Gündem
  • 9.1.2017 15:38

Erdoğan Avrupa'ya sert çıktı

FETÖ ve PKK'ya kol kanat geren ülkeleri sert dille eleştiren Erdoğan, "Terör örgütü mensupları maalesef kimi Avrupa ülkelerinde mağdur gibi karşılanmakta kol kanat geriliyor. Suriyeli mazlumlardan sığınma esirgenirken, FETÖ ve PKK'lılara altın tepside sunuluyor. Dost demeye dilim varmıyor. Ama en azından müttefik dediğimiz ülkelere bu yakışmıyor" diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 9. Büyükelçiler Konferansı için Ankara'da bulunan büyükelçilere Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde öğle yemeği verdi. Büyükelçilere hitap eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, konferans için belirlenen "2023'e doğru: Milli Değerler ve Kürüsel Hedefler" temasını son derece isabetli bulduğunu vurguladı.Erdoğan, "Binlerce  yıllık devlet geleneğine sahip milletimiz için cumhuriyetimizin 100. yıl dönümünü  kutlayacağımız 2023 yılı bir mihenk taşıdır." diye konuştu.Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2023 için büyük ve iddialı hedefler ortaya  koyduklarını ve bu doğrultuda emin adımlarla ilerlediklerini belirterek,  "İnşallah 2023 aynı zamanda bizi 2053 ve 2071 vizyonumuza taşıyacak bir sıçrama  noktası olacaktır. Dünyadaki ve bölgemizdeki tüm sıkıntılara, tüm badirelere  rağmen bu hedefleri ulaşılabilir görüyor adeta bir milli seferberlik ruhuyla  gecemizi gündüzümüze katarak çalışıyoruz." değerlendirmesinde bulundu.

 Erdoğan, 2023 yılının aynı zamanda 1523'te Reisül Küttaplığın  tesisiyle temelleri atılan hariciye teşkilatının kuruluşunun da 500. seneyi  devriyesi olduğunu hatırlattı. Erdoğan, "Türkiye'nin diplomatik kabiliyetine  hayran kalan çevrelerin bu köklü ve rafine birikimi hep örnek aldıklarını  biliyorum. Aynı şekilde sizlerin de bir nakkaş hassasiyetiyle özünde bilgi,  kabiliyet, fedakarlık ve özgüven gerektiren ve vazifenizi icra ederken 5 asırlık  hariciye, 2 bin 200 yıllık da devlet geleneğimizin getirdiği o birikimle hareket  edeceğinize inanıyorum." ifadesini kullandı.

Türkiye'nin 2023 hedeflerini gerçekleştirmesi ve küresel ölçekte bir  aktör olabilmesi noktasında hariciyeye önemli mesuliyetlerin düştüğüne işaret  eden Erdoğan, "Sadece sizler değil farklı alanlarda Türkiye'nin dış politika  vizyonunu hayata geçiren TİKA, YTB, AFAD, Kızılay, Yunus Emre Enstitüsü, Maarif  Vakfı, Anadolu Ajansı gibi kuruluşlarımız da bu süreçte hayati roller üstleniyor.  İnşallah önümüzdeki 6 yılı en güzel, en verimli şekilde değerlendirerek, el  birliği içinde çalışarak hedeflerimize ulaşacağımıza inanıyorum." dedi.

TARİHİMİNİ EN ALÇAK TERÖR EYLEMİ

 Geçen yıl konferans dolayısıyla büyükelçilere hitap ettiğini anımsatan  Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:   "Sizlere hitap ederken Türkiye aleyhine çalışan odaklar arasında  FETÖ'ye ayrı bir yer vermiştim. Bu şer şebekesinin diğer terör örgütlerini geride  bırakan bir ihanet çizgisine sahip olduğunu ifade etmiştim. 15 Temmuz gecesi  yaşananlar maalesef dile getirdiğim endişeleri teyit etmiş, bizi haklı  çıkarmıştır. 15 Temmuz darbe girişimi elbette tarihimizde devlete ve millete  yapılmış ilk ihanet değildir. Fakat hedefleri, uygulayıcıları ve sonuçları  itibarıyla bu darbe girişimi en sinsi, en pervasız, en büyük ihanettir.

