ERDOĞAN: "KADINA KARŞI CİNSİYET AYRIMCILIĞI EN AZ IRKÇILIK KADAR TEHLİKELİ VE YANLIŞTIR"
ABBAS ULUİSTANBUL (İHA) - Erdoğan, Türkiye'nin ev sahipliğinde Conrad Otel'de düzenlenen, "Medeniyetler İttifakında Kadın" konulu kongrenin açılışını yaptı. Konuşmasında, medeniyetler ve kültürler arasındaki diyalog eksikliğinin, günümüzün en önemli meseleleri arasında olduğunu belirten Erdoğan, "Dünyanın farklı bölgelerinden birçok saygın ismin dünyanın sayılı kültürel merkezlerinden biri olan İstanbul'da biraraya gelmesi, bu kongrenin ne kadar önemli bir ihtiyaca cevap verdiğini açıkça açıklamaktadır. Toplumların ve devletlerin önyargılardan kurtulup kültürel, sosyal, siyasi ve ekonomik alışverişlerde bulunmaları, barış ve istikrarın vazgeçilmez unsurudur. Özellikle de yaşadığımız küreselleşme çağında artık milletler arasındaki fiziki duvarlar büyük ölçüde yıkılmış, setler ortadan büyük ölçüde kalkmıştır. Dünya artık setler ardında yaşayanların dünyası değildir" dedi.
Erdoğan, bu konuda aşılması gereken bir engel olduğunu söyledi. Geçmişin önyargılarından beslenen psikolojik duvarların, büyük engel teşkil ettiğini belirten Erdoğan, "Dünyada medeniyetler çatışması tezleri eğer zemin bulabiliyorsa, bundandır. Oysa küreselleşmenin imkanlarından da yararlanarak insanlık artık bu psikolojik duvarı da yıkmalı, bu önyargıları geride bırakmalıdır. Küreselleşen dünya, medeniyetler ittifakının konuşulduğu bir dünya olmalıdır. Günümüzde toplumlar arasındaki mesafe ve sınırlar önemini kaybetmekte, yerkürenin her köşesi birbirine yakınlaşmaktadır" diye konuştu.
"İNSANLIK, KÜRESELLEŞMEYE HAZIRLIKSIZ YAKALANDI"
Yine de toplumlar arasında istenilen seviyede bir sıcaklık, bir diyalog zemini kurulamadığını ifade eden Erdoğan, dünya soğuk savaş gibi korku ve nefreti besleyen bir dönemden hızla küreselleşmeye geçtiği için toplumların, birbirlerinin hukukunu tam olarak koruyamadığını söyledi.
Başbakan Erdoğan, "İnsanlık küreselleşmeye ne yazık ki hazırlıksız yakalanmıştır. Toplumlar öteki olarak gördüklerine yakınlaştıkça birbirlerini anlamak yerine kendi değerlerini karşı tarafa zorla kabul ettirmeyi tercih etmişlerdir. İnsanlığı kültürel ve dini kimlik temelinde sınıflandıran ve medeniyetler arası çatışmanın kaçınılmaz olduğunu iddia eden teori yanlıştır. Bu konuda medeniyetler arası ittifaka inanmış olanlar, medeniyetler arası çatışmayı savunan bu teorinin sahip veya sahiplerini özellikle bir yanlışa düşürmenin başarısını göstermelidir. Diyalog ve uzlaşmaya imkan tanımayan çatışma teorisi, mücadelenin taraflarından biri üstün gelmedikçe sona ermeyecek bir gıybet senaryosuna işaret etmektedir. Biz bu senaryoları tümden reddediyoruz. Hiçbir sorunu çözmeyen, aksine toplumları birbirine düşman etmek suretiyle küresel ölçekte istikrarsızlığı körükleyen bu tür öngörüleri kabul etmemiz mümkün değildir" açıklamasında bulundu. Bu tezlerin, insanlığın muhtaç olduğu barış ve adaleti imkansız gören hakkaniyetsiz tezler olduğunu dile getiren Erdoğan, insanlığın, aklını kullanarak, vicdanına kulak vererek bu felaket senaryolarını bertaraf edeceğini söyledi. Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti:
"Hiçbir anlayış bizi insanoğlunun özünde çatışmacı, yıkıcı, kan dökücü, bozguncu olduğu iddiasına inandıramaz. Çünkü biz insanı 'eşrefi mahlukat'; yani 'yaratılmışların en şereflisi' olarak gören bir inanç ve medeniyet perspektifine sahibiz. Gelecek nesillere barış ve istikrar dolu bir dünya bırakma sorumluluğunu yaşayan herkes farklı kültürlere, farklı geleneklere sahip toplumlar arasında sağlıklı bir diyalog başlatılması için aktif bir tutum sergilemelidir. İnsanlığın geleceği adalet zemininde ilerlemeye, devlet ve toplumlararası ilişkilerin karşılıklı anlayış ve saygı temeline oturtulmasına bağlıdır. Farklılıklardan veya farklılıklarımızdan korkmayan, ortak değerlerimizden güç alan ve işbirliğini öne çıkaran yaklaşımlara ihtiyaç vardır. Türkiye bu alandaki özel konumunun ve sorumluluğunun bilinci içinde elinden gelen çabayı göstermektedir."
