Erdoğan'ın köpeğini Almanya'ya sokmadılar
Erdoğan’ın yurt içi ve yurtdışı gezilerine götürülen arama köpeklerinden Balyoz’a Alman polisinden vize çıkmadı. Berlin’e de götürülen Balyoz’un güvenlik çemberinden içeri girmesine izin verilmedi.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''Dünyada 'Kıbrıs' diye bir ülke yok. Güney Kıbrıs Yönetimi var. Kuzey Kıbrıs Yönetimi var. Arada da yeşil hat var. AB, bu yeşil hattı görmüyor'' dedi.
Başbakan Erdoğan’ın Berlin’de açılışını yapacağı büyükelçilik binasına gelmesinden önce bölgede küçük bir gerginlik yaşandı.Alman polisinin çevrede aldığı geniş güvenlik önlemlerine rağmen, yasadışı bir örgüt sempatizanı olduğu öğrenilen iki kişi elçiliğin önüne kadar gelerek Türkiye ve Erdoğan karşıtı sloganlar attı. Yaka paça gözaltına alınan iki kişi olay yerinden uzaklaştırıldı.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''Dünyada önemli bir aktör olmaya devam eden Avrupa Birliği'nin Türkiye ile ilişkilerini de aynı şekilde stratejik bir bakış ışığında ele alması gerektiğine inanıyoruz. Birliğin genişleme sürecinin devam ettirilmesi suretiyle barış, huzur ve refahın daha geniş bir coğrafyaya yayılmasının sağlanmasını diliyorum. Türkiye AB'nin amacına ve başarısına inandığı için üyelik hedefinden vazgeçmedi'' dedi.
Erdoğan, Türkiye'nin Berlin Büyükelçiliği'nin yeni hizmet binasının açılış töreninde vatandaşlara hitap etti.
Sözlerine, ''Sizlere 75 milyonun selamlarını getiriyorum'' diyerek başlayan Erdoğan, Almanya'daki vatandaşların Kurban Bayramı'nı ve Cumhuriyet Bayramı'nı kutladı.
Büyükelçiliğin yeni binasının tarihi ve mülkiyeti itibarıyla yaklaşık yüz yıl önceye, Osmanlı dönemine kadar uzandığını ifade eden Erdoğan, ''Burası Osmanlı Devleti'nin büyükelçisi İbrahim Hakkı Paşa tarafından 24 Mayıs 1918'de mülkiyetimize geçirilen Berlin'deki ilk Osmanlı sefaretinin bulunduğu yerdir'' diye konuştu.
Almanya Dışişleri Bakanı Guido Westerwelle'nin konuşmasında ''Eski yerinize hoş geldiniz'' sözünü anımsatan Erdoğan, ''Ben de kendilerine hoşbulduk diyorum'' ifadesini kullandı.
Başbakan Erdoğan, şöyle devam etti:
''Aynı bina, cumhuriyetin ilanını takip eden yıllarda da 1943 yılında 2. Dünya Savaşı'ndaki hava bombardımanları sonucu yıkılana kadar Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin büyükelçiliği olarak hizmet verdi. Bugün bu açılış vesilesiyle neredeyse bir asır öncesi büyükelçiliğimizin bulunduğu yere geri dönmüş bulunuyoruz. Büyükelçilik binamızı bu tarihi perspektif içinde, yeri ve mimarisi itibarıyla Türk kültürünü ve köklü devlet geleneğimizi layıkıyla temsil eden bir yapı olarak, bir mimari eser olarak görüyorum. Yine bu binayı yerinin geçmişi itibarıyla Almanya ile derin tarihi kökleri bulunan yakın dostluk ilişkilerimizin de sembolü olarak kabul ediyorum.
Esasen Türkiye ve Almanya arasındaki diplomatik ilişkiler bundan çok daha eskilere, 2013'te 250 yılı geride bırakmış olacağız. 250 yıllık diplomatik ilişkilerde bir geçmişimiz var. Ahmet Resmi Efendi'nin Prusya'ya elçi olarak atandığı 19 Kasım 1763 tarihine kadar uzanıyor. Nitekim 2013'te de hep birlikte Türk ve Almanlar olarak diplomatik ilişkilerimizin kuruluşunun 250. yıl dönümünü kutlayacağız.''
Berlin'in Avrupa'da Roma ve İstanbul'a kıyasla daha genç bir şehir olduğunu belirten Başbakan Erdoğan, buna rağmen kentin 18. asırdan itibaren süratle gelişerek Avrupa'nın merkezi haline geldiğini söyledi.
Berlin'in dünyadaki dönüşümlere de şahitlik ettiğini dile getiren Erdoğan, ''Berlin Duvarı'nın 1989'daki yıkılışına müteakip iki Alman devletinin birleşmesi bu şehri dünyanın gözünde özgürlüğün, azmin, çalışkanlığın, kalkınmanın ve barışın simgesi haline getirdi'' diye konuştu.
Almanya'nın Avrupa Birliği (AB) projesinin başlangıç noktası ve başarı hikayesi olması dolayısıyla da özel bir konuma sahip olduğunu söyleyen Başbakan Erdoğan, şunları kaydetti:
''Avrupa devletlerinin birbirlerine entegre olarak kurdukları bu beraberlik, 2. Dünya Savaşı ertesinde geliştirilen uzun vadeli stratejik bir vizyonun ifadesidir. Halen yaşanmakta olan ekonomik kriz, bu temel stratejik barış projesinin giderek daha fazla önem kazanacağını ortaya koyuyor. Bu çerçevede dünyada önemli bir aktör olmaya devam eden AB'nin Türkiye ile ilişkilerini de aynı şekilde stratejik bir bakış ışığında ele alması gerektiğine inanıyoruz. Birliğin genişleme sürecinin devam ettirilmesi suretiyle barış, huzur ve refahın daha geniş bir coğrafyaya yayılmasının sağlanmasını diliyorum. Türkiye, AB'nin amacına ve başarısına inandığı için üyelik hedefinden vazgeçmedi. Müzakere sürecinde siyasi saiklerden kaynaklanan tıkanıklığın bir fayda getirmediğini, üyeliğimizin her iki tarafın yararına olduğunun görülmesi gerektiğini her fırsatta dile getiriyoruz.''