 'Himmet, hizmet, diyalog ve eğitim' diyerek devletimiz içinde  örgütlenen, takiye yaparak kendini gizleyen, milletimizin malını, mülkünü,  evlatlarını gasbeden bu çete tarihimizin en alçak terör eylemini  gerçekleştirmiştir. Her şey zıddı ile kaim, ihanet ne kadar büyükse onun  karşısında milletin kıyamı da bir o kadar azametli oldu. 15 Temmuz gecesi kadını  erkeği, genci yaşlısı her görüşten, her hayat tarzından insanıyla tüm Türkiye  adeta şaha kalktı. O gece milletimiz canı pahasına iradesine, hükümetine,  devletine sahip çıktı ve bu alçak darbe girişimini boşa çıkardı."

 Darbe girişimi sırasında 29'u külliye çevresinde olmak üzere 248 vatan  evladının darbeciler tarafından şehit edildiğini ve 2 bin 193 vatandaşın da  yaralanarak gazi olduğuna işaret eden Erdoğan, "Şimdi iddianameler tamamlandıkça,  ifadeler, itiraflar geldikçe hem ihanetin büyüklüğünü hem de milletin ortaya  koyduğu mücadeleyi daha iyi anlıyor, çok daha iyi görüyoruz." ifadesini kullandı.

  ŞEREF DUYUYORUM

 Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Ülkemiz böyle bir badireyi atlattığı için ne  kadar şükretsek az. Dünyaya örnek olacak bir demokrasi destanı yazdığı için  milletimizle ne kadar iftihar etsek de az. Ben şahsen böyle bir aziz milletin  evladı olduğum için, böyle güçlü bir devletin cumhurbaşkanı olduğum için bununla  şeref duyuyorum, Allahıma hamdediyorum. Sizlerin de dünyanın dört bir tarafında  devletimizi, cumhurbaşkanını temsil edilen büyükelçiler olarak başınız dik  yürüdüğünüzü biliyorum." diye konuştu. Şehitlere Allah'tan rahmet dileyen, şükran ve minnetle andığı gazilere  de şifalar dileyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi:

15 Temmuz nasıl içeride hainler ile vatan aşıklarını ayırmış,  ayrıştırmışsa dışarıda da aynı görevi icra etti. Bu hadise dostlarımız ve  müttefiklerimiz için de turnusol kağıdı oldu. Bunu da çok açık, net gördük.  Bakınız o gece milletimiz canını hiçe sayarak demokrasiyi savunurken on yıllardır  bize insan hakları, özgürlük ve demokrasi dersi verenler zamana oynamış,  bekle-gör politikası izlemişlerdir. Kara gün dostluğunu ilk anlardan itibaren  ispat eden belli ülkeler dışında dayanışma ve destek mesajları ancak darbe  teşebbüsü başarısız olduktan sonra gelmeye başlamıştır. Bir defa Tiananmen Meydanı'nda tankların önüne dikilenleri taltif  yağmuruna boğanlar Kızılay Meydanı'nda, Şehitler Köprüsü'nde, Kazan'da ve daha  birçok yerde yaşanan kahramanlık hikayelerini görmezden gelmişlerdir. Çıplak  elleriyle tankları durduranlar, uçaklara, helikopterlere meydan okuyanlar bu  çevrelerce ademe mahkum edilmişlerdir. Ben burada sadece empati eksikliğinden  bahsetmiyorum, çok daha vahim bir durumdan yani kayıtsızlıktan, umursamazlıktan,  hatta darbenin başarılı olmasını ummaktan bahsediyorum. Bunları da biliyoruz,  kimler olduğunu gayet iyi biliyoruz."