"TÜRKİYE'NİN AB'YE ÜYELİK HEDEFİ ÖNEMLİ BİR SEMBOL"
Türkiye'nin AB'ye üyelik hedefinin, ülkenin küresel kaynaştırıcı rolü bakımından önemli bir sembol haline geldiğini söyleyen Erdoğan, "Bizler AB'ye giriş süreci içerisinde şu anda müzakerelere başladık, en önemli iddiamızı medeniyetler arası ittifak olarak ortaya koyduk. Aksi takdirde AB'nin bir Hıristiyan kulübü olarak kalacağını iddia ettik. Türkiye eğer AB'ye katılabilirse, işte o zaman AB bir Hıristiyan kulübü olarak anılmayacak, tam aksine medeniyetler ittifakının bir adresi olarak anılacaktır. Bu uzun iddialardan sonra kabul gördük. Türkiye'nin AB üyeliği yönünde kat ettiği mesafe bugün farklı kültürler arasında ortak evrensel değerler temelinde kurulabilecek bütünleşmenin çarpıcı bir örneğidir" dedi.
Başbakan Erdoğan, Davos'ta yapılan görüşmelerde de hep buna vurgu yaptıklarını belirterek, dünyanın, medeniyetler ittifakına her zamandan çok daha fazlasıyla muhtaç olduğunu söyledi. Demokratikleşme sürecinin hızla ilerlediği, insan haklarının, hukukun üstünlüğünün hızla gelişmekte olduğu bir dönemde buna şiddetle ihtiyaç olduğunu savunan Recep Tayyip Erdoğan, "Bizler bunun önemli bir aktörü olmanın gayreti içindeyiz. Dünyanın medeniyetler ekseninde birbirine karşı kamplara bölünmeye çalışıldığı, terörün giderek daha yıkıcı hale geldiği bu dönemde Türkiye'nin birleştirici kimliği önemli bir değer olarak ortaya çıkmaktadır. Türkiye olarak biz medeniyetler arası diyaloga özel önem veriyoruz. Burada önemli bir rolümüzün olduğunu biliyoruz. 11 Eylül saldırılarından sonra 70 ülkeden yaklaşık 1 milyar insanı temsil eden AB ile İslam Konferansı örgütü üyelerini ilk kez bir masa etrafında daha da önemlisi ortak değerler temelinde ülkemizde buluşturduk. Türkiye bugün de BM Genel Sekreteri Kofi Annan'ın himayesinde başlatmış olduğu bu medeniyetler arası ittifakın eş başkanlığındaki rolünün gereğine de bundan inanmaktadır" diye konuştu.
"HİÇBİR DİN İNSANA ZULMETMEYİ HEDEFLEMEZ"
Erdoğan, toplumlara ışık tutan her kültürün ve dinin özünde benzer ideal ve değerler olduğunu ifade ederek, "Hiçbir din insana zulmetmeyi hedeflemez, hiçbir din insana özellikle şu anda terörizmin o çirkin yüzünü destekleyerek bir yol açmaz. Yapılması gereken bu müşterek değerler zemininde bir şeyi hakim kılmaktır. Yüksek sesle güçlü biçimde bunu savunmaktır. Bu değerler hiçbir medeniyetin, hiçbir ülkenin, hiçbir zümrenin tekelinde değildir, olamaz. Evrensel değerler tarih boyunca tüm toplumların katkılarıyla gelişen ortak bir medeniyetin ayrılmaz parçalarıdır" açıklamasında bulundu. Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Medeniyetler ittifakı bütün dünyada adalet kavramını ön plana çıkarmak üzere oluşturulmuş kapsamlı bir girişimdir. Medeniyetler ittifakı, ötekini yargılanmaktan daha önemli olduğuna dikkat çeken bir barış projesidir. Medeniyetler ittifakı, kültürel farklılıklar arasındaki fay hattını ortadan kaldıran bir insanlık ittifakıdır."
