DÜNDAR'A BİR ELEŞTİRİ DE COŞKUN'DAN GELDİ!..
Hürriyet Gazetesi yazarı Bekir Coşkun, Kanal B'de katıldığı 'Çıkış Noktası' programında Can Dündar'ın çok konuşulan filmi 'Mustafa' ile ilgili değerlendirmelerde bulundu.
Coşkun, filmde Atatürk'ün karanlıktan korktuğuyla ilgili sözlere karşılık "Korkmak kelimesine ben çok takıldım. Aslında hepimiz korkarız. Ben de korkarım, ama korkuya esir olduğunuz zaman onun adı korkaklıktır. İnsan korkabilir ama korkak olmamak gerekiyor. Benim uçaktan ödüm kopar. Bu benim için sor,un değil. Binmem Başbakan'ın uçağına olur biter ama bir lider için gecenin karanlığından korkuyor olmasını ima etmek, bizler için, Atatürk'ü sevenler için yine sorun değil . Benim endişe şu; bunu bu dinciler çatır çatır kullanacaklar. Yarın bir gün göreceksiniz. En ufak şeyde, 'Bir büyük rakı içiyordu, yok günde 4 paket sigara, yok megaloman, yok karanlıktan korkan birisi' bunu kullanacaklar. Sorun bu" diye konuştu.
Bir izleyicinin 'Keşke seçmen de karanlıktan korksa' sözlerine Bekir Coşkun, "O da bir bakış açısı, keşke korksalar, keşke hepimiz korksak çok güzel yakalamış" yorumunu yaptı.
"Türkiye bir hukuk ülkesi değildir"
Bekir Coşkun'un, Türkiye'nin son dönemdeki siyasi ortamıyla ilgili değerlendirmeleri de şöyle oldu:
"Artık Türkiye'de hiç birimizin hiç bir şekilde güvencesi yok. Hadi bizim başımıza bir şey geldiğinde allanıp pullanıyor, insanlar duyuyor. Ama gariban insanın başına bir şey geldiğinde duyulması mümkün değil. Böyle bir toplum olmaz. Türkiye bir hukuk devleti falan değildir. Kim diyorsa 'Türkiye hukuk devletidir', asla değildir! Hukuk olmayan bir ülkede, böyle bir hukuksuzluğundan dolayı, suçluların ödüllendirildiği, yükseldiği ve suçluların devleti yönettiği... Böyle bir şey olabilir mi? Anayasa Mahkemesi karar veriyor ve şu anda Türkiye'yi yöneten kadronun siyasi iktidarın laiklik karşıtlığının merkezi olduğunu söylüyor, ama iktidarda kalmasına da aynı zamanda karar veriyor. Böyle bir hukuk olabilir mi?
"Korkunun faydası yok"
Sinmeyin! Laikler niye sinsin. Türk aydınında bir sinme var. Laikler, Atatürkçüler, Cumhuriyeti sevenler, adam gibi adamlar korkmaya başladılar. Çünkü başlarına ne geleceğini bilmiyorlar. Ama korkmanın faydası yok. Korkmak sorunu çözmüyor ki. Korkulduğu zaman daha beter olacak. "Okuyucu bizi yalnız bıraktı"
Bugün Türkiye'de çok ciddi olaylar oluyor. Ekonomik kriz, terör vs..i Hürriyet'in internet sitesini açsın ve en çok okunan habere baksın. 5 şehit olduğu gün 'Gülben Ergen Bodrum'a gitti' haberi vardı. Böyle bir toplum varken kalkıp da başka suçlu aramak falan... Biz şimdiye kadar gazete yöneticileri ve patronlarına karşı hiç bir zaman çekinmeden tavrımızı koyabildik, ama okuyucu kitlesi bizi yalnız bıraktı. Baktık ki bizim savunduğumuz kaliteli, düzgün, adaplı, ilkeli, insanların donanımına katkıda bulunacak, kültür izleri taşıyan haberler asla okunmuyor, kim kiminle yattı, kim kimin arabasına bindi, kim kimin bacak arasında onlar okunuyor. O zaman biz kaybettik. Gazete ve medyanın içindeki tartışmayı kaybettik.
"CHP topluma ihanet ediyor"
Son seçimlerde oyunu CHP'Ye verdim. Fakat CHP'nin bu dönemde muhalefet görevini asla yapmadığını rahatlıkla söyleyebilirim. Elim yakalarındadır. CHP'den hesap sorulması gerektiğini düşünüyorum. CHP, bu topluma, tıpkı medya gibi ihanet etmektedir. Vebal CHP'nin boynundadır aslında. Tamam iktidarla başımız derttedir, ama muhalefetle de başımız derttedir. İnsanlar yakınıyorlar ama her zaman başımıza bu geliyor, yerine koyacak başka bir şey!.. Bir ana muhalefet partisi bu kadar beceriksiz, bu kadar üç beş lafla işi geçiştirir ve tembel olabilir mi? Muhalefetler siyasetlerini başkalarının hırsı üzerine kurmaz... Anayasa Mahkemesi, siyasi iktidarın laiklik karşıtı eylemlerin merkezi olduğuna karar verdi. Yani Anayasa Mahkemesi'nin verdiği karar şu: İktidar Cumhuriyet'in düşmanı anlamında. Peki CHP parlamentoda, o siyasi iktidarın devam etmesini meşrulaştırıyor. Hemen çekilmesi lazım aslında parlamentodan. Ben çıkıp bir adamın hırsını atlattın mı ben de oturayım tamam, al gülüm ver gülüm olmaz!"
Televizyon Gazetesi / Engin Medya