Cumhurbaşkanı Erdoğan, aynı ikircikli tavrın darbecilere karşı alınan  yasal tedbirler konusunda da devam ettiğini vurgulayarak, şunları kaydetti: "Terör örgütleri ve onların mensupları için gösterilen hassasiyet,  darbenin en büyük mağduru olan milletimizden, şehit ve gazilerimizden  esirgeniyor. Gözü yaşlı çocuklar, yüreği dağlanmış analar, bir ömür gönlü buruk  kalacak eşler hiçbir şekilde gündeme gelmiyor, getirilmiyor. Bizim yaşadığımız  hadiselerin onda birine bile maruz kalmayanların aldığı önlemler ortadayken  anayasamıza ve uluslararası hukuka uygun olarak hayata geçirdiğimiz olağanüstü  hal ve diğer tedbirler ilk günlerden itibaren bu çevreler tarafından insafsızca,  acımasızca eleştiriliyor."

ALTIN TEPSİDE SUNULUYOR

Darbecilerin, FETÖ üyelerinin, eli  kanlı katillerin kimi Avrupa ülkelerinde mağdur gibi karşılandığını, bunlara kol  kanat gerildiğini ve bu durumun hala devam ettiğini ifade etti.Erdoğan, "sığınma hakkının, Suriyeli masumlardan, Arakanlı  mazlumlardan, Afganistanlı, Afrikalı gariplerden esirgendiğini, Fetocu ve PKK'lı  teröristlere bunların altın tepside   sunulduğunu" belirterek, "Canını kurtarmak,  bir tas çorba için kapılarına gelenleri kovanlar, darbecilere ve azılı  teröristlere sahip çıkmaktadır. Dost demeye dilim varmıyor. Ama en azından  müttefik bildiğimiz ülkelere yakıştıramadığımız bu tablo karşısında elbette  üzülüyoruz. Bakıyorsunuz şu anda ülkemizde kara listede olup kaçan Feto Terör  Örgütü'nün mensubu, Amerika'da bir üniversiteye rektör olarak atanabiliyor. Bu ne  menem iştir, bu nasıl bir şeydir?" diye konuştu.

Avrupa değerlerinin bu şekilde hırpalanmasını, bu derece ayaklar  altına alınmasını kabullenemediklerini dile getiren Erdoğan, ama bu sorunlu  tabloya rağmen karamsarlığa düşmediklerini bildirdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Zira yılgınlık, bezginlik ve atalet kesinlikle  bize yakışmaz. Mermeri delen suyun gücü değildir, damlaların sürekliliğidir.  Bugüne kadar haklı olduğumuz konularda doğruları söylemekten çekinmedik, hiç bir  zaman da çekinmeyeceğiz. İnatla ve ısrarla muhataplarımıza bu meseleleri  anlatmayı, varsa kafa karışıklıklarını gidermeyi sürdüreceğiz." ifadesini  kullandı.

  7 ÜLKEDE OKULLAR MAARİF VAKFI’NA DEVREDİLDİ

FETÖ ile mücadelede, 17-25 Aralık'tan itibaren son üç yılda hayata  geçirdikleri tedbirler sayesinde belli mesafe kaydettiklerini anlatan Erdoğan, 15  Temmuz'dan itibaren mücadelenin yoğunlaştırıldığını belirtti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, kamuda FETÖ ile irtibatlı olanların büyük  bölümünü temizlediklerini, hainlere mali destek sağlayan kuruluşların da denetim  altına alındığını vurguladı.

 FETÖ'nün 115 ülkede örgüte militan devşirme merkezi olarak kullandığı  okulları bulunduğuna dikkati çeken Erdoğan, halihazırda 6 ülkede bu okulların  kapatıldığı, bunların Gambiya, Azerbaycan, Libya, Ürdün, Dominik Cumhuriyeti ve  Haiti olduğu, Sudan ve Pakistan'da da okullara el konulduğu bilgisini verdi. Erdoğan, 7 ülkede ise okulların Türkiye Maarif Vakfına devredildiğini,  bunların Gine, Somali, Çat, Senegal, Moritanya, Nijer ve Gabon olduğunu, ayrıca  Malezya'daki FETÖ okullarının terör örgütü unsurlarından arındırıldığını, bu  okulların mülkiyetinin ve yönetiminin Malezyalı yatırımcılar tarafından  devralındığını aktardı.

