Yaşam
  • 5.11.2005 11:15

DOĞA, 35''İNDEN SONRA YİNE SOYUNACAK

Genç oyuncu Doğa Rutkay yeni projesini, oynadığı dizileri ve iç dünyasını Necla Bayraktar''a anlattı... İsterseniz yeni projenizden başlayalım... ‘Doğa ile Geceyarısı’, bir talk show programı. Bir Funk orkestram var. Türkçe müzik yapmayacaklar yani. Hepsi Bilgi Üniversitesi’nde öğretmen. Bunun dışında tek başımayım. Skeç yok. Oyunculuğa dair hiçbir şey yapmadım. Sadece doğal bir sohbet gerçekleştiriyoruz. Biri bay, biri bayan iki konuğum oluyor. Birinin şarkıcı olmasını tercih ediyorum. İlk konuklarım Deniz Seki ile Burhan Öçal. İlk defa talk show yapıyorsunuz... Evet. Uzun yıllardır yapmak istediğim ve bu konuda çok iyi olacağımı düşündüğüm bir işti. Fakat kanal benim için çok önemliydi. Çünkü özel kanalda sonuçta reyting kurbanısın. Başka bir şeye hizmet ediyorsun. Ne kadar başarılı olursan ol, beklentiler farklı. Benim şansım Kanal Türk oldu. Son derece özgür, kendi starını yaratmak isteyen bir kanal. Bu programda bana yazılan rolleri oynamıyorum. Tamamen kendim gibi davranıyorum. Hayatımda nasılsam; rahat, her istediğini sorabilen, şımarıklık, arsızlık yapabilen özgür bir alan istiyordum kendime. Neler yaptım neler! Programda göreceksiniz! Beni keşfettiklerini düşünüyorum. HİÇBİR DİZİM TUTMADI Tanınan bir oyuncusunuz. Hâlâ keşfedildiğinizi mi düşünüyorsunuz? Kesinlikle. Onlar bana çok güvendiler. Altı ay süren hazırlık aşamasında bana hep “Ne yaparsan yap, sana güveniyoruz” dediler. Kanal Türk reyting ölçümlerinde yok, öyle değil mi? AGB’de değil kanal. Özel kanallarda harcanmak istemiyorum. Sonuçta ben özel kanallara dizi çeken bir oyuncuyum. Burada böyle bir kaygım yok. İstediğim beş kişi izlesin ama o beş kişi tat alsın, hakkımı versin. AGB’de reyting sürecinde kıvranmak istemiyorum! Ciddiye alırsanız reyting kâbus gibi bir şey, ama ben hiç ciddiye almadım. Hiçbir dizim tutmadı; Bendeniz Aysel de, Şeytan Sofrası da yayından kalktı. Bunlar benim için hayatın acı tarafları değil! Ne yapabilirim? Sonuçta sevdiğim işi yapıyorum. Şeytan Sofrası yedi bölümde kaldırıldı ama umurumda değil. Benim için iki şey vardı; birincisi paramı almak, ikincisi işime yaraması. Dünyaya dizi oyuncusu olmak ve bütün dizileri yüz bölüm çekmek için gelmedim. Bir şey öğrenmek için geldim. Tiyatroyu çok önemsediğinizi söylüyorsunuz, bu işler tiyatroculuğunuza zarar vermez mi? Tam tersi. Seyirci o zaman geliyor tiyatroya. Bunlar birbirlerine yardım eden sektörler. Neden son zamanlarda bütün oyunlara bir manken, bir şarkıcı yüklemeye çalışıyorlar? Çünkü seyirci medyadan, televizyondan tanıdığı insanları görmeye geliyor. Ben çok seyirci bilirim beni yakından görmek için tiyatroya gelen. İşime yarıyor. Tiyatro medyanın umurunda değil. Galaya çağırıyorsun üç kişi geliyor. Gece kulübüne gidiyorum, bir çıkıyorum, 50 kamera var. Çünkü orada yakalamak istedikleri başka Doğalar var! Sevgilisini elinden tutan Doğa, sarhoş Doğa. Öyle şeyler arıyorlar. OTOKONTROLÜM VAR Hep ailemizin kızı olarak kabul ediliyorsunuz... Evet, çok şükür. Çok şanslıyım. Bunu başarabilmek gerçekten zor şey. Ailemizin kızı olmak zor bir şey. Nasıl oldu da bu imaj oluştu; öyle misiniz, yoksa başka bir nedeni mi var? Ben hiçbir zaman bir gece kulübünün kapısında bana ve aileme yakışmayacak fotoğraflar vermedim. İçeride ne kadar eğlenirsem eğleneyim, ne kadar rahat olursam olayım, her zaman bir otokontrolüm vardır. Topluma mal olmuş insanlar biraz dikkatli olmalı. Bar kapılarındaki meslektaşlarımı izliyorum. Çok üzülüyorum onlar için. Bazen çok kontrolsüz ve talihsiz açıklamalarda bulunuyorlar. Eğer bu noktaya geleceksen evinde yapacaksın. İYİ YETİŞTİRİLDİM Ailemizin kızı olmanız konusunda babanızın etkisi var mı? Rutkay Aziz’in çok etkisi var. Rutkay Aziz, Atatürk’ü oynamış bir adam. Yani bunun önüne geçemezsiniz. Kurtuluş Savaşı Destanı’nı, Cumhuriyet’i çekmiş biri Türkiye’nin kalbinde zaten bir şekilde taht kuruyor. Onun kızını ister istemez sahipleniyorsunuz. Bu