Gündem
  • 3.9.2003 16:24

ERDOĞAN: ''TÜRKİYE'NİN BATILILAŞMA ÇABALARI ÇOK ESKİLERE DAYANIR''

Almanya'nın başkenti Berlin'de bulunan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye'nin Batılılaşma çabalarının çok daha eski tarihlere dayandığını söyledi. Başbakan Erdoğan, Alman Friedrich Ebert Vakfı ile merkezi Essen kentinde bulunan Türkiye Araştırmalar Merkezi (TAM) tarafından düzenlenen bir toplantıda ''Yeni Reformlar-Türkiye AB Yolunda mı'' konulu bir konuşma yaptı. Erdoğan, konuşmasında, ''Türkiye-AB ilişkilerinin hukuki miladı her ne kadar 40 yıl öncesine uzansa da, Türkiye'nin Batılılaşma çabaları çok daha eskilere dayanmaktadır'' dedi. Osmanlı İmparatorluğu'nun 1876 yılında bir anayasa kabul ederek temsili kurumlar oluşturan ilk Müslüman devlet olduğuna dikkati çeken Erdoğan, Cumhuriyet'in 1923 yılında ilan edilmesiyle kapsamlı bir dönüşüm olduğunu ifade etti. Erdoğan, bu süreçte Avrupa modelinin örnek alındığını belirterek, ''Bu itibarla Türkiye'nin Avrupa hukukuna uyum konusuna yabancı olmadığını, bunun da AB üyeliği sürecinde yararlı bir tecrübe olduğunu söylemek mümkündür'' dedi. Türkiye'nin benimsediği değerlerin, Batı demokrasilerinin temel aldığı değerler olduğuna işaret eden Erdoğan, ''Bu nedenle, Türkiye birleşmiş bir Avrupa oluşturma yönündeki çabalara başından bu yana ilgi duymuştur'' diye konuştu. Türkiye'nin 31 Temmuz 1959 tarihinde Avrupa Ekonomik Topluluğu'na üyelik başvurusunda bulunmasının bu nedenlerden dolayı şaşırtıcı olmadığını ifade eden Erdoğan, asıl değişimin 1999 yılının Aralık ayında Helsinki zirvesiyle birlikte olduğunu söyledi. Ankara'da 1963 yılında imzalanan Ortaklık Anlaşması ile tam üyelik yolunda geri dönülmez bir sürecin başladığını kaydeden Erdoğan, Türkiye'nin AB'ye katılım perspektifinin daha sonra da tüm zirvelerde teyit edildiğini belirtti. Erdoğan, Türkiye'nin Kopenhag siyasi ve ekonomik kriterlerini yerine getirme çabalarının takdirle karşılandığını ifade ederek, her ne kadar Türkiye'nin beklentisinin gerisinde kaldıysa da Kopenhag kriterlerinin yerine getirilmesi durumunda, Türkiye ile üyelik müzakerelerine ''gecikmeksizin başlanacağı'' yönünde karar alındığını hatırlattı. Türkiye'nin Selanik zirvesine diğer aday ülkelerle birlikte eşit koşullarda gözlemci olarak davet edilmesinin de kendilerini çok memnun ettiğini belirten Erdoğan, ''Bu karar, Türk kamuoyu tarafından çok olumlu yönde algılanmış olup Türkiye'deki reform sürecini teşvik edici bir etki yaratmıştır. Türkiye, AB yolunda kararlılıkla ilerlemektedir'' ifadesini kullandı. Türkiye ile üyelik müzakerelerine başlanmasına ilişkin kararın en geç 2004 yılı sonunda alınmasını hedeflediklerini tekrarlayan Erdoğan, kısa bir önce yayımlanan, gözden geçirilmiş Ulusal Program'ın da bu yönde hazırlandığını söyledi. Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Bu bağlamda, katılım müzakerelerinin başlaması için ön şart niteliğindeki Kopenhag siyasi kriterlerine uyum için Türkiye temel hak ve özgürlükleri, demokrasiyi, hukukun üstünlüğünü, insan haklarının korunması ve saygı görmesi hususlarındaki düzenlemeleri güçlendiren ve güvence altına alan kapsamlı anayasa değişiklikleri yapmış, yeni bir medeni kanun benimsemiş ve 7 adet uyum paketi ile bazıları devrimsel nitelik taşıyan kapsamlı reformlar