Kadınların tarih boyunca dünyanın her yerinde, kendi toplumlarının en üretken kesimini temsil ettiklerini belirten Erdoğan, evrenselliği iyi kavramış olan kadınların, medeniyetler ittifakına büyük katkılar yapacağıncYı söyledi. Erdoğan, "Devletlerin demokratikleşmesinde etkili olmuş, üretime ve yönetime katılma imkanına erişen kadınlar toplumsal gelişme çabalarında etkin roller üstlenmişlerdir. Kadını kamu alanından dışlayan, cinsiyet ayrımcılığına dayalı baskıcı ve tutucu anlayışlar asla medeni olamaz. Medeniyet, kadınların seslerini daha fazla duyurmalarının, siyasete, yönetime daha etkin katılmalarının önünü açılması demektir. Ailede ağırlıklı bir rol üstlenen kadınlara gösterilen saygı, gelişmişlik seviyesinin de aslında en önemli göstergesidir. Kadınların sosyal ve siyasi hayata daha fazla katılmalarını, tüm insanlığın kazanımı olarak değerlendiriyorum. Tüm bireylerin kadın-erkek ayırımcılığı yapılmaksızın, eğitim kalitesinin yükseltilmesi gerektiğini düşünüyorum" ifadelerini kullandı.
Toplumdaki bütün bireylerin eğitimde eşitlik sağlanmadan, gelişmeden söz edilemeyeceğini ifade eden Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, kadınların eğitim düzeyi arttıkça, karar mekanizmalarına katılımının da güçlendiğini söyledi.
"KADINLARIN KARAR ALMA SÜRECİNE KATILIMI İÇİN STATÜSÜNÜN GELİŞTİRİLMESİ ŞART"
Erdoğan, kadınların karar alma süreçlerine katılımlarının, kadının statüsünün geliştirilmesinin ön şartı olduğunu vurguladı. Türkiye'de kadınların, siyasi ve hukuki haklarını pek çok batı ülkesinden daha önce elde ettiğine dikkat çeken Erdoğan, "Cumhuriyetimizin ilk yıllarından itibaren kadınlara tanınan siyasi, toplumsal ve ekonomik haklar sayesinde Türk kadınına, ülkesinin gelişimine katkıda bulunma imkanı verilmiştir. Şu andaki parlamento temsilinden memnun değilim, bunda beklediğimiz başarıyı biz de elde edemedik. İnşallah yapılacak ilk seçimde, genel başkanı olduğum partimiz bu konuda çok daha önemli bir sıçramayı gerçekleştirecektir. Çeşitli uluslararası sözleşme ve kararlarla AB'ye uyum kriterleri ülkemizde kadın hakları alanında yapılan çalışmalara yön vermiştir. Kadınlarımızın ulusal ölçekte, hayatın her alanına eksiksiz katılabilmesi için gerekli bütün yasal düzenlemeler yapılmıştır. Son olarak Medeni Kanun ve Anayasa'da yaptığımız değişiklikler, kadın-erkek eşitliğinin güçlendirilmesi, kadınların toplumsal hayatta karşılaştığı sorunların giderilmesi konusunda attığımız adamların en somut örneğidir" dedi.
Başbakan Erdoğan, uzmanlık gerektiren mesleklerde Türk kadınlarının oranının pek çok batı ülkesiyle kıyaslanabilir seviyede olduğunu söyledi. Kadınların bugün hala günlük hayatlarında toplumsal yapıdan kaynaklanan sorunlar yaşadığının altını çizen Erdoğan, "Bu sorunların çözümü için yasal düzenlemeleri aşan bir şuuru, bir duyarlılığı hayata hakim kılmalıyız. Toplumların olduğu gibi devletlerin de kadına karşı ayırımcılığı töre haline getirmesi kabul edilemez. Kadına karşı cinsiyet ayrımcılığı en az ırkçılık kadar tehlikeli ve yanlıştır. Hiçbir töre, hiçbir gelenek, hiçbir anlayış insanın insana karşı şiddet kullanmasının mazereti, gerekçesi olamaz. Bu şuurun gelişmesinde siyasi partilere, sivil toplum örgütlerine, basına, akademik kuruluşlara hiçbir ayırıma kadınlarımncYızı tabi tutmadan büyük görevler düşmektedir. Biz de bu konuda her türlü işbirliğine hazırız. Kadınlarımızın hayatın her alanında olduğu gibi siyasette de daha fazla temsil edilebilmelerinin sağlanması, demokrasimizi daha da güçlendirecektir. Türk kadının elde ettiği kazanımların gelişmekte olan ülkeler için de örnek teşkil edeceğine ve bunun Türkiye olarak diğer ülkelere bir ilham kaynağı olacağını düşünüyorum. Medeniyetler arası ittifakın temelinde insana ve insan haklarına saygı, demokrasi ve hoşgörü yatmaktadır" dedi.
Güncellenme Tarihi : 25.3.2016 10:09