Gündem
  • 2.9.2025 14:07

Erdoğan : Suriye'de karışıklık çıkarılmasına göz yummayız, müdahale ederiz

Cumhurbaşkanı Erdoğan: Kişi başı milli gelirde sınıf atlayacağız

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Çin'in Tiencin kentinde düzenlenen Şanghay İşbirliği Teşkilatı 25. Devlet Başkanları Konseyi Zirvesi'ne katıldı. Erdoğan, yurda dönüşte beraberindeki gazetecilere önemli açıklamalarda bulundu. 

Ekonomideki gelişmelerle ilgili de konuşan Erdoğan, "Kişi başı milli gelirde muhtemelen bu sene Dünya Bankası tanımına göre üst gelirli ülkeler grubuna girmemiz oldukça muhtemel. Ülkemiz kişi başı milli gelirle sınıf atlamış olacak." dedi.

"GÖRÜŞMELERİMİZDE İSRAİL’İN FİLİSTİN’E YÖNELİK SALDIRILARINI DA DEĞERLENDİRDİK"

Değerli basın mensupları, zirvede ülkemizin çok taraflı diplomasi geleneği, bölgesel güvenlik ile sürdürülebilir kalkınma politikamız hakkında hitapta bulunduk. Konuşmamda Gazze’deki soykırımı gündeme getirdim. Çin Devlet Başkanı değerli dostum sayın Şi Cinping ile ilk gün heyetlerimizin de katıldığı verimli bir görüşmemiz oldu. Görüşmede ikili ilişkiler ve yatırım konularını ele aldık. 

Ticaret ortağımız Çin ile ekonomik ilişkilerimizi daha dengeli ve sürdürülebilir hale getirmek istiyoruz. Çin tarafıyla istişarelerimizi sürdürüyoruz. Çin Komünist Partisi Merkez Komitesi Üyesi Sekreteri Sayın Say Çi ve heyetiyle bu minvalde verimli bir görüşmemiz oldu. Dışişleri Bakanım, 3 Eylül’de düzenlenecek anma programına katılacak. Sayın Şi’nin yanı sıra zirve boyunca pek çok mevkidaşımla bir araya geldim. Sırasıyla Pakistan Başbakanı Sayın Şahbaz Şerif, Azerbaycan Cumhurbaşkanı Sayın İlham Aliyev, Ermenistan Başbakanı Sayın Nikol Paşinyan, Rusya Federasyonu Devlet Başkanı Sayın Vladimir Putin, İran Cumhurbaşkanı Sayın Mesud Pezeşkiyan ile gündemimizdeki konuları ele aldık. 

Yine zirveye katılan birçok devlet ve hükümet başkanıyla temaslarımız oldu. Bu görüşmelerde de ikili iş birliği konularıyla birlikte, İsrail’in Filistin’e yönelik saldırılarını da değerlendirdik. Ziyaretimizin hayırlara vesile olmasını diliyor, şimdi sözü sizlere bırakıyorum.

“Yönünü Ankara’ya ve Şam’a dönenler kazanacak, kıblesini şaşırıp kendilerine yeni patronlar arayanlar kaybedecek” sözleriniz İsrail’de büyük tedirginlik yarattı. Sizi ve Türkiye’yi hedef alan açıklamalar yaptılar. İsrail, Türkiye’de devam eden Milli dayanışma ve kardeşlik sürecini Suriye’de YPG üzerinden atacağı adımlarla sabote etmeye mi çalışıyor? YPG’nin mutabakata rağmen Suriye ordusuna katılmasını engelleyen İsrail mi?