gerçekleştirmiştir.'' Erdoğan, Kopenhag kriterlerini mevzuat açısından tamamlama iradesini TBMM'nin desteğiyle hayata geçirdiklerini söyledi. Başbakan Erdoğan, Berlin'de Alman Friedrich Ebert Vakfı ile Türkiye Araştırmalar Merkezi (TAM) tarafından düzenlenen toplantıda yaptığı ''Yeni Reformlar-Türkiye AB yolunda mı'' konulu konuşmada, Kopenhag kriterleri için yapılan reformlardan söz ederek şöyle dedi: ''Hükümetimiz, Kopenhag kriterlerini mevzuat açısından tamamlama iradesini, TBMM'nin değerli desteğiyle hayata geçirmiştir. Ayrıca temel hak ve özgürlüklerin azami ölçüde yaygınlaştırılması, 'sıfır hoşgörü' yaklaşımının benimsendiği işkence ve kötü muamelenin tamamen önlenmesi ve mevzuatın etkin bir şekilde uygulanması için kararlılığını ortaya koymuştur'' dedi. Türkiye'nin Kopenhag ekonomik kriterlerine uyum sağlama yönünde de önemli adımlar attığına dikkati çeken Erdoğan, Türkiye'nin AB içindeki rekabete dayanıklılığını ise Gümrük Birliği'ndeki rekabet gücüyle ortaya koyduğunu kaydetti. Erdoğan, ''Bizim istediğimiz, düzgün ve etkin işleyen, kuralları ve kurumlarıyla yerleşmiş en yüksek demokrasi düzeyidir. İyi işleyen, rekabet gücüne sahip, tüm bireylere açık, tüm bireylere fırsat eşitliği sunan ekonomidir. Burada kıstas, devletlerin bireysel hakları ihlal etmemeleridir. Hiçbir sistem, en özgürlükçü ve en demokratik olarak algılanan toplumlarda bile mükemmel değildir'' dedi. ''İNSAN HAKLARI KONUSUNU GÜNDEMDEN ÇIKARMAYA KARARLIYIZ'' Türkiye'yi yıllardan bu yana içte ve dışta meşgul eden insan hakları konusunu da artık gündemden çıkarmaya kararlı olduklarını ifade eden Erdoğan, bu amaca yönelik olarak siyasi ölçütlerin yerine getirilmesi için gerekli olan adımların tümünü demokrasi temelinde attıklarını belirtti. Reform çabalarının, başta Almanya olmak üzere tüm AB ülkelerinde takdirle karşılandığını kaydeden Erdoğan, temel hedeflerinin son olarak kabul edilen 6. ve 7. uyum paketlerinin hayata geçirilmesi olduğunu söyledi. Reformların etkin bir şekilde uygulanmasını sağlamak amacıyla gerekli mekanizmaların oluşturulduğunu kaydeden Erdoğan, bu çerçevede Dışişleri Bakanı Abdullah Gül, Adalet Bakanı Cemil Çiçek ve İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu'dan oluşan bir komisyonun periyodik olarak toplanacağını bildirdi. Türkiye'nin ''kendisini aşarak hızla ilerlediğini'' ifade eden Erdoğan, AB'nin bu gerçeği dikkate alacağına, Türkiye'ye objektif ve adil olmaya özen göstereceğine inanmak istediklerini söyledi. Erdoğan, ''Türkiye'de 1990'larda, Türkiye'nin diğer aday ülkelerle eşit muameleye tutulup tutulmadığı sorusu gündeme gelmiştir. Diğer adaylara daha yapıcı, daha hoşgörülü yaklaşıldığı şeklinde kanaatler ileri sürülmektedir. Bununla birlikte Türkiye özel, istisnai bir muamele yapılmasını talep etmemektedir. İsteğimiz hakça davranılması, farklı şartlar öne sürülmemesidir'' dedi. ''BİZ ATOMU PARÇALAMAYA ÇALIŞIYORUZ'' Ünlü fizikçi Albert Einstein'ın, ''Önyargıları yıkmak atomu parçalamaktan daha zordur'' şeklindeki sözlerini de hatırlatan Erdoğan, ''Biz atomu parçalamaya çalışıyoruz ve bunu da başaracağız'' diye konuştu. Türkiye'nin AB üyeliğine karşı çeşitli görüş ve düşünceler bulunduğuna dikkati çeken Erdoğan, ''Türk ve Avrupa kültürleri arasında ayrım yapılarak, bunların bağdaşmasının mümkün olmadığını ileri süren görüş, çağdaş