MÜCADELEMİZİ KARARLILIKLA SÜRDÜRECEĞİZ

Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:   "40 yıldır sinsi bir kanser hücresi gibi içimizde büyüyen, son 25  yıldır dünyayı bir ahtapot gibi saran böyle bir örgütle mücadele muhakkak kolay  değildir. Bu mücadele uzun zaman ve mesai alacaktır. Ama biz asla pes etmeyecek,  rehavete kapılmayacağız.

 FETÖ'nün manipülasyonlarına ve süreci sulandırma çabalarına karşı  daima müteyakkız olacağız. Adalet terazisine halel getirmeden, sapla samanı  karıştırmadan, masumla suçluyu iyi ayırt ederek mücadelemizi kararlılıkla  sürdüreceğiz. 15 Temmuz'da devletinin ve milletinin yanında duranlarla, bunlara  kurşun sıkanları elbette ayıracağız. Milletimin bağrından çıkan, Avrupa'dan  Asya'ya, Afrika'dan Amerika'ya kadar dünyanın dört bir ucunda ülkemizin bayrağını  dalgalandıran STK'lara ve milli kuruluşlara sahip çıkmaya devam edeceğiz. Bir  avuç hain yüzünden ne vatandaşlarımızın ne de milli ve yerli kuruluşlarımızın  zarar görmesine izin veremeyiz."

 FETÖ'nün halen fırsat bulduğu her ülkede algı operasyonu yürüttüğüne  ve elindeki tüm imkanları Türkiye'yi karalamak için kullandığına işaret eden  Erdoğan, "Ülkemize düşmanlık eden kim varsa bu milletin hasmı, hangi yapı varsa  onun eteğine yapışmaktan çekinmiyorlar. Geçen yıl yaptığımız Amerika Birleşik  Devletleri ziyaretimizde bunu çok açık ve net şekilde gördük. Sadece charter  schoollardan yılda 500 milyon dolar bunlar devşiriyor. Basit bir rakam değil.  Ondan sonra da tabii ki bunların belli merkezlere, yerlere dağıtımı yapılıyor."  görüşlerine yer verdi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, PKK sempatizanlarının, ASALA yandaşlarının ve  FETÖ'cülerin el ele, kol kola eylem yaptığına dikkati çekerek, terör  yoldaşlığının 15 Temmuz sonrasında ivme kazandığını vurguladı. Büyükelçilere seslenen Erdoğan, "Her birinizin darbe girişiminden sonra ortaya koyduğu mesainin farkındayım. Her kurumumuza sızan bu yapının  Dışişlerine de sirayet ettiğini, örgütle iltisaklı şahısların temizlenmesi  sonrasında Dışişleri Teşkilatımızın bazı sıkıntılar yaşadığını da biliyorum.  Personel sayınız azalsa dahi mücadeleyi özveriyle yürüttüğünüz için sizlere  teşekkür ediyorum. Şunu bir an olsun aklınızdan çıkarmayın. Şahsım ve  devletimizin tüm kurumları sizlerin yanındadır. Siz gayret gösterdikçe bizlerden  de gereken desteği her zaman göreceksiniz. İnşallah ortak gayretlerimiz  neticesinde bu belayı devletimizin ve milletimizin başından tamamen defedeceğiz."  ifadesini kullandı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye'nin tarihinde tek bir meseleyle  uğraştığı bir dönemin bulunamayacağını belirterek, "Bugün de bir yandan FETÖ ile  cebelleşirken diğer yandan da bölücü örgütle, DEAŞ'la ve DHKP-C ile mücadele  ediyoruz. Bu terör örgütlerinin amacı, ülkemizi inanç ve etnik köken üzerinden  bir çatışmanın içine çekmektir. Toplumumuzun farklı kesimlerini hedef aldıkları  saldırılarla bu örgütler, Suriye ve Irak'taki ateşi ülkemize taşımaya  çalışıyorlar. Misafirlerimizi hunharca katlederek ülkemizi bilhassa turizm  yönünden yaralamak istiyorlar. Tüm gayretlerine rağmen, tüm pervasızlıklarına  rağmen, medya, siyaset, akademi içindeki bazı kendini bilmezlerden aldıkları açık  desteğe rağmen hamdolsun şimdiye kadar bunu başaramadılar." değerlendirmesinde  bulundu.