-Almanya'daki aşırı sağcı saldırılar-
''Avrupa genelinde ekonomik krizle bağlantılı olarak yabancı düşmanı ve İslam karşıtı eğilimlerin artış gösterdiğine şahit oluyoruz'' diyen Erdoğan, şöyle devam etti:
''Norveç'te yaşanan ve 77 masum insanın hayatına mal olan menfur olay, önlem alınmazsa bu eğilimlerin nerelere uzanabileceğini bize maalesef bir kez daha hatırlattı. Almanya'da aşırı sağcı saldırıların hedefinde yer alan Türk toplumunun tepkilerini ve beklentilerini de muhataplarımıza her görüşmemizde ifade ediyoruz. Almanya kamuoyunun da büyük tepkisine de yol açan acımasız cinayetlerin tam olarak aydınlatılmasını bekliyoruz. Müslümanlar ve Hristiyanlar arasındaki ön yargıların yıkılmasına yönelik çabalara büyük önem veriyoruz. Bu amaçla İspanya ile başlattığımız Medeniyetler İttifakı girişimimizin ehemmiyeti giderek daha iyi anlaşılıyor. Medya, sivil toplum ve düşünce kuruluşlarının ötekileştirmeye karşı mücadelede sorumluluk üstlenmesini bekliyoruz. Hükümetlerin de bu yöndeki çalışmalarını kamuoyunda açıkça ifade etmeleri ve kararlı davranmaları gerekiyor. Türkiye gelişen ekonomisi, giderek yükselen demokratik standartları, siyasi istikrarı ve bölgesinde, dünyada izlediği çok boyutlu aktif dış politikasıyla bu konuda üzerine düşeni yapmaya hazırdır.
Türkiye yalnızca son dönemde dünyanın odaklandığı Ortadoğu'da değil, Balkanlar'dan Orta Asya'ya, Karadeniz'den Kafkasya'ya kadar geniş bir alanda barış ve işbirliği politikası izliyor. Ortadoğu ve Arap dünyasında yaşanan değişim hareketlerini, hem demokrasi hem bireysel özgürlükler hem de güvenlik ve siyasi boyutlarıyla izliyoruz. Burada diğer devletlerin yapıcı rol oynayabilmeleri için samimi olarak ve ilkeli tutum sergilemelerini özellikle vurgulamak istiyorum.''
-Berlin'e Yunus Emre Türk Kültür Merkezi-
Türkiye ve Almanya'nın uluslararası platformlarda barış ve istikrarın tesisi için dayanışma içinde müttefik olarak çaba gösterdiğini dile getiren Erdoğan, iki ülke arasındaki çok boyutlu ilişkilerin gelişmesinden büyük memnuniyet duyduklarını kaydetti.
Türkiye ve Almanya arasındaki ilişkilerde eğitim ve kültür boyutunun giderek daha fazla önem kazandığına dikkati çeken Erdoğan, Goethe Enstitisü'nün Türkiye'deki faaliyetlerini uzun zamandır sürdüğünü hatırlattı. Başbakan Erdoğan, bunlara son dönemde eklenen adımlar olarak İstanbul'da Tarabya Kültür Akademisi'nin kuruluşu ile Türk-Alman Üniversitesi'nin kuruluş sürecinin başlatılmasının da eklenebileceğini belirtti.
Erdoğan, ''Türkiye, Goethe Enstitüsü veya İngiliz, British Council merkezlerine benzeyen Yunus Emre Türk Kültür Merkezleri'nin bir şubesini Berlin'de açmayı planlıyor. Bu merkezde Türk kültürünün, tarihinin, dilinin, sanatının, edebiyatının daha iyi tanıtılması ve öğretilmesiyle ilgili faaliyetlerin yürütülmesi amaçlanıyor'' dedi.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''Değerli dostum Schröder, liderler zirvesine katıldığı dönemde, biz de liderler zirvesine davet ediliyorduk. O zaman biz müzakereci ülke de değildik. Sayın Schröder ve Sayın Chirac ayrıldıktan sonra bizi Avrupa Birliği liderler zirvesine almadılar'' dedi.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''AB süreci bizim için kısa başlamış bir süreç değil. Resmi olarak 1963 yılında başlıyor. 50 yıldır AB'nin kapısında bekletilen ikinci bir ülke yok. Şu anda 27 ülkenin kantara yatırılıp, teraziye çıkarılıp şöyle bir değerlendirme yapıldığında bunların yarısından fazlasının Türkiye'nin gerisinde kaldığını göereceksiniz. Bunlar AB'den yük almazlar. Bunlar AB'ye yüktür'' dedi.Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''Biz, 'Avrupa Birliği'ne yük olmaya değil AB'den yük almaya geliyoruz' dedik ama bizi anlamadılar, halen de anlamıyorlar'' dedi
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''AB'nin içinde bulunduğu krizin, geçmişteki sıkıntılara kıyasla daha derin ve daha kalıcı olacağı anlaşılıyor'' dedi..Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''Halkın yöneticisine güvenmesi çok önemli. Eğer siz halkınızı aldatırsanız, halkınıza bu güveni vermezseniz, yapığınız her reform geri teper'' dedi.