değerler etrafında bütünleşmeyi amaçlayan AB'nin temel felsefesiyle çelişmektedir'' dedi. Erdoğan, Türkiye'nin Avrupa ailesine dahil olduğu gerçeğinin, üyesi bulunduğu tüm Avrupa kurumlarınca ve bizzat AB tarafından da tescil edildiğini belirterek, ''AB'nin Türkiye'yi Helsinki zirvesinde resmen aday ilan etmesiyle aldığı tarihi karar, Avrupa'nın sınırlarının coğrafi ve kültürel saiklerle değil, ortak değerler temelinde çizildiğinin bir göstergesi olmuştur'' diye konuştu. Erdoğan, dünyadaki tüm bölgelerde meydana gelen olayların doğrudan Avrupa'yı etkiler hale geldiğini söyledi. Başbakan Erdoğan, Berlin'de Alman Friedrich-Ebert Vakfı ile Türkiye Araştırmalar Merkezi (TAM) tarafından düzenlenen bir toplantıda yaptığı ''Yeni Reformlar-Türkiye AB Yolunda mı'' konulu konuşmada, ''Tüm bölgelerde yaşanan olaylar, doğrudan Avrupa'yı etkiler hale gelmiştir. Çok yakın bir tarihte yaşanan Irak krizi, bunun en somut göstergesidir'' dedi. Türkiye'nin, tek tanrılı 3 dinin kaynağı ve dünyanın en önemli enerji yatağı olduğuna işaret eden Erdoğan, Türkiye'nin üyeliğiyle AB'nin böyle bir bölgeye komşu olacağını ve Ortadoğu'daki gelişmelerin Avrupa'nın güvenliği açısından yaratabileceği riskin de azalacağını belirtti. Türkiye nüfusunun, Avrupa'da bazı kişiler tarafından endişe edildiği gibi de hiçbir zaman 100-150 milyona ulaşmayacağını ifade eden Erdoğan, Türkiye'nin ayrıca gelecek 10 yıl içinde yapacağı değişikliklerle genç ve dinamik potansiyelini harekete geçireceğini ve böylece AB'ye de yük olmayacağını söyledi. ''TÜRK EKONOMİSİ SON DERECE DAYANIKLI VE DİNAMİK'' Türk ekonomisinin son derece dayanıklı ve dinamik bir yapıya sahip olduğunu kaydeden Erdoğan, ''Türk ekonomisi, arka arkaya yaşanan deprem felaketlerine ve finans sektöründeki büyük krize rağmen 2 yıl içinde toparlanmayı başarmış ve 2002 yılını yüzde 8'in üzerinde gerçekleşen bir büyüme hızıyla kapatmıştır'' dedi. Asgari yaşam standartları sağlandığı takdirde, Türkiye'den yurtdışına göç olmayacağını da ifade eden Erdoğan, ''AB, bugün yaşanmakta olan gerek uluslararası, gerek bölgesel gelişmeler çerçevesinde, Türkiye'nin yeni boyutlar kazanan stratejik ağırlığının ve ekonomik dinamizminin küresel rekabet ortamında birliğe getireceği katkının bilinciyle hareket etmek durumundadır'' diye konuştu. ''AB, TÜRKİYE'Yİ BÜNYESİNE ALMAK DURUMUNDA'' AB'nin, Doğu Akdeniz, Karadeniz ve Hazar havzalarının kavşak noktasında bir ulaşım, enerji nakil ve ticaret merkezi konumundaki Türkiye'yi bünyesine almak durumunda olduğunu belirten Erdoğan, AB'nin Türkiye ile müzakere görüşmelerine başlanmasına ilişkin olarak alacağı kararın siyasi, kültürel ve sosyal alandaki yansımalarının da çok önemli olacağına dikkati çekti. Almanya'nın, Türkiye ile üyelik müzakerelerine başlanması konusunda ''kilit ülke'' olduğunu ifade eden Erdoğan, Almanya'da yaşayan yaklaşık 2 buçuk milyon Türk'ün ve Türkiye'de tatil yapan 3 milyon Alman turistin, Almanya'nın Türkiye'nin üyeliğine desteğinin tam olacağına inanmalarını sağladığını kaydetti Erdoğan ayrıca, hükümetinin üyelik müzakerelerine başlanması yönünde her türlü çabayı harcayacağını, yurtdışındaki dostlarının da tüm imkanları en iyi şekilde değerlendireceğinden emin olduğunu söyledi. Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 20:37

İLGİLİ HABERLER