HER TERÖR HADİSESİNDEN SONRA MİLLET DAHA DA KENETLENDİ

 Erdoğan, her terör hadisesinden sonra milletin daha çok  kenetlendiğini, birbirine daha çok sarıldığını, basireti ve ferasetiyle fitne  odaklarının girişimlerine prim vermediğini söyledi. Birilerinin ısrarla en fazla Müslümanlar'a zarar veren, elinde en çok  Müslüman kanı olan DEAŞ'ın terörü üzerinden İslam düşmanlığı yaptığını dile  getiren Erdoğan, ekonomik ve siyasi sorunları çözmekte başarısız olan kimi Batılı  siyasetçilerin can simidi gibi bu istismara sarıldığını belirtti. Erdoğan, şunları kaydetti:"Bunun da etkisiyle Avrupalı insanlarımızın ibadethanelerine, iş  yerlerine, kurumlarına yönelik saldırıların arttığına şahit oluyoruz. Açık ve net  söylüyorum. Bunun adı ateşle oynamaktır. Batı'da yükselen kültürel ırkçılık,  altını çiziyorum, bu ülkelerdeki Müslüman azınlığın güvenliği hususunda  endişelerimizi ciddi olarak artırmaktadır. Sadece yurt dışında yaşayan 6 milyon  vatandaşımızın selameti açısından değil tüm dünyada barış ve huzurun idamesi için  de bu çok tehlikelidir.

Biz Solingen'de vatandaşlarını, Möln'de 10-12 yaşındaki körpe  fidanlarını ırkçılığa kurban vermiş bir ülkeyiz. Biz daha birkaç yıl önce 8  evladını dönerci cinayetleri diye üzeri kapatılmaya çalışan Neonazi teröründe  kaybetmiş bir ülkeyiz. Yüreğimizi dağlayan insanımız üzerinde derin izler,  yaralar bırakan böylesi vahşi saldırıların tekrar yaşanmasına izin vermeyiz, izin  veremeyiz." İslam düşmanlığı ve yabancı karşıtlığına ilişkin değerlendirmede  bulunan Erdoğan, "Yurt dışında yaşayan insanlarımız için ciddi bir güvenlik  tehdidine dönüşen İslam düşmanlığı ve yabancı karşıtlığı konularını artık  devletimizin öncelikli gündemine almış bulunuyoruz." diye konuştu.

İlgili tüm kurumların bu süreci çok yakından takip etmesi gerektiğine  dikkati çeken Erdoğan, şu değerlendirmelerde bulundu: "İslam karşıtlığı ve kültürel ırkçılıkla mücadelede Türk toplumu  yalnız değildir. Aynı sorunla muhatap olan diğer Müslüman toplumlar ve göçmen  gruplarla el ele verip, çok geniş bir cephede birlikte mücadele etmeliyiz.  Dünyanın her yerinde ülkemize ve vatandaşlarımıza karşı şiddeti, terörü, nefreti  teşvik ve tahrik eden mihraklarla kapsamlı bir hukuk, halkla ilişkiler ve sivil  toplum mücadelesini yurt dışında yürütmeliyiz.

2016 dış politikamız açısından, çok yoğun bir yol olmuştur.  İstanbul'da düzenlediğimiz 13. İslam Zirvesi'nde İslam dünyasının öncelikli  konularını ele aldık. Dünya Enerji Kongresini de yine Türkiye'de gerçekleştirdik.  Mayıs ayında düzenlediğimiz tarihin ilk Dünya İnsani Zirvesi'ne 9 bin kişi  katılmıştır. Birleşmiş Milletlerin merkezi New York dışında yapılan en büyük  Birleşmiş Milletler Zirvesini, başarıyla İstanbul'da gerçekleştirdik. Bu  etkinliğin hemen arkasından en az gelişmiş ülkelerin liderlerini yine ülkemizde  ağırladık. Öte yandan sağladığımız dış yardımlarla dünyada milli gelirine oranla  en çok insani yardımda bulunan ülke olduk. Dünyanın en büyük mülteci nüfusuna, 3  milyon mazluma kapılarımızı açtık, ekmeğimizi, aşımızı, işimizi onlarla  paylaştık."

