Gündem
  • 14.7.2013 09:50

Darbe tehlikesi geçti mi?

Darbelere gerekçe gösterilen 35. Maddenin değişmesini yorumlayan hukukçular düzenlemeye destek verdi ancak "Darbe bahanesi bitmez" dedi.

Darbelere gerekçe gösterilen TSK İç Hizmet Kanunu'nun 35. Maddesinin değişmesini yorumlayan hukukçular bir yandan düzenlemeye destek verdi diğer yandan "Darbe bahanesi bitmez" tespitinde bulundu.

Darbelere yasal gerekçe olarak gösterilen Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) İç Hizmet Kanunu'nun 35. maddesini değiştiren düzenleme TBMM Genel Kurulu'nda kabul edildi. Maddede yer alan "Silahlı Kuvvetlerin vazifesi Türk yurdunu ve anayasa ile tayin edilmiş olan Türkiye Cumhuriyeti'ni kollamak ve korumaktır" ifadesi değişti.

Madde, "Silahlı Kuvvetlerin vazifesi, yurtdışından gelecek tehdit ve tehlikelere karşı Türk vatanını savunmak, caydırıcılık sağlayacak şekilde askeri gücün muhafazasını ve güçlendirilmesini sağlamak, TBMM kararıyla yurtdışında verilen görevleri yapmak ve uluslararası barışın sağlanmasına yardımcı olmaktır" şeklinde düzenlendi.

HUKUKÇULAR YETMEZ AMA EVET DEDİ

35. maddede yapılan değişikliğe hukukçulardan destek geldi. Hukukçular yapılan düzenlemenin önemli olduğunu belirtirken tek başına darbelerin önlenmesi için yeterli olmadığını; zihniyet değişikliğine ihtiyaç olduğunu ifade etti.

Hukukçuların görüşleri şöyle:

MISIR'DA 35. MADDE Mİ VARDI?

Emekli Asker Hakim Ümit Kardaş: 35. madde darbecilerin kendilerine meşrutiyet sağladığı maddeydi. Olmasaydı da bir bahane bulunup darbe yapılırdı.'35. madde değişti, ordu da değişti, zihniyet de değişti' gibi bir şeye girmeyelim. Ordu olduğu gibi duruyor. Askeri yargı bütün genişliğiyle devam ediyor. Genelkurmay şeffaf değil.

Yani kurumsal veya zihniyet bağlamında değişen bir şey yok. Değişen yanlış yorumlanıp uygulanan 35. madde. Yaşar Büyükanıt yetkimizi Anayasadan alıyoruz diyordu. Mısır'da darbe yapıldı. Orda bir madde mi vardı sanki. Ordunun iç işleyişine ilişkindi, memleketin iç hizmetine ilişkin değildi. Genelkurmayın yapısal, kurumsal sınırlar içerisine çekilip düzenlenmesi lazım. Genelkurmay 1970 den beri özerk, Milli Savunma Bakanlığının içi boş, önemli olan bu değişiklikleri yapmak.

DARBEYE BAHANE BİTMEZ

Emekli Askeri Hakim Faik Tarımcıoğlu:
 Suni bir maddeydi. Hep bahane olarak kullandılar. 27 Mayıs'tan sonra, darbeye meşrutiyet verme duygusuyla anayasaya verilmişti. Darbenin gerekçesi olamazdı. 27 Mayıs darbesinden sonra kullanıldı hep. Medya tarafından Kenan Evren'in bütün konuşmalarında 35. maddeye atıf yapılıp, manşet atılırdı.

Demokrasi açısından bir kamburdu. Daha önce kaldırılmalıydı. Darbeler bitmez, zihniyet darbe yapmak istetirse 35. madde olmadan da yaparlar. Bir general '35 madde kaldırılsa ne olur. Atatürk'ün herhangi bir sözünü, darbe gerekçesi yapabiliriz' demişti. Kaldırılması iyi olmuştur ama geç kalınmıştır.

BU DÖNEM İÇİN ÖNEMSİZ

Avukat Ergin Cilmen: İç Hizmet Kanunu'nun 35. Maddesinin kaldırılması çok daha önceden yapılması gereken bir işti. 1990'da kaldırılsaydı önemli olurdu. O dönemde militarizm ayaktaydı. Şuan Genelkurmay Başkanları hapishanede yargılanırken, Ergenekon, Balyoz ile militarizm içerdeyken şimdi bir önemi yok. Bu gündemdeyken olsaydı önemli olurdu. Genelkurmay hala Milli Savunmaya Bakanlığı'na bağlanmamış. Darbeye karşıysak Genelkurmay, milli savunmaya tam anlamıyla bağlanıp kontrol ve denetim altına alınması gerekirdi.

OLMASI GEREKEN ŞEYLER

Prof. Dr. Ergun Özbudun (Anayasa Hukukçusu): O maddenin değiştirilmesi olumlu bir adım olmuştur. Keşke daha evvel kaldırılsaydı. Ama darbe yapmak isteyenlerin böyle bir dayanağa ihtiyaçları yok. Başarırsa bu madde gerekmiyor. Başarısız olduğunda da bu madde onları kurtaramaz. Tıpkı Talat Aydemir’i kurtaramadığı gibi. Fiili bir durumdur bu. Bir süredir asker, siyaset alanından geri çekilmiş durumda. Olması gereken şeyler bunlar.

