıyorsa, yüreklere dokunmuyorsa var olamaz. Birtakım şöhretler çıkıyor. O kadar çok sanatçı var ki. Kalıcılığı yakalamak istiyorsan halkla beraber olacaksın. Mesela şarkıcılar var. Onlara diyorum ki "Çıkın Anadolu'ya karış karış gezin." Ben türküleri topladım. Öyle içerikler vardı ki. Mesela "Bana bir mendil işle, gönder. İşlediği zaman eli değiyor. İçine elma koy, birini dişle, gönder. Elmaya dudağı değiyor yârin." Yahu biz ham çökelekte iki sene göbek attık. Kemal Tahir der ki; "Bir halkın türkülerini bana dinlet, ben o halkın ne olduğunu söylerim." Şarkıcılar halkla yatacak, dertleşecek, konuşacak, türkülerini dinleyecek.
Bir köy hayatını iki gün yaşasalar hayata bakışları değişir.
Yıllar sonra Kuruluş Osman'da rol aldınız. Gençlerle birlikte tarih dizisinde rol olmak nasıl bir duygu?
O set, o setin insanları, yönetmeni, senaristi, patronu başka bir dünya. Son derece inançlılar.
Güzelliklerin farkındalar, o güzellikleri paylaşıyorlar.
Hayata bakışları ve onu ifade edişleri de çok farklı. Yeni bir atmosfer, yeni bir dünya gördüm, kazandım orada. O hâlleri huzur veriyor insanlara.
Buna benzer bir yapımda, sinemada tekrar rol almayı düşünür müsünüz?
Yok. Eşim bırakmıyor.
ESKİDEN GENÇLER KOŞACAK PİST BULAMIYORDU
Gençlerin spora karşı ilgisi artı. Olimpiyatlarda önemli başarılar elde edildi. Sportif başarılar hakkında neler söylemek istersiniz?
Eskiden spor yapan gençler soyunma odalarında eşyalarını koyacak gardırop bulamıyordu. Koşacak pist yoktu. Çok şikâyetler vardı, çok yoksulluklar vardı. Şimdi düzeldi ki, başarılar da gelmeye başladı. Türk gençleri çok zengin, çalışkan ama fırsat verilmiyor. Bir ara gençlik potansiyel suçluydu. Gençler, "Kendimizi ispat edeceğimiz bir fırsat bize verilmiyor" diyordu. Bakın fırsat verildiği zaman Türk gençleri neler yapar... Eğitim sistemimizin düzelmesi gerekiyor.
Şu anda takip ettiğiniz bir dizi var mı?
Tarihi dizileri izliyorum. Kuruluş Osman'ı takip ediyorum.
Hangi sporları yaptınız?
Bütün sporları yapmaya çalıştım.
Sırıkla atlama, boks, karate gibi sporları yaptım.
En çok sevdiğiniz yemek hangisidir?
Valla ne olursa yerim. Yumurta ve et severim. Tıp fakültesinde okurken annem para yerine yumurta gönderirdi. Sabah, öğle, akşam yumurta yerdim.
Bütün sporları yapmaya çalıştım.
Sırıkla atlama, boks, karate gibi sporları yaptım.
Hayvanlarla aranız nasıl?
Hayvanları çok severim. Yangında ölen hayvanları gördüm, içim gitti. O yanan hayvanları gördüm, hasta oldum. Ben at, köpek sevdalısıydım şimdi kedi sevdalısı oldum. Bir tane evimde, 10 tane bahçemde kedim var. Bir tanesi yemek geldi mi hemen gelir. Ya benim kucağımda ya da Betül Hanım'ın kucağında uyur.
TARİH BİLİNCİ TAŞIYAN AMERİKAN TIRAŞI OLMAZ
Son dönemde tarihi diziler çok popüler oldu. Bu konu hakkında neler söylemek istersiniz?
Benim dönemimde çektiğim filmler de çok popülerdi. Malkoçoğlu, Kara Murat, Battal Gazi… Kara Murat'ı seyirciye yetiştiremezdik. Tarihi dizilerin çekilmesi her anlamda olumludur. Çünkü bizim tarih bilincimize dokunuyor. Biz gençlerimize tarih bilincini aşılayamadık, veremedik. Tarih bilinci olan bir genç kendini bilir. Amerikan tıraşı olmaz, Amerikan küpeleri takmaz. Müziğini dinlersin ama onun hayranı olmazsın. Tarih bilinci olan genç, Türk Müslüman bilincini değiştirdiği için öyle batı hayranı yaşar. Tarihi dizilere çok olumlu bakıyorum.