Suriye'de akan durdurulması için Türkiye'nin seferber olduğunu  vurgulayan Erdoğan, "Dünya yaşanan acıyı sadece seyrederken biz diplomasimizi,  barışın, istikrarın ve insani değerlerin hizmetine sunduk. Biz, Akdeniz'in  kıyılarında Aylan bebeğin, sadece orada kıyıya vurmuş cesedini kucaklamış gelen  jandarmanın resmiyle, ağlama fotoğrafları çektirmedik. Ümran bebekle buna benzer  şeyler yapmadık. Tam aksine, biz onlara 'nasıl elimizi uzatabiliriz, onlarla bu  acıyı nasıl paylaşabiliriz?' diye bunun derdiyle dertlendik." ifadesini kullandı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, son olarak 45 bin Suriyeli'nin Halep'ten  çıkarılabilmesi için geceli gündüzlü diplomasi yürütüldüğüne işaret ederek,  2017'de siyasi çözüm sürecinin önünün açılabilmesi umuduyla tarihi adımların  atıldığını dile getirdi. Erdoğan, "Rusya ve İran ile Moskova'da düzenlediğimiz  toplantı ve diğer görüşmelerle Astana sürecinin zeminini hazırladık. Şu an devam  eden ateşkes, kırılgan olmasına, pek çok ihlallerle karşılaşılmasına rağmen, çok  önemli bir fırsat penceresidir. Uzun bir dönemden sonra Suriye'de siyasi süreç  aracılığıyla barışın sağlanması noktasında bir umut belirmiştir. Bunun heba  edilmemesi için çalışmaya devam edeceğiz." açıklamasında bulundu.

DEAŞ TERÖR ÖRGÜTÜ SINIRLARDAN ATILDI

15 Temmuz hain darbe girişiminden yaklaşık 40 gün sonra Fırat Kalkanı  Harekatı'nın başlatılarak DEAŞ terör örgütünün sınırlardan atıldığını belirten  Erdoğan, şehit haberlerinin herkesin yüreğini dağladığını vurguladı. Erdoğan,  yürütülen operasyonlarla DEAŞ'a tarihinin en büyük zayiatın verildiğine işaret  ederek, şöyle devam etti:

 Son dönemde DEAŞ ile mücadele konusunda, maalesef müttefiklerimizin  ve koalisyon odaklarının sınıfta kaldıklarını ifade etmek istiyorum. Güney  sınırımız boyunca bir terör koridorunun veya terör örgütlerinin yuvalandığı  kurtarılmış bölgelerin oluşmasına asla izin vermeyeceğiz. Milli güvenliğimizi  ilgilendiren konularda masada ve sahada olmaya kesinlikle devam edeceğiz. Öte  yandan, Irak'taki gelişmelere de kayıtsız kalmadık, kalmıyoruz ve kalmayacağız.  Nitekim, işte dün akşam Başbakanımız iki günlük bir seyahat için Bağdat ve  Erbil'deydi. Orada, yüksek düzeyli stratejik konsey toplantılarımızı bıraktığımız  yerden üçüncüsünü yapmak suretiyle süreci yeniden başlattılar.