"HER KİM BU SÜRECİ BALTALAMAYA ÇALIŞIRSA BUNUN FATURASINI ÖDER"

Komşumuz Suriye’de kalıcı refah ve huzurun sağlanmasını istiyor, birlik ve beraberliğini önemsiyoruz. Yakın geçmişte yaşananlar göstermiştir ki; Suriye'deki huzursuzluk, en fazla bize yansıyor. Bunu görmemiz lazım. Suriye topraklarında karışıklık çıkartmak isteyenlere, ne biz göz yumarız, ne de Şam yönetimi buna rıza gösterir. Biz, Suriye'nin bütün renkleriyle bir ve bütün olmasını ve öyle kalmasını isteriz. Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed Şara ve yönetimi bizim gibi düşünüyor. Fakat böylesine uzun bir savaş yaşamış bütün coğrafyalarda olduğu gibi, Suriye'de de kaos çıkarmak isteyenler çok ama çok fazla. Bunların kim oldukları malumdur. Onun için biz Suriye’yi yalnız bırakmayacağız. Devamlı onların yanında duracağız. 

Suriye'nin yeniden ayağa kalkmasını inşallah kimse engelleyemeyecek. Kaosa yatırım yapan savaş baronları bu sefer kaybedecek. Arap, Kürt, Türkmen, Nusayri, Sünni, Hıristiyan fark etmeksizin tüm kesimleri ile Suriye halkı kazanacak. Şunu da çok net ifade etmek isterim; Her kim bu süreci baltalamaya çalışırsa bunun faturasını öder. Kürtler nerede yaşarsa yaşasın bizim kardeşimizdir. 

Kimse bizi birbirimizden ayıramaz. Kimse bizim ebedi kardeşliğimize pusu kuramaz. Kararlıyız, azimliyiz. Nasıl ki et kemikten ayrılmaz, aynen bizim bu kardeşliğimiz de birbirinden ayrılmaz. Basiret, feraset ve sağduyu ile hareket edilirse, her sorun çözülür. Ama hüsnü niyet olmazsa, en basit konular bile kördüğüm haline gelir. Biz huzur ve sükûnet ortamının güçlenmesinden yanayız, bunun için de çalışmaya devam edeceğiz.

Terör örgütü PKK’nın fesih ve silah bırakma kararı sonrası “Terörsüz Türkiye” süreci kapsamında Meclis’te kurulan komisyon öncelikli olarak hangi somut adımı atacak? Bu yönde bazı tartışmalar yaşanıyor. Komisyonda yasal düzenlemeler olacak mı? İlk aşamada beklentiniz nedir?

"YOL HARİTAMIZI DA, MENZİLİMİZİ DE NET BİR BİÇİMDE BELİRLEDİK"

Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde oluşturan Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu geniş katılımla çalışmalarına devam ediyor. Komisyon çalışmaları ile ilgili Meclis Başkanımız Numan Kurtulmuş ile bir telefon görüşmesi yaptım. Samimi bir şekilde bu turları belli bir noktaya getirdik. Bundan sonraki süreci de aynı kararlılıkla devam ettirecekler. İnanıyorum ki sonuçta Türkiye, 40 yıllık bir sorunu ortadan kaldıracak ve geleceğe bir ve bütün şekilde yürüyecektir. Türkiye’nin geleceğini ilgilendiren böylesi bir meselede dedikodulara, tevatürlere değil, devlet ciddiyeti içinde yapılan ve yapılacak açıklamalara odaklanmak en doğrusudur. Biz yol haritamızı da, menzilimizi de net bir biçimde belirledik. Terörle mücadeleye ayrılan kaynaklar artık kalkınmaya, üretime, yatırıma, istihdama harcanacak. Terörsüz Türkiye’nin kazananı tüm Türkiye, terörsüz bölgenin kazananı ise bölgemizdeki tüm kardeş halklar olacak.

Eşiniz Saygıdeğer Hanımefendi’nin, ABD Başkanı Donald Trump'ın eşi Melania Trump'a gönderdiği Gazze'deki insani krize ilişkin mektubu, dünya basınında da geniş yankı buldu. Hanımefendi mektubunda, Melania Trump'a “Ukrayna'daki savaş için gösterdiği hassasiyeti, Gazze'deki insani kriz için de göstermesi” çağrısı dikkat çekiciydi. Sayın Hanımefendi’nin bir anne duyarlılığıyla yaptığı çağrı için neler söylemek istersiniz?

