Medya
  • 12.12.2004 15:22

ENGİN ARDIÇ FAŞİSTLERE 'DANGALAK' DEDİ

 

ONA DEĞDİ BUNA DEĞMEDİ

Faşistler dangalak oldukları için benim söylediklerimi arkalarından anlamışlar: Ben kimseye 'Kıbrıs'ı verin' demedim.

Ayrıca, benim dememle iş bitecek olsa, İkitelli'yi Yunan'a vermeye de hazırım ha! Adını 'dio theli' falan koyarlar, biz de kurtuluruz.

Sayın basın savcısı, bu bir şakadır, bölücülükten ifademi almaya kalkmayınız.

Burası Türkiye olduğu için, şakanın şaka olduğunu ayrıca ve de özellikle belirtmek şarttır. Yoksa başın derde girer.

Ben kimseye 'Avrupa Birliği'ne girin' ya da 'girmeyin' de demedim.

Yalnızca, 'adamlar ordumuzu Kıbrıs'tan çekmemizi ve güney devletini tek devlet olarak tanımamızı istiyorlar, bunu bilin de, girip girmemeye ona göre karar verin' dedim.

Fakat şimdi necip Türk matbuatından öğrendiğimize göre, başbakan bu konuda en ufak bir taviz vermemiş, adamlar da böyle bir şart koşmaktan vazgeçmişler. Helal olsun. Demek ki biz yanılmışız. Münevver değiliz ki bu işlere aklımız ersin.

Faşistler ikiyüzlü insanlar. 'Avrupa Birliği'ne girmek istemiyoruz' cümlesini bir türlü telaffuz edemiyorlar. Lafı eveleyip geveliyorlar.

Oysa pek erkek, pek 'maço' geçinirler ama demek burada maça sıkmıyor. Sıksaydı, Apo'yu öldürürlerdi.

Ne yazık ki hayatın gerçekleri de 'Kurtlar Vadisi' dizisi kadar basit değil. Gerçi taka tuka adam vurmak kolay ama, onu maç çıkışlarında sizin takım kazanınca yapacaksınız...

(Sayın savcım, bu da bir şakadır, üstelik 'sosyal içerikli' bir eleştiri. Kimseyi suça teşvik etmiyorum, 'mizahi bir dil kullanarak' bu tür suçların işlenmesini kınıyorum.)

Komünistler çok daha dürüstler. (Bu, haklı oldukları anlamına gelmez tabii, kavramları birbirine karıştırmayalım.)

Türkiye Komünist Partisi üyesi birkaç genç militan (yaşlısı pek olmaz zaten) eylem yaptı. 'Biz iş miş istemiyoruz, para mara da istemiyoruz, boyacılık yapmaya razıyız, Avrupa Birliği'ne girilmesine karşıyız' dediler.

Asla katılmamakla birlikte kendilerini kutluyorum. Bu tutarlı bir davranıştır.

Fakat bazı komünistler de dangalak olduklarından, benim Rıfat Ilgaz'ı 'namuslu olduğu için' eleştirdiğimi sanıyorlar. Bu durumda herhalde ben de namussuz oluyorum.

Bu ülkede onların beğendiği bir yazarı beğenmemek yasak. Ama bana kızmak serbest.

Ne yazık ki bazı Kemalistler de dangalağın ağababası olduklarından, 'Atatürk'ün bir üvey babası ve üvey kardeşleri olduğunu' yazdığımda, bunu Atatürk'e saldırı sanmışlar. Sanki bir insanın üvey babası olması ayıpmış gibi... (Onlar Atatürk'ü dünyalı değil uzaylı kabul ederler.)

Hatta, bunu 'Star Gazetesi'nden kıdem tazminatımı alabilmek için hükümetle anlaşmalı olarak özellikle yaptığımı' sanan yaratık bile çıktı...

Demek ki dangalaklık, siyasi görüşle açıklanabilir bir özellik değil.

Kimileri bunu elbette protein eksikliğine falan bağlarlar. Bulgurla beslenme... Bendeniz daha ziyade, üniversite araştırmasıyla kanıtlanmış 'her dört Türk'ten birinin sinir ya da ruh hastası olduğu' şeklindeki acı gerçekle ilişkili görüyorum.

Serdar gelince soracağım, dangalaklarla boğuşa boğuşa beyin kanaması geçirmiş malul gazi bir yazardır, bakalım o ne düşünüyor?

Bendeniz çok şükür beş miligramlık Delix ve on miligramlık Norvasc hapımı hiç sektirmediğimden, o tehlikeye maruz değilim. Şimdilik.

Gene de, hipertansiyon hastası olmayı, beyinsaiz bir işkembe olmaya on bin kere tercih ederim, Serdar'ın da farklı düşündüğünü sanmıyorum.Biliyorum, pazar günü de böyle yazı yazılmaz ama, son zamanlarda başıma gelenleri hatırlarsınız.

Onun için şimdi kendimizi toplayalım, pazar günü gerçeğine ve Türk basınına uygun bir cümleyle lafı bitirelim. Çok okunan kadın yazar ağzı olsun, şimdilerde o makbul. Ayrıca, ülkenin genel havasına uygun olarak içinde hem cinsellik hem din unsuru bulunsun. Ilgıt ılgıt sevgi de koksun.

Ne olabilir? Ne olabilir? Hah, buldum:

Lay lay lay lay looom... Kuşlaar, çiçekleer, böcekleer... Hayat ne güzeel... Allah'ım, Kadir Mevla'm, bana da hayırlı bir kısmet ya da sertçe bir vibratör nasip eyle ya Cenab-ı Rabb'im!

Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 23:26

İLGİLİ HABERLER