Irak'ın DEAŞ terör örgütüne karşı yürüttüğü askeri mücadeleyi  desteklerken, Musul, Telafer ve Sincar konusundaki kaygılarımızı gidermek için  her türlü askeri ve diplomatik tedbiri aldık. Irak hükümeti ile bu süreçte zor  ancak samimi bir diyaloğu da iki günlük görüşmeyle başlatmış olduk. Geçtiğimiz  günlerde Sayın İbadi ile yaptığım telefon görüşmesi, akabinde Sayın  Başbakanımızın Bağdat ve Erbil ziyaretleri, yol haritasının belirlenmesi  açısından güzel bir başlangıç oldu. Irak'tan DEAŞ ve PKK gibi terör örgütlerinin  sökülüp atılması için ortak çabalarımız devam edecektir. Şunu bir kez ifade  etmekte fayda görüyorum. Dış politikamızı, dar, kurumsal ve ideolojik kalıplara,  'bekle-gör'lere, 'acaba kim ne der'lere mahkum edemeyiz. Stratejik etkinliği hedefleyen, girişimci ve vicdani diplomasi  anlayışıyla çalışmalarımızı sürdürmeliyiz. 'Önce tedbir, sonra tevekkül' diyerek  önlem almalı, devrede kalmalı, aktif çaba göstermeliyiz."

 TÜRK-RUS İLİŞKİLERİ

 Türk-Rus ilişkilerinin, uçak hadisesinden daha da güçlenerek  çıkmasında yürütülen girişimci diplomasinin rolü olduğuna dikkati çeken Erdoğan,  sağlanan karşılıklı güven sayesinde, "Büyükelçi Andrey Karlov'u menfur bir  suikastle katleden hainlerin provokasyonunun başarız olduğunu" bildirdi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, İsrail ile normalleşme sürecinin beklentilerin  karşılanmasıyla başarıyla tamamlandığını dile getirerek, 13 yıllık aradan sonra  Özbekistan'ın ziyaret edilerek kadim medeniyetin beşiklerinden biri olan  Semerkant'ta iki ülke arasında yeni bir sayfa açıldığını anlattı. Türkiye'nin diplomatik ağının, dünyanın altıncı en geniş ağı olarak konumlandırıldığına değinen Erdoğan, şu görüşlere yer verdi:"Afrika'da, Latin Amerika'da, Asya'da açılım politikalarımızı  başarıyla devam ettiriyoruz. 'Dünya 5'ten büyüktür' diyerek, küresel sistemin  acilen onarılması ve insanın hizmetine sunulması için uyarılarımızı her vesileyle  dile getiriyoruz.

İnşallah, bu ay da 4 Afrika ülkesine gitmek suretiyle tekrar  Afrika'daki yoğunlaştırılmış ziyaretlerimize başlayacağız. Bunları yaparken de en  başta TİKA olmak üzere, Kızılay, AFAD ve Yurtdışı Türkler Başkanlığı gibi  kuruluşlarımız aracılığıyla kardeş toplumlara, soydaşlarımıza, muhtaçlara sahip  çıkıyoruz. İnsani kalkınma yardımlarında, Amerika'nın ardından ikinci sırada, bu  yardımların az önce söylediğim gibi milli gelire oranı bakımından ise ilk  sıradayız. Sayısı 100'e yaklaşan ikili yatırım anlaşmalarıyla, bu alanda da  dünyada yedinci sırada yer alıyoruz. Dünyanın en büyük enerji kaynaklarıyla,  bunların en büyük kullanıcılarının arasında bir köprü olan Türkiye, bu alanda  kendine giderek stratejik bir konum elde ediniyor."