Şair ne diyor, benim de şiir kasetlerimden bir tanesinde bu mısralar yer alır, “İçimde kaynayan bir mahşer var. Bu mahşer bir de annelerin kalbinde kaynar.” Buradan hareketle anne kalbi hem narindir hem güçlüdür. Anneler bu tip zor konuların çözümünde devreye girdiklerinde iklimi değiştirebilirler. Hele ortada katledilen binlerce bebek ve çocuk varsa, toprağa düşen her yavruyu kendi çocukları gibi sahiplenirler. Kızlarım da annelerinden bu mektubu kaleme almasını istedi. Ben bu girişimi, bu bakımdan çok önemli buluyorum. Mektup, Türkiye’nin Gazze diplomasine yeni bir boyut ekledi ve resmi kanallardan yürütülen girişimlerin yanı sıra, insani ve vicdani bir dilin de uluslararası ilişkilerde etkili olabileceğini aynı zamanda gösterdi. Maalesef, Batı’nın Ukrayna’daki masumlara yönelik yaklaşımlarının çeyreğini bile Gazze’de göremedik. “Ellerinde tencerelerle, tabaklarla sıraya girip oradan bir miktar yemek almaya çalışan o yavruların halini gözü olup da görmeyenlere yuh olsun!” demekten başka bir şey bize düşmez. Bu yavruların hali ortada. Bu nedenle biz herkesten, bütün Batı’dan bu insani yaklaşımı bekliyoruz. Biz kan ve gözyaşı bütün coğrafyalarda dinsin istiyoruz. 

"PUTİN, İSTANBUL ÖNERİSİNE 'NİYE OLMASIN" DEDİ"

Rusya Devlet Başkanı Sayın Vladimir Putin ile ikili görüşmemizde Ukrayna-Rusya savaşının adil bir barışla sonlandırılması için yapılabilecekleri ele aldık. Enerji alanında iş birliği, özellikle bu görüşmede ele aldığımız konuydu. Türkiye olarak en başından beri, Ukrayna-Rusya savaşının müzakereler yoluyla sonlandırılabileceğini her daim ele alıyoruz.

 İstanbul'da gerçekleşen müzakereler bu yolun açık olduğunun en net ispatıdır. Müzakerelerin seviyesinin aşamalı olarak yükseltilmesi, bizim arzu ettiğimiz bir yoldur. Barış umudunu çözüm odaklı ve somut sonuçlara dönüştürmek lazım. Bunun için de liderler seviyesinde bu işi ele almak durumundayız. Sayın Putin’in son Alaska zirvesinden hangi neticelerle döndüğünü, o görüşmelerde neler düşündüğünü değerlendirdik. ABD Başkanı Sayın Donald Trump ile yaptığı görüşme çok önemliydi. 

Bu konularda Sayın Putin’in düşüncelerini aldığımız gibi, Ukrayna Devlet Başkanı Sayın Volodimir Zelenski ile de ayrıca telefon diplomasisi yöntemiyle bazı görüşmelerimiz oldu. Onunla gerçekleştirdiğimiz bu temaslarda da Sayın Zelenski'nin Sayın Putin'e bakışını görme fırsatını yakaladık. Alaska zirvesinin neticelerini de tekrar değerlendirme imkanını yakaladık. Hem Sayın Zelenski, hem Sayın Putin’in yaklaşımlarını olumlu buldum. “Türkiye’de İstanbul sürecinin devamı yönünde bir girişim olabilir” dediğimizde, kendisi bu konuyla ilgili “niye olmasın” noktasındaydı. Ancak henüz buna hazır değiller.

 

 

Güncellenme Tarihi : 2.9.2025 14:16

İLGİLİ HABERLER