Dünyanın en büyük 10 hazinesinden birisi Türkiye'de
10 büyük hazineden biri Türkiye'de olabilir
Tarihin derinliklerinde kaybolmuş ve gizemini koruyan paha biçilemez hazinelerin izi, dünya genelinde pek çok araştırmacı, tarihçi ve define avcısı tarafından takip ediliyor. Bu kayıp hazineler arasında bulunabilecek olanlardan bazılarının Türkiye'de olabileceği iddia ediliyor. Bu gizemli hazineleri sizler için derledik...
Tarihin derinliklerinde kaybolmuş ve hala bulunamayan en gizemli hazineler, araştırmacılar tarafından yakından inceleniyor. Define avcıları ve tarih meraklıları, yıllar boyunca kayıp hazinelerin izini sürerek, bu gizemli hazine yataklarını bulmaya çalışıyorlar.
Dünya genelinde, gemi batıkları, unutulmuş define yatakları ve efsanevi hazinelerin bulunması için yoğun çaba sarf ediliyor. Bu hazineler arasında, tarihin en büyük gizemlerinden biri olarak kabul edilen ve hala ortaya çıkarılamayanlar bulunuyor.
Define avcılarının ve tarih araştırmacılarının dikkatini çeken bu gizemli hazineler, yüzyıllardır merak uyandırmaya devam ediyor. Araştırmalar, bu hazinelerin bulunmasıyla tarihin önemli bir parçasının gün yüzüne çıkacağı umudunu taşıyor.
En gizemli kayıp hazineler arasında bulunanlarla ilgili yeni bulguların ve araştırmaların ortaya çıkması, dünya genelinde büyük bir ilgiyle karşılanıyor. Define avcıları ve tarih meraklıları, bu gizemli hazinelerin izini sürmeye ve sırlarını çözmeye devam ediyorlar. İşte onlardan paha biçilemeyen 10 tanesi:
10. Cengiz Han'ın Mezarı
Cengiz Han, 1227 yazında Yinchuan'daki Sarı Nehir boyunca uzanan bir sefer sırasında öldü. Cengiz Han'ın cesedi, Burkhan Haldun Dağları’nın bilinmeyen bir yerinde isimsiz bir mezara gömüldü. Tarihçiler, isimsiz gömülme fikrinin ölümünden yıllar önce kendisinin dile getirdiği bir istek olduğunu iddia ediyor. Türbe yok, tapınak yok, mezar taşı yok.
Cengiz Han’ın mezarının çok değerli altın ve gümüş eşyalarla dolu olduğuna inanılıyor. Yüzyıllarca süren araştırma ve kazılardan sonra bile bu mezarın izine rastlanmadı.
9. Faberge Yumurtası
Faberge Yumurtası, Rus Çarı 3. Alexander ve 2. Nicholas’a verilmiş, değerli taş kaplı paskalya yumurtasıdır. Kayıp sekiz yumurtadan biri bulunduğunda tam 33 milyon dolara satılmıştı.
Faberge yumurtaları, 1842 yılında Gustav Faberge tarafından tasarlanan ve 1885 yılında genç kuyumcu Carl Faberge tarafından Rus Çarı 3. Alexandr için geliştirilen sanat eserleridir.
Carl Faberge tarafından 1885 yılında Rus Çarı 3. Alexandr için tasarlandıktan sonra bir gelenek haline geldi. Değerli yumurtalardan toplam 50 adet üretildiği ve bunların da dünyanın farklı yerlerinde olduğu düşünülüyor. Şimdiye kadar bu yumurtalardan 43'ü ortaya çıktı, 7'si ise hala kayıp. Yumurtalar son olarak geçtiğimiz yıl İngiltere'nin başkenti Londra'da sergilenmiş ve büyük ilgi çekmişti.
Rus Çarı 3. Alexandr, 1885 yılında eşi İmparatoriçe Maria Feodorovna’ya Paskalya hediyesi olarak sunmak için mücevher tasarımcısı Carl Faberge’i görevlendirdi. Carl Faberge, paskalya yumurtalarından ilham alarak İmparatoriçe için devekuşu yumurtasının içini ve dışını mücevherle kapladı.