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2017'nin ülke, ekonomi, ticaret ve diplomasi  alanlarında büyük sıçralamalara vesile olacağına inandığını dile getirdi. Erdoğan, "Türkiye, bir ve beraber olarak nasıl Kurtuluş Savaşı'nı  zafere taşımışsa, Allah'ın izni, hepimizin de ortak gayretleriyle ikinci istiklal  mücadelesini de zaferle taçlandıracaktır. Bu dönemde, siz büyükelçilerimizden  omuzlarınızdaki ağır sorumluluğun bilinci içerisinde 15 Temmuz ruhu ile hareket  ederek ülkemize karşı sergilenen küstah oyunları bozmanızı istiyorum. Ben  hafızasında beş asırlık bir birikim olan hariciyemize ve siz kıymetli  büyükelçilerimize güveniyor, çalışmalarınızda başarılar diliyorum." ifadesini  kullandı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan ticaret ayağının  oluşturulmadığı hiçbir ilişkinin sürdürülebilirliğinin tesis edilemeyeceğini  vurguladı.Bunun için tüm büyükelçilerin bulundukları ülkelerle ticari ilişkileri  geliştirmeye büyük önem vermelerini isteyen Erdoğan, şöyle devam etti:Yani sizler, bulunduğunuz ülkelerde adeta bu işin, elinde pazarlama çantası olan elemanları olarak görev icra etmeniz lazım. Bunu Japonlar, çok çok başarılı bir şekilde yaparlar. Belediye başkanıydım, beni sık sık ziyaret ederler, kendi iş adamlarını alır bize  gelirlerdi, Başbakan oldum keza öyle. Aynı şekilde bizim büyükelçilerimizin de bu  adımları atmaları gerekir ve yoğun bir şekilde bakanlarımızın ziyaretleri  buralarda netice almaya yönelik adımlar olmalı. 2017, bu bakımdan çok önemli."

"DÜNYA BEŞTEN BÜYÜKTÜR"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2017 yılında ülkeyi yoğun bir dış politika  gündeminin beklediğine işaret ederek, bu hafta içinde Kıbrıs'ta çözüm açısından  kritik önemde müzakerelerin yürütüleceğini belirtti. Avrupa Birliği ile ilişkiler bakımından bazı hususların altını  çizmekte fayda gördüğünü ifade eden Erdoğan, şu görüşlere yer verdi:

 "Dünya beşten büyüktür. Avrupa da Avrupa Birliği'nden büyüktür. Avrupa  Birliği'nin tam üyelik sürecine verdiğimiz öncelik değişmemiştir. Avrupa Birliği,  halen ülkemiz için stratejik bir tercihtir. Bir taraftan bu hedef doğrultusunda  adımlar atarken, Birliğin ülkemize yönelik tutarsızlıklarına, çifte standartlı  politikalarına da 'eyvallah' demeyiz. Çabalar, ancak karşılıklı olursa, adımlar  iki taraflı atılırsa anlamlıdır.

 Geçtiğimiz yıla, özellikle Suriyeli kardeşlerimizin ölümü göze alarak  çıktıkları o tehlikeli yolculukların son bulması için Avrupa Birliği ile  yürüttüğümüz çabalar sayesinde olumlu bir havayla gelmiştik. Maalesef bu olumlu  havanın devamı gelmedi. Avrupa Birliği'nin artık göç mutabakatı bağlamındaki  taahhütlerini yerine getirmesi, ipe un sermekten vazgeçmesi gerekiyor. Olumlu gündem noktasında Gümrük Birliği'nin güncellenmesi  müzakerelerine öncelik verilmesi de isabetli olacaktır. Ayrıca Avrupa Birliği  tarafından getirilen zirve önerisini de olumlu buluyorum."

ABD İLE İLİŞKİLER

Cumhurbaşkanı Erdoğan, ABD ile ilişkilerin ise ziyadesiyle hassas bir  dönemden geçtiğini belirterek, şu ifadeleri kullandı: "Terörle mücadelede karşılaştığımız sıkıntılar, Obama yönetiminin son  yıllarda ortaya koyduğu bazı tercihlerle birleşmiş ve hem kamuoyumuzda, hem  siyasette tartışma konusu haline gelmiştir. DEAŞ, FETÖ ve bölücü örgütlerden  gelen tehditlere karşı müttefikimiz Amerika Birleşik Devletleri'ni kararlı, güçlü  ve tereddütsüz bir biçimde yanımızda görmek istiyoruz. Yeni Başkan Trump'ın 20  Ocak'ta görevi almasıyla, özellikle birlikte karşılıklı diyaloğu  hızlandıracağımıza inanıyorum. Bilhassa bölgesel konularda Sayın Trump ile  anlayış birliğine vararak kısa zamanda mesafe kaydedeceğimize inanıyorum."

Güncellenme Tarihi : 9.1.2017 20:12

İLGİLİ HABERLER