işin görsel tarafı, bunu geçelim. Ben annesinin babasının dizi dibinde büyümüş, iyi yetiştirilmiş bir çocuktum. Hiçbir zaman annemin babamın onur duymayacağı bir hayat yaşamadım. Buna bütün erkek arkadaşlarım da dahildir. Türk örf ve âdetlerine uygun, her şeyden öte terbiye ve kibarlıkla bu noktaya geldiğimi düşünüyorum. Ne gazetecilere saldırdım, ne onlarla kötü ilişkiler kurdum, ne insanlarla polemiğe girdim, ne sanatçı arkadaşlarımla kavgalar ettim. Böyle bir hayat istemiyorum. Siz nasıl bir hayat tasarlıyorsunuz? Star olayım, meşhur olayım, her yerde adım çıksın falan istemiyorum... Tam tersi, hayatımı küçültmeye çalışıyorum. Bu işlerden hemen kurtulup başka bir hayat kurmak istiyorum. Sadece tiyatro yapabileceğim bir hayat olacak bu. Tiyatroya gideyim, evime döneyim... Annemle, arkadaşlarımla oturayım. Bir de erkek arkadaşım olsun. Kalitemi koruyarak yaşamak istiyorum. Her sabah gazeteyi açtığımda orada olmak istemiyorum! Belki yanlış mesleği seçmiş bile olabilirim! Yaptığınız işlerle hayattan talepleriniz çelişmiyor mu? Çelişiyor. Bazen sabah uyandığımda kendi kendime şunu söylüyorum: “Ya ben bu işi yapmak istemiyorum.” İnanın röportaj yapmak, fotoğraf çektirmek istemiyorum. Ama çok geç bunun için farkındayım... Çünkü ne olursa olsan Doğa Rutkay diye bir şey olmuş artık. Ve bu kadar az iş yapmama, dizilerimin tutmamasına, yaptığım tiyatronun çok az insan tarafından izlenmesine rağmen bir şekilde Doğa Rutkay var ve bu kız ilgi çekiyor! Otuz beşimden sonra bir daha soyunurum Ailemizin kızısınız ama geçen yıl Esquire’a o pozları nasıl verdiniz? Ailemizin kızı olmaktan mı sıkıldınız? Tamamen bilinçli yaptım! İki ay toplantı yaptık o ekiple. Fotoğrafları, kapağı kendim seçtim. O iş çok kafa karıştırdı, çok tepki aldı. Bazıları bu pozu neden verdi, diye bana yakıştıramadılar. Ama kimin ne düşündüğü umurumda değildi. Ben artık 27 yaşına gelmiş genç bir kadındım ve saçlarını iki yandan toplamış sempatik kızın dışında da bir tarafım olduğunu kendi kendime göstermek istedim. Kadın yanınızı ortaya çıkarmak istediniz yani... Tabii... Ve çok başarılı oldum. Bana böyle teklifler çok yerden geliyordu. Ama kabul etmedim. Dedim ki, madem böyle bir şey yapacağım iyi bir dergide yapayım. Neden kadınlar böyle pozlar verir? Tamamen erkek tarafı için. Zaten erkek dergileri bu yüzden var. Bu dergi 1.5 ay piyasada kaldı. Canım sağolsun çok da memnunum. Ürkmediniz mi bu kararı verirken? Hiç! Çünkü ayaklarım yere basıyor. Ne yaptığımı biliyorum. Kapak gerçekten iddialıydı ama içeriye baktığında bir şey yok. Fotoğraf çektirmeyi sevmiyorsunuz, bu zor fotoğrafları nasıl verdiniz? Ama neler çektiler! Ben değil de fotoğrafçı arkadaşlar çok yoruldular, beni o hale getirene kadar. Çok çaba sarf ettiler. Kavgalar oldu. Ama inanın, o fotoğrafta gördüğünüz durum bana çok daha yakın bir durum. Bütün bu delikanlı, takır tukur halim dışında o fotoğraftaki kız da var bende. O fotoğraf yerini buldu. Ben kendi adıma çok tatmin oldum. Bir daha öyle bir şey olabilir mi? Olamaz. Ne teklifler geldi inanamazsınız! Bir kere yaptım. Belki 30-35’imden sonra bir kere daha yaparım. İYİ DOSTLARIMIN ÇOĞU ERKEKTİR Sürekli ilişkilerinizden bahsediliyor... Evet. O bahsedilenlerden biri Okan Bayülgen mesela. Hayır, biz sevgili olmadık onunla! Bir senedir Okan da ben de bundan fenalık geçirdik. Okan benim erkek arkadaşım olsaydı ben bunu zaten açıklardım. Biz iyi arkadaşız. İş yapıyoruz. Bu ay onunla beraber bir program yapmaya hazırlanıyorum. Okan benim çok iyi anlaştığım, iyi sohbet ettiğim, iyi vakit geçirdiğim ve sahip olduğum en değerli arkadaşlarımdan. Mehmet Aslan, Şahan Gökbakan, bunlar da arkadaşlarınız mı? Mehmet Aslan’a gelelim. Mehmet nereden baksanız benim üç-dört senelik, gerçekten üzerine titrediğim bir arkadaşım. Gerçekten hiçbir zaman benim erkek arkadaşım olmadı. Ama çok iyi arkadaşım oldu. İyi arkadaşlarımın çoğu erkektir. (akşam) Güncellenme Tarihi : 25.3.2016 10:44

İLGİLİ HABERLER