İlk tasarlanan yumurta çok beğenilince her sene paskalya bayramında gelenek hâline geldi. Tasarımlarıyla dikkat çeken yumurtaların içinde süpriz başka bir eser daha bulunuyor. Bazılarında ise Çarlık sarayının minyatür bir tasarımı ya da Romanov Ailesi’nin görselleri yer alıyor. Tamamlanması bir yılı bulan yumurtalar değerli taşlarla bezenmiş ve el işçiliği de titizlikle yapılmıştır. Yumurtaların bir kısmı Kremlin Sarayı'ndadır.
8. Tapınak Şövalyeleri Hazinesi
Tapınak Şövalyeleri 1119'da kurulmuş, Avrupa'daki ilk ve en ünlü dini askeri tarikatlardan biridir. Asıl amacı, yeni Kudüs Krallığı’nı savunmak ve kutsal yerleri ziyaret eden Hristiyanları korumak olsa da zamanla muazzam bir etki ve zenginlik kazandı. Öyle ki Tapınakçıları karşısında bir tehdit olarak gören Fransa Kralı IV. Philip, onlarla başa çıkmak için Papa'nın yardımını alarak 1307'de en etkili şövalyeleri tutukladı ve hazine sandıklarını ele geçirdi.
Ancak bu sandıkların boş olduğu ortaya çıktı. O günden beri ne olduğu ve nerede saklandığı bilinmeyen Tapınak Şövalyeleri hazinesi, 7 asırdır dünyayı büyüleyen bir sır olarak gizemini koruyor.
7. Karasakal’ın Hazinesi
Tarihin en ünlü korsanlarından birisi olan Karasakal kaptan olmadan önce gemilerde tayfa olarak çalışmıştır. Yalnızca iki yıl kaptanlık yapmasına rağmen bu kısa süre içerisinde her insanın elde edemeyeceği kadar büyük bir servete sahip olmuştur.
Karasakal, İngiliz denizcileri ile gerçekleşen bir savaşta ölmüştür. Gerçekleştirdiği pek çok yağmalama sonucunda elde ettiği büyük hazinesi ise bulunamamıştır. Hazinenin bir kısmının müzelerde sergilenirken bir kısmının halen daha bir yerlerde gömülü olduğuna inanılmaktadır. Kuzey Carolina kıyılarında Karasakal’a ait olduğu düşünülen hazineler bulunmaktadır.
6. Amber Odası
Amber Odası 1701 yılında Andreas Schutler tarafından yapılmıştır. 6 ton kehribar ile işlenmiştir ve altın varaklı bir odadır. Bu odanın günümüzde nerede olduğu bilinmemektedir. II. Dünya Savaşını da görüp geçirmiş olan bu oda, görenler tarafından dünyanın sekizinci harikası olarak adlandırılmıştır.
Nazi silahlarından korunmaya çalışılan oda 1941 senesinde Nazi askerleri tarafından el konulmuştur. Köingsberg Kalesi’ndeki oda, 1945 yılında kalenin kuşatılmasından sonra bulunamamıştır. Almanlar tarafından götürüldükten sonra bombardımanda yok olduğu söylenmektedir. Günümüzde Catherine Sarayı’nda Amber Odası’nın yeniden yapıldığı görülmektedir.
5. Multimilyoner Forrest Fenn’in hazinesi
Forrest Fenn, Rocky Mountains’a 2 milyon dolar değerinde hazine içeren bir sandık sakladı. Sandığın yeri ile ilgili verdiği tek ipucu ise üstünde 'The Thrill of the Chase' (Kovalamanın Heyecanı) adlı bir yazı olduğu. Kanser nedeniyle öleceğini düşünen Fenn, hayatta kalmasının ardından hazineyi gömdü. İpucu olarak da 24 dizeden oluşan bir anı yazısı bıraktı.
Fenn’in verdiği fazladan ipuçları da oldukça yararsızdı. Deniz seviyesinden bin 500 metre yukarıda bir yere hazineyi sakladığını söyleyen Fenn’in verdiği bu ipucu yardımcı olmadı çünkü New Mexico’nun rakımı da ortalamada bin 700 metre.