YENİ SÜRECİN ÖNEMLİ ADMI

Ahmet Gündoğdu (Memur Sen Genel Başkanı): Normalleşmenin en güzel adımlarından. 2010 referandumuyla, döven, darbe yapan bürokratik devlet yerine insanın merkeze alındığı ‘milletin devleti’ne dönüş yaşandı. Bu kanun da demokrasideki defolardan biriydi. Meclis İçtüzüğü ve Kılık Kıyafet Yönetmeliği de diğer defolar. Bunları da kaldırmamız ve ‘defosuz demokrasi’ye geçişi sağlamamız lazım. Artık, Cumhur ile Cumhuriyet arasına bariyerlerin konulmadığı, Cumhuriyet’i, cumhurun koruyacağına inancın arttığı bir sürecin adımıdır bu.

YENİ ADIMLARIN ÖNÜ AÇILSIN

Ali Fahir Kayacan (Askeri Yargıtay Onursal Üyesi): 12 Eylül darbesini yapan kişiler, “35. maddenin TSK’ya verdiği yetki” diyorlardı. Oysa hiçbir zaman, kanun suça olanak tanıyamaz. 35. maddenin darbeyle ilgisi yoktu. Darbe yapacak adamın böyle bir maddeye ihtiyacı yok. Ama bu tartışmaların geride bırakılması adına değişiklik önemliydi. İyi olmuştur. Askeri Yargıtay ve AYİM’in de kaldırılması adımları da atılabilir. İstismar olarak kullanılabilecek şeyleri değiştirmek olumlu yansıyacaktır.

KALDIRMAK İÇİN GEÇ BİLE KALINDI

Faik Tarımcıoğlu (Emekli Askeri Savcı): 35. madde bir kamuflaj maddesiydi. 27 Mayıs’ın ardından konmuştu. Darbeyi suç olmaktan çıkarmak mümkün değil. Ama bizdeki darbeciler korkak olduğu için buna sığınma ihtiyacı hissettiler. 12 Mart’ı, 12 Eylül’ü, 28 Şubat’ı, 27 Nisan’da buna güvendiler. Kaldırılması çok iyi oldu, geç bile kalındı. Toplum için rahatlama kaynağı. Önemli demokratikleşme adımlarından biridir. Askeri vesayetin tam olarak kalkması için Genelkurmay’ın Milli Savunma Bakanlığı’na bağlanması, MGK ve YAŞ’ın değiştirilmesi, Anayasa’nın özünün değiştirilmesi de gerekir.

DARBECİLERİN TÜM İZİ SİLİNSİN

Ahmet Faruk Ünsal (Mazlım Der Başkanı): Madem askerlerin siyasete müdahalesine karşı bir kararlılık ortaya kondu. Bu gerekçenin de yasalardan kaldırılması çok önemliydi. Türkiye’nin demokratikleşmesi için önemlidir. Henüz darbelerin toplum üzerindeki etkileri tam olarak giderilmiş değildir. 28 Şubat döneminde alınan yargı kararları hala geçerli. Birçok insan, darbecilerin emir-komuta zincirinde aldığı o kararlar yüzünden hala cezaevinde. O kararların da iptal edilmesi gerekiyor.

ONLARCA YILIN ÖNEMLİ İHTİYACIYDI

Nevzat Pakdil (Türk Parlamenterler Birliği Başkanı): Ufak tefek itirazlar dışında bütün siyasi partilerimiz değişikliğe olumlu baktı. Yıllardır duyulan ihtiyaç giderilmiş oldu. Bir kısım insanlar konuşurken sürekli bu maddeye atıf yapıyorlardı. Yoksa, darbe yapanlar geldiğinde ilk iş olarak zaten Anayasa’yı kaldırıyor. Dolayısıyla bir bahane ortadan kaldırılmış oldu. Sanki, Silahlı Kuvvetler’in darbe yapmak gibi bir görevi varmış gibi, anlamı olmayan ifadeler kullanılıyordu. Kafa karışıklığına sebep olan ifadeler değiştirilerek, yeni nesillerin de aydınlanması için gerekli adım atılmış oldu.

TÜM ÜLKE İÇİN ÖNEMLİYDİ

Bendevi Palandöken (TESK Başkanı): Darbeler, ülkelerin demokratikleşmesini engellediği kadar, imajını, büyümesini ve gelişmesini de engelliyor. Türkiye darbelerle hep frenlendi. Demokratikleşme sürecinde bazı AB normların uygulanması, Türkiye’nin büyümesinin önündeki engellerin kaldırılması gerekir. Herkes üzerine düşen sorumluluğu yaparsa, geçmişte yaşanan sıkıntılar tekrar Türkiye’nin önüne çıkmaz. Türkiye, bölgesinde rol model olan bir ülke. Bu tür yorumlara yol açan düzenlemelerin kaldırılması önemliydi.

Askerlik tanımı da değişti

MHP'nin karşı çıktığı 43 maddeden oluşan kanun tasarısı askerlik tanımı da değiştirildi. 'Askerlik, Türk vatanını, istiklal ve Cumhuriyetini korumak için harp sanatını öğrenmek ve yapmak mükellefiyetidir' şeklindeki madde, 'Askerlik, harp sanatını öğrenmek ve yapmak mükellefiyetidir' şeklinde düzenlendi.

Toplumsal olaylarda yetki Bakanlar Kurulu'nun

Düzenlemeyle birden fazla ilde çıkabilecek olaylara karşı müdahalede yetkiler, Bakanlar Kurulu'na aktarıldı. Meslekte en az 17 yılını dolduran sözleşmeli erbaş ve erlere kamu kurum ve kuruluşlarındaki uygun kadrolara atanma imkanı tanındı. Türk Silahlı Kuvvetler mensuplarına siyasi faaliyette bulunma yasağı da getirildi.

Bugün/Akşam

Güncellenme Tarihi : 19.3.2016 13:33

İLGİLİ HABERLER