4. Oak Adası'ndaki para çukuru
Yaklaşık 2 milyon euro değerinde bir hazinenin gömülü olduğu söylenen bu çukur, 18. yüzyıl korsanlarına kadar gidiyor. Son nefesinde bölgede hazinesinin olduğunu söyleyen Kaptan Kidd, hazinenin peşine epey insan taksa da bölgede kimse hazineyi bulmayı başarabilmiş değil.
3. Moskova Çarları Kütüphanesi
Rus Çarı 4. İvan, kütüphaneyi Roma'dan Moskova'ya getiren büyükannesi Sofia'dan miras aldı. Yunan ve Roma edebiyatının eşsiz şaheserleri de dahil olmak üzere 800'den fazla kitap içeren bu koleksiyonu Avrupa'dan gelen ender el yazmalarıyla zenginleştirdi. Bu yüzden kütüphane tarihçiler ve arkeologlar için büyük öneme sahip. Fakat kendisinin ölümüyle birlikte ortadan kaybolduğu için İvan'ın Kütüphanesi olarak da biliniyor.
Efsaneye göre İvan, koleksiyonu Moskova'da bir yere sakladı. Ancak 1584'teki ölümünden sonra kimse koleksiyonun nerede olduğunu hatta var olup olmadığını dahi bilmiyor. Keşfedilirse tarihin ne kadar değişeceğini hayal edebiliyor musunuz?
2. Montezuma’nın Hazinesi
İspanyol fatihlerinden olan Cortes ve adamları 1519 yılında Aztek İmparatoru 2. Montezuma ve halkı tarafından bir tanrı olarak kabul edilmiştir. Cortes’e ve adamlarına altın sunularak tanrıların gideceği düşünülmüştür. Bunun yerine İspanyolların altın açgözlülüğü baş göstermiş ve halka zor zamanlar yaşatmıştırlar. Aztekler, bu tanrıların davranışlarından hiç memnun değillerdir ve en sonunda dini bir festival sırasında Aztek soylularının çoğunun katledilmesi ile ayaklanmıştırlar. İspanyollar kendilerini kurtarmak için rehin aldıkları İmparator Montezuma’yı kullanmıştırlar.
Ancak bu durum yetersiz kalarak Montezuma’nın ölmesi ile sonuçlanmıştır. Her şeye rağmen Cortes intikamını almak için geri dönmüştür. Aztek halkı katledilmiştir ve Cortes, geniş bir Meksika imparatorluğunun hükümdarı olmuştur. Bu hazine bazı oyunlara da konu olmuştur.
1. Ahit Sandığı
Ahit Sandığı içerisinde Hazreti Harun ve Hazreti Musa Aleyhisselam'ın eşyalarının bulunduğu iddia edilmektedir. Çok değerli ve oldukça da gizemli bir sandıktır. Kutsal kitaplarda adının geçtiği söylenen ve içinde on Emir’in yazıldığı taş tabletlerin bulunduğu Ahit Sandığı, M.Ö. 587 yılında kaybolmuştur. Babil ile yapılan savaş sonucu kaybedildiğine inanılmaktadır.
Bir başka inanışa göre de sandık Etiyopya’dadır. Tamamen altın kaplı olan bu sandık özellikle İsrailler için büyük bir önem taşımaktadır. Kızıldeniz’in yarılmasında ve Jericho zaferinde bu sandığın büyük rolleri olduğu söylenmektedir. Dini açıdan önemli olduğu kadar maddi açıdan da önemli olan bu sandık tarihi bakımdan da araştırılması gereken özel bir hazinedir.
İncil'deki açıklamalara göre Ahit Sandığı, Tanrı'nın insanlar arasındaki varlığını simgeleyen altın kasalı akasya ağacından bir sandıktı. M.Ö. 7. yüzyılda Kral Josiah'nın saltanatı sırasında hala var olsa da Kudüs'ün fethi sırasında kayıplara karıştığına inanılıyor. Şüphesiz, günümüzde de İncil'de bahsedilen en mistik nesnelerden biri olmaya devam ediyor. Ahit Sandığı'nın Türkiye'de olduğu konuşuluyor.
Güncellenme Tarihi : 8.6.2024 21:28